Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/1049 E. 2023/1007 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/10/2023
KARAR TARİHİ : 05/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine ….. başlangıç, …..bitiş tarihli, …..numaralı kasko poliçesi ile sigortalı …..ait ….. plakalı aracın …..günü saat …..sıralarında sürücü …..sevk ve idaresinde iken …..Sokaktan …..Sokak yönüne sağa dönüş yapmak istediği esnada sağ köşe kaldırımda olması gereken elektrik aydınlatma direğinin yaklaşık 50 cm yolda olması sebebi ile aracının ön sağ ve yan kısımları ile çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, olay sonrası sigortalının aracının ağır hasarlı olması nedeni ile pert total işlemi uygulanarak aracın rayiç bedeli olarak sigortalıya …..TL ödeme yapıldığını, sigortalı tarafından imzalanan …..tarihli mutabakatname gereğince aracın hasarlı halinin müvekkil sigorta şirketine bırakılacağının kabul edildiğini, müvekkili şirketin isteği üzerine aracın hasarlı hali …..TL olarak hesaplanarak, bu meblağın hasar bedelinden mahsup edilerek …..TL meblağ için olay yerinde düzenlenen kaza tespit tutanağında, bu kazanın oluşumunda …..plakalı araç sürücüsünün kazada kusurunun olmadığı, bahse konu elektrik aydınlatma direğinin yol üzerinde bulunması sebebi ile Diyarbakır Elektrik Dağıtım Kurumunun kusuru olduğu belirtildiğinden ekspertiz raporuna istinaden davalı …..’a karşı rücu işlemi başlatılma kararı alındığının, ancak yargılama sırasında kusur oranlarının değişme ihtimaline binaen şimdilik Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …..Esas sayılı dosyası ile …..TL asıl alacak, …..TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …..TL üzerinden başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili, usul ve esas yönünden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
6100 sayılı HMK.’nun 138. maddesi gereğince dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir.
Taraflarca dosyaya sunular deliller incelenmiş, kasko sigortalı …..plaka sayılı aracın karışmış olduğu kaza nedeniyle kasko poliçesi kapsamında oluşturulan hasar dosyası ile kasko poliçesi ve …..plaka sayılı araca ilişkin trafik tescil bilgileri celp edilerek dosya arasına kazandırılmış, Diyarbakır İcra Dairesinin …..esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden dosya arasına eklenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, …..plaka sayılı aracın …..-…..tarihleri arasında geçerli olmak üzere davacı sigorta şirketi tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesinin düzenlendiği ve poliçede kaskolu aracın kullanım amacının hususi olduğunun belirtildiği, hasar dosyasının içerisinde yer alan Üsküdar …..Noterliğinin …..tarihli ve …..yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinde …..plaka sayılı aracın cinsinin otomobil, kullanım amacının hususi olarak yazılı olduğu ve satıcının …..olduğu, …..plaka sayılı araca ilişkin trafik tescil bilgilerinde de cinsinin otomobil ve kullanım amacının hususi olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Dava, davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi düzenlenen araç ile davalıya ait araç arasında meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu kasko poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan davalı sigorta şirketi tarafından ödenen bedelin kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
Davacı davasını açarken kasko poliçesi kapsamında sigortalının aracında oluştuğu ileri sürülen hasar bedelini ödeyerek sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürmüştür.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. TTK m. 1472(1) hükmünde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete ilişkin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde, “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; kasko sigortalı aracın aydınlatma direğine çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasından dolayı oluşan hasar nedeniyle, davacı sigortacı, sigortalısına ödeme yapmış; yaptığı ödeme ile sigortalının haklarına halef olmuştur. Davacı sigortacı, sigortalısına yaptığı ödemeyle kazandığı halefiyet hakkına dayalı olarak haksız fiilden dolayı davalıya rücu amacıyla eldeki davayı açmıştır. Bu durum karşısında; davaya konu istemin, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki haksız fiil ilişkisine dayandığının kabulü gerekir. Davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı, davacının sigortacısı ile davalı arasında sigorta ilişkisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, kaskolu aracın otomobil cinsi hususi kullanıma tahsis edildiği ve malikinin gerçek kişi olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Ayrıntılı Olarak Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-H.M.K.’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim