Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1443 E. 2023/442 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/12/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkillerinden İsmail ve Şaristan’ın müvekkilin anne babası sıfatı ile müteveffa …. yasal mirasçısı olduğunu, diğer davacı müvekkillerin ise müteveffanın kardeşleri olduğunu, … Ltd. Şti mülkiyetinde ve diğer davalı sigorta firması bünyesinde …. Poliçe Numarası ile sigortalanmış …. plaka sayılı yolcu aracının, davalılardan ….in sevk ve idaresinde, … tarihinde elim bir kazaya sebebiyet verdiğini, bu kaza neticesinde ise bu araçta yolcu olarak bulunan …. vefat ettiğini, söz konusu kaza ile ilgili yapılan soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunca sürücünün asli kusurlu olduğu; müteveffanın ise yolcu olması nedeniyle herhangi bir kusurunun olmadığının tespit edildiğini, söz konusu soruşturmanın, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nden … E. Sayılı dosyasında kovuşturmaya dönüştüğünü ve halen derdest olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle davalı sigorta firmasına başvuru yapıldığını, ancak sigorta şirketince herhangi bir ödeme yapılmadığını, meydana gelen olay nedeniyle oluşan zararlardan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müteveffanın yasal mirasçıları olan anne ve babası, müteveffanın ölümü nedeniyle kendisinin desteğinden yoksun kaldığını, mütefeveffanın ölüm tarihinde her ne kadar çalışmıyor görünse de kaza tarihinde vasıflı inşaat işçisi olduğunu ve iş bu durumun ayrıca kanıtlanacağını, yaşanan elim kaza nedeniyle müteveffanın anne babası ile kardeşlerinin yaşadığı elem ve üzüntü yıllar boyunca devam edeceğini, bu acının asgari düzeyde de olsa azaltılması amacı ile sürücünün kusur oranı da dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, müteveffanın anne ve babasının gerek herhangi bir meslek veya işlerinin olmaması gerekse de yaşları nedeniyle çalışamaz durumda olduğunu, yine müteveffanın kardeşlerinin bir kısmının da ülkemizdeki genel işsizlik nedeniyle çalışmadıklarından yüklü miktarları bulacak olan yargılama giderlerini karşılayamaz durumda olduklarını, davalılar …. Diyarbakır… Ltd. Şti ile ….’in dava sonunda alınacak ilamın infazını imkansız kılmak amacıyla malvarlıklarını devretme yönünde bir çaba içerisine girdiklerinin bilgisi edinildiğini açıklayarak bu davalılar yönünden ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … Ticaret Limited Şirketi cevap dilekçesinde özetle: Mesleki işten kalma süresindeki kazanç kayıplarına ilişkin isteklerin ZMMS poliçesi kapsamında olduğunu, kaza geçiren kişinin iyileşme süresi içerisindeki “kazanç kayıplarından” veya her türlü maddi zararlarından sigortacının sorumlu olduğunu, maddi tazminattan sadece davalı sigorta şirketine dava açılması gerekirken davanın müvekkiline açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple maddi tazminat yönünden açılan davayı kabul etmediklerini, davanın husumetten reddinin gerektiğini, davacı tarafça koltuk sigortasına başvuru yapılmadığını ve eksik başvurular akabinde sigorta ile temin edilen toplam alacağını almadan müvekkillerine karşı dava açıldığını, davacı tarafça sigorta şirketine başvuru yapılmadan davanın açıldığını, dava öncesi sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunu, esasa ilişkin olarak kazanın oluş şeklini ve maddi vakıaları dikkate alarak doğru ve isabetli bir değerlendirme yapabilecek nitelikte uzman bilirkişi kurulundan kazadan kaynaklı kusurların tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına, Aleyhe hüküm kurulacak olması halinde SGK tarafından, Trafik ve Koltuk Sigortası ve devlet tarafından yapılan-yapılacak ödemelerin müvekkili Şirket’in sorumluluğundan tenziline, Tazminat oranı ve miktarının tespiti için, yukarıdaki hususlar tamamlandığında Hazine Müsteşarlığı Aktüerler Sicili’ne kayıtlı aktüer bilirkişiden rapor alınarak gerçek zararın tespit ettirilmesi ile davanın usulden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu trafik kazasına karışan …. plaka sayılı aracın müvekkili şirketçe …. sayılı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Poliçesi ile sigortalı olduğunu,, kusura ilişkin araştırma yapılması gerektiğini, SGK’dan veyahut varsa müteveffanın çalıştığı kurumdan rücuya tabi ödeme alınıp alınmadığı hususunun belirlenmesi gerektiğini, ödeme mevcutsa miktarın tazminat tutarından indirilmesi gerektiğini, müteveffanın, davacılara destek olduğu hususunun ve destekten yararlanma sürelerinin incelenmesi ve ispatlanması gerektiğini, bu nedenlerle, davacıların taleplerine ilişkin müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı olan kazanın meydana geldiği …. plakalı otobüsün davalı …Ltd.Şti’ne ait olduğu, müteveffa …’nın davalı …Ltd.Şti’ne’ ait otobüste yolcu olarak taşındığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada öncelikli olarak belirlenmesi gereken husus görevli mahkemenin tespitine ilişkindir. Mahkemece bir davada, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, 6100 sayılı HMK. 114/1 maddesinde gösterilen sıralamaya göre değerlendirilmelidir. Görevli olmayan bir mahkemede açılan davada, öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
Müteveffa desteğin araçta biletli yolcu olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. …. tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da “Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlükte olduğu, müteveffanın ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi Ticaret Mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan diğer davalı sigorta şirketine ve sürücüye karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
Nitekim benzer hususlarda açılan davalar sonucu verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi …. E., …. K. Sayılı kararı ile yine aynı dairenin …. E., …. K. Sayılı kararı, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi …. E., … K. Sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi … E., … K. Sayılı kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi …. E., …. K. Sayılı ilamlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta, müteveffa tüketici konumunda olup, davalı otobüs işleteni ile aralarında akdedilen yolcu taşıma sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir. HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nun 114/1-c maddesi ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Diyarbakır Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer mahkemesine başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-H.M.K.’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip