Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/826 E. 2022/2508 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2022
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı banka tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 4. İcra müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, başlatılan bu takip ile Genel Kredi Sözleşmesinden haberdar olan Müvekkilinin süresi içerisinde İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya, yetkiye ve borca itiraz ettiğini, ancak İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. esas numaralı dosyasında bütün itirazlara rağmen kefalet belgesi üzerindeki yazılar incelenmeksizin sadece imza incelemesi yapılarak müvekkili davasının reddediğini, müvekkili ile davalı banka arasındaki genel kredi sözleşmesi kapsamındaki kefalet sözleşmesinin düzenlenme yerinin Diyarbakır olduğunu, müvekkilinin, hatırı sayılır bir yakının talebi üzerine dava dışı …. Taah. San ve Tic.Ltd.Şti isimli şirketi lehine kendisine ait …. ilinde bulunan l adet taşınmazını teminat amacıyla ipotek ettiğini, müvekkiline sadece daire ipoteği ile ilgili işlemlerin yapılacağının ve bunun için imzalarının alınacağının bildirildiğini, ancak bankada banka çalışanları tarafından müvekkili iradesinin sakata uğratılarak, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında bahsi geçen şirkete ait Genel Kredi Sözleşmesi ve ekli belgelerin de imzalatıldığını, davalı banka tarafından icra takibine konu edinen genel kredi sözleşmesi kapsamındaki kefalet sözleşmesine istinaden düzenlenen senedin usule ve geçeğe aykırı bir şekilde düzenlendiğini, söz konusu senette miktarın, ödeme vadesinin, düzenleme yerinin ve senedin tüm içeriğinin müvekkili dışında davalı tarafından hukuka aykırı bir şekilde doldurulduğunu, Türk Borçlar Kanununun kefalete ilişkin düzenlemelerinden de anlaşılacağı üzere; sorumlu olunacak azami miktarının ve diğer hususların kefil tarafından kendi el yazısı ile doldurulması gerektiğini, ancak dava konusu kefaletin, kanunda belirtilen şartlara aykırı bir şekilde düzenlendiğini, bu nedenlerle; öncelikle dava için gerekli harç ve masrafları ödeyecek gücü bulunmayan müvekkilinin Adli Yardım talebinin kabulüne karar verilmesini, icra takip işlemlerine devam edilmesi halinde giderilmesi güç ve imkansız zararların ortaya çıkacağı dikkate alınarak teminatsız bir şekilde Genel Kredi Sözleşmesi kapsamından müvekkilin bilgisi ve rızası dışında alınan belgelere dayanılarak icra takibinin başlatıldığı İstanbul 4. İcra müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasındaki takip işlemlerinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, takibe dayanak yapılan …. tarihli Genel kredi sözleşmesi kapsamındaki kefaletin iptali ile müvekkili aleyhine İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Müvekkili şirketin adresinin, dava dilekçesinde, genel kredi sözleşmesi ve ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere …. Mah. … Cad. adresi olduğunu, ayrıca konusu genel kredi sözleşmesinin 34.2.2. Maddesin’ de doğacak uyuşmazlıkların çözümü doğrultusunda yetki sözleşmesi imzalandığını, yetkili mahkeme olarak ….merkez (Çağlayan) adliyesi olarak belirlendiğini, dava konusu takibin dayanağı olan senette de açıkça ihtilaf vukuunda İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunun açıkça belirtildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafından aval olarak imzalanan …. tarihli senet usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği, bu suretle davacının söz konusu senet sebebiyle borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde süresi içinde yetki itirazında bulunarak aralarında akdedilen sözleşmede yetki şartı belirlediklerini ve müvekkili şirketin İstanbul’da iştigal ettiğini belirterek İstanbul (Çağlayan) mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiştir.
İİK’nın 72/son maddesi uyarınca menfi tespit davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Menfi tespit davalarında yetki kesin değildir. Kesin yetki halinin bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkı davacıya aittir. Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkı itiraz eden davalıya geçer, davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul 4. İcra müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, davalının ikametgahının İstanbul olduğu ve davalı tarafça süresinde yetki itirazında bulunulduğu gözetilerek davalı tarafından süresinde yapılan yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından açılan davanın yetkisizlik nedeniyle USULDEN REDDİ ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul(Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacının kararı veren Mahkemeye başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli İSTANBUL (ÇAĞLAYAN) ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Süresi içinde başvurulmaması halinde dosyanın ele alınarak HMK.20/1 md. Uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin HMK 331/2 Maddesi uyarınca yetkili mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip