Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/676 E. 2023/211 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı sigorta şirketi tarafından trafik kazası nedeniyle ödenen rücuen tahsili açıklamasına dayalı müvekkil şirket aleyhine Diyarbakır İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını,…. tarihinde müvekkil şirkete ait olan ….. plaka sayılı araç Aziz Turan’ın sevk ve idaresinde iken … İli … Yolu … kavşagı …. cami önü otogar istikametinde trafik kazası meydana geldiğini, kazanın hemen akabinde sürücünün ilk yardım ekiplerince hemen hastaneye kaldırıldığını, kaza saati 10:12 iken ilk yardım ekiplerince sürücü …. 10:21’de …. Hastanesine girişi yapıldığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı maddesinde sigortalıya rücu nedenlerinin gösterildiğini, rücu şartlarının oluşmadığını ileri sürerek takibe konu edilen ….. TL’den dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, …. tarihli celsede, davalı tarafından icra takibinin … TL asıl alacak ve … TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda … TL üzerinden başlatıldığını, elde ki dava açılırken ise …. TL asıl alacak üzerinden harç yatırarak menfi tespit davasının açıldığını, taraflarınca işlemiş faize ilişkin eksik harcın yatırıldığını ileri sürerek takipte talip edilen …. TL yönünden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sigortalı …. plaka sayılı aracın kaza tarihinde davacıya ait olduğunu ve kaza anında araç sürücüsünün alkollü olduğunun müvekkil sigorta şirketi tarafından tespit edildiğini, davacı taraf alkollü olmadığına ilişkin müvekkil şirkete hiçbir belge sunmadığı gibi dava dilekçesinin ekinde yer alan hastane raporlarında da alkol kullanmadığına ilişkin bir bilginin yer almadığını, davacı alkol kullanmadığını ispat edemediğini, müvekkil sigorta şirketinin rücu hakkının doğduğunu ve başlatılan takibin haklı olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlığı altında c bendinde yer alan ”Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,” müvekkil sigortacının rücuya hak kazandığı durumları teşkil etmekte olup işbu madde gereği müvekkil sigortacının rücu hakkına sahip olduğu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dahi alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından yapılacak incelemeler ile bu durumun tespit edileceğini, açılan davanın haksız olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, dava dışı Aziz Turan’a ilişkin tedavi evrakları, kaza tespit tutanağı ve sigorta poliçesi celp edilerek dosya arasına kazandırılmıştır.
Dava, davacı sigortacı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlenen davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün alkollü araç kullandığı esnada meydana gelen trafik kazası nedeniyle zarar gören dava dışı üçüncü kişilere poliçe kapsamında yapılan ödemenin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.c maddesi gereğince kendi sigortalısı olan rücuan tahsili için icra takibi başlatmış, davacı sigortalı rücu şartlarının oluşmadığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı sigorta şirketi kaza anında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğundan bahisle rücu talebinde bulunulduğunu iddia etmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Dava konusu kaza … tarihinde meydana gelmiş, sigorta şirketi ile davalı arasındaki zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi …-… tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sigorta sözleşmesine aykırılık nedeniyle açılan rücuen tazminat davası olduğundan rücu şartlarının oluşup oluşmadığının sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartlarına göre belirlenmesi gerekir. Sigorta sözleşmesinin düzenlendiği 14.06.2018 tarihinde yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.c maddesinde, sigortalı aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar nedeniyle davalı sigorta şirketinin yaptığı ödeme için sigorta sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı TTK’nın 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Elde ki davaya konu kaza …. tarihinde gerçekleşmiştir. Kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi yine kaza sonrası sigortalı araç sürücüsünün kaldırıldığı hastanede yapılan muayene ve tahlillerde de alkollü olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. İspat yükü üzerinde olan davalı sigorta şirketi tarafından rücuya dayanak gösterilen sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkollü olduğuna yönelik iddia ispatlanamamıştır. Bu durumda, davacı sigortalı aleyhine alkollü araç kullanımı nedeniyle başlatılan icra takibinden dolayı açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekmiş, davacı sigortacı davalı sigortalı aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötüniyetli olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi bu yöne ilişkin iddia da davacı tarafından ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan dava, tarafların tacir olması nedeniyle nispi ticari dava, uyuşmazlığın sigorta hukukundan kaynaklanması nedeniyle de mutlak ticari dava kapsamındadır. …. tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/A-1 maddesi göre, Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde ve ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Ne varki, dava menfi tespit davası olup, davanın açıldığı tarih itibarıyle genel olarak gerek İstinaf Mahkemeleri, gerekse Yargıtay uygulamalarına göre, dava ticari dava olsa dahi menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuculuk yoluna başvurulmasının zorunlu olmadığı kabul edilmiştir. Dava açılmadan önce davacı tarafından arabuculuk yoluna başvurulmuş, bu aşamada dava şartı arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmak suretiyle süreç yürütülmüş ve süreç görüşme sonucundan anlaşamama ile sonuçlanmış, yine dava şartı arabuluculuk kapsamında değerlendirme yapılarak 6325 Sayılı HUAK’nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden arabulucuya ödenmek üzere … TL’lik sarf kararı düzenlenmiş, dava şartı arabuluculuk kapsamında bakanlık bütçesinden ödenmiş/ödenecek ücret de yargılama giderlerinden sayılmıştır. Oysa ki davacının başvurusu zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığından bakanlık bütçesinden ödenen bedelinde elde ki davada yargılama giderlerinden sayılmasına olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkkememizce arabuculuk ücretinin tahsili hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. kararın bir örneğinin … Araübuluculuk Bürosuna ve Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığına tebliğine
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davacının … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu edilen … TL asıl alacak ve … TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda … TL yönünden davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken … TL peşin harçtan, başlangıçta yatırılan 815,44 TL harcın mahsubu ile bakiye … TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından 100,00 TL ıslah harcı ve 80,70 TL başvuru harcı ile … TL peşin harç olmak üzere yatırılan … TL’nın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 76,50 TL tebligat ve posta masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8-Arabuluculuk aşaması görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlanmış ise de, davanın menfi tespit davası olmasına, dava tarihi itibarıyle zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığının ve bu kabule bağlı olarak 6325 Sayılı HUAK’nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri gereğince arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılmayacağının anlaşılmasına göre arabuluculuk ücretinin tahsiline yönelik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim