Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/202 E. 2022/2598 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin Batman’da ….. işini yaptığını, davalının ise Diyarbakır’da….. işi yaptığını, müvekkilin faaliyeti çerçevesinde davalı şirket ile de çalıştığını ve gerekli olan kepenk, kepenk sistemleri ve malzemelerini satın almakta olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre müvekkilin davalı şirkete olan borcunu taksit halinde ödeyeceğinin, borcun bitmesi anına kadar müvekkil tarafından davalı şirkete çek verileceğinin, çek asıllarının davalı şirkette kalacağının ve müvekkile borcun ödenmesi anına kadar iade edilmeceğinin, tüm borç ödendiği takdirde de çek asıllarının müvekkile iade edileceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda müvekkilin davalı şirketten satın aldığı kepenk, kepenk sistemleri ve malzemeleri karşılığında müvekkilinin keşidecisi olduğu …..bank …..Şubesine ait ….. seri nolu ve ….. TL bedelli ve ….. seri nolu ….. TL bedelli olmak üzere toplamda ….. TL bedelli iki adet çek verdiğini, ….. TL bedelli çekin ise davalı tarafından dava dışı ….. Ltd. Şti. isimli firmaya verdiğini, davalının istediği üzerine dava dışı şirkete kardeşinin kredi kartı ile 2 ayrı ödeme ile toplamda ….. TL ödeme yapıldığını, geri kalan ödemelerin ise yine kardeşinin kredi kartı ile davalıya ait pos cihazından ….. çekilmek suretiyle ödendiğini, ilgili çeklere ilişkin borcun tamamı ödenmesine rağmen çekler iade edilmediği gibi davalı tarafından ….. TL bedelli çeke dayalı Diyarbakır İcra Dairesinin ….. esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibin haksız olduğunu ileri sürerek icra takibinin iptali ile müvekkilin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, icra takibine dayanak çekin kıymetli evrak vasfına haiz olduğunu ve illetten mücerret olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, davanın tanıkla ispat edilemeyeceğini, davacı tarafından yapılan ödemelerin müvekkile olan başka borçlarına ilişkin olduğunu, takibe konu çeke dair herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacının kötüniyetli olduğundan bahisle davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, davacının esnaf mı yoksa tacir mi olduğunun tespitine yönelik gerekli müzekkereler yazılmış, Diyarbakır İcra Dairesinin ….. esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinden dosya arasına kazandırılmış, davalının ticari defterlerinin incelenmesi için ara karar kurulmuş, verilen kesin sürede davalı ticari defterlerini sunmadığı gibi bulunduğu yeri de bildirmemiş, davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline dayanmayacaklarını beyan etmiştir.
Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı-alacaklı tarafından davacı-borçlu aleyhine davacının keşideci, davalının ise lehtar olarak yer aldığı ….. ödeme tarihli ve ….. TL bedelli çeke dayalı Diyarbakır İcra Dairesinin ….. esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibe konu çekin ödeme tarihi olan ….. tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılığı bulunmadığından ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, davalı ile yapılan anlaşma gereğince satın aldığı kepenk, kepenk sistemleri ve malzemelerinin bedelini ödediği halde teminat olarak verilen çekin iade edilmediğini ve bedelsiz kalan çeke dayalı davalı tarafından takip başlatıldığını ileri sürerek takibe konu çekten dolayı borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı ise, davacı tarafından yapılan ödemelerin takibe konu çeke ilişkin değil, davacının başka borçlarına ilişkin yapıldığını, çek bedelinin ödenmediğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, takibe konu edilen çek bedelinin davacı tarafından davalıya ödenip ödenmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının çek bededilin ödenmesinden sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201.maddesi gereğince; yazılı bir belgeye bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların tanıkla ispatlanması mümkün değildir.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak, dava kambiyo senetlerine ve bedelsizlik iddiasına dayalı ise davacı borçlu bu durumu yazılı delillerle ispatlamak zorundadır.
