Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/394 E. 2023/443 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketi nezdinde … poliçe numarası ile sigortalı bulunan ve işleteni diğer davalı … olan … plakalı aracın … tarihinde karışmış olduğu trafik kazasında müvekkillerinden ……’ın eşi ve çocuklarının babası olan …’in vefat ettiğini, araç sürücüsünün olay yerinden kaçarak ayrıldığını, meydana gelen kazada desteğe yüklenebilecek kusur bulunmadığını, olayla ilgili ceza davasında yargılamanın devam ettiğini, müteveffanın müvekkillerinin desteği ve evin maddi idaresini sağlayan kişi olduğunu, başkaca evi geçindiren kimsenin bulunmadığını, desteğin vefatı ile mirasçıların maddi zorluklar yaşamaya başladığını ve çocuklarının eğitim giderlerini dahi karşılayamadıklarını, murisin vefatının hem eşi ve çocuklarını hem de murisin babasını derinden etkilediğini ileri sürerek davacı … için …. TL ve diğer davacıların her biri için ayrı ayrı … TL olmak üzere toplamda … TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı … için .. TL, davacı… için … TL, davacı … için … TL, … için … TL ve davacı… için … TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, … tarihli dilekçe ile maddi tazminata ilişkin talep sonucunu davacı … yönünden … TL’na, davacı… yönünden … TL’na, davacı … yönünden … TL’na, davacı … yönünden .. TL’na ve davacı… yönünden .. TL’na yükseltmiştir.
Davalı … Anonim .. Sigorta Şirketi vekili, kazaya karışan …. plaka sayılı aracın kaza tarihinde müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı ve poliçede teminat limitinin kişi başı … TL olduğunu, kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketi nezdinde …-.. numaralı hasar dosyası açılmış olup, aktüer raporuna göre belirlenen … TL destekten yoksun kalma tazminatının … tarihinde hak sahiplerine ödendiğini, yapılan ödemenin mevzuata uygun olarak hesaplanmış olduğunu, bakiye tazminatın söz konusu olmadığını, yapılan bu ödemeler ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkili şirketin davacı vekiline ödeme yapmış olması nedeniyle temerrüdün gerçekleşmediğini, bu nedenle müvekkili şirketten faiz talep edilmesinin haksız olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Usulüne uygun tebligata rağmen davalı …, davaya cevap vermemiş, … tarihli celsede, ceza dosyasında verilen karar hakkında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptığını, davaya konu kazanın gerçekleştiği mahalde davacıların desteğinin kullandığı araca ait fren izi bulunmadığını, kusurun tamamının davacıların desteğine ait olduğunu iddia etmiş, vekili, aşamalarda davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, sigorta poliçesi, hasar dosyası, Ergani 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile mütevaffa …’in hizmet döküm cetveli celp edilerek dosya arasına kazandırılmış, davacılar ile müteveffa … ve davalı … hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırılması yapılmış, kaza nedeniyle müteveffa …(in hak sahiplerine rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığı Sosyal Güvenlik Kurumundan sorulmuş, kusur yönünden İstanbul ATK’dan, tazminat hesabı yönünden ise aktüer bilirkişiden kök ve ek rapor alınmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan davalı ZMMS sigorta şirketi ve davalı sürücüye yöneltilmiş destekten yoksun kalma tazminatı ile sürücüye yöneltilmiş manevi tazminat istemine ilişkindir.
… plaka sayılı aracın davaya konu kazanın meydana geldiği tarihi de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği, poliçede sakatlanma ve ölüm halinde kişi başı maddi tazminat üst limitinin … TL olarak belirlendiği, kaza tespit tutanağına göre …. tarihinde davaya konu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, davacılar tarafından dava açıldıktan sonra önce sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine … TL ödendiği, kaza nedeniyle Ergani 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu davalı sürücü …”un kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu, müteveffanın tali kusurlu olduğu kabul edilerek 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmedildiği dosya kapsamından sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı …’un kusurlu olup olmadığı, davacıların müteveffanın sağlığında desteğinden yararlanıp yararlanamadıkları, buna göre, müteveffanın ölümü ile destek zararının ortaya çıkıp çıkmadığı, tazminatın miktarı, davalıların temerrüte düşüp düşmediği, faiz başlangıç tarihi ve faizin türü ile manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Araç sürücüsü kusuru nedeniyle meydana gelen zararları karşılamakla yükümlü olduğu gibi, anılan yasal düzenlemeler gereğince, davalı sigorta şirketi de, düzenlenen sigorta poliçesi ile sigortalı aracın sürücüsünün kusuru nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında üçüncü kişilere verilen zararı, zararın türüne göre poliçede belirtilen teminat üst limiti ile üstlenmiştir.
Dosya içerisinde yer alan kaza tespit tutanağı, olay yeri krokisi, soruşturma ve kovuşturma aşmasında yer alan beyanlar, soruşturma dosyasında bilgi sahiplerinin Cumhuriyet Savcısı huzurunda gerçekleştirilen yer gösterme işlemi sonucu düzenlenen trafik bilirkişisi raporu, soruşturma aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusura ilişkin alınan bilirkişi raporu, Ergani 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporundan; .. günü saat 09:00 sıralarında müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … istikametinden … istikametine doğru trafiğin iki yönlü olarak işlediği il yolu üzerinde seyir halinde iken … Mahallesi yol ayrımı olan kavşak mahalline geldiğinde, seyir istikametine göre sağ tarafındaki .. Mahallesi istikametinden seyirle il yoluna katılmak isteyen davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı traktöre çarpmamak için tedbir almak isterken idaresindeki otomobilin hakimiyetini kaybederek yolun sağından yol dışına çıkıp burada bulunan ağaca çarparak durması sonucu dava konu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, müteveffanın gerçekleştirilen ölü muayene işleminde, trafik kazası neticesinde kafa ve göğüs travmasına bağlı ölüm gerçekleştiğinin tespit edildiği, …. tarihli adli tıp raporunda. müteveffanın kanında herhangi bir alkol ve uyuşturucu maddeye rastlanılmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Kaza tespit tutanağında, araç sürücüsü müteveffanın KTK 52/1/A uyarınca aracın hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir.
Soruşturma dosyasında bilgi sahiplerinin Cumhuriyet Savcısı huzurunda gerçekleştirilen yer gösterme işlemi sonucu düzenlenen …. tarihli tarfik bilirkişi raporunda, mütevaffeanın KTK 52/1-A uyarınca aracın hızını kavşaklatra, dönemeçlere yaklaşırken azaltmamak şeklinde tali kusurlu olduğunun, şüpheli … ise, . kavşağında yola katılmak isteyerek, beyanlara göre güvenlik çizgisini aşarak yola girdiği, bahse konu aracın kaza yapmasına sebebiyet verdiği, bu suretle KTK 47/1-d uyarınca trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamak maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yine soruşturma aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen bilirkişi raporunda; müteveffa sürücünün, kavşak noktasına yaklaştığında hızını asgari seviyeye düşürmesi ve bu alandaki seyrini teyakkuz sürdürmesi gerekirken bunu yapmadığı, sağında kontrolsüz bir şekilde yola katılım yapan traktöre çarpmamak adına fren yaptığı akabinde de idaresindeki aracın kontrolünü kaybederek yol dışı kaldığı ve mahaldeki ağaca çarparak durabildiği anlaşılmakla, meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile tali kusurlu, sürücü …. ise, kaza mahalli kavak noktasına geldiğinde durması, solundan kaza mahalline yaklaşmakta olan müteveffa sürücü idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermesi ve yolun müsait olduğundan emin olması halinde kontrollü şekilde yola katılımını gerçekleştirmesi gerekirken belirtilen hususlara riayet etmediği, müteveffa sürücü idaresindeki aracın varlığını dikkate almaksızın seyrini sürdürdüğü, ve bu haliyle de müteveffa sürücü idaresindeki aracın seyir durumunu bozduğu anlaşılmakla, kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Ergani 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; müteveffa sürücünün kullanmış olduğu aracın kayma izinin başlangıcı ve ağaca çarparak durduğu yerin mesafesi , kaza sonrasında aracın hasar derecesi ve aracın diğer teknik özellikleri dikkate alındığında kavşaklara yaklaşırken süratli olduğu ve hızını azaltmadığından tali kusurlu olduğu, …’un ise, dinlenen tanık beyanlarına göre, kullandığı…. plakalı aracı ile .. kavşağı giriş noktasına yokuş aşağı süratli bir şekilde indiği, kavşağa yaklaşırken hızını azaltıp durması gerekirken karayolunun banket bölümünde de olsa karayoluna girdiği, tanık ….ın soruşturma dosyasında verdiği beyanında da traktörün karayoluna çıktığını belirttiği, traktör sürücüsü …’un kavşağa yaklaşırken hızını azaltıp durması ve anayoldan geçen araçlara yol vermesi gerekirken çevre kontrolünü yapmadan karayoluna girdiği, kavşak içinde ve dışında kontrolsüz hareket etmesi nedeniyle yol çıkarak anayoldan tanık … ve müteveffanın kullandıkları araçların varlığını dikkate almadan yola çıktığından dikkatlerinin dağılması sonucu kontrollü ve güvenli bir sürüş yapamamalarına neden olduğu, bu nedenle sürücülerin ani şerit değiştirdikleri ve araç hakimiyetlerini kaybettikleri, …’ın kontrolü sağladığı ancak müteveffanın kontrolünü sağlayamayarak kaza yaptığı, bu kazada her ne kadar araçlar birbirleri ile çarpışmamış olsalarda …’un eyleminin kaza ile doğrudan illiyetinin bulunduğu ve kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Ergani 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …. tarih ve …E.-…. K. Sayılı ilamı ile; sanığın kaza mahalli kavak noktasına geldiğinde durması, solundan kaza mahalline yaklaşmakta olan müteveffa sürücü idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermesi ve yolun müsait olduğundan emin olması halinde kontrollü şekilde yola katılımını gerçekleştirmesi gerekirken belirtilen hususlara riayet etmediği, müteveffa sürücü idaresindeki aracın varlığını dikkate almaksızın seyrini sürdürdüğü, ve bu haliyle de müteveffa sürücü idaresindeki aracın seyir durumunu bozduğundan kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli kusurlu olduğunun sabit olduğu, her ne kadar meydana gelen kazada, sanığın sevk ve idaresindeki araç ile müteveffanın idaresindeki aracın fiziken bir teması söz konusu değil ise de, tanık beyanlarından, sanığın yola hızlıca ve kontrolsüz şekilde çıkması nedeniyle müteveffanın traktöre çarpmamak için ani fren yapması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybettikten sonra kaza yapması sonucu vefat etmesi arasında nedensellik bağının bulunduğu kabul edilerek … hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası ve … TL adli para cezasına hükmedildiği, karara karşı sanık …’un istinaf başvurusu üzerine yapılan istinaf incelemesi sonucu Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin … tarih ve …. E.-…. K. Sayılı ilamı ile, kaza tespit tutanağı, keşif sonrası tanzim edilen … tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen … tarihli raporda: sanığın, kullandığı traktör ile seyir halinde iken kaza mahalli kavşak noktasına geldiğinde durması, solundan kaza mahalline yaklaşmakta olan ölen …. … idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermesi ve yolun müsait olduğundan emin olduktan sonra kontrollü bir şekilde bahse konu yola katılımını gerçekleştirmesi gerekirken belirtilen bu hususlara riayet etmediği, müteveffa sürücü idaresindeki otomobilin varlığını dikkate almaksızın seyrini sürdürdüğü ve bu haliyle de müteveffa sürücü idaresindeki aracın seyir durumunu bozduğu anlaşılmakla meydana gelen kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, ölen … …. kaza mahalli kavşak noktasına yaklaştığında hızını asgari seviyeye düşürmeyerek tali kusurlu olduğunun belirtildiği, hükme esas bu raporların oluş ve dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının reddine ve hükümde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine ilişkin ihtar yapılmadığı gerekçesiyle bu yönden ihtara yönelik hüküm kurularak istinaf başvurularının kesin olarak esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce yapılan tahkikatın başlangıcında ceza mahkemesi kararı kesinleşmediğinden davaya konu kazada kusur durumunun tespitine yönelik İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden bilirkişi raporu alınmıştır. …. tarihli bilirkişi raporunda, davalı sürücü …’un idaresindeki traktör ile seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde kavşaktan yola katılımını sağlamadan önce il yolu üzerinde seyir halinde olan araçların seyir durumlarını, hız ve mesafelerini kontrol etmesi ve uygun zamanda kontrollü bir şekilde katılımını sağlaması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, olay mahalli kavşağa geldiğinde yeterli kontrolleri sağlamaksızın il yoluna katılmak isteyerek müteveffa sürücünün seyir durumunu bozduğu olayda, asli ve %70 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücü …’in idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken yola gereken dikkat ve özeni gösterip seyrini kavşağa yaklaştığını da dikkate alarak kontrollü bir şekilde sürdürmesi ve sağ tarafından yola giren davalı sürücü idaresindeki traktör nedeniyle zamanında etkili fren ve uygun direksiyon tedbiri alması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, olay mahalline geldiğinde traktöre karşı tedbir almak isterken idaresindeki otomobilin hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada, tali ve %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davalı … vekili, …. tarihli eksik inceleme ve değerlendirmeye dayandığını, müvekkilin daha önceki beyanlarından da anlaşılacağı üzere iki defa olay yerinde keşif yapıldığını, ikinci defa yapılan keşifte kazaya dahil olan şoförlerden birinin değiştiğini beyan ettiğini, dolayısıyla ikinci raporda beyanı alınan kişi ile kaza günü diğer kazaya karışan aracın şoförünün aynı kişi olmadığını, müvekkilin iddiasının ciddiye alınmadığını, ilk olaydan sonra verilen beyan ile sonraki bilirkişi raporundaki beyanların çeliştiğini, buna karşılık müvekkile %70 oranında kusur atfedilmesinin haksız olduğunu belirterek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.
Haksız fiilenden kaynaklanan davalarda, 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı)
TBK’nın.74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/6414 E. 2020/4591 K.)
Davaya konu kaza nedeniyle yapılan ceza yargılamasında; tanıklar dinlemiş ve kusura ilişkin soruşturma dosyasında alınan ATK raporu ile yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak, sanığın kaza mahalli kavşak noktasına geldiğinde durması, solundan kaza mahalline yaklaşmakta olan müteveffa sürücü idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermesi ve yolun müsait olduğundan emin olduktan sonra kontrollü şekilde yola katılımını gerçekleştirmesi gerekirken müteveffa sürücü idaresindeki aracın varlığını dikkate almaksızın seyrini sürdürdüğü ve kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu kabul edilerek mahkumiyetine dair verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği dosya kapsamından sabittir.
Somut olayda, mahkememiz, ceza mahkemesinde kabul edilen ve kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşen kararda, davalının kavşak noktasına geldiğinde durmayıp sağa dönüş yaparak kara yoluna katılım sağladığı esnada davaya konu kazanın meydana geldiğine ilişkin maddi vakıanın tespiti ile bağlıdır. Bu kabule göre de, mahkememizce İstanbul ATK’dan kusur durumunun tespitine ilişkin alınan bilirkişi raporu da benimsenerek, davalı …’un kaza mahalli kavşak noktasına geldiğinde durmayarak yola katılımını sağladığı, davalının bu eylemi ile kavaşağa giriş noktasına göre solundan gelen müteveffa …’in seyir durumunu bozduğu ve sonrasında mütevaffanın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen ölümlü trafik kazasında davalı …’un %70 oranında kusurlu, müteveffa . … ise kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle %30 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
1-Davacılar tarafından talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olarak;
Tazminat hesabı yönünden aktüer bilirkişiden kök ve ek rapor alınmıştır. TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant tekniği esas alınarak hazırlanan ek bilirkişi raporunda; güncel asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamada, sigortalının %70 kusur oranına göre her bir davacı yönünden destekten yoksun kalma tazminatları ayrı ayrı hesaplanmış ve yine davalı sigorta şirketince yargılama sırasında her bir davacı için ödenen bedellere ödeme tarihinden raporun düzenlendiği tarihe kadar yasal faiz işletilmek suretiyle güncelleştirme yapılmış ve güncelleştirilen miktar %70 kusur oranına göre tespit edilen davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarından mahsup edilmiş ve garameten paylaşım esasına göre her bir davacı yönünden bakiye poliçe limiti kapsamında talep edebileceği miktarlarda belirtilmiş, netice olarak sigortalı araç sürücüsünün %70 kusur oranına göre davacı … yönünden … TL, davacı Mustafa Memiş yönünden … TL, davacı … yönünden … TL, davacı … yönünden .. TL ve davacı… yönünden … TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılmıştır. Davalı sigorta şirketince yapılan ödeme dava açıldıktan sonra yapılan ödeme olduğundan güncelleştirme yerine doğrudan mahsuba yönelik hesap yapılması gerekir ise de, davacı vekilince ek raporda yapılan bu tespite itirazda bulunulmamış ve bilirkişi raporu doğrultusunda her bir davacı yönünden talep sonucunun arttırdığından yapılan bu hesaplamanın davacılar yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Davacı … ve… yönünden, davalı sigorta şirketinin garameten paylaşıma göre bakiye poliçe limiti olarak belirlenen miktarlarla sorumlu olması kaydıyla bilirkişi raporunda tespit edilen ve değer arttırım dilekçesi ile talep edilen miktarlar yönünden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesine karar verilmiş, diğer davacılar yönünden bilirkişi raporu ile tespit edilen ve değer arttırım dilekçesi ile talep edilen miktarların davalı …’tan tahsiline hükmedilmesine karar verilmesi gerekmiş, davalı sigorta şirketinin bu davacılar yönünden bakiye poliçe limiti kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK.’nun 97. maddesine göre davalı sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme yapmadığı takdirde temerrüde düşer. Taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine KTK.’nun 97. Maddesi kapsamında başvuru yapıldığı sabit ise de, başvurunun hangi tarihte yapıldığının ispat yükü davacıdadır. Davacılar tarafından başvurunun hangi tarihte yapıldığı kesin olarak ispatlanamadığından temerrüd tarihine net bir biçimde tespit edilemediğinden davalı sigorta şirketinin temerrüd tarihi dava tarihi olarak kabul edilmiştir. Davanın belirsiz alacak davası olduğu ve sigorta şirketinin temerrüd tarihinin dava tarihi olduğu gözetildiğinde davalı sigorta şirketi aleyhine hükmedilen miktarlar yönünden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, davalı …’un sorumluluğunun haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle kabul edilen miktarlara kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacılar tarafından talep edilen manevi tazminata ilişkin olarak;
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davacıların tazminat istemi BK 56. maddeye dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Ancak tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir. Tüm bu kriterlere göre belirlenecek tazminat -aynı anda- tarafların ikisini de memnun etmese dahi, adil olacağı için, hukuk tarafından kabul edilen ve uygulanan sistem haline gelmiştir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, kazanın oluş şekli, kusur durumu, müteveffanın ölümü, müteveffanın eşi ve çocukları ile babası olan davacıların ölüm nedeniyle yaşadıkları ve bir ömür yaşayacakları acı, elem, üzüntü, özlem, ıstırap, keder nedeniyle lehlerine manevi tazminata hükmedilme şartları gerçekleşmiştir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kaza tarihi, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik şartları, somut olayın özellikleri ile hak ve nasafet kuralları gereği, davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde her bir davacı yönünden talep edilen manevi tazminat miktarlarının somut olayın özelliğine uygun olduğu kabul edilerek manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekmiş, davanın davalı sürücü … yönünden haksız fiilden kaynaklandığı da gözetilmek suretiyle kabul edilen tazminat miktarlarına kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ İLE,
A-Davacı … yönünden; … TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketinin bu davacı yönünden yapılan ödeme mahsup edildikten sonra bakiye poliçe limiti olan … TL ile sorumlu olması kaydıyla, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine, kabul edilen alacağa davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 16.09.2021 tarihinden itibaren, davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalı sigorta şirketi yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,
B-Davacı… yönünden; … TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketinin bu davacı yönünden yapılan ödeme mahsup edildikten sonra bakiye poliçe limiti olan … TL ile sorumlu olması kaydıyla, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine, kabul edilen alacağa davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 16.09.2021 tarihinden itibaren, davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalı sigorta şirketi yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,
C-Davacı … yönünden; … TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketi yönünden yapılan ödeme ile birlikte bakiye poliçe limiti kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
D-Davacı … yönünden; … TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketi yönünden yapılan ödeme ile birlikte bakiye poliçe limiti kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
E-Davacı… yönünden; … TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketi yönünden yapılan ödeme ile birlikte bakiye poliçe limiti kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KABULÜNE,
A-Davacı … yönünden; … TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
B-Davacı… yönünden; … TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan .. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
C-Davacı … yönünden; … TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
D-Davacı … yönünden; .. TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan .. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
E-Davacı… yönünden; .. TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan .. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken .. TL harçtan, başlangıçta yatırılan 751,41 TL harcın mahsubu ile bakiye .. TL harcın davalı sigorta şirketinin .. TL sinden sorumlu olması kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken .. TL harçtan, başlangıçta yatırılan 888,03 TL harcın mahsubu ile bakiye .. TL harcın davalılardan …’tan tahsili ile hazineye irat kaydına,

5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, .. TL peşin harç ve .. TL ıslah harcı olmak üzere toplam .. TL nin davalı sigorta şirketinin … TL sinden sorumlu olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapıldığı anlaşılan, 900,00-TL Bilirkişi ücreti, .. TL ATK ücreti, 364‬-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam ..-TL yargılama giderinin, davalı sigorta şirketinin . TL den sorumlu olmak kaydı ile davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
7-Maddi Tazminat Yönünden;
A-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan … TL vekalet ücretinin, davacı sigorta şirketinin 9.200,00 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
B-Davacı… kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan .. TL vekalet ücretinin, davacı sigorta şirketinin 9.200,00 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
C-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan … TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
D-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan … TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
E-Davacı… kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan … TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
8-Manevi Tazminat Yönünden;
A-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 11.200,00 vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
B-Davacı… kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
C-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
D-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
E-Davacı… kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile adı geçen bu davacıya verilmesine,
9-Her ne kadar arabuluculuk görüşmesi anlaşamama ile sonuçlanmış ise de UYAP sistemi üzerinden eklenen arabuluculuk dosyasında herhangi bir sarf kararı düzenlenmediği anlaşılmakla, bu aşamada bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip

MUHALEFET ŞERHİ

Mahkememizce her ne kadar dosyaya bu hali ile karar verilmiş ise de aşağıda belirttiğim hususlardaki eksikliklerin ikmali sonrası karar verilmesi gerekmekte olup karara muhalif kalmaktayım. Şöyle ki;
İlk olarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, 6098 sayılı TBK 52 maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Dosya kapsamından, soruşturma aşamasında alınan adli raporda sürücü müteveffanın ölüm sebebinin kafa ve göğüs travmasına bağlı olarak gerçekleşmiş olduğu belirtilmektedir. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Müteveffanın geçirmiş olduğu kazanın şekli, davacının oturduğu yer itibariyle aracın hasar durumu, çarpma noktası, ölümün şekline göre emniyet kemerinin takılı olması halinde davacının ölümüne etkili olup olmadığı hususunda ayrıntılı ve denetime uygun ATK’dan rapor tanzim edilmesi akabinde 6098 sayılı TBK 52. maddesi gereğince müterafık kusur değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. Müterafik kusur değerlendirilmesi mahkemece resen yapılması gerekmekte olup bu husus davalı vekilince de ileri sürülmüştür. Dolayısı ile müterafik kusur değerlendirmesi yapılmadan karar verilmesi hususunda çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.
İkinci olarak da alınan hesap bilirkişisi raporunda sigorta şirketince ödenen bedeller mahkememizin 25/11/2022 tarihli 4 nolu ara kararı gereğince zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, sigorta şirketinin ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri üzerinden yapılmıştır. Yargıtay içtihatlarına göre bu hesaplama yöntemi sigorta şirketince ödenen bedelin dava tarihinden önce olması halinde uygulanacaktır. Fakat somut olayda sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler dava tarihinden sonra olup, güncellenme yapılmadan mahsup edilmesi gerekmektedir. Alınan rapor bu hali ile hüküm verilebilir nitelikte değildir. Dolayısı ile de bu husus dikkate alınmadan mahkememizce alınan rapor doğrultusunda karar verilmesi güncel yargıtay kararlarına aykırı olup mahkememizce resen nazara alınmalıdır. Kaldı ki raporun bu yönde alınması mahkememiz ara kararı gereğince olmuştur.
Son olarak da 2918 sayılı KTK.’nun 97. maddesine göre davalı sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme yapmadığı takdirde temerrüde düşmektedir. Davalı vekilinin sigorta şirketine başvurunun bulunmadığına dair bir itirazı da bulunmamakta olup taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine KTK.’nun 97. Maddesi kapsamında başvuru yapıldığı sabittir. Dolayısı ile de davacı vekilinin başvuru dilekçesinde belirlenen tarih 16/07/2021’den itibaren 8 iş günü sonrası olan tarih 29/07/2021’den faiz başlanılması gerekmektedir. Aynı zamanda faiz türü bakımından da aracın traktör olması nazara alınarak yasal faiz değil avans faiz işletilmesi gerekmektedir. (bakınız aynı yönde: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2018/3718 E., 2020/2064 K.)

Üye