Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/887 E. 2023/44 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili ile davalı….. arasında ….. tarihinde ….. İli, ….. İlçesi, ….. Mah,….. ada no, ….. Parsel no’da bulunan dairenin ….. TL satış bedeli üzerinden anlaştıklarını, ilgili gayrimenkulün devrinin bu anlaşma kapsamında davalı …..’a satış yoluyla devredildiğini, davalı…..’ın davacı müvekkili …..’nın abisi …..’nın eşi olması nedeniyle davacı müvekkiline devri yapalım satış bedelini öderiz demeleri üzerine davacı müvekkilinin akrabaları olması sebebiyle müvekkilinin satış bedelini peşin almadan gayrimenkulü devir etmesi üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen davacı müvekkilime taşınmaz satış bedelinin ödenmediğini, Davalı tarafın Diyarbakır İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, ….. tarihinde davalıya, müvekkil şirkete ait taşınmaz devredilmiş olup, faturasının da davalıya gönderildiğini, fatura içeriğine davalı tarafından itiraz edilmediğini, fakat ödeme işleminin de süresi içerisinde davalı tarafından yapılmadığını, ilaveten, takip konusu meblağın davalı tarafça gayet iyi bir şekilde bilindiğini ve alacağın likit olduğunu müvekkilinin taşınmazın satışından kaynaklanan alacağını borçlu …..’dan tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine Diyarbakır İcra Dairesi’nin ….. E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, borçlu tarafından yapılan itiraz ile takibin durduğunu, borçlu tarafından Diyabakır İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyasına yapılan itirazın haksız olduğunu, faturada borçlu ismi yer almakla birlikte, borçlu, alacaklı ….. Tic.Ltd.Şti’ne herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürmekle birlikte, davalı/borçlu, borçlu olduğunu kabul etmediği bedeli ödediğine ilişkin olarak yazılı belge, makbuz, ibraname v.s. de sunmadığını, yapılan icra takibinin dayanağı olan fatura dökümü ve müvekkili şirketin ilgili faturayı ticari defterlerine kayıt ettiğine ilişkin evraklardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin borçludan alacağı olduğunu, bu nedenlerle, davanın kabulü ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalıya usulüne uygun tebligat gönderildiği, cevap verilmediği anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME :
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir:
(i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
(ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
(iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Somut olayda; davacılardan biri tacir ise de davalı …..’ın tacir olup olmadığı husunda mahkememizce araştırma yapılmış, Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına ve Diyarbakır Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarından davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple dava nispi ticari dava olarak değerlendirilememiştir.
Davacılar tarafından davalıya satılan taşınmazın ödenmeyen ücreti sebebiyle başlatılan takibe dayalı itirazın iptali davası açılmış olup söz konusu davanın hukuki dayanağını 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu oluşturmaktadır. Söz konusu dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiş olmakla mutlak ticari dava olarak da ele alınamayacağından görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip