Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/1308 E. 2023/1148 K. 26.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 04/12/2023
KARAR TARİHİ : 26/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, ….. tarihinde dava dışı sigortalıya ait …..plakalı aracın seyir esnasında yol üzerindeki çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, oluşan hasarın kazanın meydana geldiği yolda kazı çalışması yapan davalının gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle meydana geldiğinden hasarın oluşumunda ilgili firmanın asli ve tam kusurlu olduğunun şüphe götürmez bir gerçek olduğunu, kaza sonucu meydana gelen hasarın müvekkili sigorta şirketince karşılandığını, bu sebeple davalıya Diyarbakır İcra Dairesi …..Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, bunun üzerine gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesinin sonuçsuz kaldığını ve anlaşamama ile sonuçlandığını, müvekkilinin haklı alacağına kavuşabilmesi için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, bu nedenle davalarının kabulü ile Diyarbakır İcra Dairesi …..esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile alacak likit olduğundan % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmemiş, 6100 sayılı HMK.’nun 138. maddesi gereğince dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca giedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, …..plaka sayılı aracın …..-…..tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı sigorta şirketi tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesinin düzenlendiği ve poliçede kaskolu aracın sınıfının otomobil, kullanım amacının hususi olduğunun belirtildiği, …..tarihinde davaya konu trafik kazasının meydana geldiği, …..plaka sayılı aracın trafik tescil belgesinde cinsinin otomobil ve kullanım amacının hususi olduğu, araç malikinin ise …..isimli gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Dava, davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi düzenlenen araç ile davalıya ait araç arasında meydana gelen çift taraflı trafik kazası sonucu kasko poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan davalı sigorta şirketi tarafından ödenen bedelin kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
Davacı davasını açarken kasko poliçesi kapsamında sigortalının aracında oluştuğu ileri sürülen hasar bedelini ödeyerek sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürmüştür.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. TTK m. 1472(1) hükmünde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete ilişkin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (Yargıtay HGK, 05.02.2019, E. 2017/17-1088, K. 2019/65 tarih ve sayılı kararı).
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. (Yar. 17. HD., 09.06.2020 tarih, 2019/1635E.- 2020/3293 K.)
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde, “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; dava dışı sigortalıya ait kasko sigortalı aracın seyir esnasında yol üzerindeki çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazasından dolayı oluşan hasar nedeniyle, davacı sigortacı, sigortalısına ödeme yapmış; yaptığı ödeme ile sigortalının haklarına halef olmuştur. Davacı sigortacı, sigortalısına yaptığı ödemeyle kazandığı halefiyet hakkına dayalı olarak haksız fiilden dolayı davalıya rücu amacıyla eldeki davayı açmıştır. Bu durum karşısında; davaya konu istemin, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki haksız fiil ilişkisine dayandığının kabulü gerekir. Davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı, davacının sigortacısı ile davalı arasında sigorta ilişkisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, kaskolu aracın otomobil cinsi hususi kullanıma tahsis edildiği ve malikinin gerçek kişi olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Ayrıntılı Olarak Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-H.M.K.’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi

Katip Hakim