Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/601 E. 2022/2045 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/04/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının iddialarının ve bunların dayanaklarının özetle;…/2020 tarihinde müvekkil yaya olarak seyir halindeyken …….. sevk ve idaresinde bulunan… plakalı motorsikleti ile …… mahallesinde müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası yaşanmış olduğunu, söz konusu kazada davacının ağır şekilde yaralanmış olduğunu, davalı sigorta şirketinin …… poliçe nosu ile sigortalı bulunan …… adına kayıtlı… plaka sayılı aracın 2918 sayılı kanunun İlgili maddesini ihlal etmiş olduğunu, söz konusu tutanakta sürücü 2918 sayılı KTK da yer alan 52/1-b “aracının hızını aracın yük ve teknik özelliğini görüş, yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurma kuralını” ihlal ettiğinden kusurlu bulunmuş olduğunu, konu hakkında Silvan Asliye Ceza Mahkemsinin …. esas dava açılmış olup şahsın cezalandırıldığını, kaza sonucu ağır yararlanan müvekkilinin uzun süreli iş gücü kaybı, maluliyet oluşmuş olduğunu ve bu zararın davalı şirket tarafından BK 49 ve de devamı gereğince tazmini gerektiğini, Bu nedenle ……. Sigorta A.Ş Genel müdürlüğüne uğranılan zararın giderilmesi için …./2022 tarihinde yapılan başvuruda ….2022 tarihinde 54.356,44 tl ödenmiş olduğunu, müvekkilinin ne kadar maddi zarara uğradığının şimdilik belli olmadığını, tazminat hesaplanırken bilinen/belirli dönemin dikkate alınmasını, davacının uğramış olduğu maddi zarar için yapılan kısmi ödemelerin düşürülerek bakiye zararın tazmini amacıyla 1.200.0000 TL , maddi tazminat (bakıcı gideri , sürekli iş görmezlik, geçici iş göremezlik) talep ettiğini, davanın kabulü ile başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiz ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, dava harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesi talep etmiş olduğu anlaşıldı.
Davalı Sigorta Şirketi Vekilinin Cevap Dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu taleplere ilişkin müvekkil sigorta şirketine yapılmış geçerli başvurusu bulunmadığını, müvekkil sigorta şirketine eksik evraklarla başvuru yapılmış olduğunu, bu eksiklikler giderilmeden dava yoluna gidilmiş olup, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, zarar gören hak sahiplerinin öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklarını ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceğini, bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanların sigortaya dava açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorunda olduklarını, davacı tarafın dava şartı olan zorunlu başvuruyu usulüne uygun olarak arabuluculuk aşamasından önce yapmadığından mevcut geçerli bir başvurunun olmadığını, davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, …..2020 tarihinde müvekkil şirkete sigortalı… ..plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda davacı yayanın yaralandığı iddia edilmekte olduğunu, hiçbir surette açılan davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; …….. plakalı araç müvekkil şirket nezdinde ….. nolu Trafik Sigorta Poliçesi Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile …-…… tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, keza masraf ve vekalet ücreti sorumluluğunun da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğunu, motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, müvekkil şirketin hiçbir mesuliyeti olmamakla birlikte, tazminat hesabı yapılması halinde asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekmekte olduğunu, davacı tarafın asgari ücret üzerinde gelir elde ettiği iddiası mevcut ise davacının vergilendirilmiş geliri esas alınması gerekmekte olduğunu, bu bağlamda 01.06.2015 tarihi sonrası meydana gelen trafik kazalarından kaynaklı zarar hesaplamalarının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik Faiz hespalamasına göre yapılması gerektiğini, ilgili kazada mağdurun koruyucu ekipmanlardan sayılan emniyet kemerini veya motorsiklet kullanırken koruyucu ekipmanların kullanılmasının zorunlu olmasına rağmen kullanılmaması, ehliyetsiz veya alkollü olması veya ehliyetsiz veya alkollü olduğunu bildiği araçta yolculuk etmesi, istiap haddinin aşılması gibi hususlar müterafik kusur teşkil etmekte olduğunu, müvekkil şirket nezdinde bulunan sigortalı aracın hususi kullanıma özgü olması sebebiyle (davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla) dava tarihinden itibaren yasal faizin, hükme esas alınmasını gerektiğini, yargılama sırasında tespit edilecek yasa ve poliçe genel şartlarına aykırılık nedeniyle diğer teminat dışı hallerin varlığı halinde müvekkil şirketin işletene rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla yukarıda açıklanan re’sen dikkate alınacak sair nedenlerle müvekkil sigorta şirketi aleyhine açılan davanın reddini, vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşıldı.
DEĞERLENDİRME:
Dava Tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili …../2022 tarihli dilekçesi ile davalı ile sulh olduklarını beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 315/1. maddesinde “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü düzenlenmiş olup; bu hüküm gereğince dava devam ederken tarafların sulh sözleşmesi düzenlemeleri, sulh olduklarını mahkemeye bildirmeleri ve bu sulh sözleşmesi gereğince hüküm kurulmasını talep etmeleri halinde mahkemece sulh sözleşmesine göre hüküm kurulacak, taraflar yalnızca sulh olduklarını beyan etmeleri, sulh sözleşmesine göre hüküm kurulmasını talep etmedikleri takdirde ise mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilecektir.
Somut olayda, davacı vekili tarafından ……./2021 tarihli talep dilekçesinde davalı sigorta şirketi ile anlaşmış bulunduklarını sulh oldukları anlaşma sağladıklarını belirterek dilekçe ekinde ibranameyi sunduğu anlaşılmıştır. Sunulan ibraname incelendiğinde de davalı sigorta şirketi ile davaya konu olan kaza nedeniyle maddi tazminat kalemi yönünden anlaşma sağlanmış olduğu anlaşılmıştır. Dolayısı ile de HMK md.651 vd. Hükümleri gereğince sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalı sigorta şirketinin dava sonrası yaptığı ödeme nedeniyle sulh olunduğu, davacının davayı açmakta haklı olduğundan davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir(benzer mahiyette karar için bakınız: Yargıtay 11.HD’nin 07/11/2002 T., 5324-10089).
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklandığı üzere,
1-Tarafların sulh olması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINDA,
2-Sulh ilk celseden önce vuku bulduğundan, 80,70 TL maktu harcın 1/3 ü oranında hesaplanan 26,90 TL harcın peşin alınan 80,70 TL harçtan düşümü ile artan 53,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana geri verilmesine,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının davacıya iadesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise de davacı tarafından sunulan ödeme nedeniyle (ibraname) sulh olunduğu anlaşıldığından davalı lehine vekalet ücretine yer olmadığına,
Dair tarafların yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim