Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1248 E. 2022/2728 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Müvekkil …’ın … tesisat numaralı ticari aboneliğin sahibi olduğunu, müvekkilin bu abonesinin, sahibi olduğu iş yerinde kullanıldığını, müvekkile kaçak elektrik kullanma isnadıyla davalı şirket tarafından … muta numaralı… TL tutarında haksız ve hukuka aykırı bir şekilde borç tahakkuk edildiğini, müvekkilinin … tarihli …sayılı itiraz dilekçesinden de bir sonuç alamadığını, müvekkilin kaçak elektrik kullanmamasına karşın anılan şirketteki görevliler tarafından “kaçak elektrik kullandığınızdan şüpheleniyoruz” veya “herkes için kaçak elektrik işlemi yapıyoruz” gibi gerekçelerle müvekkil hakkında gerçeğe aykırı tutanak tutulduğunu, bölgede kaçak elektrik kullanım oranın yüksek olmasının herkes tarafından kaçak elektrik kullanıldığı anlamına gelmediğini, müvekkilin sahibi olduğu iş yerinden hayatını idame ettirdiğini, olası bir elektrik kesintisinde müvekkil ciddi derecede zor durumda kalacağını, davalı şirketin, müvekkilin kaçak elektirik kullanıldığına dair hiçbir somut emare bulunmamasına karşın … TL borç yansıtmaları, asıl amacının haksız yollarla gelir elde etmek olduğunu açık ve net bir biçimde ortaya koyduğunu, davalı şirketin söz konusu hukuka aykırı davranışları nedeniyle müvekkilin kaçak kullanmadığının, dolayısıyla tahakkuk edilen miktarı borçlu olmadığının tespitini talep etme zorunluluğu hâsıl olduğunu, davalı şirket yetkililerinin mezkur davalarına konu olan borcun yansıltılmasının ardından abonenin başına gelmeyi dahi gerekli bulmaksızın masa başında farazi kanılarla müvekkile işbu davalarına konu olan kaçak kullanıma ilişkin borcu tahakkuk ettilerini, müvekkilin kaçak kullanımı katiyen bulunmadığını belirtmiş, bu nedenle davalı şirket tarafından müvekkilinin … tesisat numaralı abonesinde kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla tahakkuk edilen toplam … TL’den şimdilik … TL için borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil şirket aleyhine ikame edilen davada kendilerine tebliğ edilen dava dilekçesine karşı esasa ilişkin cevaplarını sunduklarını, öncelikle davacı tarafından müvekkil kurum aleyhine ikame edilen dava haksız olup dava hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının dava dilekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi mahkemeyi yanıltmaya yönelik ifadelerle dolu olduğunu, müvekkil şirketten celp edilecek olan belgelerden anlaşılacağı üzere davacının sayaç dışından harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, hal böyle iken kaçak elektrik tüketimi nedeniyle kendisine tahakkuk ettirilen kaçak tahakkuku ile ek tahakkuk bedelleri yönünden davacı tarafından dava açılmış olması davacının kötü niyetli olduğunun ispatı olduğunu, bilindiği üzere konu ile ilgili emsal yüksek mahkeme kararlarında kaçak elektrik tespit tutanaklarının aksi ispatlanıncaya kadar geçerli resmi evrak niteliğinde olduğu tartışmasız bir gerçek olduğunu belirtmiş, bu nedenle esasa ilişkin cevapları, karşı delil sunma hakları bu aşamada saklı tutmak kaydıyla, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ket tutanağı, abonelik dosyası, davalı şirket tarafından tutulan tutanaklar, ödeme belgeleri, hesap kayıtları, vs.
GEREKÇE :
Dava, kaçak elektrik tüketiminden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.
TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir.
Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Somut olay hakkında yapılan değerlendirmede;
-Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere davacının Ticaret Sicilinde şahıs kaydı veya şirket ortaklığının bulunmadığı,
-Diyarbakır Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere davacının işletme hesabı usulünde vergilendirildiği ve esnaf boyutunu aşmadığı görülmekle,
Neticeten davacının tacir olmadığı, dolayısıyla görevli mahkemenin genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olduğu görülmekle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim