Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1358 E. 2023/212 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili adına, davalıların alacağına ilişkin Diyarbakır İcra Dairesi … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ve borçlular vekilinin takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, Iğdır ilinde çiftçilik yapan müvekkilinin, bir akrabası vasıtasıyla tanıştığı … ve icra takibinde yer alan diğer borçlu … kefilliği ile takip borçlularına aradaki şahsa güvenerek … karşılığı tarım ürünü mısır sattığını, takip miktarı bakımından müvekkilinin ÇKS belgesine dayalı olarak bu işlemi yaptığını ve yüklenen mallara ilişkin fişin ekte dosyaya sunulduğunu, … tarihleri arasında … ton mısırın takip borçlusu ve davalılara gönderildiğini, tüm ürünler … tarafından bizzat teslim alındığını, müvekkilinin sonrasında edindiği şifahi bilgilere göre ise bahse konu malların … ilinde …A.Ş ve … ilinde … A.Ş.’ye teslim edildiğini, müvekkilinin sattığı ürün karşılığında yalnızca … TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin … adına kızı … hesabından ,… TL ve …Ltd. Şti. tarafından ise … TL olarak yapıldığını, daha sonra müvekkilinin şahıslara her ne kadar ulaşmaya çalışsa da oyalama politikası ile müvekkilini mağdur ettiklerini, sonraki harici görüşmelerde ise borçlusu oldukları ve bizzat teslim aldıkları ürünleri inkar etmeye başladıklarını, müvekkilinin bu konuda … tarihli … soruşturma sayılı dosyası ile Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetinin de mevcut olduğunu, bu nedenlerle; borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline, davalının kötü niyeti sabit olduğundan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının, müvekkili adına haksız ve hukuksuz yere Diyarbakır İcra Diresi … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, işbu takibe karşı itiraz ederek icra takibinin durdurulduğunu, davacının açmış olduğu davada bir akrabası vasıtasıyla ve icra takibinde yer alan … kefilliği ile takip borçlularına aradaki şahsa güvenerek … ürün (mısır) sattığını iddia ettiğini, …tarihleri arasında bu malları taşıyan araç plakalarını dilekçede belirttiğini, yine bu mallara karşılık … TL ödemelerin … adına kızı… hesabından ve …Ltd. Şti adına … TL ödeme yaptığını iddia ettiğini ve müvekkilinden … TL hak iddia ettiğini, davacı her ne kadar borçlu … kefilliği ve güvene esas olarak müvekkil …’e … ürün satışı yapmış olduğunu beyan etmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, davacı …’in söz konusu ürünleri müvekkili …’e değil daha önce tanışıklığı olan ve aralarında ticari ilişkisi olan …’a sattığını, …da bu malları …’e, … ise … Ltd. Şti”ne sattığını, … Ltd Şti’nin bu malları …’a sattığını, müvekkilinin bu malları …’ten değil …’da satın aldığı için husumetin müvekkiline yöneltilmiş olmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sevk irsaliyelerinde görüleceği gibi dava konusu ürünleri teslim edenin … olduğunu, …’ın aynı zamanda …Tic. Sahibi olduğunu, sahibi bulunduğu şirketin icralık olduğu için müvekkiline göndermiş olduğu havaleleri …’in talimatı üzerine alacaklı …’in hesabına gönderdiğini, havale dekontlarının incelenmesi halinde “…Tic. Mısır bedeli” şeklinde açıklamalar olduğunun görüleceğini, bu itibarla her ne kadar müvekkili aleyhine dava açılmış ise de işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin dava konusu tarımsal ürünleri …’ten satın aldığını, dava ve icra dosyasında bulunan diğer şahıslarla herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını ve tanışıklıklarının da olmadığını, müvekkili şirketin …’ten satın almış olduğu işbu ürünleri …a sattığını, müvekkilinin dava dilekçesinde adı geçen alacaklı … ve …’ı tanımadığını, bu şahıslarla herhangi bir ticari ilişkilerinin de olmadığını, …’in keza … ve …’in aralarındaki ticari ilişkinin ne şekilde olduğu, alacak ve borç ilişkilerinden haberdar olmadığımız ve tarafı da olmadığımızdan müvekkili şirketin herhangi bir hukuki sorumluluğunun da bulunmadığını, bu itibarla her ne kadar müvekkili aleyhine dava açılmış ise de işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME :
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği … tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir:
(i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
(ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
(iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Somut olayda; davacının tacir olup olmadığı hususunda mahkememizce araştırma yapılmış, Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına ve Diyarbakır Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarından davacının esnaf ve tacir kaydının olmadığı, basit usulde vergilendirildiği bu suretle davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple dava nispi ticari dava olarak değerlendirilememiştir.
Davacılar tarafından davalıya satılan ürünlerin ödenmeyen ücreti sebebiyle başlatılan takibe dayalı itirazın iptali davası açılmış olup söz konusu davanın hukuki dayanağını 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu oluşturmaktadır. Söz konusu dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiş olmakla mutlak ticari dava olarak da ele alınamayacağından görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip