Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/681 E. 2022/2166 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:
(a) Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı idare arasında … tarihinde …. kayıt numaralı ihale sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, daha sonra davalı kurum tarafından … tarih, …. sayı, Taşeron İşçilerin Belediye Şirketi Kadrosuna Geçirilmesi konulu yazı ile “….” T.C kimlik numaralı …. isimli personelin, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 Sayılı KHK’nin Geçici 23. Ve 24. Maddelerine Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar gereği hizmeti sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin …. tarihinde belediye şirketi bünyesine geçiş işlemlerinin yapılacağını, bu itibarla firma bünyesinde çalışan işçilerin … tarihinde çıkışların yapılması ve sözleşme kapsamındaki araçların ise … araç ihalesi sonuçlanıncaya kadar çalışmanın devam ettirilmesi hususunda, davacının uğramış olduğu 11.779,20 TL’lik zararın ödemesinin yapıldığı …. tarihinden bu yana işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti:
(a) Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava görevli yargı yerinde açılmamış olduğunu, bu nedenle görev yönünden itirazları bulunduğunu, Davanın süresi içinde açılmamış olduğunu, davanın zamanaşımı ve görev yönünden reddini talep ettiğini, karşılıklı imzalanan Araç Kiralama ve Abone İşleri Hizmet Alım Teknik Şartnamesi md.52.15’te “Yüklenici sözleşme süresince işten çıkarılan personellerinin, yıllık ücreti izin, varsa ihbar tazminatı ile yasal haklarından sorumludur. Bu konuda … Genel Müdürlüğü’ne teşmil edebilecek yasal ve parasal hiçbir sorumluluk yoktur. Yüklenici bu uygulamadan doğabilecek her türlü yasal ve parasal sorumluluğu kabul etmiştir….” hükmü gereğince dava konusu işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ile yasal ücreti vekaletin de, karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşıldı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre …. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile …-… İŞ ORTAKLIĞI arasında … tarihinde …. ihale kayıt numaralı “…. tarihleri arasında 73 personel çalıştırma ile 20 araç kiralama ve abone işleri hizmet alım ” işine ait ihale sözleşmesi imzalanmıştır.
Dosya arasında bulunan davalı Belediyenin …. tarihli talimat evrakı incelendiğinde, davalı tarafından ….-…. İŞ ORTAKLIĞI’na hitaben düzenlenilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Yine davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme tasarısı ve ihtarnamelerinde de ….-… İŞ ORTAKLIĞI olarak geçmektiği, rücuya konu olan ödeme dayanağı mahkeme ilamı olan Gaziantep BAM 14. HD.2019/2136 E., 2021/242 K. Sayılı kararında da davanın kabulü ile …-… İŞ ORTAKLIĞI aleyhine hüküm verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Şu hale göre öncelikle eldeki davada davacı şirketin aktif dava ehliyeti olup olmadığı hususu üzerinde durulmalıdır.
İş ortaklığı, niteliği itibariyle adi ortaklık olup, TBK m. 620 vd. (BK m. 520 vd.) hükümlerine tabidir. 6098 sayılı TBK’nın 620. (818 sayılı BK’nın 520.) maddesinde de açıklandığı üzere, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti de yoktur, bu sebeple de adi ortaklığı oluşturan şirketler tüzel kişiliklerini korurlar. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların elbirliği mülkiyeti kuralları gereğince (6098 sayılı TBK’nın 638., 818 sayılı BK’nın 534., TMK’nın 702. maddeleri) bütün ortaklar tarafından mecburi dava arkadaşı olarak birlikte hareket edilmesi gerekir. Taraf ehliyeti kamu düzeninden olup Mahkemece kendiliğinden gözönüne alınmalıdır.
Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin …. tarihli ve …. E., …. K. sayılı ilamında aynen; “Adi ortaklıkla, ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla, adi ortaklık şeklinde yürütülen iş ve işlemlerden dolayı oluşacak olan uyuşmazlıklar sonunda açılacak olan davada ortaklığı oluşturan tüm kişilerin davada taraf olarak gösterilmesi zorunludur.” şeklinde içtihat edilmiştir.
Yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin … tarihli ve … E., … K. sayılı ilamında aynen; “Davacı eldeki davada, ihale sonucu düzenlenen sözleşme kapsamında hakedişlerinden yasaya aykırı olarak kesilen miktarın tahsilini istemektedir. Dosya içinde bulunan sözleşmenin incelenmesinde davacı ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi birlikte imzaladıkları anlaşılmaktadır. Saytem sözleşmede diğer ortak olarak anılmıştır. Bu itibarla davacı ile birlikte dava dışı …. firmasının adi ortaklık oluşturarak ihaleye birlikte iştirak ettiklerini kabulü gerekir. Adi ortaklıkta ise adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından tüm ortakların davada birlikte yer alması zorunludur. Adi ortaklığı oluşturan ortaklardan sadece birinin veya birkaçının yer aldığı davanın dinlenmesi olanağı bulunmamaktadır. Davaya konu olayda davacı, tek başına dava açtığından aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilemez. Mahkemece davacının tek başına dava açamayacağı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken…” şeklinde içtihat edilmiştir.
Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2016 tarihli ve 2015/5046 E., 2016/393 K. Sayılı ilamında aynen “…Dava bonoya dayalı menfi tespit davası olup, dava konusu bononun keşidecisi olarak … … A.Ş. ve … Ltd. Şti. adi ortaklığı görülmektedir. Dava ise adi ortaklığın ortaklarından … A.Ş. tarafından açılmıştır. Keşideci sadece davacı olmayıp, davacının da içinde yer aldığı adi ortaklıktır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, tüm ortaklar tarafından takip ve dava yapılıp açılabilir. Nitekim davanın temelini oluşturan icra takibine adi ortaklığı oluşturan her iki şirket aleyhine girişilmiştir. Tek başına davacı aleyhine girişilen bir icra takibi de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının ayrı bir tüzel kişi olarak dava konusu bonoya dayalı menfi tespit davası açması yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu husus dava şartlarından olduğundan mahkemece resen gözetilmelidir.” şeklinde içtihat edilmiştir.
Tüm bu hususlar ve dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde, 30.03.2016 tarihli ihale sözleşmesinin “İŞ ORTAKLIĞI” olarak imzalandığı, rücu alacağının dayanağı mahkeme ilamının “İŞ ORTAKLIĞI” aleyhine verildiği, yine davalıya gönderilen ihtarnamenin “İŞ ORTAKLIĞI” olarak gönderildiği, dava öncesine ait tüm hukuki işlemlerin davacı şirket ile dava dışı … tarafından yapılmış olmasına rağmen, eldeki davanın İŞ ORTAKLIĞI’nın ortaklarından biri olarak sadece …. tarafından açıldığı, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 625. maddesi hükümleri dikkate alındığında adi ortaklığın taraflarından birine diğer ortakların yetki vermesi gerekeceği, aksi durumda adi ortalıkla ilgili muamelelerin ortaklar tarafından birlikte yapılması gerektiği, davacı şirketin adi ortaklık işlerini yapmak üzere kendisine yetki verildiği hususuna dair herhangi bir iddia ve ispatta bulunmadığı, davanın da münhasıran kendi adına açılmış olması karşısında davacı tarafın dava açmak için aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, dava ve talep hakkının iş ortaklığını oluşturan tüm kişiler tarafından birlikte kullanılması gerektiği, davacının tek başına dava açma hakkı bulunmadığı, yargılama aşamasında diğer şirketin muvafakatinin de davacı tarafça alınmadığı ve dosyaya sunulmadığı, ayrıca dava aşamasına takaddüm eden tüm evraklarda iş ortaklığı ibaresi bulunduğundan, davacı tarafından dava açılmadan önce bu durumun bilinmesi nedeniyle dava konusu olayda HMK m. 124 kapsamında kabul edilebilir bir yanılgı durumunun da söz konusu olmaması nedeniyle, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK m. 114(1)-d ve m. 115(2) hükümleri gereğince usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından davalı aleyhine açılmış bulunan DAVANIN HMK m. 114(1)-d ve m. 115(2) hükümleri uyarınca AKTİF DAVA EHLİYETİ YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 201,16 TL harçtan MAHSUBUNA, bakiye 120,46 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 7(2) hükmü gereğince davanın usulden reddedilmesi nedeniyle 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6- Taraflarca yatırılan gider/delil avansının artan kısmın, karar kesinleştikten sonra HMK m. 333 ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 207 hükümleri uyarınca RE’SEN YATIRANA İADESİNE,
Dair tarafların yüzüne karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim