Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2023/1362 E. 2023/1097 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1362
KARAR NO : 2023/1097

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/11/2023

Diyarbakır …. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, bedelleri gönderilen altınların teslim edilmemesi sebebiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Diyarbakır …. Asliye Hukuk Mahkemesi “Davalının dava tarihi itibariyle gerçek kişi tacir olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğunun taraflarca kabul edildiği, taraflar arasında ticari ilişki söz konusu olduğu için Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi “Dosya içerisinde bulunan Gökalp Vergi Dairesinin 09/09/2022 tarihli cevabi yazısı ile davalının 14/09/2012-20/11/2014 yılları arasında ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutmakta olduğu, uyuşmazlık konusu işlemin ise 2022 yılında gerçekleştiği, kaldı ki gelen yazı cevabında davalının gelir hacmi itibariyle 213 sayılı VUK. 177/1 maddesinde belirtilen gelir hacmine ulaşmadığı, yani faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırı içerisinde kaldığı, dolayısıyla davacının 6102 sayılı TTK. anlamında tacir olmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği” gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir.
6102 sayılı TTK md. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir:
(i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK md. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
(ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK md. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
(iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK md. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK md. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Dava konusu uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir. Dolayısıyla, bu türden uyuşmazlığın ticari dava sayılabilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların her ikisinin de tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. Davacı taraf tüzel kişi tacir ise de, davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi gerekmekte olup; dosya kapsamından davalının Ticaret Sicil Müdürlüğünde şahıs kaydının bulunmadığı, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığında esnaf kaydının bulunmadığı, Gökalp Vergi Dairesinin 09/09/2022 tarihli cevabi yazısına göre; davalının 14/09/2012-20/11/2014 yılları arasında ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutmakta olduğu, uyuşmazlık konusu işlemin ise 2022 yılında gerçekleştiği, kaldı ki davalının faaliyetinin gelir hacmi itibariyle 213 sayılı VUK. 177/1 maddesinde belirtilen esnaf faaliyeti sınırı içerisinde kaldığı; netice itibarıyla davalının tacir sıfatına haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalının tacir sıfatı bulunmadığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek sonuçlandırılması gereklidir. Bu sebeple, Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan sebeplerle,
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Diyarbakır …. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-Dosyanın merci tayini isteminde bulunan mahkemeye gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 22/2 ve 362/1-c maddeleri gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2023