Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/123 E. 2023/577 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2023
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil firmanın …Pet. San. Ve Tic. Ltd. Şti ile bir inşaat projesini hayata geçirmek üzere adi bir ortaklık kurduğunu, bu adi ortaklığın tarafları, davalı firma ile söz konusu inşaat projesinin “altyapı ve çevre düzenlemesi ile konvansiyonel kalıp ve demir işleri” için … tarihinde …. karşılığında bir sözleşme akdettiğini, davalı firmanın, belirlenen sürede işe başlamadığından bahse konu inşaatın yapımının geciktiğini, adi ortaklığın ortakları işe devam edebilmek ve kendi müşterilerine karşı temerrüde düşmemek adına davadışı bir başka firma olan …. Ltd … karşılığında sözleşme akdetmek zorunda kaldığını, iş bu süreçte adi ortaklardan … …Ltd. Şti’nin iş bu sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tüm hak ve alacaklarını müvekkili firmaya devrettiğini, müvekkil firmanın ise bu temliğe binaen sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı zararın bir kısmının tazmini için arabuluculuk kurumuna müracaat ettiğini, bu aşamada da anlaşma sağlanmadığından davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının ise süresinde borca itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının, tüm ihtarlara rağmen yüklendiği işi süresinde başlatmamış olması ve müvekkilin bu nedenle de fark ödeyerek bir başka firma ile anlaşması neticesinde oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu, bu nedenlerle, Diyarbakır İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline; karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından arabuluculuk aşamasına ait tutanaklar sunulmuş ise de söz konusu arabuluculuk görüşmelerinin Diyarbakır İcra dairesinin … esas sayılı icra takibi başlatılmadan önce yapıldığını, icra takibi başladıktan sonra itirazın iptali davası açılacağından ve talepler farklı olacağından davacı tarafın yeniden zorunlu arabuluculuğa başvurması gerekirken usule riayet edilmeksizin doğrudan dava açılmasının kabul edilmediğini, kaldı ki icra takibinden önce arabuluculuk görüşmelerine davacı taraf başvurmuş ancak icra takibi … Anonim Şirketi tarafından açıldığını, bu nedenlerle ilk olarak davacı tarafından dava şartları yerine getirilmediğinden dolayı davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak müvekkil firma … Tem. San. Tic. Ltd. Şti ile… Sanayi A.Ş ve … arasında … ili Merkez İlçesi … Ada …. Parsel Ticaret Merkezi inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlenmesi İşine ait konvasiyonel kalıp ve demir işleri için … tarihinde sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmeye göre müvekkili firmanın işe başlangıç tarihi her ne kadar … olarak belirlenmiş ise de davacı firma işe başlangıç için yer bildirimi yapmadığından belirlenen tarihte işe başlamanın mümkün olmadığını, müvekkili firma yetkilisinin sürekli olarak davacı taraf ile telefon görüşmeleri yaptığını, ancak davacı tarafından herhangi bir yer teslim tutanağının düzenlenmediğini davacı tarafından müvekkili şirket ile yapılan sözleşmenin geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini ve …. şirketi ile … tarihinde yeni bir sözleşme imzalandığını, bu suretle … tarihinde haksız yere müvekkiline ihtarname düzenlenemediğini, ihtarnamenin düzenlendiği tarih ile yeni yapılan sözleşme tarihine bakıldığı zaman davacı tarafın hukuka aykırı işlemlerin yaptığının açıkça görüleceğini, davacı tarafın dürüstlük kuralına ve sözleşme hükümlerine aykırı bir şekilde davrandığını, davacı tarafından müvekkiline iş başlangıcı için hiçbir bildirim veya yer teslimi yapılmadığını, davacı tarafın … tarihinde yeni bir sözleşme imzalayıp sözleşmeden sonra müvekkiline sözleşmenin feshedildiğine dair ihbarname göndermesinin iyiniyetle bağdaşmadığını, ayrıca müvekkiline gönderilen ihtarnamede ise ne istendiği, ne miktar talep edildiği, zararın ne olduğu, sürenin ne olduğu vb. hiçbir sonuç ve istem bulunmadığını, diğer yandan her ne kadar davacı tarafından yeni yapılan sözleşme bedelinin … TL olduğu belirtilmiş ise de söz konusu bedelin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının incelenmesinin gerektiğini, yine müvekkilinin sürekli olarak …. ile muhatap olup herhangi bir gerekçe olmaksızın alacakların temlik edilmesi tarafların iyiniyetli olmadıklarının göstergesi olduğunu, kaldı ki taraflar arasında düzenlenen temlikname tarihinin 20.08.2022 olduğunu, buna rağmen icra takibinin sözleşme ile hiçbir bağı bulunmayan Çeysaş adına açılmasının kabul edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle hukuka aykırı, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME :
Dava, taraflar arasında (Her ne kadar sözleşme davacı ve ….iş ortaklığı tarafından imzalanmış ise de ….tarıfından söz konusu sözleşmeye ilişkin tüm alacak hakları davacıya … tarihli temlikname ile devrettiğinden kararda sözleşmenin tarafı olarak davacı anılmaktadır.) imzalanan taşeron sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflar arasında …. tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığı ve davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği hususunda bir ihtilaf bulunmayıp, ihtilafın tarafların sözleşmeye uygun olarak hareket edip etmedikleri, söz konusu sözleşme sebebiyle davacının daha sonra imzaladığı sözleşme uyarınca sözleşme bedeli farkı alacağı olup olmadığı var ise bedeli noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava ve cevap dilekçesi, icra takip dosyası ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafından Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası üzerinden …Nakliye Temizlik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine toplam … TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya …. tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından süresinde … tarihinde takibe itiraz edildiği, itirazın davacı alacaklıya tebliğine ilişkin icra dosyası içerisinde herhangi bir tebliğ evrakı bulunmadığı anlaşılmakla iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Geçerli şekilde kurulmuş bir özel hukuk sözleşmesinde, tarafların sözleşmeye uygun hareket etmeleri, edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmeleri, edimin ifasını imkânsız hâle getiren her türlü davranıştan kaçınmaları zorunludur.
Tarafların sözleşmeyle üstlendiği borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hâlinde ifa etmeme sonucu meydana gelir. Borcun ifa edilmemesi hâli, somut olayda sözleşme tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 112 ilâ 126 ncı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” (TBK md.112). Esas itibariyle zarar, mal varlığında meydana gelen eksilmedir; fakat bu eksilme sahibinin iradesi dışında veya hiç olmazsa rızası bulunmaksızın meydana gelmiş olmadıkça zarar sayılmaz (Türk Hukuk Lûgatı: Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, C. I, s. 1247).
Türk Borçlar Kanununun 112 nci maddesi kapsamında tazmini istenilen yani sözleşmeden doğan zarar, müspet yahut menfi zarar olabilir.
Müspet zarar; borçlu, edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır (Hâluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, İstanbul 2010, s. 426-427; Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, s. 591). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi hâlinde söz konusu olur; alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır.
Müspet zarar kapsamında kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır ve sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın mal varlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik mevcut olmaz. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır.
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). Nitekim aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2022 tarihli ve 2020/3-688 Esas, 2022/846 Karar sayılı kararında da değinilmiştir.
Müspet veya menfi olsun zararın tazmini isteyen tarafın sözleşmenin feshinde kusurunun bulunmaması ve diğer tarafın kusurlu olması gerekmektedir.
Somut olayda, taraflar arasında …. tarihinde … ili Merkez ilçesi … ada … parsel ticaret merkezi inşaatı ve alt yapı ve çevre düzenlemesi konulu taşeron sözleşmesi imzalanmış, sözleşme ile işe başlama tarihi …. belirlenmiştir. Sözleşme içerisinde, özel şartlar, işin bedeli, ödemeler, sözleşmenin feshi, süre uzatımı, fiyat farkı, garanti vb. düzenlemeler hüküm altına alınmış, yer teslimi ve işin bitiş tarihi konusunda her hangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Sözleşmenin feshi başlıklı 13.madde ile “Taşeron sözleşme ve eklerinde konu edilen vecibelerden her hangi birisine kısmen veya tamamen riayet etmediği takdirde müteahhitlikçe kendisine ihbarname gönderilerek bir süre tanınır. Bu süre içerisinde taşeron ihbarnameye rağmen vecibeleri yerine getirmez ise başka bir ihbarnameye ihtiyaç kalınmaksızın müteahhit sözleşmeyi tek taraflı olarak fes etmeye yetkilidir… ” düzenlemesi bulunmakta olup yine davacı tarafından iş bu sözleşmenin imzalanmasından sonra aynı işe dair dava dışı 3. kişi ile …. tarihinde tekrar sözleşme imzalanmıştır. İş bu ikinci sözleşmenin imzalanmasından sonra … tarihinde davacı tarafından davalıya sözleşmenin feshi ve tazminat konulu Diyarbakır …. Noterliğinin … tarih ve …. yevmiye nolu gönderilen ihtarname ile sözleşmenin imzalanmasından itibaren 21 gün geçmesine rağmen borcun ifa edilmediği ve zararların ödenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından iki sözleşme arasında oluşan yaklaşık maliyet farkından kısmi olarak …. TL talep edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda sözleşmenin feshi halinde istenebilecek zarar menfi zarar olup davacının talebinin de menfi zarar kapsamında olduğu anlaşılmatadır.
Burada öncelikli olarak irdelenmesi gereken konu sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumudur. Yine yukarıda belirtildiği şekilde sözleşmenin feshinde tazminat talep edebilmek için karşı tarafın kusuruna dayanarak sözleşmenin fesih edilmiş veya karşı taraf kusurlu olarak sözleşmeyi feshetmiş olması gerekir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13. maddesi ile düzenlendiği üzere davalı tarafından üzerine düşen yükümlülükler kısmen veya tamamen yerine getirilmediği takdirde davacı tarafından ihtarname gönderilerek süre tanınması gerekmektedir. Ancak davacı tarafından gönderilen ….tarihli ihtarname içeriğinde herhangi bir süre verilmeksizin sözleşmenin feshedildiği, hatta davacı tarafından sunulan ihtarnameden önce dava dışı 3. kişi ile sözleşme imzalanmakla davalı ile sözleşmenin devamı konusunda herhangi bir iradesinin olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple davacı tarafından süre tanınmaksızın yapılan fesih sözleşmeye uygun değildir. Bu suretle sözleşmenin feshinde davacının kusuru bulunmaktadır. Öte yandan her ne kadar davalı tarafından kendisine yer teslimi yapılmadığı iddia edilerek davacının kusurlu olduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu ihtarnamenin tebliğinden önce veya sonra bu hususta davacıya herhangi bir bildirimde veya ihtarda bulunulmadığı ve işe başlamadığı anlaşılmakla, sözleşmenin feshinde davalının da kusurunun bulunduğu kabul edilmiştir. Mahkememizce tarafların ortak kusurlu olarak sözleşmenin feshinden sorumlu oldukları kabul edilmekle davacı tarafından kendi kusuruna dayalı olarak davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağından davanın ve kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli … TL harçtan dava açılırken peşin alınan … harcın mahsubu ile bakiye … TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ..-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,

4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen … TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-HMK 333. madde gereğince gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip