Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/449 E. 2023/520 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2023
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ihale ile almış olduğu …. İli … İlçesi …..Etap ….. adet Konut, 1 Adet …. Dükkanlı Ticaret Merkezi ve 1 Adet Cami İnşaatları ile Alt Yapı ve Çevre Düzenlemesi İşinin demir doğrama işlerini yüklendiğini ve bu işe ilişkin …. tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin işin yapımına ilişkin malzemeleri ve işin yapımına yardımcı olacak işçileri hazır ederek işe başladığını, müvekkilinin, beraberindeki işçilerle birlikte iki ay işi devam ettirip büyük bir kısmını tamamladığını, ancak bu süre boyunca davalı şirket tarafından hak edişleri ödenmediği gibi işçilerin sigortalarının ve ücretlerinin dahi eksik ödendiğini, davalı tarafın, sözleşmede belirlenen süreler içinde müvekkilin hak ettiği ücretleri ödememesi üzerine davalı şirket tarafından müvekkile verilen ….. tarihli “hak ediş icmali” belgesine dayalı olarak Diyarbakır İcra Dairesinin ….. esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili, usule ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diyarbakır İcra Dairesinin 2022/103591 esas sayılı icra takip dosyası UYAP sistemi üzerinden dosyaya eklenmiştir.
Dava, taraflar arasında demir doğrama yapım işini konu alan eser sözleşmesi gereğince düzenlendiği iddia edilen hakediş icmali adlı belgeye dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre, ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
TTK’nın 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda, davacı gerçek kişidir. Davacının esnaf mı yoksa tacir mi olduğunun tespiti amacıyla gerekli müzekkereler yazılmış olup, gelen cevabı yazılardan; davacının basit usulde vergi mükellefiyet kaydının bulunmadığı ve ticaret sicilde herhangi bir kaydının bulunmadığı, bu halde gelirinin VUK.’nun 177. maddesinde düzenlenen esnaf işletme sınırının üzerinde olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tacir olmadığı gibi uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK.’nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemeleri görevli değildir. Ticari dava olmayan ve malvarlığına ilişkin açılan davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hukum kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nun 114/1-c maddesi ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin DİYARBAKIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-H.M.K.’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim