Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/102 E. 2023/106 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/01/2023
KARAR TARİHİ : 27/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememize tevzi edilen dava dosyasının mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … tarihinde saat … sıralarında, müvekkili şirket nezdinde …Sigortası ile sigortalı bulunan … içerisinde yer alan …Mah …Yolu Üzeri … Cad. Daire:… …Diyarbakır riziko adresli sigortalı …Kafe tarafından işletilen …Eğlence Merkezi isimli işletmeye kimliği belirsiz iki kişinin girmesi ve iş yeri kasasında bulunan … TL nakit paranın çalınması hadisesi gerçekleştiğini, oluşan hasar ile ilgili olarak müvekkil sigorta şirketi tarafından sigortalıya… TL hasar ödemesi yapıldığını, yapılan ödemenin iş yerinin bulunduğu davalıdan rücuen tazmini için açılan icra takibine itiraz edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin TTK m. 1481 “Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.” hükmü uyarınca zarar gören sigortalının haklarına halef olduğunu, …
tarihinde sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen … TL tutarındaki tazminatın hasar tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile rücuen tazminini talep ettiklerini, neticeten anılan hasar bedelinin tahsili ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, kobi paket sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, hırsızlık olayı neticesinde dava dışı sigortalı işyerine ödediği tazminat bedelinin rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı AVM işleticisi … Tic. A.Ş. ile davacı sigorta şirketine sigortalı, … içerisinde yer alan … Mah … Yolu Üzeri … Cad. Daire:……Diyarbakır riziko adresli sigortalı … Kafe tarafından işletilen …Eğlence Merkezi isimli işletme arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğu izahtan varestedir.
6100 Sayılı HMK’nun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de;
“(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una göre, ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,…” hükmüne yer verilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
TTK. 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet; yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31/03/1954 gün ve 1953/18 Esas 1954/11 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17/01/1972 tarih ve 1970/2 Esas 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl, sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve TBK. 52. maddesine dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Taraflar arasındaki ilişkide kira sözleşmesi hükümleri uygulanacak olduğundan, 6100 sayılı HMK.’nun 4. maddesi uyarınca; kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Davalılardan birinin özel mahkemede yargılanmasını gerektirmesi halinde diğer davalılarında aynı mahkemede yargılanması gerektiğinden, mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra açıldığı ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda özel görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu; tarafların sigorta şirketi olmasının veya tacir olmasının sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. (benzer nitelikte Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli 2015/2751 – 2017/10218 sayılı ve aynı dairenin 24/03/2015 tarihli 2015/3116 – 4850 sayılı kararları, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/209 Esas, 2019/198 Karar sayılı kararı)
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair; dosya üzerinde tensiben yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim