Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1287 E. 2023/332 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 31/10/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkile ait ….. plaka sayılı aracın …..tarihinde sürücü …..sevk ve idaresinde iken …..isimli firma önünde orta refüjü sulayan …..plakalı araca çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkile ait araçta hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin ödenmesi için müvekkile ait aracın kasko sigorta poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine eksper raporunun düzenlendiğini ve eksperin hasar bedelinin ödenmesine yönelik olumlu görüş belirttiğini, buna rağmen davalı tarafından bugüne kadar hasar bedelinin ödenmediğini, meydana gelen kazada sürücünün alkollü olmasının hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmediğini, kazanın alkolün etkisi ile meydana gelmediğini, kazada müvekkile ait araç sürücüsününde kusuru bulunmadığını, kaza tespit tutanağında bahse konu kazadaki kusurun müvekkile ait araç sürücüsüne yükletilmesi sebebi olarak arkadan çarpmanın gösterildiğini, kaza hakkında yeterli ve gerekli hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan tutanak düzenlendiğini, kazanın meydana gelmesinde …..plakalı refüj sulama aracının asli kusurlu olduğunu, ekte sunulan kaza anı videosu incelendiğinde bahse konu aracın kazanın meydana geldiği caddede orta refüj sulaması yaptığının tespit edileceğini, sulama işlemi yapılırken pozitif bilimin gerektirdiği tedbirler alınmadan sulama yapıldığını, araç görevlilerinin duba ile trafiği kontrol altına alması gerekirken bu hususa da riayet edilmediğini, herhangi bir dikkat ve özenin gösterilmediğini, kaza anı görüntüsü incelendiğinde bahse konu sulamanın tamamen ilkel yöntemler ile yapıldığının ve yüksek tazyikli sulama nedeniyle yolun ıslanmış ve kaygan hale gelmiş olduğunun tespit edileceğini, Trafik Güvenliği Dairesi Başkanlığı Trafik Güvenliği İşaretleme Şubesi Müdürlüğü’nün Hazırladığı Yol Yapım Bakım Ve Onarımlarında Trafik İşaretleme Standartları Tebliği; b- Hareketli (mobil) Çalışmalar: “Çalışma aracının tepe ve dönemeçler nedeniyle görülememesi, trafik yoğunluğunun artması ve çalışma aracının çok yavaş hareket etmesi veya sık sık durması gibi hallerde, (…..) nolu Yolda Çalışma, (…..) nolu Daralan Kaplama vb. gerekli trafik işaretleri kullanılmalı ve çalışma ilerledikçe trafik işaret levhaları da kaydırılmalıdır.” denildiğini, olayda da kazanın alt geçit çıkışı gibi tepe yüksekliği fazla olan mahalde kazanın meydana geldiğini, karşı aracın sık sık durarak hareket ettiği dikkate alındığında gerekli tedbirlerin alınmamış olduğunun aşikar olduğunu, bahse konu kaza hakkında kusur tespiti yapılırken sulama işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının büyük önem arzetttiğini, zira kaza sonrası bu hususların yeterli ve detaylı incelenmediğini, karşı aracın sık sık durarak hareket ettiği dikkate alındığından gerekli tedbirlerin alınmamış olduğunun aşikar olduğunu, kazanın meydana gelmesinde alkolün hiçbir etkisinin bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik …..TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu kazanın, …..tarihinde gece saat …..sıralarında, kasko sigortalı davacı şirkete ait …..plaka sayılı aracın, …..sevk ve idaresinde iken, dörtlü ışıkları açık vaziyette orta refüjde bulunan ve yeşillik alanın sulamasını yapmakta olan su tankerine arkadan çarpması sonucu gerçekleştiğini, kaza sonrası müvekkil sigorta şirketine araç hasarının giderilmesi talebiyle başvurulmuşsa da, yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde dava konusu kazada davacı sigortalıya ait …..plakalı araç sürücüsü ….., Karayolları Trafik Yönetmeliği md. 97’de düzenlenen ticari araçlardaki alkol sınırı olan 0,20 promilin üzerinde 2.314 promil alkollü olduğu tespit edildiğinden davacının talebinin ilgili mevzuat gereği poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, …..plaka sayılı aracın trafik tescil bilgileri, kasko poliçesi ve hasar dosyası ile Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının …..nolu soruşturma dosyası ve kazaya ilişkin video kayıtlarının yer aldığı CD örneği celp edilerek dosya arasına kazandırılmış, davaya konu uyuşmazlığın çözümü bakımından İstanbul ATK’dan bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
…..plaka sayılı aracın kazaya konu kazanın meydana geldiği tarihi de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesinin düzenlendiği, kaza tespit tutanağına göre …..tarihinde davaya konu çif taraflı trafik kazasının meydana geldiği, dava açılmadan önce davacıya ait araçta oluşan hasarın giderilmesi için davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı, yine dava açılmadan önce dava şartı arabuluculuk sürecinin görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının …..nolu soruşturma dosyası üzerinden kaskolu araç sürücüsü …..hakkındaAlkol veya Uyuşturucu Maddenin Etkisi Altındayken Araç Kullanma suçundan yürütülen soruşturma sonucunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hasara neden olan kazanın münhasıran kaskolu araç sürücüsünün kusuru nedeniyle meydana gelip gelmediği, kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka etkenlerinde bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının araçta oluşan hasar bedelini talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarına ilişkindir.
Kaza tespit tutanağına göre, sürücü …..sevk ve idaresindeki …..plaka sayılı aracı ile …..Alt Geçidi istikametinden …..istikametine doğru …..Anayolu üzerinde seyir halinde iken …..isimli işyeri önüne geldiğinde aracının ön ve ön sol kısımlarıyla, belirtilen mevkide aynı istikamete doğru sol şeritte orta refüjü sulayan …..sevk ve idaresindeki …..plaka sayılı aracın arka sağ tarafına çarpması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde …..plaka sayılı araç sürücüsü …..KTK.’nın 84/ maddesinde düzenlenen arkadan çarpma kuralını ihlal ettiğinden tek kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Aralarında nöroloji uzmanınında bulunduğu İstanbul ATK tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, kan numunesinin analizinin …..Hastanesinde plazmada çalışılarak 231,4mg/dl olarak bulunduğu, plazmanın tam kana göre daha fazla su içermesi ve alkolün de suya afinitesinin daha fazla olması nedeniyle plazmadaki alkol miktarı tam kan alkol miktarına göre daha fazla olacağı dikkate alınıp plazmadaki alkol konsantrasyonu/tam kandaki alkol konsantrasyonu=1,14 oranı kabul edilerek yapılan hesaplamada kan alkol düzeyinin ortalama olarak 202,98mg/dl=2,02 promil olacağı, kaza anı ile kan numunesinin alındığı/istendiği saat arasında 45 (kırkbeş) dakika fark bulunduğu, metabolizma sonucu kandaki alkol düzeyinin bir saatte 0,12-0,18 promil, ortalama 0,15 promil azaldığı, …..tarihinde saat …..’da meydana gelen kazadan 45 (kırkbeş) dakika sonra alınan kanda 2,02 promil saptanan alkol düzeyinin kaza anında 2,11-2,15 promil ve ortalama olarak 2,13 promil olduğunun kabulü gerektiği, alkol düzeyinin 2,13 promil gibi bireysel farklılıkları da elimine edebilecek seviyede yüksek bulunan …..’ün emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceği, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin etkisi altında olduğu alkol ile izah edilemeyeceği, kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığı, kusur sorulması halinde Trafik İhtisas Dairesi’nden görüş alınabileceği mütalaa edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1421. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409. maddesinde sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükünün sigortacıya ait olduğu,
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5.maddesinde “Teminat dışı kalan zararlar” kenar başlığı altında; taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğunun belirtiltiği,
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nın 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerektiği benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).
Kazaya ilişkin görüntülerin yer aldığı video kaydının incelenmesinde, sigortalı …..plaka sayılı aracın …..istikametinden …..yolu istikametine gidiş yönüne göre 3 şeritli olan yolun en sol şeridinde dörtlüleri ve tepe lambası açık bir şekilde düşük hızda orta refüjü sulama yaparak seyir halinde iken alt geçit çıkışı davacıya ait aracın arkadan çarpması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiği, kaza esnasında yoldaki aydınlatmanın yeterli ve sulama yapan aracın orta refüjü sulaması nedeniyle kara yolu asfalt zemininin ıslak olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça kaza esnasında sulama yapan aracın gerekli güvenlik önlemlerini almadığı, sık sık durarak hareket ettiği, sulama nedeniyle yolun kaygan olduğu, kazanın meydana geldiği yerin kör nokta olduğu iddia edilmiş ise de, sulama yapan aracın dörtlüleri ile tepe lambasının açık olması, kazanın alt geçiş çıkışında meydana gelmiş olması nedeniyle alt geçitte sulama yapılacak herhangi bir orta refüj bulunmaması nedeniyle sulama esnasında sulama yapan araç düşük hızda seyir halinde ise de herhangi bir duraksamasının bulunmadığı ve kaza anındaki çarpışmanın şiddeti göz önünde bulundurulduğunda davacıya ait aracın kaza esnasında fren yapmadığı, bu hususta kaza tespit tutanağında herhangi bir ibareye de yer verilmediği, dikkate alındığında davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacıya ait aracın tam kusurlu olduğu, sulama yapan sigortalıya ait araç sürücüsüne ise atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığının kabulü gerekir. Kaza anında davacı araç sürücüsünün 213 MG/DL- 2.13 promil oranında alkollü olduğu, bu alkol düzeyinin bireysel farklılıkları da elimine edebilecek seviyede yüksek oranda olduğuna yönelik Adli Tıp Kurumunca düzenlenen bilirkişi raporu göz önüne alındığında, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği anlaşılmakla, davacının talebinin Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5.maddesi teminat dışı olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk aşaması görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığından, 6325 Sayılı HUAK’nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
6-Davacı yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim