Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/133 E. 2023/420 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2023
KARAR TARİHİ : 05/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … plakalı araç maliki olduğunu, … – … tarihleri arasında geçerli olmak üzere … poliçe numarası ile davalı sigorta şirketi nezdinde “Genişletilmiş Kasko Paket Sigorta Poliçesi” kapsamında aracına kasko yaptırdığını, … tarihinde davalı şirkete başvuru yaptığını ve 15 gün içerisinde talep edilen zararlarının giderilmediğini, … Tarihi saat 20:00 sıralarında … ili, … ilçesi, … mahallesi, …i Sitesi civarında, müvekkilinin maliki olduğu, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç seyir halinde iken yol kenarında bulunan demirlere çarptığını, Bu çarpma sonrası araçta iki adet airbag patladığını ve ön tamponda ciddi maddi hasarların oluştuğunu, müvekkilinin, tamirin yapılması maksadıyla, aracı davalı şirketin anlaşmalı olduğu yetkili servise götürdüğünü, Aracın serviste yaklaşık 2 ay boyunca tamirinin yapılması için bekletildiğini, Bu bekleme süresinin hayatın olağan akışına uygun olmasa da; sürenin uzadığının ve bunun sigorta şirketinin kusuru sebebiyle olduğunu, aracın tamir masraflarının poliçe gereğince davalı şirket tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkilinin aracının oluşan bu kaza sonucu ciddi miktarlarda maddi hasara uğradığını, Meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin aracı kendi imkanlarıyla tamir ettirdiğini ve ciddi miktarda maddi külfete katlandığını, Müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı iş bu hasar bedelinin davalı şirketçe karşılanmasının zaruri olduğunu, Oluşan hasarın, tramer kaydına işlendiğinden aracın değerinde azalma meydana gelmesine sebep olduğunu, Müvekkilinin aracına orjinal parçalar takılmamış olduğunu, çakma ve yan sanayi ürünlerin takıldığını, Orijinal parça bedelinin de davalı tarafça müvekkile ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin aracının yaklaşık 2 ay boyunca davalı şirketin kusuruyla sanayide işlem gördüğünü, müvekkilinin araç kiralamak durumunda kaldığını ve kendi aracını kullanamamaktan kaynaklı zarara uğradığını, İkame araç bedeli de talep ettiklerini, Davalı kasko şirketi tarafından inceleme sürecinde “Araştırmacı” ismini verdikleri, hiçbir hukuki karşılığı ve dayanağı olmayan şahısların sürece dahil edildiğini ve müvekkilinin zararının “sürücü Değişikliği Sebebiyle” karşılanmayacağı beyan edildiğini, neticeten maddi zararının tazminini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, İş bu davada görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, Bu sebeple davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, tüketici hakem heyetine başvuru yapılması gerekirken bu yola başvuru yapılmaksızın iş bu davanın açılması nedeniyle dava şartı yokluğundan iş bu davanın reddi gerektiğini, Hasarın teminat dışı kaldığını, müvekkili şirketin hasarı ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, Dava konusu araçta meydana gelen hasarda sürücü değişikliğinden şüphelenildiğinden müvekkili şirketin talebi ile eksperlerin, kaza mahalline giderek kaza ile ilgili inceleme yaptığını, sigortalı araç üzerinde incelemeler yapıldığını, araç sürücüsü ile yüz yüze görüşme yapıldığını ve kazaya tanık olan kişiler ile de görüşmeler yapıldığını, kazanın oluşu ile ilgili bilgiler alındığını, Yapılan inceleme ve görüşmelere istinaden eksper raporunda tespitlerde bulunulduğunu, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan veya esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
… tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Tanımlar” kenar başlıklı 3/1-l maddesinde tüketici işlemi “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin 1-k bendinde ise tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olduğu ifade edilmiştir. Yine aynı maddenin 1-ı bendi ile kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi “sağlayıcı” olarak tanımlanmıştır.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir(6502 sayılı TKHK.m73/1). HMK.’nun 114/1-c maddesinde belirtildiği üzere görev dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır; dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir(HMK.m.115/1,2).
Somut olayda dava, sigortalı davacının sigortacıya karşı açtığı sigorta tazminatının tahsili davası olup kasko sigorta sözleşmesine dayanmaktadır. Sigorta sözleşmesine konu araç, ticari araç olmayıp, ruhsatında belirtildiği üzere özel kullanıma tabi hususi bir araçtır. Davacı vekili ön inceleme duruşmasına iştirakle alınan beyanında ” araç hususi bir araçtır, normal doblo tarzı bir araçtır ama mesleki ya da ticari bir amaç ile kullanılmamaktadır. Bunlar bana müvekkilimin söyledikleridir. ” dediği görülmüştür. Özel aracın sigorta ettireni olan davacı “tüketici” olup, davacı ile davalı arasında düzenlenen sigorta sözleşmesi de bir “tüketici işlemi” durumundadır. Bu tüketici işleminden doğan uyuşmazlıklara ise, 6502 sayılı yasanın 3/1. ve 73maddeleri gereğince tüketici mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir.
HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının , HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim