Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/124 E. 2022/2458 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN …. ESAS SAYILI DOSYASINDA:
DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALILAR
:
VEKİLİ :

VEKİLLERİ :

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA :Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin kapalı bir aile şirketi olarak kurulduğunu ve halen Diyarbakır Ticaret Siciline kayıtlı olarak faaliyet göstermekte olup; her biri …. TL’den …. hisseye bölünmüş toplamda …. TL kayıtlı sermayeye sahip olduğunu, müvekkili şirketin mevcut ortaklık yapısında; …. Ticaret Ltd.Şti’nin …. TL sermaye karşılığı …. adet hisse; … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin … TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …. Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ….TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’nın … TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’ın … TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’ın … TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’nın .. TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’nın ….TL sermaye karşılığı …. adet hisse; …’nın … TL sermaye karşılığı …. adet hissesinin bulunduğunu, Müvekkili şirkette …. adet hisse ile ortak olarak kayıtlı bulunan davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin hisselerinin tümünün (ortakları olan …’ın …. TL sermaye karşılığı … adet, ….’in … TL sermaye karşığı …. adet payını, …’nın …. TL sermaye karşılığı ….adet payını) muvazaalı bir biçimde…. Ltd. Şti.’nin ortaklarından …’e devredildiğini; böylece … Ltd. Şti.’nin, …. Ltd. Şti.’nin tek ortağı haline gelen …. üzerinden dolaylı yoldan müvekkili şirketin ortağı haline geldiğini, bu hususu Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı icra takip dosyasına gönderilen müzekkere cevabından öğrenildiğini, … Ltd. Şti’nin, bir yandan müşterek mülkte ortaklığın giderilmesi ya da müvekkili şirketin ortaklıktan çıkarılmasını dava konusu ederken diğer yandan müvekkili şirketin ortak mülkteki payını bedelinin çok altında ele geçirmek ve ortak taşınmazdaki payına haksız bir şekilde el atarak hiçbir bedel ödemeksizin kullanmak maksadıyla muhtelif hukuka aykırı yollara tevessül ettiğini, Bu nedenle müvekkili şirket ile … Ltd. Şti. arasında çok sayıda derdest dava dosyası bulunduğunu, müvekkili şirkette yüzde …. şahsi hissedarlığı bulunan ….’ın, müvekkili şirkete ait taşınmazın bir kısım hisselerini yetkisi olmadığı halde, yetkiliymiş gibi muvazaalı ve hukuka aykırı bir biçimde … Ltd. Şti.’ne sattığını, satış bedelini önce yine yetkisiz olduğu halde müvekkili şirket adına açmış olduğu banka hesabına aktarttığını ve akabinde de buradan kendi şahsi hesabına transfer ederek zimmetine geçirdiğini, Diyarbakır 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. gün E:2… K:…7 sayılı kararıyla, …. Ltd. Şti. ile …. arasında yapılmış olan muvazaalı satışını iptal ederek bu hisselerin tekrar müvekkili şirket adına tesciline karar vermesi sonrasında da … Ltd. Şti ile …’ın iş bu davaya konu edilen hukuka aykırı ve muvazaalı tutumlarını ve işbirliklerini devam ettirdiğini, …’ın bu kez kapalı aile şirketi konumunda olan ve müvekkili şirkete ortaklığı dışında herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan tasfiye sürecindeki … Ltd. Şti.’nin, bu şirketin diğer ortakları olan kardeşleri ile birlikte tasfiyeden dönülmesi kararının alınmasını sağladığını ve sonrasında … Ltd. Şti.’nin tüm şirket hisselerinin müvekkili şirket ile arasında menfaat çatışması olan, karşılıklı çok sayıda derdest dava bulunan … Ltd. Şti.’nin yüzde … ortağı olan ….’e devretmek suretiyle … Ltd. Şti’nin dolaylı yollardan müvekkili şirket hissedarı olmasını sağladığını, böylece daha önce muvazaalı olduğu Diyarbakarı 10. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile de tespit edilerek iptal edilmiş olan tapu devir işleminin hukuki ve mali sonuçlarını bertaraf ederek …. Ltd. Şti.’nin … Ltd. Şti. üzerinden bu taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmasını sağlayarak tapu iptaline yönelik yargı kararının yaratmış olduğu sonuçları telafi etmeyi amaçladığını, …. Ltd. Şti.’nin dava konusunu oluşturan tüm hisselerinin …’e satışına ilişkin işlemin gerçek bir satış işlemi olmadığını, Davalı … Ltd. Şti.’nin müvekkili şirkete ortaklığı dışında gelir getirici hiçbir ticari faaliyeti olmadığını, ….’ın diğer aile bireyleri ile birlikte, kapalı aile şirketi hüviyetinde olup tasfiye halinde olan müvekkili şirketin hissedarlarından …. Ltd. Şti.’nin hisselerini önce …’e ve sonrasında ise yine kapalı bir aile şirketi hüviyetinde olan davalı …. Ltd.Şti.’ne devrini sağlayarak … Ltd. Şti.’nin müvekkili şirketteki hisse sayısını arttırmayı amaçladığını; bilahare …. Ltd. Şti.’nin tüm hisselerinin kapalı bir aile şirketi olan …. Ltd. Şti.’nin ortağı olan ….’e devrini gerçekleştirerek zincirleme halinde iç içe geçmiş muvazaalı işlemler gerçekleştirdiğini, Böylece … Ltd. Şti.’ne haksız ve muvazaalı bir biçimde yapıldığı yargı kararı ile ortaya çıkmış olan tapu devir işleminin iptaline yönelik olumsuz sonuçlar ile taraflar arasında yaşanan hukuki ihtilafların muhtemel diğer sonuçlarını bertaraf etmek; … Ltd. Şti.’yi …. üzerinden dolaylı yoldan da olsa müvekkili şirkete hissedar haline getirerek yönetim ve karar alma mekanizmaları üzerinde hukuki hak sahibi olmasını sağlamanın amaçlandığını beyanla Davalı şirket genel kurulunun – Üsküdar … Noterliğinin …. tarih … yevmiye sayılı işlemiyle onaylanmış olan – … tarihli …. sayılı kararıyla gerçekleştirmiş olduğu kötü niyetli ve muvazaalı hisse devri işleminin geçersiz/hükümsüz olduğunun tespiti ile iptaline, Davalı şirket hisselerinin davanın muhtemel hukuki sonuçlarını bertaraf etmek amacıyla kötüniyetli bir şekilde 3.kişilere devrinin önlenmesini sağlamak üzere bu hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
ASIL DAVA CEVAP : … İnşaat…Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı şirket tarafından açılan davada müvekkili şirket ve şirket ortağı aleyhindeki asılsız ve dürüstlükle bağdaşmayan tüm beyan ve iddiaları reddettiklerini, davacının talep sonucunu isteme hak ve yetkisinin olup, olmadığının belirlenmesi gerektiğini, Davacı …A.Ş.’nin müvekkili şirkette bir ortaklığı veya paydaşlığı olmadığını, davacı şirketin hangi sıfat ve hukuki sebebe dayalı olarak müvekkil şirketin genel kurul kararını istediğinin belirsiz olduğunu, TTK.m.446 hükmüne göre dava açabilecek kişilerin pay sahipleri, yönetim kurulu veya yönetim kurulu üyesi olacağının açıkça düzenlendiğini, TTK hükümlerine göre davacı şirketin, müvekkili şirkete ait genel kurul kararı hakkında dava açabilecek kişiler arasında olmadığı dikkate alındığında davacının dava açma /aktif dava ehliyeti olmadığının aşikar olduğunu, bu nedenle davanın doğrudan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin kapalı bir aile şirketi olduğu ifade edilmiş ise de, bu iddia ve ifadenin doğru olmadığını, aynı dava dilekçesi içeriğinde davacı şirketin ortaklık yapısı açıklanırken, davacı şirketin hakim ortaklarının …Ltd.Şti., müvekkili … İnşaat…Ltd.Şti. ve …Ltd.Şti olduğunun ifade edildiğini, davacı şirketin kurucuları ve ortakları arasında başka tüzel kişilerin bulunduğunun açıkça kabul ve beyan edildiğinin görüldüğünü, hakim ortakları başka tüzel kişilerden oluşan davacı şirketin bir aile şirketi olduğunu ifade etmenin hukuka ve hayatın tabii akışına aykırı bir beyan olduğunu, davacı şirket ana sözleşmesinde, davacı şirkete ortak olan şirket tüzel kişilerde meydana gelecek ortaklık değişikliklerini veya davacı şirket paylarının başkalarına devrini yasaklayan bir sözleşmesel veya kanuni bir engel olmadığını, davacı şirketin ana sözleşmesinde de, şirketin aile şirketi olduğuna ve aile bireyleri dışında başkasına pay devir ve temlikinin yasaklanmasına dair bir hüküm olmadığını, aksine davacı şirketin ortaklarının tüzel kişilerden oluşması, davacı şirket paylarının aile bağı ilişkilerinden bağımsız ve ortaklardan bağımsız bir şekilde davacı şirket paylarının kolayca tedavül edilmesinin amaçlandığını, davacının bu konudaki beyanlarının doğru olmadığını, dava dilekçesi içeriğinden anlaşılacağı üzere davacı şirketin müvekkili şirket üzerinde hiçbir hak veya yetkisi söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin, davacı şirketin paydaşı/sermaye sahiplerinden biri olduğunu, bu yönü ile davacı şirketin, müvekkili şirketin aktifine ve malvarlığına dahil olan bir malvarlığı olduğunu, müvekkili şirketin, davacı şirketin paydaşı olduğu ve davacı şirketin ortaklık paylarının yarısının müvekkili şirket mal varlığına dahil olduğu gözetildiğinde, davacının hukuki olarak müvekkili şirket tüzel kişiliği ve şirket payı üzerinde hiçbir hak ve yetkisinin olmayacağını, aksine davacı şirketin müvekkili şirket mal varlığına dahil olan bir sermaye şirketi olduğunu, bu yönü ile de davacı şirketin müvekkili şirket aleyhinde dava açma ve kendi paydaşı olan şirket aleyhinde tedbir kararı isteme hakkı veya sıfatının bulunmadığını, davacı şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, müvekkil şirketin evvelden beri davacı şirketin paydaşı olduğunu ve halen bu paydaşlığını muhafaza ettiğini, müvekkili şirketin, hukuki olarak bir tüzel kişi sıfatıyla ortaklarından bağımsız hukuki bir varlığa ve mal edinme hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirketin ortaklık yapısının değişmesinin, davacı şirketin ortağının değişmesi sonucunu doğurmadığını, müvekkili şirketin, davacı şirkette …. TL kayıtlı sermayeye karşılık gelen ….det kayıtlı anonim şirket payı mevcut iken, … Tarihli “ Anonim Şirket Pay Devir Ve Temliki Sözleşmesi” ile; …’a ait …. TL sermayeye karşılık gelen …. adet şirket payını, ….’ya ait …. TL sermayeye karşılık gelen…. adet şirket payını, ….’ya ait …. TL sermayeye karşılık gelen .. adet şirket payını, Daha evvel … Turizm Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı iken, bu şirketin tasfiyesi ve şirket ortaklar kurulu kararı ile nedeniyle şirket ortağı olarak …’e devredilmiş olan …. TL sermayeye karşılık gelen …. adet şirket ortaklık paylarının tamamını devir ve temlik alarak, davacı şirkette … paya karşılık gelen …. TL kayıtlı sermayenin sahibi olduğunu, müvekkili şirketin bu pay devir alımlarının tamamı noter huzurunda yapılan Anonim Şirket Pay Devir ve Temlik Sözleşmeleri ile yapıldığını, bu devirler sonucu müvekkili şirketin ortaklık payının … pay olduğu hususunun davacı şirkete noter aracılığı Nisan-… tarihinde bildirildiğini, davacı şirketin, müvekkilinin davacı şirketteki pay miktarı hakkındaki beyanın da gerçeği yansıtmadığını, pay devirleri ile birlikte müvekkilinin davacı şirketteki … payın sahibi olduğunu ve pay devri yapan kişilerin paydaşlık sıfatlarının sona erdiğini, davacı şirketin paydaşları arasında isimleri beyan edilen …. ve …. isimli şahısların daha önceden şirkette paydaş olan kişiler arasında yer almadığını, bu kişilerin nasıl paydaş hale geldiğinin belirsiz olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin hukuki temelden yoksun olduğunu, iptali istenen genel kurul kararının, müvekkili şirketin eski ortaklarının noter yolu ile limited şirket paylarını müvekkile devretmeleri işlemine bağlı olarak gelişen şirket ortaklığından ayrılma ve yeni ortaklık yapısına göre şirketi temsile yetkili kişinin belirlenmesine ait açıklayıcı bir karar olduğunu, kurucu etki doğuran bir karar olmadığını, davacının açtığı davada, görevsiz mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının hukuki olmadığını, davacı şirketin, anonim şirket türünde bir tüzel kişilik olarak ortakları olan tüzel kişilerin yapıları ve ortak olan şahıslara karşı hiç bir halde dava açma hak ve yetkisinin olmadığını, bu amaçla açılan davalar için bir tedbir kararı verilemeyeceğini, müvekkili şirketin aktifinde olan davacı şirketteki …. adet anonim şirket paylarının sadece kaydi değeri … TL olduğunu, bu ortaklık paylarının gerçekte temsil ettiği değer ve davacı adına kayıtlı taşınmaz hisseleri dikkate alındığında dava tarihi itibari ile …. TL nin dahi çok üzerinde iken, ….TL olarak gösterilen dava değeri üzerinden %20 teminat karşılığında tedbir kararı vermesinin de hukuka aykırı olduğu gibi, verilen karar ile müvekkili şirketin kısıtlanan tasarruf hakkı arasında açık orantısızlık doğurduğunu açıklayarak davacı tarafından müvekkili aleyhinde açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu ve esas yönünden reddine ve hukuka aykırı olarak verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, yargılama masraflarının davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2022/562 ESAS SAYILI DOSYASI:
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirkette hissedarlığı bulunan …. Ltd. Şti.’nin hisselerinin, davacı şirketle çok sayıda ihtilafın ve davanın tarafı olan …. Ltd. Şti.’nin yüzde … oranında ortağı olan davalılardan ….’e Üsküdar …. Noterliğinin …. tarih … yevmiye numaralı işlemiyle onaylanmış olan …. tarihli … sayılı genel kurul kararıyla diğer davalılarca gerçekleştirilen kötüniyetli ve muvazaalı hisse devir işleminin geçersiz/hükümsüz olduğunun tespiti ve İptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı Murat İpek vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı …A.Ş.’nin müvekkilinin ortağı olduğu … İnşaat…Ltd. Ltd.’de bir ortaklığı veya paydaşlığı olmadığını, davacı şirketin hangi sıfat ve hukuki menfaat ihlali sebebine dayalı olarak müvekkilinin aldığı limited pay devrini ve şirketin genel kurul kararının geçersizliğini istediğinin belirsiz olduğunu,TTK.m.446 hükmüne göre dava açabilecek kişilerin pay sahipleri, yönetim kurulu veya yönetim kurulu üyesi olacağının açıkça düzenlendiğini, davacı şirketin, müvekkilinin aldığı pay devirlerini ve bunların onaylanmasına ilişkin genel kurul kararının iptalini dava edebilecek hak ve sıfata sahip olmadığını, davacının dava açma /aktif dava ehliyeti olmadığını, davacının aktif dava ve dava takip yetkisi olmadığı gibi, bu davayı açmakta hukuki menfaati de bulunmadığını, bu nedenle davanın doğrudan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın nisbi harca tabi olduğu halde eksik harçla dava açıldığını, bu nedenle davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili ile diğer davalılar arasında gerçekleşen limited şirket pay devri sözleşmelerinin tamamen ticari ve gerçek bir satış olduğunu, bu sözleşme gereğince limited şirket paylarını satan ve alan taraflar düşen edimleri yerine getirdiğini ve pay devir sözleşmelerinin resmi şekle uyulmak ve şirket genel kurulunda onaylanmak suretiyle sözleşme taraflarının iradelerine uygun olarak hayata geçirildiğini, bu nedenle 3. Şahıs konumunda olan davacı tarafından bu işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürülmesinin hukuka ve hayatın tabii akışına aykırı olduğunu, davalı taraflar arasında muvazaalı işlem yapılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığını, davalılar arasındaki limited şirket pay devrinin davacı şirketin hukuki menfaatini etkileyecek nitelikte de olmadığını, davacı şirketin …. İnşaat Ltd.Şti.’de bir ortaklığı olmadığını, …. İnşaat Ltd.Şti. eski ve yeni ortakları arasında gerçekleşen limited şirket pay devir sözleşmesinin de tarafı olmadığını, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğinde davacının tarafı olmadığı bir sözleşmenin iptalini talep ve dava etmesi hukuken mümkün olmadığını, taraflar arasındaki limited şirket pay satışı işleminde davacı şirketin tarafı veya hukuki menfaati etkilenen bir kişi olmadığını, bu nedenle de açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın huzurdaki davadaki talepleri esas itibari ile davalıların mülkiyet ve tasarruf hakları kapsamında yaptıkları şirket pay devri ve temliklini iptalini isteyerek davalıların sözleşme özgürlüğüne ve mülkiyet hakları üzerindeki tasarruf yetkilerinin hukuka aykırı olarak engelleme amacını taşıdığını, limited şirket payının, hukuki olarak menkul niteliğinde bir mal varlığı değeri olduğunu, açıklayarak davacı tarafın iddialarının hukuki ve fiili temelden yoksun olduğunu açıklayarak davanın aktif dava ehliyeti yokluğu ve esas yönünden reddi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama masraflarının davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar …, …., … vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili …’ın, davacı şirketin Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı olup …. tarihinde ticaret sicilinde tescil edilen ve …. tarihli sicil gazetesinde ilan edilmiş olan kararında, …. ile birlikte davacı şirketin münferit imzaları ile temsil ve ilzam edeceğinin belirlendiğini, ilgili kararın alındığı tarihe dek sadece davacı şirketin ortağı ….’nın, davacı şirketle ilgilendiğini, müvekkili davalının, davacı şirketle olan irtibatını kesmek istediğini, İstanbul’da ikamet ediyor olması nedeniyle, davacı şirketle ilgilenemediğini babasının kuzeni olan …’ya defalarca dile getirdiğini, bunun üzerine şirket ortağı ….’nın, müvekkili davalıya da yetki verilmesini önerdiğini, bu yetki ile birlikte müvekkilinin şirketteki haklarını, kendi payına düşen gayrımenkul hissesini 3.kişilere satarak tahsil edebileceğini açıkça söylediğini, ilgili tarihe dek müvekkilinin şirkette fiilen yönetsel bir görevinin olmadığını, salt davalı şirkete ait gayrımenkulün kendi hissesine düşen kısmın satılabilmesi için müvekkiline bu yetkinin verildiğinin aşikar olduğunu, kaldı ki,müvekkilinin gayrımenkülü sattıktan sonra davacı şirketteki hisselerinin varlığına rağmen, şirketten huzur hakkı, kar payı, maaş vb her hangi bir ad altında ödeme almamasının da, gayrımenkulün satışı ile müvekkilinin haklarını aldığı konusunda her iki tarafın örtülü anlaşması ile mutabık olduğunun açık olduğunu, …. tarihli yönetim kurulu kararına konu evrakların, diğer ortak …. ve onun kontrolündeki kişiler tarafından hazırlandıığını ve o tarihte vefat etmiş olan müvekkilinin abisi ….’nın da toplantıya katılmış gibi yazıldığını, bu evrakı hazırlayanın şirkette fiilen asıl yetkili olan … olduğunu, müvekkili davalı ….’nın , aslında …. tarafından kasıtlı olarak yapılan bu hatayı fark etmediğini ve yönetim kurulu kararının bu şekilde tescil edilmesiyle, müvekkilinin davacı şirketi münferit imza ile temsil ve ilzam etmeye başladığını, müvekkilinin bu yetki mucibince, …. Mah. …. Ada … parselde tapuya kayıtlı .. adet bağımsız bölümdeki hissenin yarısını (kendi hakkı olan kısmı) satıp, 3.kişiye devrettiğini, bu satış üzerine davacı şirketin ilk olarak, …. tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğu gerekçesiyle Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığını, mahkemenin ….. Esas, … Karar sayılı kararı ile yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verildiğini, karar tarihi devir tarihinden sonra ise de ….’ın iştirak ettiği toplantıda ölü olan …’nın yer almaması nedeniyle alınan kararların usulsüz olduğunu bilebilecek durumda olmasının gerekçe gösterildiğini, ancak mahkemece hakkaniyetsiz ve isabetsiz bir karar verildiğini, zira toplantıya katılan ve bizzat evrakları hazırlayan ….’nın da vefat etmiş olan ….’nın amcası olup, ölüm olayını kendisinin de bilebilecek durumda olduğunu ve kötüniyetli şekilde evrakları hatalı olarak hazırlayan ve müvekkilinin dikkatsizliğinden faydalanan ….’nın kötüniyetinin mahkeme tarafından korunduğunu, hukukun asla korumadığı muvazaadan faydalanamamak prensibinin yerle bir edildiğini, ilgili mahkeme kararının kesinleşmesi ile davalı şirketin Diyarbakır 10.Asliye Hukuk Mahkemesinde müvekkilinin davalı yanca satılmış olan gayrımenkulün yolsuz şekilde tescil edilmesi gerekçesiyle açtıkları dava da, ilgili mahkemenin …. tarihli, … Esas, … Karar sayılı kararının davacı şirket lehine sonuçlandığını, müvekkili ….’nın, gayrimenkul satışına karşı verdiği sözü tutmak adına, dava dilekçesine konu hisse devrini yaptığını, gayrimenkul satışı karşılığı bedel aldığı için, hisse devrine karşılık her hangi bir bedel almadığını, dava dilekçesine konu hisse devrinin müvekkillerin özgür iradesi ile gerçekleştirildiğini ve karşılığında bedel alınmadığını, müvekkillerinin, ortağı ve paydaşı oldukları …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ndeki paylarını gerçek iradelerine uygun olarak ve yasal prosedüre uygun olarak diğer davalı …’e devrettiğini ve bu şirket ortaklığından çıktıklarını, limited şirket pay devir sözleşmelerinin gereği ve icrası kapsamında da yapılan bu pay devirleri şirket genel kurulunca usulünce uygun olarak onaylandığını ve ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, müvekkillerinin, sahibi ve maliki oldukları limited şirket ortaklık payları üzerinde mülkiyet hakları bulunduğunu, bu mülkiyet hakları kanuna uygun olarak dilediği gibi tasarrufta bulunma ve sözleşme haklarına sahip olduğunu, müvekkillerinin kanuna ve iradelerine uygun olarak yaptıkları tasarrufi işlemlerin davacı tarafından iptalinin talep edilmesinin hukuken korunamayacağını, yapılan satış işleminin, davacı şirketin hukuki durumunu etkileyen bir satış olmadığını, davacının ortaklık yapısında bir değişiklik olmadığını, yapılan işlemin tamamen müvekkillerinin paydaşı oldukları şirketi gerçek iradelerine uygun olarak diğer davalıya satıp devretmek, bu suretle hem … İnşaat Şirketi’ndeki paydaşlıktan hem de bu şirket tüzel kişiliği nedeniyle davacı şirketteki anonim şirketle bağlantılarını sonlandırdıklarını, davacı şirketin hiç bir ticari faaliyeti bulunmadığını, bu şirketteki ortak olan ….’nın müvekkillerine karşı husumeti ve davacı şirket faaliyeti hakkında bilgi vermemesinin ve şirket tüzel kişiliğini kendi kişisel menfaatleri doğrultusunda kullanmaya çalışması, evrakta sahtecilik yapması ve bu kişi ile ortaklığın devam edilemez hale gelmesi nedeniyle müvekkillerinin gerçek iradelerine uygun olarak …. ile olan ortaklık ilişkilerini sonlandırdığını ve davacı şirkette ortak olan …. İnşaat Limited Şirket’ine ait paylarının tamamını ….’e satıp ve şirketi devrettiklerini, bu satışın gerçek iradeye uygun olduğunu, hiç bir muvazaalı durumun söz konusu olmadığını, gerçek irade ile yapılan işlemlerin birbirine tamamen uygun olduğunu, davacı taraf iddialarının hukuki ve fiili temelden yoksun olduğunu açıklayarak açılan davacı tarafından müvekkilleri aleyhinde açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu ve esas yönünden reddine, yargılama masraflarının davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Asıl davada taraflar arasındaki ihtilafın, davacı şirketin hissedarı olan davalı şirketin ortakları tarafından yapılan limited şirket pay devir sözleşmelerinin ve bu sözleşmelerin onaylanmasına yönelik davalı şirket tarafından alınan …. tarihli … sayılı kararın muvazaalı olup olmadığının, muvazaalı ise iptalinin gerekip gerekmediği noktasına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Birleşen … Esas sayılı dosyada taraflar arasındaki ihtilafın, Üsküdar …. Noterliği’nin …. tarih, …. yevmiye numaralı işlemi ile onaylanmış olan asıl dava davalısı Kutlu İnşaat’ın …. tarihli 2021/02 sayılı Genel Kurul Kararı ile alınan kararların ve dayanak işlemlerin muvazaalı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davalı … İnşaat Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ….-TL sermaye ile … tarihinde kurulduğu, faaliyet alanının çorap imalatı olduğu, son olarak şirket ortaklarından ….’ın …TL sermaye karşılığı … adet payını, ….’in ….-TL sermaye karşılığı …. adet payını, ….’nın ….-TL sermaye karşılığı …. adet payını …’e devrettiği, işbu devirlere dair keyfiyetin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin …. tarihli …. sayısında yayınlandığı, ticaret sicil kayıtlarında esas sermayeyi temsilen toplam ….adet pay sahibinin ve münferiden temsile yetkilinin … olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı …. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ….-TL sermaye ile … tarihinde kurulduğu, faaliyet alanının kamu kurumları tarafından verilen insan sağlığına yönelik yataklı hastane hizmetleri olduğu, esas sermayeyi temsilen toplam … adet paydan …. İnşaat Turizm Dış Ticaret Ltd.Şti. … TL sermaye karşılığı … adet pay, … Hizmetleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin …. TL sermaye karşılığı … adet pay, … Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin … TL sermaye karşılığı … adet pay, …’nın … TL sermaye karşılığı …. adet pay, ….’ın …. TL sermaye karşılığı … adet pay,…. ’nın … TL sermaye karşılığı, …. adet pay, ….’nın … TL sermaye karşılığı, … adet pay sahibi olduğu; münferiden temsile yetkilinin ise … olduğu anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun genel kurul kararlarının butlanı ve iptali başlıklı 622. maddesi;”(1)Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun iptal sebepleri başlıklı 445. maddesi;”(1)446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun iptali davası açabilecek kişiler başlıklı 446. maddesi;”(1)a)Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,c)Yönetim kurulu,d)Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.
” hükmünü amirdir.
İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18.) maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddenin birinci fıkrasında; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları, şeklinde tanımlanmaktadır. Limited şirket hisse devrinin geçerli olmasının yazılı şekil koşuluna bağlı olduğu kuşkusuzdur. Aynı hükümler gereği hisse bağışlanmasına dair sözleşmelerin de yazılı yapılması zorunludur. Görüldüğü gibi hisse devrinin nitelikleri itibariyle mülkiyetlerinin devri taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel bir düzenleme ile yazılı geçerlilik koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince hisse senedinin mülkiyetini kazanabilecektir. O nedenle, satış ise satış, bağış ise bağış sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi sonucunda devri gerçekleşebilecektir. Eğer bu konuda yanlar arasında bir danışıklık varsa, gerçekte bağış yapıldığı halde görünürde geçerli olarak yazılı devir sözleşmesi ile satış gibi gösterilmişse ve gerçek iradeleri yazılı olarak düzenlenen senette birleşmemiş olması nedeniyle hisse senedine ilişkin mülkiyet de devralan alıcıya geçmeyecektir. Yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan görünürdeki iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak ve delillerin imkân vermesi koşulu ile BK 18. maddesi anlamında danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesi gündeme gelecektir. (Yargıtay 11.HD. 18.09.2017 tarih ve 2017/2861E,2017/4477K)
Bu çerçevede muvaza ele alındığında ise; kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3. kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.
Öncelikle davalılar tarafından davacının dava açmak için gerekli olan aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı iddia edilmiş olup her ne kadar davacı 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 446. maddesi uyarınca genel kurul kararlarına karşı iptal davası açabilecek kişiler arasında sayılmamış ise de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. Maddesi uyarınca muvazaaya dayalı talepte bulunulduğu ve muvazaa iddiasını hukuki menfaati bulunan 3. kişiler tarafından ileri sürülebileceği gerekçesiyle mahkememizce davacının iş bu davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin olduğu kabul edilmiştir.
Limited ortaklıkta payın devri TTK m 595’de düzenlenmiş olup taraflarca devrin şeklen usul ve yasaya aykırılığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı tarafından davalı şirket ortaklarından olan davalı …. İnşaat..ŞTİ. içerisinde yapılan hisse devirleri ile kendi ortaklık yapısının değiştiği iddia edilmektedir. Bir ticari şirketi kurmak ve bunun vasıtasıyla ticari alanda faaliyet göstermek isteyen kimselerin öncelikle bu konuda anlaşmaları ve bunu da yazılı bir belgede temellendirmeleri gerekir. Buna göre şirket, bir veya birden fazla kişinin yaptıkları bir şirket sözleşmesine dayanır. Tüzel kişilik, sözleşme ile meydana gelen ve sözleşmeyi yapan gerçek ve tüzel kişilerin varlığından ayrı ve onlardan bağımsız bir “hukuki kişidir”. (Pulaşlı, Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara 2017, s.52) Davacı bir sermaye şirketi olup sermaye şirketlerinde öncelikle ortakların kişisel durumlarının bir önemi olmayıp asıl önemli olan şirket sermayesi ve ortakların bu bağlamda durumlarıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca dava şartlarından biri de davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.02.2012 gün ve 21011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle hukuk yargılamasının amacı ve davada menfaat (hukuki yarar) kavramları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (A., Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII).Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135). Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir. TBK’nın 19. maddesine göre dava açılabilmesi için davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir. Ancak davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olması gereklidir.
Davacı tarafından davalıların muvazaalı işlem ile kendi ortaklık yapısı değiştirilmeye çalışıldığı iddia edilmiş ise de; yukarıda anılı olduğu üzere davacı bir sermaye şirketi olup kendisinin ortakların kişiliğinden bağımsız ayrı bir tüzel kişiliği bulunmaktadır. Gerçek ve tüzel kişiler Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında meşru bir şekilde mülkiyet edinmesi engellenemez. Davacının ortağı olan …. İnşaat inşaat içerisinde yapılan bir hisse devri davacının ortaklık yapısını değiştirmemektedir. Davacı kendi ayrı bir kişi olduğundan bu devir sebebiyle hak ve menfaatlerinin etkilendiğinden bahsedilemez. Davacı şirketin davalılardan herhangi bir alacağı bulunmadığından ilerde gerçekleşmesi bir zarardan da söz edilmediğinden, davacının yapmış olduğu veya yapacağı işlemler sebebiyle ortakların hak ve menfaatlerinin zarar görmesi halinde yönetim kurulunun sorumluluğuna başvurulabileceğinden davacının iş bu esas ve birleşen dava yönünden dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığından esas ve birleşen davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis kılınmıştır.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Esas ve birleşen dava yönünden davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığından esas ve birleşen davanın ayrı ayrı usulden REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı…. Limited Şirketi kendini vekille temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifelerine göre belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine,
5-Davalılar… kendini vekille temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifelerine göre belirlenen …-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …..’e verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekili ve davalı …. İnşaat ve …. vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip