Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1233 E. 2022/2685 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile Dava/Dışı Borçlu- Müşteri N0:… – … arasında Kredi Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, bu sözleşme uyarınca … davadışı borçlunun müvekkil bankanın … Şubesi’nden kullanmış olduğu kredilerin …TL’sine kadar Mütessesil kefil olduğunu, davalı, davadışı borçlu ve kefiller müvekkil banka tarafından gönderilen ihtarnamede bildirilen sürede ödeme yapmayarak mütemerrit olmuş olduklarını, müvekkil banka tarafından sağlanan ödeme kolaylığına rağmen davalı ve davadışı borçlu ve kefiller Müvekkil bankadan kullanmış oldukları kredilere ilişkin ödemeleri yapmaması üzerine diyarbakır icra dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalı ve davadışı borçlu ve kefiller aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı tarafın ödeme emrine haksız itirazı neticesinde durmuş olduğunu, ilgili borç nedeniyle davalının icra takibine yapmış olduğu itiraz haksız ve hukuka aykırı olup, amacı icra takibini ve borçlu olmasına rağmen borcunu ödemeyerek alacağın tahsilini karşılıksız bırakmak olduğunu, açıklanan ve re’sen de gözetilecek nedenlerle, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, davaya sebebiyet veren davalının %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu anlaşıldı.
Davalı vekili Cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazları olduğunu, davaya dayanak olan sözleşmenin şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmediğini, müvekkilinin okuma yazması olmayan kendi halinde yaşlı bir çiftçi olduğunu, kendisine imzalatıldığı sözleşmenin ne olduğunu dahi kavrayamamış olduğunu, bu sebeple sözleşmeden ötürü iş bu şekilde borç çıkartılamayacağını, müvekkilinin imzası alınırken imzası alınırken hiç bir şekilde müteselsil kefalet olduğunun yazılamamış olduğunu, davacı tarafın müvekkili müteselsil kefil olarak takip ve dava etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sadece bir sayfayı imzalamış olduğunu, bunda ise kredi sözleşmesinin … TL olduğu, bundan ötürü kesinlikle kabul manasına gelememek şartıyla şayet müvekkilini sorumluluğunun var olduğu kabul edilse bile ancak ve ancak imzalamış olduğu …TL’den sorumlu olduğunu, ancak delil listesine ekli 33. Sayfalık kredi belgelerinin 3.sayfasında kredinin limitinin … TL olduğu yazılı olduğu halde davacı tarafın … TL üzerinden dava açmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, belirtilen hususlar doğrultusunda haksız ve hukuksuz açılan davanın reddini, haksız ve kötüniyetle yapılan iş bu takipten ötürü davacı taraftan 2004 sayılı yasanın 67/2 maddesi uyarınca davacı taraftan en az %20 oranında haksız takip tazminatının alınmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşıldı.
GEREKÇE:
Davanın Diyarbakır İcra dairesinin …E. Sayılı dosyası ile yapılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İcra takibinin dayanağının davacı vekilince sunulan kefalet sözleşmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kefalet sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır. Kefalet; bir borcun borçlu tarafından ifa edilmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu tutulmayı üstlenme olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Lügatı, Cilt I, Ankara 2021, s.678). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ilâ 603. maddeleri arasında düzenlenmiş olan kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt ederek borçlunun borcunu ifa etmeme riskini üstlenir (Aral, Fahrettin: Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri, Ankara 2007, s. 437/Özen, Burak: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6). Türk Borçlar Kanunu’nun 583/1. maddesinde, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe  geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlenmiştir. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaycak olup, anılan yasa hükmü kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. Yasada tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefalet sorumluluğu doğmaz(Aynı yönde karar için bknz.: Yargıtay HGK 2020/11-351 E., 2022/1261 K.).
Somut olayda davaya konu davacı vekilince sunulan sözleşme incelendiğinde ise düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı kefilin kefilliğine ilişkin sözleşmenin 6098 Sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olup; sözleşmede kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu değildir(Aynı yönde karar için bknz.: Yargıtay 3. HD, 19.06.2019, E. 2017/9228, K. 5563; 03.04.2019, E. 2017/6846, K. 2019/2940; 20.03.2019, E. 2017/6448, K. 2019/2375; 06.12.2018, E. 2017/4497, K. 2018/12457; 14.11.2018, E. 2017/4096, K. 2018/11475; Yargıtay 6. HD, 04.12.2014, E. 2014/11986, K. 2014/13475 tarih ve sayılı karaları). TBK m. 583 hükmündeki düzenleme kefalet sözleşmeleri bakımından bir geçerlilik şekli olup; dava konusu olayda olduğu gibi geçerlilik şekline aykırılık hallerinde sözleşme butlan (hükümsüzlük) nedeniyle geçersiz olup; taraflar ileri sürmese de mahkeme/hâkim sözleşmenin butlan nedeniyle geçersiz olup olmadığını görevi gereği yargılamanın her aşamasında re’sen araştırır. (Yargıtay 15. HD, 23.02.2012; E. 2011/2650, K. 2012/1100; Yargıtay 23. HD, 13.04.2015, E. 2014/5805, K. 2015/2541 tarih ve sayılı karaları) Kaldı ki davalı cevap dilekçesinde de şekle aykırılık savunmasında bulunmuştur.
Davacı vekili … T. Duruşmadaki beyanında her ne kadar dava dilekçesinde davalarını…TL üzerinden açmışlar ise de bu hususun sehven olduğunu aslında taleplerinin …TL olduğunu belirtmiştir. Davacının bu talebi iddiayı daraltma niteliğinde olup, daraltılan …TL yönünden yargıtay içtihatlarında da benimsendiği üzere daraltılan kısım feragat niteliğinde olduğundan bu yönde karar verilmiştir (Aynı yönde karar için bknz.: Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/34503 E. 2018/980 K.).
Kötü niyet tazminatı yönünden yapılan incelemede ise; salt takibin haksız olması kötü niyet tazminatını gerektirmemektedir yerleşik içtihatlara göre de, buradaki kötü niyet tazminatı bir medeni ceza olup, kusur esasına dayalı olduğu gibi kötü niyet tazminatı yönünden iddiaların ayrıca ve açıkça davacı tarafından dile getirilip delillendirilip ispatı gerekir. Somut olayda; takibin haksızlığı dışında yukarıda gösterildiği şekilde davacının kötü niyetli olduğuna dair dosyada bir delilin bulunmadığı görülmektedir. Keza, yasa koyucu haksız takip ve haksız ihtiyati hacizler dolayısıyla doğan zararlar için ayrı bir tazminat davası öngörmüş olmakla da her haksız takibin kötü niyet tazminatını gerektirmeyeceğini, zinnen kabul etmiş olduğu görülmektedir. Bu nedenle; davalının kötü niyet tazminat talebi yönünden talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir (Aynı yönde karar için bknz.: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2317 E. 2022/6734 K.).
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-a)-Davanın talep edilen …TL lik miktar yönünden REDDİNE,
-… TL lik talep yönünden ise feragat nedeniyle REDDİNE,
b) Kötü niyet tazminatının şartları oluşmamakla bu talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının karşıladığı harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan avansın davacıya iadesine,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 maddesi uyarınca belirlenen 12.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 11,50TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim