Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/224 E. 2023/389 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2023
KARAR TARİHİ : 30/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …..Ticaret Ltd.Şti.’ne ait …..plaka sayılı şehirler arası sefer yapan özel yolcu otobüsünün …..tarihinde sürücü ….. sevk ve idaresinde ….. kod nolu otoyolu takiben …..İli istikametinden ….. İli istikametine seyir halinde iken çok taraflı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza esnasında müvekkilinin otobüste yolcu konumunda olan müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde otobüs sürücüsü …..’in kusurunun bulunduğunu, …..plaka sayılı otobüsün Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza sigorta poliçesinin davalı …..Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiğini, müvekkilin yaralanmasına bağlı oluşan zararın giderilmesi için davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan sonuç alınamadığını, arabuluculuk aşamasının da olumsuz sonuçlandığını ileri sürekek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ….. TL sakatlık tazminatı ile ….. TL tedavi giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Poliçe ve teminat limitinin belirtilmesi gerektiğini, sürekli maluliyet oluşmadığından haksız davanın reddi gerektiğini, derideki yara izi (skar) teşhisi neticesi sürekli araz oluşmadığını, kusur durumunun tespiti gerektiğini, davacı emniyet kemeri takmamış olup kazadaki kusur durumu ve illiyet bağı olguları araştırılmalı ve tazminata indirim uygulanması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı, geçici bakıcı gideri, tedavi gideri ve rapor ücreti poliçe kapsamında kalmadığını, tazminat hesaplaması aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından zmms genel şartlarına çerçevesinde yapılmasını, davacının kendi müracaatı ile almış olduğu maluliyet raporu hükme esas alınayacağını, sürekli iş görmezlik tazminatının hesaplanabilmesi için maluliyete ilişkin usulüne uygun rapor alınması gerektiğini, .hesaplamada trh-2010 mortalite tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınmasını, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı kaza anında emniyet kemeri takmamadığını, yapılacak olan hesaplamada davacının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, eksik evrak taleplerimiz yerine getirilmediğinden davanın dava şartı eksikliği nedeniyle reddini, müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden aleyhe faize hükmedilmemesine; aksi halde başvuru tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …..Ticaret Limited Şirketi Vekili cevap dilekçesinde özetle; Bahse konu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmadığını, Müvekkil …..Ticaret Limited Şirketi’ ne ait…..plaka sayılı araç, Şoför…..’ in sevk ve idaresinde TAG Otoyolu …..İstikametinde seyir halindeyken, otobüsün devrilmesi sonucu otoyol üzerinde daha önceden gerçekleşmiş olan kazaya müdahale etmek için olay yerinde bulunan 2 adet ambulansa ve itfaiye aracına çarpmış, bunun sonucunda da maalesef ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, sürücü …..’in şerit izleme ve hız sınırı kurallarına riayet etmediği için kazaya sebebiyet verdiği yönündeki beyanına katılmadıklarını, ancak somut olayda tazminat kalemlerinden hiçbiri gerçekleşmediğinden ve davacıya dair maluliyet raporu dahi bulunmadığından davacılar nezdinde tazminat hakkının doğmadığını, geçici iş görememezlik konusunda söz konusu tazminat hakkının doğabilmesi için kişinin iş sahibi yahut gelir elde etme durumunun olması gerektiğini, oysa ki dava dilekçesinde bu esaslı unsurlara hiçbir şekilde değinilmemiş kabul anlamına gelmemekle birlikte bir maddi zarar varsa daha bu hususu belirsiz alacak davası gibi ileriye sürmeleri Kötü niyetli olduklarını gösterir ve bu davaları usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacılarında böyle bir zararı bulunmadığından manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, açılmış olan iş bu davanın öncelikle usulden reddine, mahkememiz aksi kanaatte ise maddi ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın esastan reddini, kusurların tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına, bilahare davacı tarafın maluliyet raporu heyetten alınmadığından alanında uzman heyet raporu alınmasına akabinde dosyanın ATK’ya tevdii ile maluliyet hususunda rapor alınmasını, ….. Ağır Ceza Mahkemesinin dava dosyasının bekletici mesele yapılmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacılar üzerine bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl davanın, trafik kazasından kaynaklı kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile işleten ve sürücüye yöneltilmiş geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı ve tedavi gideri istemine ve işleten ve sürücüye yöneltilmiş manevi tazminat istemine, birleşen davanın ise kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın ferdi kaza sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi aleyhine sürekli iş göremezlik tazminatı ve tedavi gideri istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, kaza nedeniyle davacı da geçici ve sürekli iş göremezlik durumunun oluşup oluşmadığı, bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığı, tedavi masrafı talep edip edemeyeceği, tazminatın miktarı ile faizin türü ve başlangıç tarihine ilişkin olduğu tespit edildi.
Davanın dayanağı olan kazanın meydana geldiği …..plakalı otobüsün davalı …..TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne ait olup, davacının otobüste yolcu olarak taşındığı anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalılar arasında taşıma sözleşmesi vardır. Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, ….. tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece duruşma yapılmadan, yani taraflara tebligat yapılıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda da mahkemece, davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının murisinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlükte olduğu, müteveffanın ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi Ticaret Mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan diğer davalı sigorta şirketine ve sürücüye karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
Nitekim benzer hususlarda açılan davalar sonucu verilen Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD. 2022/179 E., 2022/135 K., Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD. 2021/645 E., 2021/1302 K., Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2022 tarih 2022/329 Esas 2022/465 Karar , Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2022 tarih 2019/3045 Esas 2022/1054 Karar, , Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 16.02.2023 tarih 2023/145 Esas 2023/163 Karar ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2022 tarih 2021/1696 Esas 2022/104 Karar sayılı ilamlarında da aynı hususlar vungulanmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta, davacı tüketici konumunda olup, davalı otobüs işleteni ile aralarında akdedilen yolcu taşıma sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, asıl dava ve birleşen dava yönünden Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir. HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının , HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair davacı vekili ile davalı…..Ltd. Şti. vekili yüzüne karşı, diğer davalı vekillerinin yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim