Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/172 E. 2022/1818 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalılardan ….’ın sürücülüğünü yaptığı diğer davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plaka sayılı aracın ….2010 tarihinde …. yol güzergahında seyir halinde iken müvekkillerden … ve …’nin oğlu diğer müvekkil ….’in kardeşi ….’e çarparak vefatına sebebiyet verdiğini, kaza tespit tutanağında olay yerinde fren izinin bulunmadığı, asfaltın yağıştan dolayı ıslak olduğu, olay yerinde kan ve benzeri hiçbir ise rastlanmadığına, olay yeri tespit tutanağında ise sürücünün kusurlu olduğuna yönelik tutanak tutulduğunu, Hani Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, maktül …’in asli, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu iddiasıyla kamu davası açıldığını, Hani Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.-… K. sayılı ceza dosyasında keşif yapılmadan sürücünün kusursuz olduğuna dair düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak beraat kararı verildiğini, oysa kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın ağır kusurlu olduğunu, kaza anında aşırı hızlı olduğu için maktüle çarptığını, müvekkillerin desteği yoğun bakımda ve müvekkillerde hastanede iken Hani İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından sadece davalı sürücünün katılımı ve beyanı ile hiçbir tanık dinlenmeden çarpma noktası dahi tespit edilmeden olay yeri tespit ve kaza tespit tutanağının düzenlendiğini, ceza dosyasında da keşif yapılmadan rapor düzenlendiğini, birbiri ile çelişkili kusura dair iki rapor bulunmasına rağmen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, kazanın meydana geldiği yer meskun mahal olarak belirtilmiş ise de, belirtilen yerin meskun mahal olmadığını, kazanın … Köyü deprem konutları yerleşim yeri önündeki evin önünde gerçekleştiğini ve bu yerin yerleşim yeri olduğunu, davalı sürücünün kolluk ifadesinde 70-80 km aralıkta hız ile geldiğini, havanın yağışlı olduğunu ve yolun kenarında bekleyen üç çocuğun olduğunu söylediğini, kusur tespitinde bu hususların dikkate alınmadığını, maktule çarpan aracın kamyonet olduğunu, tüm tutanak ve belgelerin sürücü beyanına göre hazırlandığını, ancak müvekkillerin daha sonra olaya birebir şahit olan kişilerle konuşması sonrasında olayın sürücünün anlattığı gibi olmadığını ve maktülün aracın önüne fırlamadığını, sürücünün çok hızlı bir şekilde geldiğini öğrendiklerini, olay yeri tespit tutanağı incelendiğinde, olay yerinde fren izinin mevcut olmadığının tespit edildiğini, halbuki sürücü maktül yola fırladığında fren yaptığını belirttiğini, yolda fren izi olmamasının sürücünün gerçekleri anlatmadığını gösterdiğini, sürücü ve krokide maktülün karşı tarafa geçmek istediği sırada kazanın gerçekleştiğini beyan ettiğini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkil için ayrı ayrı 3.000,00 TL olmak üzere toplamda 9.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, … ve …. için ayrı ayrı 100.000,00 TL ve …. için 80.000,00 TL olmak üzere toplamda 280.000,00 TL manevi tazminatın kazaya sebebiyet veren araç sürcüsünden kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı …. Sigorta A.Ş. vekili, zamanaşımının dolduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının ceza dosyasında alınan ATK raporunda müteveffanın %100 kusuru olduğu ve sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini, sürücünün kusursuz olması sebebiyle beraat kararı verildiğinden sürücünün kusurunun bulunmaması nedeniyle sigorta şirketinin de sorumluluğunun bulunmadığını, davacıların destek alacaklısı olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, zamanaşımının dolduğunu, davacının açmış olduğu davadaki olaya ilişkin iddiaların tamamının daha önce ceza dosyasında ileri sürüldüğünü, trafik güvenliğinin gerektirdiği tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen maktul çocuğun ansızın aracın önüne fırlaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davaya konu edilen trafik kazası nedeniyle tarafına atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, Hani Asliye Ceza Mahkemesinin …. E.-…. K. sayılı ceza dosyasının bir örneği UYAP üzerinden istenerek dosya arasına alınmıştır.
Davaya konu kaza nedeniyle düzenlenen ….2010 tarihli olay yeri tespit tutanağında; kazanın meydana geldiği yerin …mevkiindeki manfez köprünün 5100 metre Hani İlçesi’nden Dicle İlçesi istikametinde olduğu, yolun yaklaşık 2000 veya 3000 metre uzunluğunda düz çizginin bulunduğu, olay yerinin yakınında ve uzağında, yolun sol ve sağ tarafında trafik levhasının bulunmadığı, kaza yerindeki yol üzerinde fren izinin görülmediği, asfaltın yağıştan dolayı ıslak olduğu, beyanlara göre ….’in asfalt yola çıktığı yerde ve yakınlarında kan ve benzeri izlere rastlanmadığı, menfezin iki tarafından da dere içinden yağmur suyunun aktığının görüldüğü, yol genişliğin 6.50 metre, şaranpol genişliğinin 130 cm olduğunun tespit edildiği, çarpma noktasının tam olarak tespitinin yapılamadığı, havanın ve yolun ıslak olduğunun görüldüğüne dair tutanak tutulmuştur.
Dosya içerisinde yer alan ….2010 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; ….2010 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan ….’in ölüm nedeninin künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar olduğu tutanak altına alınmıştır.
Ceza dosyasında dinlenen tanıklardan …’ın; kaza tarihinde araçta kendisi, sürücü …, çocukları …. ve …. ile Dicle ilçesinden Hani ilçesi Kuyuler beldesine doğru giderken … köyü yakınlarına doğru gelindiğinde yolun kendilerine göre sağ tarafında bulunan tarlanın içinden aniden bir çocuğun önlerine çıktığını, sürücü …’ın kornaya ve ardından frene basmasına rağmen müteveffa çocuk ile arasında fazla mesafe olmaması ve karşı şeritten kamyon gelmesi nedeniyle şerit değiştiremediğinden çarpmanın meydana geldiğini, çarpmanın etkisiyle müteveffa çoçuğun yolun sağ tarafına düştüğünü, kaza anında havanın yağmurlu olduğunu, aracın hızının normal olduğunu beyan ettiği,
Tanık ….’ın; kaza yerine gelmeden önce yolun kendisine göre sağ tarafında bulunan tarlada çocukların yürüdüğünü gördüğünü, aracın çocuklara 1-1,5 km kala sürücünün kornaya bastığını ve korna sesinden sonra çocukların oradan uzaklaştığını, daha sonradan anlayamadığı şekilde müteveffa çocuğun aniden aracın önüne çıktığını ve aynı anda çarpmanın meydana geldiğini ve çocuğun yolun sağ tarafına düştüğünü, çocukları uzaktan ilk gördüklerinde tedbir amaçlı kornaya basıldığını ancak çarpılan çocuğu görmediklerini, aniden aracın önüne çıkması sonucu fark ettiklerini, karşıdan araç geldiği için sürücünün şerit değiştiremediğini beyan ettiği,
Tanık ….’ın; kaza tarihinde olay yerine yakın olduğunu, havanın yağmurlu olduğunu, yola doğru baktığında çocukların yolun kenarında hayvanları otlatmak için orada bulunduklarını gördüğünü, çocukları daha öncede yola çıktıklarını görünce uyardığını, tekrar yola çıktıklarını görünce uyarmak için yanlarına giderken taş çarpmasına benzer bir ses duyması üzerine kaza olduğunu anladığını, müteveffanın aniden yola çıkıp çıkmadığını ve kazanın nasıl gerçekleştiğini bilmediğini beyan ettiği,
Tanık ….’ın; kaza tarihinde yolun üst tarafında bulunan tarlada arkadaşları ile beraberken yolun kenarındaki köprünün altına doğru oyun oynamak için gittikleri esnada müteveffanın eve gideceğim diyerek deprem konutlarına doğru yürümeye başladığını, aniden bir ses duyduklarını ve baktıklarında müteveffayı yolun kenarındaki otların üzerinde yatarken gördüklerini, müteveffayı eve gideceğim dedikten sonra yola doğru koşarken görmediğini beyan ettiği,
Tanık …’un; kaza tarihinde… ile birlikte olduklarını, yağmur yağdığı için köprünün altına girdiklerini, ….’in eve gideceğim diyerek deprem konutlarına doğru yürümeye başladığını, birden güm diye bir ses duyduklarını ve …’e arabanın çarptığını anladıklarını, …’in birden yola çıktığını görmediğini beyan ettiği, anlaşılmaktadır.
Ceza dosyasında davaya konu kaza nedeniyle kusura ilişkin alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda; ….2010 tarihinde saat 17:00 sıralarında sanık sürücüsü … yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile bölünmemiş iki yönlü yolda Dicle istikametinden Hani istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak yola giren yayaya çarpması sonucu 2001 doğumlu yaya …’in ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, ….2010 tarihli olay yeri tespit tutanağında, yolun düz olduğu, sollama yapılabilir yol çizgisinin bulunduğu, olay yerinin yakın veya uzağında yolun sol ve sağ tarafında trafik levhasının bulunmadığı, yol üzerinde fren izinin görülmediği, asfaltın yağış nedeniyle ıslak olduğu, yol genişliğinin 6.5m olduğu, çarpma noktasının tam olarak tespitinin yapılamadığı, havanın ve yolun ıslak olduğu belirtildiğini, savcılığa hitaben hazırlanan bilirkişi raporunda yaya ….’in asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın tali kusurlu olduğunun belirtildiği, dosya kapsamı, basit kroki,….2010 tarihli olay yeri tespit tutanağı, 2 adet CD, savcılığa hitaben hazırlanan bilirkişi raporu, sanık ve tüm tanıkların beyanları, fotoğraflar, sanık itirazları, katılan vekili beyanları ve diğer tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde; sanık sürücüsü … yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile bölünmemiş iki yönlü yolda Dicle istikametinden Hani istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak yola giren yayaya çarpması sonucu olayın meydana geldiğinin anlaşıldığı, sanık sürücüsü … yönetimindeki … plaka sayılı aracı ile bölünmemiş iki yönlü yolda Hani istikametine seyir halinde iken ,istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak yola giren yayaya çarpması nedeniyle karıştığı olayda, olay mahallinin yerleşim birimi dışı olduğu, trafik işaret levhalarının bulunmadığı ve yayanın koşarak yola girdiği hususu da dikkate alındığında, olayda kusursuz olduğu, maktul yaya 2001 doğumlu …. ‘in mahal ve yol özelliklerini dikkate almadığı, gelen araç sürücüsüne ilk geçiş hakkını vermediği ,kontrolsüz olarak yola girdiği ve olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, 2001 doğumlu maktul yayanın yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin sonuç üzerine asli ve tamamen etken olduğu anlaşıldığı, sonuç olarak sanık sürücü … ‘ın kusursuz olduğu, maktul yaya 2001 doğumlu …. ‘in yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin sonuç üzerine asli derecede % 100 ( yüzde yüz ) etken olduğu mütalaa edilmiştir.
Davaya konu kaza nedeniyle taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan yapılan yargılama sonucu Hani Asliye Ceza Mahkemesinin … E.-…. K. Sayılı ilamı ile; sanık …’ın …/2010 tarihinde Dicle istikametinden Hani istikametine … plakalı araçla seyir halinde iken aracın hızını, aracın hız ve teknik özelliğine görüş yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması ve maktül ….’in de yola birden bire çıkması nedeniyle taksirle …’in ölümüne neden olduğu iddiasıyla kamu davası açılmış ise de mahkememizce dinlenen tanıklar, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin raporu ve olay yeri görgü tespit tutanağı ve krokisi ile maktül …’in kontrolsüz olarak yola girdiği, gelen araç sürücüsüne ilk geçiş hakkı vermediği,yola aniden çıktığı, olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, olayda asli ve tam kusurlu olduğu, olay mahallinin yerleşim yeri dışı olması trafik işaretlerinin bulunmaması ve yaya olan maktülün koşarak girmesi nedeniyle sanığın taksirinin bulunmadığı, kusursuz olduğu gerekçesiyle beraat kararı verildiği, karara karşı katılan vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 12. CD.’nin 07.10.2013 tarih ve 2013/3841 E.-2013/22782 K. sayılı ilamı ile; sanığın yönetimindeki kamyoneti ile yerleşim yeri dışında bölünmemiş iki yönlü yolda seyir halinde iken, istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak koşarak yola giren 2001 doğumlu yayaya çarpması nedeniyle karıştığı olayda, yapılan yargılama sonunda yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin eksik incelemeye, kusura ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
… plaka sayılı aracın ….2010-….2011 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği, davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan aracın …/2010 tarihinde Hani-Dicle yol güzergahında seyir halinde iken davacıların desteği ….’e çarptığı, bu çarpma neticesinde hastaneye götürülen ….’in vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan davalı ZMMS sigorta şirketi ve davalı sürücüye yöneltilmiş destekten yoksun kalma tazminatı ile sürücüye yöneltilmiş manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; zamanaşımının dolup dolmadığı, kazanın meydana gelmesinde kusur oranı, davacıların müteveffanın sağlığında desteğinden yararlanıp yararlanamadıkları, buna göre, müteveffanın ölümü ile destek zararının ortaya çıkıp çıkmadığı, tazminatın miktarı ile manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 109/2 ve 5237 sayılı TCK’nun 85/1 ve 66/1-d maddeleri gereğince davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla, zaman aşımı definin reddine karar verilmiştir.
Haksız fiilenden kaynaklanan davalarda, 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı)
TBK’nın.74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/6414 E. 2020/4591 K.)
Davaya konu kaza nedeniyle yapılan ceza yargılamasında; tanıklar dinlemiş ve kusura ilişkin alınan ATK raporu hükme esas alınarak davacının yönetimindeki kamyoneti ile yerleşim yeri dışında bölünmemiş iki yönlü yolda seyir halinde iken, istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak koşarak yola giren 2001 doğumlu davacıların desteğine çarpması nedeniyle meydana gelen kazanın davacıların desteğinin %100 kusuru ile meydana geldiği ve davalı sürücü …’ın kusursuz olduğu kabul edilerek beraatine dair verilen kararın yapılan temyiz incelemesi sonucu onandığı dosya kapsamından sabittir.
Somut olayda, mahkememiz her ne kadar ceza mahkemesince davalı sürücü hakkında verilen beraat kararı ile bağlı değil ise de, ceza mahkemesinde kabul edilen ve derecattan geçerek kesinleşen “davacının yönetimindeki kamyoneti ile yerleşim yeri dışında bölünmemiş iki yönlü yolda seyir halinde iken, istikametine göre sağ taraftan kontrolsüz olarak koşarak yola giren 2001 doğumlu davacıların desteğine çarptığı”na ilişkin maddi vakıanın tespiti ile bağlı olup, davacılar vekili tarafından isimleri bildirilen bir kısım tanıkların ceza dosyasında dinlenilmiş olması ve maddi vakıanın yukarıda belirtilen şekilde gerçekleştiğinin kabulü gerektiğine göre, tanıkların dinlenilmese ve keşif yapılmasına gerek görülmemiş, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsü …’ın kusurunun bulunduğu ispatlanamamış, kazanın davacıların desteğinin kusuru ile meydana geldiği kabul edilmiştir. Bu durumda KTK’nın 86/1 maddesi gereğince davalı araç sürücü ile işletenin sorumluluğunu üstlenen davalı sigorta şirketinin tazminattan sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacılardan peşin olarak alınan 987,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan artan 906,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
4-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde kendilerine iadesine,
6-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına.
7-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, davalı … Sigorta A.Ş. vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …. Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
8-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, davalı … Sigorta A.Ş. vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı ….Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
9-Arabuluculuk aşaması görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığından 6325 Sayılı HUAK’nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı asil …’ın yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .

Katip Hakim

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”