Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/292 E. 2022/188 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/292
KARAR NO : 2022/188

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Taraflar arasında derdest davada yerel mahkemece verilen ara kararın istinaf edilmesi üzerine dosya istinaf incelemesi için dairemize gelmekle HMK 352 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön incelemede dosya okundu.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A)TALEP EDEN VEKİLİNİN İSTEMİ: müvekkili ile davalılar arasında *** tarihli taşeronluk sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen sözleşmede **** işveren, müvekkilinin taşeron olduğunu, toplamda 26 villanın kalıp, demir ve duvar işçiliğinin müvekkili tarafından yapılacağının imza altına alındığını, sözleşmenin müvekkiline yüklediği yükümlülüklerin müvekkili tarafından eksiksiz şekilde yerine getirildiğini ancak karşı tarafın yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmediklerini, işin müvekkilince tamamlanması halinde ödeme olarak *** nolu villayı müvekkili adına tapu işlemleri yapılarak teslim edeceklerini EK2 sözleşme ile taahhüt ettiklerini, ancak taahhüt edilen ödemenin eksik ve ayıplı şekilde yapıldığını, sözleşmede ödeme olarak kararlaştırılan villanın müvekkiline projede belirtilen haliyle değil oturmaya elverişsiz şekilde teslim edildiğini, müvekkilinin söz konusu taşınmazı oturulmak üzere konutu olarak kullanacağını ancak villanın oturulamaz halde olduğunu, bu hususta Diyarbakır **. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin *** sayılı dosyası üzerinden bilirkişilerce tespit yapılarak rapor düzenlendiğini, bilirkişi raporunda da taşınmazın müvekkiline eksik ifa ile teslim edildiğinin belirtildiğini, yüklenici firmanın yapmış olduğu taşınmazların tamamını eksik bırakarak işini gereği gibi tamamlanamadığını, yüklenici firmanın mal kaçıracağının açık olduğunu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde hangi taşınmazın kime ait olacağının kararlaştırıldığını, rehin ile temin edilmediğini ve bugüne kadar borcun tediye edilmediğini, borçlu ile irtibat kurma girişimlerinin başarısız olduğunu ve ödeme alınamadığını, borçlunun mal kaçırma tehlikesinin bulunduğunu ve alacak miktarı da dikkate alınarak öncelikle arsa sahibinin yüklenici firmaya devrini gerçekleştirmeyi vadettiği ancak henüz devrini gerçekleştirmediği taşınmazların devrinin önlenmesi amacıyla alacağın tahsili için, mümkünse teminatsız, değil ise mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyaten haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin *** sayılı *** tarihli ara karar ile birlikte; “talep eden taraf karşı tarafla aralarındaki sözleşme kapsamında taşeron adına tapuya tescil edilen taşınmazın oturulacak vasıfta bulunmadığı, bu nedenle karşı tarafın sözleşme ile yükümlendiği edimi eksiksiz yerine getirmediği ileri sürülerek ihtiyati haciz isteminde bulunulmuşsa da; **** tarihli sözleşme ile 26 adet villanın kalıp, demir ve duvar işinin yapımının talep eden taşeronca üstlenildiği, sonraki 1*** tarihli ek sözleşme ile 21 adet villaya dair edimini yerine getiren taşeronun kalan 5 villanın sözleşme konusu işlerini tamamladığında *** no.lu villanın adına tescil edileceğinin düzenlendiği, bundan ötürü arsa sahibinin de taşerona karşı sorumlu olacağının belirtildiği, *** no.lu villanın taşeron adına tescil edildiği, ancak sözleşmede *** no.lu villanın ne şekilde teslim edileceğine dair açık bir belirlemenin bulunmadığı, bu doğrultuda ihtiyati haciz talep edenin iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine” karar vermiştir.
C) İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını aynen tekrarla, yüklenicinin mal kaçıracağını, taşınmazların tamamını eksik bir şekilde bırakıp ortadan kaybolduğunu, müvekkilinin daha fazla mağdur edilmeden yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesine karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik *** TL’lik kısım için borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının öncelikle teminatsız bir şekilde kabul görmemesi halinde uygun bir teminat karşılığında ihtiyaten haczine kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:

İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Talep;Eser sözleşmesinden kaynaklı ihtiyati haciz istemine ilişkindir.

İhtiyati haciz İcra ve İflas Kanunu (İİK) 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır.

İhtiyati haciz, HMK 406/2. maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir.
Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyati haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı, )
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı, ihtiyati haciz için gerekli “yaklaşık ispat” şartının da gerçekleşmesi durumunda başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK’nun 257. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, ihtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunun 258. maddesinin 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında İhtiyati haciz sebepleri ( m.257) hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek dellilerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK’daki diğer şartlar mevcutsa, ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır.
Somut uyuşmazlıkta, *** tarihli taşeronluk sözleşmesi ile ihtiyati haciz talep eden taşeron 26 adet villanın kalıp, demir ve duvar işinin yapımını üstlendiği, **tarihli ek sözleşmenin 4.maddesinde ise açıkça “taşerona düşen taşınmazın (** nolu villanın)doğrudan devir ve teslimi, taşeron adına tapuya tescil sorumluluğu arsa sahibi***’a ait olup 21 villanın kabası taşeron tarafından bitirilmiş olup,taşeron geriye kalan 5 villaya ilişkin edimlerini yerine getirdiği takdirde başka hiç bir şart ve koşula bağlı olmaksızın arsa sahibi tarafından tapu tescilini yapacaktır “şeklinde düzenleme yapıldığı ve sözleşme hükümlerine göre *** no.lu villanın taşeron *** adına tescil edildiği , ihtiyati haciz talep eden taşeron***’in villanın projeye uygun teslim edilmediğini ,oturmaya elverişsiz şekilde teslim edildiğini,eksik işleri değişik iş dosyasıyla tespit ettirdiklerini belirterek değişik iş dosyasında bilirkişilerce tespit edilen eksik iş bedeli üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği ancak yukarıda belirtilen ek sözleşme içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere ** nolu villanın taşeron ***’e nasıl teslim edileceği konusunda bir açıklık bulunmadığı,ihtiyati haciz talep edenin iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği bu suretle mahkemece belirtilen gerekçelerle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmakla ,ihtiyati haciz talep edenin istinaf isteminin 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıdaki gerekçede açıklanan nedenlerle :
1-)İhtiyati haciz talep eden vekilinin, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)Alınması gereken 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın istinaf edenden tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-) İstinaf incelemesi duruşmasız dosya üzerinden yapıldığından karşı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, yatırılan istinaf ve dava gider avanslarından kullanılmayan kısımların HMK’nun 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-) İşbu karar ilamının 6100 sayılı Kanunun 359/4. maddesi gereğince tebliğ, kesinleştirme, harç tahsil ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı Kanunun 352, 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.