Somut olayda, davalı taraf yaptığı savunmada, davacının iddia ettiğinin aksine senedin veriliş nedeninin başka bir hukuki ilişkiden kaynaklandığını ileri sürmüştür. Davalının savunması gerekçeli inkar nitelinde olup, takibe konu çek bedelinin ödendiğinin ispat yükü davacıdadır. Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesine yönelik ara karar kurulmuş, davalı vekili UYAP üzerinden gönderdiği ….. tarihli dilekçe de, dava da ispat yükünün davacıda olduğunu ve davacının münhasıran müvekkili tarafından tutulan ticari defterlere delil olarak dayanmadığını, bu nedenle ticari defterleri sunmayacaklarını beyan etmiş, duruşmada aynı beyanını tekrarlamış, davacı vekili ise ….. tarihli celsede, müvekkilinin tacir olmadığını ve ticari defter tutmadığını, alınan malzeme ve ödemelere ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını beyan etmiştir.
Davacının tacir olmaması ve ticari defter tutmaması, diğer taraftan davalının verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunmamasının ispat yükü açısından hukuki niteliğinin tartışılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 64/1. maddesinde ise: her tacirin, ticarî defterleri tutmak ve defterlerinde, ticarî işlemleriyle ticarî işletmesinin iktisadi ve malî durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanun’a göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun’un 64/3. maddesinde de, tacirlerin tuttuğu yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterinin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce yapılacağı, yevmiye defterinin kapanış onayının ise, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması gerektiği belirtilmiştir. Yine TTK’nın 82. maddesinde de her tacirin ticarî defterlerini 10 yıl süre ile saklamak zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Ticarî defterlerin ibrazına ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunu’nun 83. maddesi;
“(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.
(2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.” hükmünü haiz olup TTK’da, belirtilen düzenlemenin ikinci fıkrasındaki HMK’ya yapılan atıf dışında ibraz edilmemenin sonuçları hakkında herhangi bir düzenleme ihdas edilmemiştir. Buradan hareketle HMK’daki ticarî defterlerin ibrazına ilişkin düzenlemeler üzerinde durulması da önem arz etmektedir.
Ticarî defterlerin ibrazı ve delil niteliği, HMK’nın 222. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında mahkemenin, ticarî davalarda tarafların ticarî defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ve aynı maddenin 2. fıkrasında ise ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Ticarî defter kayıtları ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan tarafın, ticarî defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticarî defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir (HMK m. 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticarî defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olurlar. (HMK m. 222/4).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222/5. maddesi uyarınca taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticarî defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Bu hüküm, taraflardan birinin ileri sürdüğü hususun ispatında münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayandığı hâllerde uygulanacaktır. Ayrıca ticarî defterlerin ibraz edilmemesi durumunda ibrazı isteyen tarafın iddiasını ispatladığı kabul edilecek olup bu hususta hâkime takdir yetkisi tanınmamıştır.
Somut olayda, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmemiş ise de, davacı tacir olmadığından ve ticari defter tutmadığı beyan edildiğinden HMK.’nun 222. maddesinin 2. fıkrasının somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Öte yandan davacı vekili, dava dilekçesinin deliller kısmında ticari defterler yanında diğer delillere de dayanmış, münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmamıştır. Bu durumda, davacının HMK.’nun 225. Maddesinin 5. Fıkrasında düzenlenen husustan faydalanma imkanı bulunmamaktadır. Davanın çeke dayalı menfi tespit davası olduğu ve ispat yükünün davacıda olduğu, çek bedelinin ödendiğine ilişkin davacı tarafından dosyaya sunulan herhangi bir yazılı delil bulunmadığı, miktar itibarıyle somut olayda tanık dinlenemeyeceği ve davacının yemin deliline dayanmayacağını beyan ettiği gözetildiğinde ispatlanamayan davanın reddine ve koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 656,38 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 575,68 TL’nın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim