Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1243 E. 2023/505 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirketinin Bayii, davalı şirket satıcı/tedarik eden konumunda olduğunu, davalı şirket aleyhine genel haciz yolu ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, devamında taraflarınca davalı şirketin yetki itirazı kabul edilmiş ve talepleri gereği bahse konu icra dosyası yetkisizlikle kapatılmış ve Diyarbakır İcra Müdürlüğü’ne gönderilmiş olduğunu, yetkisizlikle kapanan İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyası, Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nde …. Esas numarasını almış olduğunu, Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün …. Esas numaralı dosyasından tebliğe çıkarılan ödeme emrinin tebliğine müteakip davalı şirketçe bir kez daha borca itiraz edilmesi üzerine takibin durmuş olduğunu, yukarıda ifade edildiği üzere; müvekkili …. … Pazarlama Reklamcılık Ve Dan. Ticaret Limited Şirketi ile davalı … …. Yayıncılık Özel Eğitim Büro İnşaat San. Ve Tic. A.Ş arasında … tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, imzalan işbu sözleşmenin konusunun; davalı şirketten tedarik edilecek veya satın alınacak ürünlerin -kitapların- bayii tarafından bayilik bölgesindeki okullara, özel eğitim kurumlarına, belediyelere, halk eğitim merkezlerine vb. eğitim kurumlarına satış, tanıtım ve pazarlamasının yapılmasıdır. İşbu ticari ilişkide davalı şirket tedarik eden/satıcı konumunda olup müvekkil şirket de bayii -tedarik edilen ürünlerin satışını, tanıtımını ve pazarlamasını yapan- konumunda olduğunu, taraflar arasında sözleşmesel ilişki başladığında müvekkil şirketin davalı şirkete 150.000,00 -TL bedelli 2021 Aralık ve 150.000,00 -TL bedelli 2022 Mart vadeli toplamda 300.000,00 – TL bedelli 2 adet çek vermiş olduğunu, müvekkil şirketin işbu çekler karşılığında 2021 Ağustos ayından başlamak üzere farklı tarihlerde farklı tutarlarda sipariş vermiş ve işbu sipariş tutarları çek bedellerinden düşülmüş olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında işbu ticari ilişki devam etmekteyken ve müvekkil şirketin 134.973,96 – TL cari hesap alacağı varken, taraflar arasında yapılan görüşmeler neticesinde 67.073,96 TL ‘nin müvekkil şirkete gönderilmesi ve bu paranın gönderilmesine müteakip 67.900,00 – TL tutarlı sipariş verilmesi hususunda taraflar mutabık kalmış olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle müvekkilinin Türk Ticaret Kanunu mucibince alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı icra dosyasında asıl alacak bedeli … TL ve işlemiş faizi için toplamda …-tl yönünden vaki itirazının iptalini, bu suretle Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün …..Esas sayılı icra dosyasını ihtiva eden takibin devamını, davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış olduğu anlaşıldı.
DELİLLER:
1- Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas numaralı dosyası,
2- ….. tarihli bayilik sözleşmesi,
3- Mail çıktıları, EFT kayıtları,
4- Kartal … Noterliğinin …. yevmiye numaralı … tarihli ihtarname,
5- … başvuru numaralı, …… dosya numaralı arabuluculuk tutanağı,
6- Ticari defterler,
7- 1….. tarihli SMM bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktasının akdedilen hizmet sözleşmesine binaen cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatmış olunan Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas numaralı dosyasındaki borçlu/davalının itirazda haklı olup olmadığının tespiti ile itirazın iptali istemi ile icra inkar tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Davacının davalı ile sözleşme kapsamında yapılan işe ilişkin, borçlu aleyhine ……… Esas Sayılı Diyarbakır İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde sunmuş olduğu dilekçe ile icra takibine, borca, ödeme emrine, faiz oranına işlenmiş faize itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği, işbu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 08/01/2021 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında … yayınları .., … smart 100.000TL bedelin kararlaştırıldığı ve .. çekin 15 marta kadar alınacağı kararlaştırılmıştır.
Kartal 23. Noterliği’nin … Tarih, … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile davacı şirketin davalı şirkete “Müvekkil şirket ile aranızdaki cari hesaptan kaynaklanan ..-TL borcun derhal ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara tereddüt etmeksizin tevessül edileceğinin ihtarıdır.” konulu ihtarname çekmiş olduğu ve işbu ihtarname … tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce … tarihli celse ara kararı gereğince davacı ve davalı tarafa 2021 – 2022 yılına ait ticari defter ve belgelerinin yerlerini bildirmek üzere ve ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş olduğu, tarafların bu sürede ticari defterlerinin yerini bildirdiği , dosyanın SMMM bilirkişiye tevdii edildiği ve alınan 14/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle: “.. Davacı ve davalı firmalar tarafından ibraz edilen 2021-2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin TTK.md. 64-66 ve VUK md.220- 226’ya göre açılış tasdikleri yapılmış olup, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, e-defter kullanan tarafın usulüne uygun düzenlediği, buna göre; Davacı şirketin 2020-2021-2022 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirinde olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşme nezdinde ilgili faturalandırma ve ödeme işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı, davacı tarafın ticari defter kayıtlarında; Davalı taraftan …. TL tutarında alacağı bulunduğu, Davalı tarafın ticari defter kayıtlarından; Davacı tarafa .. TL tutarında borçlu bulunduğu ilgili firmaların yasal defter kayıtlarından anlaşıldığı..” şeklinde bilirkişi raporu tesis edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Diğer yandan belirtmek gerekir ki; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesi ise; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı TTK m. 21 maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Somut olayda uyuşmazlıkta taraflar arasında hizmetin alınması noktasında bayilik sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, davacı şirket ve davalı şirket ticari defter kayıtları incelendiğinde tarafından ibraz edilen 2021-2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin TTK.md. 64-66 ve VUK md.220- 226’ya göre açılış tasdikleri yapılmış olduğu, tarafların sözleşme devamında alınan fatura, ödeme kayıtları ve çekleri ticari defterlerine kaydetmiş oldukları ve tarafların ticari defterlerinin birbirini doğruladığı her iki tarafın ticari defter kaydına göre de davacının …. bakiye alacağının bulunduğunun ticari defter kayıtları ile sabit olduğu, davacının …. Noterliğinden çekmiş olduğu ihtarnamesinin davalı yana ….. tarihinde tebliğ edildiği ve…. tarihinde icra takibine giriştiği temerrüt tarihleri arasında tarafların tacir olup, ticari işletmesi ile ilgili iş yapıyor olmasından dolayı ticari faiz işletilmesinin hukuka uygun olduğu ve icra takibinde hesaplanan tutarın da hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, icraya konu alacağın ticari defter incelemesi sonucu hesaplanabileceği anlaşılmakla likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının Diyarbakır İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin takip talebindeki aynı koşullar ile devamına,
2-Alacak likit olmamakla icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3- Alınmasına gereken 2.161,13TL harçtan, peşin alınan 540,29TL lik kısmın mahsubu ile bakiye 1.620,84- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafın ödediği 80,70 TL başvurma harcı, 540,29-TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, posta ve tebligat gideri toplamı 142,50 TL, bilirkişi ücreti 1.500,00TL ve dosya masrafı 7,50TL olmak üzere toplam 2.282,49-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki taraf için iki saatlik ücret tutarı karşılığı olan 1.560,00-TL arabulucu ücretinin kabul red oranı dikkate alınarak 602,74-TLsinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye kısmının ise davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7- HMK.’nın 333. maddesi ve HMKY’nin 47. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının yazı işleri müdürü tarafından ilgilisi hesap numarası bildirilmiş ise hesabına aktarılmasına, aksi halde masrafın gider avansından karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilerek iadesinin sağlanmasına,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim