Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1608 E. 2022/1091 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1608
KARAR NO : 2022/1091

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen ara karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla; dosya incelendi. Gereği düşünüldü.
A) DAVACI VEKİLİNİN İSTEMİNİN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “müvekkili …. Merkezini işlettiğini, davalı … ile müvekkili ….’ün 2020 yılı Temmuz ayında ortaklık kurarak işletmeyi açtıklarını, bu tarihten sonra ortaklaşa bir şekilde rehabilitasyon kurumunun faaliyetine başladığını, kurumun %45 sermayesi müvekkiline, %45 sermayesi davalıya ve %10 sermayesi de dava dışı … isimli kişiye ait olmak üzere faaliyete geçildiğini, kurumun ilk kurulma ve faaliyete geçmesi için gereken para, davalı ile müvekkili arasında anlaşması üzerine; 2021 yılının Eylül – Ekim aylarında müvekkili ve davalı arasında iş sebebiyle anlaşmazlıklar olduğunu ve her iki ortakta bu iş ortaklığını sürdüremeyeceğini, davalının akabinde vadesi gelmeyen senetlerle ve müvekkilinin ödemesini gerçekleştirdiği halde 16/11/2021 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla konusuz ya da bedelsiz kalan senetlerle ilamsız icra takibine geçtiğini, müvekkilinin çalıştığı sektörde, engelli öğrencilerin ulaşımı, resmi kurumlara sürekli gidilip gelinmesi ve diğer işler dolayısıyla kurum için sürekli olarak araç lazım gelmekte olup, kurumun işleyişinin çoğunluğunun araç ve araç yakıtı sayesinde gerçekleştiğini, müvekkilinin aynı zamanda ….bank, …bank ve …bank isimli bankalardan toplamda 3 adet ihtiyaç kredisi ve kredi kartı geri ödemesinin olduğunu, davalının haksız takibi nedeniyle müvekkilinin banka hesapları blokeli olduğundan müvekkilinin şuanda kredilerini ödeyemediğini, yukarıda açıklandığı üzere tüm bu nedenlerden dolayı davayı açtıklarını beyan ederek ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkması ihtimaline binaen dava konusu icra takibi ilgili olarak müvekkili hakkında başlatılan takibin, müvekkilin şuanki ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, teminatsız dava sonuna kadar durdurulmasına, bu talepleri uygun görülmez ise İİK’nın 72/3. maddesi gereğince icra dosyasına yapılacak ödemelerin alacaklıya ödenmemesi yönünde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
B) DAVALI İTİRAZININ ÖZETİ :
Davalı itiraz dilekçesinde özetle; ….tarihli ara kararın 2 nolu maddesi gereğince yatırılan teminat mukabilinde icra takibindeki alacağın tarafına ödenmemesinin ciddi mâğduriyete sebep olduğunu, şahsına ait olan …. Merkezini işletmekte olduğunu, bu rehabilitasyon merkezinin giderlerini, öğretmen maaşları, sigorta primleri, okul servisinin yakıtı vs. tüm ödemelerini icra takibindeki alacağı ile karşılama durumunun söz konusu olduğunu, alacağını İcra Dairesinden temin edememesinin eğitim merkezini ve buradaki çalışanlarını mağdur edeceğini, ayrıca rehabilitasyon merkezini açma süreci boyunca birtakım borç para alma durumumdan ve kredi kullanması sebebiyle sıkıntıya girmiş olduğunu belirterek …. tarihli ara kararın iptaline karar verilmesini, İcra takibindeki alacağının tarafına ödenmesine karar verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise HMK 394/2 maddesi gereğince icra takibindeki toplam alacak miktarı olan …. TL bedelin %15 teminat oranına itirazları doğrultusunda temınat miktarının artırılmasını talep etmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, …. Esas sayılı ara kararıyla; ” İhtiyati tedbire yapılan itirazın reddine” karar verilmiştir.
D) İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; cevap dilekçesi ile ileri sürülen savunmaları da tekrar ederek mahkemece ihtiyati tedbir ara kararına vaki itirazın reddine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, alınan teminatın uygun olmadığını, müvekkilinin icraya koyduğu bonolarla alacaklı olduğunu ispatladığını, davacının senede karşı sunduğu her hangi bir senet bulunmadığını, iddialarını senetle ispatlaması gerektiğini, dosyada davacının bu kapsamda her hangi bir delilinin bulunmadığını, verilen kararın müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, müvekkilinin diğer ticari ilişkileri sebebiyle borçlanması sebebiyle mevcut borçlarını davanın konusunu oluşturan takipten tahsil edilecek para ile ödeyeceğinden tedbir kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
E) DELİLLER:
1- İcra takip dosyası
2- Vergi Dairesi kayıtları
3-Banka kayıtları
4-Müzekkere cevapları
F)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara kararına yapılan itirazın reddine ilişkin mahkeme ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nun 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir. HMK’nun 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir.
İhtiyati tedbir öğretide, “Kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu maddede ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
6100 sayılı HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Menfi tespit davasında davacının talep edebileceği tedbir kararları İİK 72/2-3 mad. ile düzenlenmiştir. İİK’nun 72/2. maddesi ” İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın % 15″inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasın hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir ” şeklinde, 72/3. fıkrasında ise ” icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurumasına karar verilemez, Ancak borçlu gecikmesinden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir” şeklinde düzenleme mevcuttur.
İlk derece mahkemesince dava dilekçesi ekinde sunulan mevcut deliller ve iddianın kapsamı değerlendirilmek suretiyle İİK’nın 72/3 maddesi çerçevesinde teminat mukabilinde icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yolunda verilen tedbir kararı, HMK’nın 389 ve devamında düzenlenen ihtiyati tedbire ilişkin hükümlere uygun olup, ara kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmamakla; davalı vekilinin istinaf itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 sayılı Kanunun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle
1- Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas sayılı ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcından peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin esas hakkında yapılan yargılamada ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Temyizi kabil olmayan bu kararın, 6100 sayılı Kanunun 359/3.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılıp harç tahsil işlemlerinin yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Kanunun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.