Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/635 E. 2023/595 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 05/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Avrupa Birliği Destekleme Fonu Tarafından ….. İli ve İlçelerindeki …..adet okul için VRF Klima sistemleri imalatları ve montajı işi için anlaşıldığını ve sözleşme bedeli için çeklerin teslim edildiğini, ancak davalı şirketin sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, bu durumun Nizip Sulh Hukuk Mahkemesinin …..D. İş sayılı dosyası ile de tespit altına alındığını, Mahkeme kararındaki tespit ile ihtiyati tedbir talebi konusunda haklılığının ispatlandığını, Yapılacak yargılama sonucunda esas hakkında verilecek karara kadar davalı şirkete verilen ve …..ödeme günlü …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL (…..) meblağlı çekin ödeme yasağı kapsamına alınarak ödemesinin durdurulmasını, neticeten anılan çek bakımından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından sunulan …..tarihli dava dilekçesinde iddia edilen tüm hususlar ve taleplerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının, tarafı olduğu sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ödemekten kaçınma ve çek ile yaptığı ödemeleri bir şekilde önlemek gibi bir teşebbüs içerisinde olduğunu, davranışının iyi niyetten uzak olduğunu, Davacı tarafın hem ödeme yükümlülüğü hem de yapılacak işler için süresinde inşaat alanını uygun hale getiremediğinden, temerrüt halinde olduğunu, halihazırda montajını yaptığı malzemelerin ve edimlerinin karşılığı olarak verdiği çeklerin bedelini ödememek için davacının davalar açtığını, ödemeleri engelleyemediğini ve ilgili davalardan feragat ettiğini, Bu yönüyle davacının kötü niyetli olduğunu, yargıyı kötü niyetli teşebbüsleri için araçsallaştırdığını, davaya konu olan …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL (…..) bedelli çekin müvekkili şirketin inşaat sahasına malzemeleri indirdirdiği ve işlerine başladığını gösterir nitelikte olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereği ödemelerin yapılacağı periyotların belirlendiğini, Çeklerin teslim alındığı tarih, davacının delil dilekçesinde sunduğu çek görüntülerinden anlaşılacağı üzere …..olduğunu, ilgili tarihte teslim edilen çeklerin …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL bedelli, …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL bedelli, …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL bedelli çekler olduğunu, …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL bedelli ve …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL bedelli çeklerin ödendiğini, Ödenmiş olan çeklere dair Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nde …..tarihinde ….. Esas sayılı ve …..Esas sayılı davalar ile borçtan kurtulma davası ikame ettiğini ve ertesi gün davadan feragat dilekçesi sunduğunu, huzurdaki davanın, kötüniyetli olarak ikame edildiğini, neticeten davanın reddini ve lehlerine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, çek hakkında menfi tespit davasıdır.
Davacı vekilinin …..tarihli beyan dilekçesiyle, “Dava borçtan kurtulma davası olarak açılmış ve tevzi formunda da bu husus belirtilmiştir. Davanın usulden reddi gerektiği ve bu konudaki Davalı vekilinin gerek cevap dilekçesinde gerekse cevap dilekçesi talep kısmındaki davanın usulden reddi konusundaki talebini kabul ediyoruz.” denildiği görülmüştür.
Taraflarca eldeki davanın borçtan kurtulma davası olduğu iddia edilmiş ve davacı tarafça bu nedenle davanın usulden reddi talep edilmişse de;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 69. maddesinde yer alan “İtirazın muvakkaten kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin yapıldığı mahal veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir” hükmüne göre, borçlunun imzaya itirazının icra mahkemesince geçici kaldırılması kararının taraflara tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlunun genel mahkemelerde borçtan kurtulma davası açma hakkı bulunmaktadır.
Borçtan kurtulma davası, genel haciz yoluyla yapılan icra takiplerinde, imzaya itirazın geçici olarak kaldırılmasının itirazın kesin olarak kaldırmasına dönüşmesini engellemek ve icra takibinin durmaya devam etmesini sağlamak amacıyla açılmaktadır. Dolayısıyla icra hukukuna özgü olup sadece itirazın geçici kaldırılması durumuna özel bir davadır.
Borçtan kurtulma davasında, davacı icra takibinin borçlusu ve davalı da icra takibinin alacaklısıdır.
HMK’nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur.
Somut olay bakımından yapılan değerlendirmede; ortada bir icra takibinin bulunmadığı, salt tevzi formunda seçilen dava türü ile Mahkeme hakiminin bağlı olmadığı, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi gerektiği, eldeki davanın borçtan kurtulma davası olmadığı, “…..ödeme günlü …..bankası …..Şb. …..seri numaralı …..TL (…..) meblağlı çek” hakkında menfi tespit davası olduğu görülmekle bu doğrultuda yargılamaya devam olunmuştur.
Çeke dayalı açılan menfi tespit davasında ispat yükü, TMK’nin 6 ve HMK’nin 190.maddesince borçlu olmadığını iddia eden davacıdadır.
Menfi tespit davasının konusunu oluşturan senedin bedelsizliğine dair iddiayı ispat yükü üzerinde olan senet borçlusu bu iddiasını, HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille/kesin delille ispatlayabilir. Zira bir kambiyo senedine bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, değeri ne olursa olsun tanıkla ispat olunamayacaktır.
Yargılama aşamasında davacı vekili tarafından eldeki davanın usulden reddi talep edilmiş, bunun üzerine davalı vekili tarafından davanın esastan reddine karar verilmesi talebiyle davacı tarafından takip edilmeyen davanın davalı tarafça takip edileceği ifade edilmiştir. Akabinde Mahkememizce davalı tarafından eldeki davanın takip edildiği görülmekle yargılamaya devam olunmuştur. Bu doğrultuda taraflara verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen davacı tarafça ticari defterleri incelemeye esas olmak üzere Mahkememize sunulmamış, davalı tarafça sunulan defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyada mübrez bilirkişi raporu ışığında neticeten davacı tarafça ispatlanamayan eldeki davanın reddine ve davacı tarafın açtığı eldeki davada ihtiyati tedbir kararı almasını müteakip davasının usulden reddini talep etmesi hususu gözetilerek, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile …..TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile …..TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 8.268,90 TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen harçların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarf edilen 1.000 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 73.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Teminatın iadesi hususunun karar kesinleştikten itibaren 1 ay sonra değerlendirilmeye alınmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim