Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/369 E. 2023/455 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalı tarafından açılan ….. ihale numaralı “İçme Suyu şebekesi ve onarım hizmet alım ile araç kiralama işi” ve …..ihale numaralı ”…..Bakım Onarım Hizmet Alım İşi” ihalelerini kazandığını, ihale sözleşmesinin imzalanmasını müteakiben müvekkili şirketin …..numaralı ihale bedeli üzerinden hesaplanan …..TL sözleşmeye ait damga vergisi ve …..TL ihale kararlarına ait damga vergisi ödemesi yaptığını, …..numaralı ihaleden kaynaklı ise …..TL sözleşmeye ait damga vergisi ve …..TL ihale kararlarına ait damga vergisini yatırdığını, müvekkil tarafından …..yılı ortalarına kadar iş ortaklığı sorunsuz bir şekilde yüklenilen işi davalının emir ve talimatları doğrultusunda yerine getirdiğini, bu tarihten sonra kasıtlı olarak müvekkil şirketin aylık hakedişlerinin davalı tarafından aksatılmaya başlandığını, müvekkil şirketin hakedişlerini alamaması sonucu personel maaşları dahil bir çok yükümlülüğünü yerine getiremediğini, müvekkil şirketin tüm bu hakedişlerini alamamasına karşın sözlü ve yazılı olarak davalı şirkete başvurularının cevapsız kaldığını, davalı DİSKİ’nin müvekkil şirkete yazılı beyanda bulunarak sözleşmeyi feshetmek istediklerini bildirmesini, aksi halde hakedişlerinin ödenmeyeceğini, yazılı beyan sunulmaması halinde ise müvekkil şirketin ihale için verdiği kesin teminata el konulacağını bildirerek dolaylı olarak müvekkil şirketi tehdit ettiğini, davalının baskıları sonucu …..tarihinde sözleşmenin sonlandırıldığını, davalının kasıtlı olarak beklettiği hakedişleri aynı anda müvekkili şirkete ödediğini, müvekkili şirkete uygulanan ekonomik baskı ve tehditler sonucu davalı kurumun tek taraflı olarak hazırladığı, müvekkilinin müdahale imkanının olmadığı, haksız şartlar içeren söz konusu protokolün hukuken geçerli bir protokol olmadığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin müspet ve menfi zararları oluştuğunu ve tüm bu zararların davalı tarafça karşılanması gerektiğini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararların tespit edilerek tazminine, bu bağlamda fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik …..TL maddi tazminatın, ihale fesih tarihi olan …..tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, …..tarihli celsede, her ne kadar dava dilekçesinin içeriğinde davalı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiğinden bahisle müsbet ve menfi zararların tespiti ile fazlası saklı şimdilik …..TL’nın tahsili istemi ile dava açılmış ise de, davaya konu talebin davalı tarafından sözleşmenin süresinden önce haksız feshedilmiş olması nedeniyle müvekkili tarafından sözleşmenin ifa edilememesinden kaynaklı mahrum kalınan kar, başka bir deyişle kazanç kaybına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili, davanın görevli mahkemede açılmadığını, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanununa göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı idari yargının görevli olduğunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihale edilerek sözleşmeye bağlanan işle ilgili taraflar arasındaki uyuşmazlığa karşı başvurulacak yargı yolunun idari yargı olduğunu, davacının iddialarının gerçek dışı ve soyut iddialar olduğunu, DİSKİ İşletmeler …..Bölge Dairesi Başkanlığı’nın …..sayılı ve …..günlü sayılı yazısı gereğince davacının hakedişlerinin ödendiğini, davacı ile müvekkili arasında …..tarihli mutabakat protokolü ile işin karşılıklı olarak sonlandırıldığını, hizmet işleri kabul tutanağıyla işin kabulünün yapıldığını, gerek mutabakat protokolünde gerekse kabul tutanağında ve yapılan hakkedişlerde yüklenici firmanın itirazı kaydının bulunmadığını, söz konusu mutabakat protokolünün …..tarihinde karşılıklı rıza ile imzalandığını ve bu tarihten itibaren davacının bu protokolden kaynaklı haksız fesih nedeniyle zararın tazmini istemine ilişkin bir başvurusu bulunmadığını,
davacı şirketin işbu dava ile aleyhine müvekkil tarafından Diyarbakır İcra Dairesinde açılmış olan rücu dosyalarından kurtulma amacı içinde olduğunu, davacı şirketin kendi bünyesinde çalıştırmış olduğu işçilerin sözleşmenin fesih tarihi olan …..tarihinden sonra iş akitlerine son verdiğini, davacı şirketin iş akitlerine son verdiği işçilerin daha sonra müvekkil ve davacı şirket aleyhine işe iade ve işçilik alacaklarına yönelik davalar açtıklarını, mahkemelerce işçiler lehine işe iade kararları ve işçilik alacaklarına hükmettiği halde davacı şirket işçililerin işe başlatmama tazminatını boşta geçen süre alacaklarını ve işçilik alacaklarını ödemediğinden tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, bu nedenle müvekkil tarafından davacı şirket aleyhine rücu davaları açıldığını, davacının aradan 6 yıl geçtikten sonra işbu davayı açtığını, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin dolduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir.
Dava, taraflar arasında davaya konu edilen sözleşmelerin davalı tarafından haksız fesih edildiğinden bahisle kazanç kaybı istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, taraflar arasında …..ihale numaralı …..Alım İle …..İşini ve …..ihale numaralı İşletmeler …..Bölge Abone İşleri, …..Onarım Hizmet Alım İşini konu alan sözleşmelerin imzalandığı, davacı şirket tarafından sözleşmenin ifasına başlandıktan sonra taraflar arasında …..tarihinde imzalanan mutabakat protokolü ile sözleşmelerin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından sözleşmenin haksız fesih edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının kazanç kaybı talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarına ilişkindir.
Davacı taraf, sözleşmenin ifasına başlandıktan sonra davalı tarafından sözleşmesin sonlandırılması için müvekkili tarafından yazılı başvuru yapılması, aksi halde hak edişlerinin ödenmeyeceğinin ve kesin teminat mektubuna el konulacağının beyan edilmesi ve hak edişlerinin aksatılması nedeniyle ödeme güçlüğü içerisine girdiğinden sözleşmelerin feshine yönelik davaya konu protokolü imzalamak zorunda kaldığını, protokol imzalandıktan sonra hak edişlerini aldığını, sözleşmenin davalı tarafın kurmuş olduğu baskı nedeniyle haksız fesih edildiğini ileri sürmüş ve haksız feshe bağlı kazanç kaybı isteminde bulunmuştur.
İddianın ileri sürülüş şekline göre davacı taraf …..tarihli sözleşmelerin feshine yönelik mutabakatnameyi tehdit, ikrah ve müzayaka altında imzaladığını ileri sürmüştür. Hak düşürücü süreyi düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesi, “yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” hükmünü içermektedir.
Elde ki davada, taraflar arasındaki sözleşmelerin feshine yönelik mutabakatnamenin …..tarihinde imzalandığı, davalı tarafından davacının hak edişinin ödenmesine yönelik …..tarihinde karar alındığı, …..tarihli mutabakatnamede davacının hakedişlerinin en geç …..tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafından da mutabakatnamenin imzalanmasından hemen sonra hakediş ödemelerinin yapıldığının beyan edilmesi karşısında davacının tehdit ve ikrah-korkutma nedeninin en geç …..tarihinde ortadan kalktığının kabulü gerekir. Bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı tarafından mutabakatnamenin iptaline yönelik herhangi bir dava açılmadığından mutabakatnamenin davacı yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın, başlangıçta yatırılan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 673,98 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen 3.120,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim