Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/155 E. 2022/2148 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 27/01/2022
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil banka şubesi ile dava dışı asıl borçlu …… Ltd. Şti. Arasında imzalanan ….2015 ve ……2015 tarihli genel kredi sözleşmeleri gereğince ticari kredi kullandırıldığını, davalının genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde borcun ödenmediğini alacağın tahsili amacıyla Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davalı vekili, icra dosyasına yaptıkları yetki itirazının devam ettiğini, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş, esas yönünden davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacının kötüniyetli takip başyattığından bahisle aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmeilmesini istemiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı davalı kefil aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili süresinde verilen cevap dilekçesinde, icra takibine yetki yönünden itiraz ettiklerini de belirterek uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki, bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralları, genel mahkemenin (m.9) yetkisini kaldırmamakla beraber davacı davasını genel veya özel yetkili mahkemede açmak hususunda bir seçim hakkına sahiptir. Dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir. Ayrıca 6098 sayılı BK’nun 89. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, para alacağına ilişkin davalarda para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
Öte yandan 6100 salıyı HMK.’nun 17. maddesinde;”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, …..2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Yine 6100 sayılı HMK.’nun 7. Maddesine göre, davalı birden fazla ise, davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davaya konu genel kredi sözleşmelerinin davacı bankanın …. Şubesi ile dava dışı …… Ltd. Şti. arasında imzalandığı, dava dışı asıl borçlunun yerleşim yerinin ….olduğu, sözleşmede kefil olarak görünen davalının yerleşim yerinin ise …. olarak yazılı olduğu, sözleşmelerin 43.1 maddesinde; müşteri ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin, kredi sözleşmesinden dogacak her türlü uyuşmazlıkta, … Merkez Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin münhasır olmayan yetkisini kabul ve taahhüt ettiklerinin, aynı sözleşmenin 43.2 maddesinde ise; ancak, yukarıda anılan yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınmış olmasının, banka tarafından, müşteri ve müşterek borçlu ve kefillerin ikametgahı veya bulundukları yerin veya müşteriye ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillere ait mal ve değerlerin bulunduğu veya kredinin nakledildiği şube ikametgahındaki mahkeme ve icra dairelerine başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davaya konu edilen icra takibinin Diyarbakır İcra Dairesinde başlatıldığı, takipte borçlu olarak gösterilen …. Tic. Ltd. Şti.’nin yerleşim yerinin …. ….’in ….. ve davalı …..t’in …. gösterildiği, davalı vekilinin ödeme emrine karşı süresinde itiraz dilekçesi sunarak yetkiye de itiraz ettiği ancak yetkili mahkemeyi belirtmediği anlaşılmaktadır.
Dava açılırken dava dilekçesinde davalının yerleşim yeri ….. adresi olarak gösterilmiş, dava dilekçesi ve tensip zaptı da dava dilekçesinde belirtilen adrese tebliğe çıkartılmıştır.
Somut olayda, icra takibinin yetkisine ilişkin olarak, davalı tarafından yetki itirazında bulunulurken hangi İcra Dairesinin yetkili olduğu belirtilmediğinden davalının bu yöne ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin yetkisine ilişkin olarak, davacı TBK.’nun 89. maddesine göre kendi yerleşim yeri mahkemesinde, HMK.’nun 10. maddesine göre sözleşmenin ifa yeri mahkemesi ile yine sözleşmede yer alan yetki şartı ile gösterilen mahkemede veya davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açmamıştır. Bu nedenle, davalının HMK.’nun 6. maddesine dayalı yetki itirazının kabulü ile İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine yetkisizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Ayrıntılı Olarak Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine başvurularak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın yetkili İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-H.M.K.’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim