Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/93 E. 2023/458 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2023
KARAR TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında … tarihinden itibaren uygulanmak üzere beş yıllık bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereği davalı şirket tarafından üretilen ve dağıtılan giyim odaklı ürünlerle ilgili … adresinde kain bulunan … … Alışveriş Merkezi içerisindeki …. mağazasının işletilmesi konusunda elde edilen net satıştan %11,5 komisyon bedeli iktisap etmek üzere müvekkiline bayilik hakkı verildiğini ve fesih tarihine kadar sözleşme gereklerinin müvekkili tarafından layıkıyla yerine getirildiğini, iki yıllık sürenin sonunda şu anda …. ilinde pek çok fazla Hakke mağazası açılmış durumda olup bu başarının sağlanmasında ilk mağaza olarak müvekkilinin pek ciddi katkılarının olduğunu, yine ilçe mağazalarının açılışında davalı şirket gerek müvekkili gerekse de müvekkilinin babasını vekil ederek … ilindeki pek çok işlerini hallettirdiğini, ancak maddi olarak belirli bir seviyeye geldikten sonra müvekkilinin bayilik hakkını elinden almak için girişimlerde bulunduklarını, … tarihinde davalı şirket yetkilileri tarafından müvekkilinin artık mağazaya girmesinin istenmediğini, sözleşmenin akıbeti konusunda kendisine bilgi verileceğini, şimdilik bir mağaza sorumlusunun davalı şirket tarafından atandığını, mağazaya bir müddet bu sorumlunun bakacağının belirtildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında beş yıl süre için akdedilen … tarihli bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından …. tarihinde haksız feshedildiğini, şimdilik 100 TL’lik sözleşmenin bakiye süresi yönünden mahrum kalınan kazanç, 100 TL’lik bayilik sözleşmesinin 3’üncü maddesi uyarınca belirlenen rekabet yasağına davalı şirketin riayet etmemesinden dolayı mahrum kalınan kazanç, 100 TL’lik müvekkilin Mardin ilindeki ilk mağazayı işletmesinden ve şirkete kazandırdığı müşteri potansiyelinden dolayı portföy (denkleştirme) tazminatı, alacaklarının haksız fesih tarihinden itibaren; sözleşme gereği depo edilen … TL teminatın ise teminatın depo edildiği tarih olan ….tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizleriyle birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, ayrıca … ve …. dönemleri için ödenmeyen hak edişlerin tahsili amacıyla ikame edilen takip dosyasına yapılan haksız itirazın iptaliyle takibin devamını ve davalı aleyhinde en az yüzde yirmi icra inkar tazminatına hükmolunmasını, yatırılan teminat ve icra dosyasına ilişkin toplamda …. TL alacak yönünden davalıya ait banka hesapları, menkul ve gayrimenkuller üzerinde alacağı karşılayacak kadar tedbir şerhi işlenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasında bulunduğu iddia edilen bayiilik sözleşmesine ilişkin teminatın, bizzat sözleşme tarafları aracılığıyla yatırılması gerektiğini, davacı …. …; Müvekkil şîrkete, satın alınacak ürün bedeline karşılık ve belli miktardaki satış garantisi için teminat yatırmadığını, dava dilekçesinde teminat olarak yatırıldığı iddia edilen tutar davacı tarafından yatırılmamış olup dava konusundan bağımsız bir ilişkiye dayanmakta olduğunu, davacının teminat olduğunu iddia ettiği bedeli işbu davada talep Etmesinde HMK 114/1-h uyarınca hukuki yararı bulunmadığını, dolayısıyla ilgili miktarın Müvekkil şirketçe haksız ve hukuka aykırı olarak uhdede tutulduğu iddiası gerçeği yansıtmadığını, …. …. AVM şubesi, Müvekkili şirket tarafından Yenişehir Mahallesi, . … Caddesi, No:51 ../… adresinde kayıtlı bulunan dükkanın AVM yönetimi ile Müvekkili şirket arasında akedilmîş olan …. tarihli kira sözleşmesi ile açılmış olup söz konusu Müvekkil şirket şubesi Diyarbakır …. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen Yönetim Kurulu kararı ile Türk Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmiştir. Kuruluş ile birlikte … …., ticari temsilci olarak söz konusu şubeye, şube müdürü pozisyonunda atandığını, Müvekkili şirket ile davacı arasında bulunduğu iddia edilen bayiilik sözleşmesine ilişkin teminatın, bizzat sözleşme tarafları aracılığıyla yatırılması gerekmektedir. Davacı …. …; müvekkili şîrkete, satın alınacak ürün bedeline karşılık ve belli miktardaki satış garantisi için teminat yatırmadığını, dava dilekçesinde teminat olarak yatırıldığı iddia edilen tutar davacı tarafından yatırılmamış olup dava konusundan bağımsız bir ilişkiye dayanmakta olduğunu, davacının teminat olduğunu iddia ettiği bedeli işbu davada talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığını, dolayısıyla ilgili miktarın Müvekkili şirketçe haksız ve hukuka aykırı olarak uhdede tutulduğu iddiası gerçeği yansıtmadığını, davacının bayilik sözleşmesi yürürlükteymiş gibi taleplerde bulunması üzerine davacının Müvekkil şirket şubesinde hiçbir hak ve alacağının kalmadığına dair bir görüşme olup sözleşme edimlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüleceği konusuna ilişkin sözlü ihtar niteliğinde olduğunu, zira müvekkili, süreç boyunca edimler ifa edilmediği sürece her zaman sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu bilinciyle hareket ettiğini, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin büyük ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edildiğini, mevcut durumda meydana gelebilecek değişmeyle kastedilen, taraflar arasında çekişmeli olan alacak veya yargılama konusunu oluşturan şey ya da alacak üzerindeki değişimler olduğundan bahisle, davanın reddini, İhtiyati tedbir talebinin reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasında bayilik sözleşmesi akdedilip akdedilmediği, var ise sözleşmenin haksız feshedilip edilmediği ve fesihden kaynaklı alacak kalemlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre, ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).TTK’nın 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez. 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Somut olayda, davacı gerçek kişidir. Davacının esnaf mı yoksa tacir mi olduğunun tespiti amacıyla gerekli müzekkereler yazılmış olup, gelen cevabı yazılardan; davacının esnaf sanatkarlar odasında ve ticaret sicilde kaydının bulunmadığı, vergi dairesinden gelen yazı cevabında haksız feshin yapıldığı iddia olunan tarih 2022’de basit usulde mükellef olduğu, bu halde gelirinin VUK.’nun 177. maddesinde düzenlenen esnaf işletme sınırının üzerinde olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tacir olmadığı gibi uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK.’nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemeleri görevli değildir. Ticari dava olmayan ve malvarlığına ilişkin açılan davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hukum kurulmuştur (Benzer nitelikte karar için bakınız: Yargıtay 20.Hukuk Dairesi 2015/10410 Esas 2015/10255 Karar; İzmir BAM 6.H.D. 2021/1950 E., 2021/1530 K.).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı , 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim