Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/273 E. 2022/1961 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/02/2022
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, kargo ve taşıma işleriyle uğraşan müvekkil şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilin en son …. Shanghai kentinden getirdiği hammaddenin alüminyum ve çelik imalatı için kullanılacak sıvı maddeler olduğunu, taşıma esnasında yüklemenin yapıldığı konteynırda sızma olduğu için Singapur’da davalıya ait malların gemiden indirildiğini, davalı şirket yetkilisine e-posta yoluyla haber verildiğini ve taşınanın tekrar taşınmaya uygun hale getirilmesi için yapılan işlemlerinin anlatıldığını, müvekkilin çözüm arayışına gitmesine rağmen davalının sorumluluğu kabul etmediğini ve kargoyu almayı reddetme talebinde bulunduğunu, ancak müvekkilin çevreye zarar vermeden problemi çözme yoluna gittiğini, taşınanı indirimli olarak tekrar taşınmaya uygun hale getirdiğini ve ….2015 tarihli 8.500,00 USD bedelli faturanın müvekkil tarafından ödendiğini, yapılan işlemlere ilişkin survey raporu düzenlettirildiğini, müvekkil bunu yapmamış olsaydı davalının daha fazla zarara uğrayacağını, ham maddenin imhası için dahi 20.000 USD istendiğini, müvekkil tarafından ödenen fatura bedeline herhangi bir KDV ve masraf eklenmeden davalı şirket adına ….2016 tarihli ve …. nolu irsaliyeli fatura düzenlendiğini, fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, yukarıda bahsedilen alacak ve cari hesap sözleşmesi gereğince 9.633,21 USD cari hesap alacağının tahsili için Diyarbakır İcra Dairesinin … nolu dosyası üzerinden başlatılan ilamsız takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili , müvekkili ile davacı şirket arasındaki sözleşmenin navlun sözleşmesi olduğunu ve faturanın düzenlendiği tarih ile icra takibinin başlatıldığı tarih gözetildiğinde zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüş, esas yönünden, davacı taşıyanın, eşyanın zıyaa veya hasara uğramasından yahut geç teslim edilmesinden ileri gelen zararlardan sorumluluğunun TTK’nun 1178. maddesinde düzenlendiğini ve sorumluluğun kapsamının eşyayı teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar geçen süre ile sınırlandırılmış olduğunu, müvekkil şirkete ait malların, davacı şirketin himayesinde olduğu zaman diliminde zıyaa ve hasara uğradığını ve bu zararın davacının sorumluluğunda olduğunu, TTK.’nun m. 1186/f. 3 hükmü ile, taşıyana ait veya onun tarafından sağlanmış olmadıkça, eşyanın konulduğu konteyner, palet veya benzeri taşıma gereçlerinin de taşıyanın sorumluluğu bakımından eşya kavramının kapsamı içinde olduğunu, dolayısıyla söz konusu taşıma gereçlerinin zıyaa veya hasara uğraması durumunda taşıyanın bundan ileri gelen zararlardan sorumlu olduğunu, davacının, müvekkilin Çin’in Shanghai kentinden ithal ettiği ham maddeyi Türkiye’ye getirerek müvekkile teslim borcu altında bulunan bir taşıyıcı olduğunu, gerek paketleme, yükleme, konteynırda istifleme ve gerekse de, mala zarar vermeksizin varış limanına getirerek indirme/boşaltma ve teslim borcu altında olduğunu, tüm bu süreçlerin tamamına, mal sahibi müvekkilin bir dahiliyeti/etkisi bulunmadığını, dolayısıyla da, bu süreçlerde meydana gelen tüm hasar ve masraflardan davacı sorumlu olup, müvekkilin tek sorumluluğunun taşıma bedelinin ödenmesi olduğunu, davada ileri sürülen maddi vakıanın “malın içinde bulunduğu konteynırda meydana gelen sızma” olduğunu, söz konusu sızmanın nedeni her ne ise, bu konuda müvekkilin bir ihmal ve kastından söz edilemeyeceğini, zira müvekkil sadece malın siparişini veren ithalatçı firma olup, yükleme, istifleme ve taşıma aşamalarına katılmadığını, aksine sızmanın, paketleme, yükleme veya istiflemeden kaynaklandığının söylenebileceğini, sızma sebebi olabilecek her türlü eylemsel sorumluluğun, taşıyıcının/davacının asli edim sorumluluğu olup, bu sorumluluğun taşıtana veya 3.bir kişiye yüklenemeyeceğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davacı-alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine “…./2016 cari hesap özeti, …./2016 tarih ve …. nolu 8.500,00 USD bedelli fatura” takip açıklamasına dayalı …./2019 tarihinde 9.633,21 USD asıl alacak, 2.750,61 USD işlemiş faiz olmak üzere toplamda 12.383,82 USD’nin tahsili amacıyla Bakırköy 6. İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçlunun süresinde borca ve yetkiye itirazı üzerine takibin durduğu, sonrasında yetkisizlikle dosyanın Diyarbakır İcra Dairesine gönderildiği ve ….. esasını aldığı, bu esas numarası üzerinden gönderilen ödeme emrine karşı davalı-borçlunun süresinde borca itirazı üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan ve icra takibine de dayanak yapılan cari hesap ekstresi incelendiğinde; kaydın davalı şirket adına oluşturulduğu, içeriğinde yer alan toplam 9 faturanın düzenlenme tarihlerine ilişkin olarak, ilkinin …./2015, sonuncusunun ise …. (… nolu 8.500,00 USD bedelli) tarihli olduğu, faturaların toplam bedelinin 89.028,51 USD, yapılan ödemeler toplamının ise 79.395,30 USD olduğu, bakiye ödenmeyen miktarın 9.633,21 USD olduğuna ilişkin kaydın bulunduğu anlaşılmaktadır.
İcra takibine ve davaya konu edilen …../2016 tarihli ….. seri nolu 8.500,00 USD bedelli fatura dışında cari hesap esktresi içerisinde yer alan alacağın hangi hukuki ilişkiden kaynaklandığının tespiti için …/2022 tarihli celsede davacı vekiline açıklama yaptırılmış, davacı vekili beyanında, icra takibine konu edilen cari hesap alacağının tamamının davaya konu taşıma sözleşmesine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili, kargo ve taşımacılık işiyle uğraşan müvekkilinin davalıya ait alimünyum ve çelik imalatında kullanılmak üzere Çin’in Shanghai kentinden gemiye yüklenen sıvı hammaddenin bulunduğu konteynırda taşıma esnasında sızma meydana gelmesi nedeniyle yükün boşaltılarak taşınanın tekrar taşınmaya uygun hale getirilmesi nedeniyle masraf/ödeme yaptığını ve yapılan bu ödemenin davalının sorumluluğunda olduğunu ileri sürmüş, davalı vekili ise akdi ilişkiyi inkar etmemiş, zamanaşımı defini de ileri sürmek suretiyle yapılan masraf/ödemelerin davalının sorumluluğunda olduğunu savunmuştur.
Taraflar arasında davalıya ait alüminyum ve çelik imalatında hammadde olarak kullanılacak sıvı maddenin davacı tarafından Çin’in Shangai kentinden gemiye yüklenerek Türkiye’de davalıya teslim edilmesi hususunda anlaşma olduğu ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, taşıma esnasında taşınanın bulunduğu konteynırda meydana geldiği iddia edilen sızma nedeniyle konteynırın boşaltılması ve taşınanın tekrar taşınmaya uygun hale getirilmesi için yapılan masrafların hangi tarafın sorumluluğunda olduğu, davalının sorumluluğunda olduğunun kabulü halinde davacının zamanaşımı süresi içerisinde alacağını talep edip etmediği hususuna ilişkindir.
Öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı TTK’nun 1138. maddesinde, navlun sözleşmesi, taşıyanın, “navlun karşılığında” ayırt edilmiş olup olmadığına bakılmaksızın “eşyayı”, “geminin tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis ederek” veya “ayırt edilmiş eşyayı” denizde taşımayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Elde ki davada, davacı davalıya ait ham maddeyi denizde taşımayı üstlendiğine göre taraflar arasındaki ilişkinin navlun sözleşmesinden kaynaklandığının kabulü gerekir.
6102 sayılı TTK.’nun “Zamanaşımı” başlıklı 1246.maddesinde :”(1) 1188 inci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, gemi kira sözleşmeleri ile zaman çarteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda zamanaşımına uğrar. (2) Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından taşıma sırasında yapılan masraf ve ödemeler karşılığı düzenlenen …. seri nolu 8.500,00 USD fatura …../2016 tarihli olup, cari hesap ekstresi içerisinde yer alan diğer faturalar ise …./2015-…../2015 tarihleri arasında düzenlenmiş, davacı vekili de düzenlenen faturaların tamamının davaya konu edilen taşıma sözleşmesinden kaynaklandığını kabul etmiştir. Düzenlenen faturaların hangi tarihte ödeneceğine ilişkin dosyaya yansıyan bir belge ve beyan bulunmadığına göre, faturaların düzenlendiği tarihte muaccel olduğunun kabulü gerekir. Elde ki itirazın iptali davasına konu icra takibi ise, …./2019 tarihinde 6102 sayılı TTK.’nun 1246. maddesinde düzenlenen 1 yılık zamanaşımı süresi dolduktan sonra başlatılmıştır. Dosya içerisinde zamanaşımını durduran veya kesen herhangi bir sebebe de rastlanmadığından, açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Ayrıntılı Olarak Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 1.366,20 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 1.285,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince harçlandırılan değer üzerinden hesaplanan 11.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk aşaması görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığından 6325 Sayılı HUAK’nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Dosyada mevcut gider avansının bakiye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim