Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/77 E. 2023/297 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2023
KARAR TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil şirketin İzmir …. İcra Dairesinin…… esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen …. seri nolu çeki alacağına karşılık …. adlı kişiden ciro yolu ile aldığını, müvekkil tarafından çek alındıktan sonra bankaya sordurmak amacıyla çek üzerine kendi cirosunu attığını, akabinde aralarında ki ticari anlaşmazlıktan kaynaklı çeki …..”a iade ettiğini ancak ancak sehven cirosunu çizmediğini, sonrasında çekin…tarafından aralarında hiçbir ticari ilişki bulunmayan … Bilgisayar Kırtasiye İletişim Telefon Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ye müvekkil tarafından cirolanmış gibi verildiğini, ancak müvekkil şirket ile … Medikal arasında hiçbir ticari ilişki olmadığı gibi … Medikal tarafından da çekin davalıya cirolandığını, davalı şirketin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. Maddesindeki “…faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler.” şeklindeki düzenlemeye aykırı davranarak takibe ve davaya konu çeki teyit etmeden ciro yolu ile devir aldığını ve kötü niyetli olarak müvekkil aleyhine icra takibi başlattığını, bu çerçevede, doğmuş alacaklar açısından faktoring işleminin gerçekleşmesi için alacağın fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edilmiş olması, doğacak alacaklar açısından ise temlik alınan alacakların fatura ve fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edilebilir bir alacak olması ve alacağın hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başladığı anda bu durumun fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edildiğinin faktoring şirketince takip edilmesi gerektiğini, davalı faktoring şirketi tarafından …. Medikal ile arasında temlik alma sürecinde bu hususlara riayet edilmediğini ve müvekkil şirket ile …. Medikal arasında gerçek bir ticari ilişki olup olmadığının teyit edilmediğini, bu bağlamda …. Medikal tarafından yalnızca müvekkilin işbu icra dosyası ile haberdar olduğu …. TL bedelli …. tarihli bir fatura sunulduğunu, söz konusu faturanın sözde “kazı bedeli” hizmeti karşılığında kesildiğini, ancak bu fatura ve içeriğinin gerçeği yansıtmadığı gibi davalı … şirketi tarafından da teyit edilmediğini ileri sürerek davalı ….. şirketinin usul ve yasaya aykırı temlik işleminin iptaline, alacağı …. şirketine usul ve yasaya aykırı olarak devir eden …. Medikal ile müvekkil şirket arasında gerçek bir alacak ilişkisi olmadığının tespitine ve müvekkil şirketin İzmir … İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının dava açmadan önce arabuluculuğu başvurmadığını ve davaya konu icra takibi İzmir (20.) İcra Dairesinde yapıldığı için işbu davada yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu beyan ederek davanın usul ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, İzmir …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden dosya arasına eklenmiştir.
Dava, davacının ciranta, davalının ise hamil olarak yer aldığı İzmir …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı vekili, süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile icra takibinin İzmir’de başlatıldığını ve İİK.’nun 72/8.maddesi gereğince yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.
İicra takibinden sonra açılan menfi tespit davası için kanun koyucu İİK’nun 72/son maddesinde iki özel yetki kuralı öngörmüştür. Buna göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde de açılabilecektir.
Davacı borçlu anılan iki yer mahkemesinden dilediğinde menfi tespit davası açabilir, bu konudaki seçim hakkı davacı borçluya aittir. Davacı borçlu menfi tespit davasını maddede yer alan mahkemelerden hiçbirinde açmaz ise o zaman seçim hakkı davalı alacaklıya geçer. Yani davalı, yetki ilk itirazı ile bu mahkemelerden kendisi seçimine göre birinin yetkili olduğunu bildirebilir.
İİK’nun 72/son maddesinde yer alan yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olmayıp, mahkemece re’sen gözetilerek yetkisizlik kararı verilemeyecektir. Mahkeme yetkili olup olmadığını ancak davalının usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki ilk itirazı üzerine inceleyebilir (Bkz. Kuru B., İcra ve İflas Hukuk El Kitabı s. 318 vd.).
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, işbu menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmış olup, İİK’nun 72/son maddesi uygulanacağından yetkili mahkemenin genel hükümlere göre değil, anılan hükme göre tespit edilmesi gerekmektedir (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07/04/2015 tarih 2014/14638 Esas 2015/4955 Karar, 17/01/2018 tarih 2016/13951 Esas 2018/85 Karar sayılı ilamları).
Dava konusu icra takibi İzmir ….. İcra Müdürlüğünde yapılmış, davalının ikametgahı ise … ….. Bu durumda icra takibinden sonra açılan işbu menfi tespit davasının İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde veya İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekir. Davacı ise davayı belirtilen bu mahkemelerde değil Diyarbakır’da açmıştır. Bu durumda tercih hakkı davalıda olup, davalı süresi içerisinde usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki itirazında icra takibinin yapıldığı yer olan İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiştir.
Bu durumda, davacının işbu menfi tespit davasını İİK’nun 72/son maddesinde düzenlenen yetkili mahkemelerden birinde açmadığı, yetkili mahkemeye ilişkin seçim hakkının davalıya geçtiği, davalının süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki itirazı ile icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi olan İzmir Mahkemelerini yetkili mahkeme olarak bildirdiği anlaşılmakla, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davanın yetkisizlik nedeniyle USULDEN REDDİ ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacının kararı veren Mahkemeye başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli İZMİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Süresi içinde başvurulmaması halinde dosyanın ele alınarak HMK.20/1 md. uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin HMK 331/2 Maddesi uyarınca yetkili mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı

Katip Hakim