Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1395 E. 2023/29 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, … Genel İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyası ile bank …./… Şubesine ait … seri nolu …. tarih, …..-TL meblağlı ile …. seri nolu …. tarih ve ….-TL meblağlı çeklerden kaynaklı olarak ilamsız icra takibi başlatmış olduğunu, müvekkili hakkında yapılan takip nedeniyle müvekkile ait malvarlıklarına haciz şerhi konulmuş olduğunu, icra dosyasında ödeme emri müvekkil şirkete T.K 35’e göre tebliğ edildiğinde, müvekkil şirket hakkında haciz işlemleri uygulandıktan sonra haberi olmuş olduğunu, icra takibi yetkisiz icra müdürlüğünde açılmış olduğunu, mahkemenin işbu davada görevli yetkili olduğunu, müvekkilinin, alacaklı taraf ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, imza sirküsünden de anlaşılacağı üzere kambiyo senedinde bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin aleyhinde takibe konulan çekten dolayı bir borcunun bulunmadığını, çek örnekleri incelendiğinde, çeklerde oynamanın olduğu ve çek yapraklarının kaşelenmediğinin görüleceğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillinin, davalı tarafa; Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına dayanak …bank …./… Şubesine ait …. seri nolu …. tarih, ….-TL meblağlı ile …bank …./…. Şubesine ait …. seri nolu…. tarih ve …-TL meblağlı çeklerden kaynaklı borçlu olmadığının tespitini, davalının, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu anlaşıldı.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan dava bakımından mahkemenin yetkisiz olup müvekkil şirketin yerleşim yeri olan Kayseri mahkemelerinde dava açılması gerekir iken mahkemenizde dava açılması da hukuka aykırı olup bu sebeple açılan davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı taraf ile müvekkili arasında … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Yatırım ve İnşaat Dairesi Başkanlığı tarafından ihalesi yapılan … ilçesi …., …, … ve …; … ve … mahalleleri kanalizasyon kolektör ve şebeke hattı inşaatı işi dolayısıyla … tarihinde taşeron sözleşmesi imzalanmış olduğunu, sözleşme kapsamında ihale üstlenicisi olan davacı şirket ihale kapsamındaki yapım işlerini müvekkiline taşere etmiş olduğunu, imzalanan sözleşme kapsamında yapılan işler dolayısıyla doğacak hak edişlerin %10’u davacıya, %90’ı müvekkiline ait olacak şekilde anlaşılmış olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında üzerine düşen işleri yerine getirmiş olduğunu, davacı taraf müvekkili ile imzaladığı taşeron sözleşmesi kapsamında banka kanalıyla müvekkiline bir takım ödemeler de yapmış olup yapılan ödemeler müvekkilinin sözleşme karşılığı alması gereken meblağı karşılamadığı için müvekkiline dava konusu çeklerle birlikte başka bir takım çekler yazılıp gönderilmiş olduğunu, dava konusu çeklerin haricinde yukarıda belirttiği taşeron sözleşmesi kapsamında davacı tarafın müvekkiline teslim ettiği başka çekler de bulunduğunu, davacı …. merkezli bir şirket olup …. ikametli müvekkiline dava konusu çekleri kargo vasıtasıyla göndermiş olduğunu, daha sonra hangi şirket aracılığı ile gönderildiği bildirilecek olup dava konusu çeklerin kim tarafından müvekkiline kargolandığı davanın sıhhati açısından hayati önem arz etmekte olduğunu, dava konusu çekler bahsettiğimiz üzere kargo ile davacı tarafından gönderilmiş olup müvekkili huzurunda imzalanmadığından müvekkilinin davacı şirket temsilcisinin imzalarını kontrol etme fırsatı olmadığını, ancak çek yaprakları davacı tarafa ait olup çek vade tarihi de 2019 yılına ait olduğuna göre aradan geçen 3 yıl içerisinde müvekkiline gönderilen çeklerle alakalı davacı tarafından çeklerin rızası hilafında elinden çıktığına veyahut çek yapraklarını kaybettiğine yada çaldırdığına ilişkin yasal bir başvurusu olmadığına veya bu yönde bir suç duyurusunda bulunulmadığına göre burada davacının kendini borçtan kurtarmak amacıyla kötüniyetli olarak imza itirazında bulunduğunun kabulü gerekmekte olduğunu, aksi halde davacıya ait çek yapraklarının yetkili olmayan kişilerce imzalanmasına rağmen davacı tarafın çek yapraklarının kaybolduğunu fark etmeksizin yasal yollara başvurmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca çeklerin keşide edildiği dönemde davacı şirkette herhangi bir yetkili değişikliğinin olup olmadığının veya imzaya yetkili ticari temsilci bulunup bulunmadığının da incelenmesi gerektiğini, davacı tarafın davasının öncelikle yetkisizlik sebebiyle yerinde görülmez ise esastan reddini, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşıldı.
GEREKÇE:
Davanın menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına dayanak …bank …/…. Şubesine ait …. seri nolu …. tarih, …-TL meblağlı ile ….bank …./… Şubesine ait …. seri nolu … tarih ve ….000.-TL meblağlı çeklerden kaynaklı borçlu olmadığının tespitini ve davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Öncelikle yetki ilk itirazı ön sorun olarak incelenmiştir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/8114 E. 2021/13147 K. Sayılı ilamında özetle: “İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.” şeklindedir. Yine aynı yönde olmak üzere Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/5802 E. 2022/8529 K. Sayılı ilamında özetle:”Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgahı mahkemesinde de açılabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” denilerek genel yetkili mahkemelerin yetkisi düzenlen olup menfi tespit davalarında yetki kesin değildir. Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkı davacıya aittir. Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkı itiraz eden davalıya geçer, davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir. Somut olayda; davalının yerleşim yeri adresinin “…./….” olduğu ve süresinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, yetki itirazında bulunan davalı açısından, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olup, uyuşmazlığın, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” demiştir. İçtihatlardan da açıkça anlaşılacağı üzere davacı tarafın açtığı dava takipten sonra açılmış bir menfi tespit davası olup bu sebeple de takibin yapıldığı yer ve davalının yerleşim yeri olan Kayseri mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir. Sonuç olarak davalının yeti itirazı yerinde görülmekle mahkemenizin yetkisizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;
1- Tarafından açılan davanın yetkisizlik nedeniyle USULDEN REDDİ ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili mahkemenin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacının kararı veren Mahkemeye başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli KAYSERİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Süresi içinde başvurulmaması halinde dosyanın ele alınarak HMK.20/1 md. Uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin HMK 331/2 Maddesi uyarınca yetkili mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim