Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1065 E. 2022/2487 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 10/09/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı sigorta şirketi vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkette ….. no’lu Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalanan ….’a ait …. plakalı araç, …. tarih saat 22.50 sıralarında…. kullanımında ve Eğitim Araştırma Hastanesi istikametinden …. Bulvarını takiben seyir halinde iken …. konutları önüdeki kavşaya yaklaştığı esnada yoldaki orta refüj çalışması nedeniyle ve yolun üç şeritten iki şeride aniden inmesi sonucu, uyarıcı levhalar olmadığından aracının sol ön tekerlek kısmı ile refüj kaldırım başlangıcına çarparak hasarlanmış olduğunu, kaza sonucunda hasarlanan araç nedeniyle müvekkili sigorta şirketi, yapılan incelemeler ve alınan eksper raporu doğrultusunda sigortalıya ….. tarihinde ……. TL hasar bedeli ödemek zorunda kalmış olduğunu, aynı gün mahallinde tutulan kaza tespit tutanağına göre, refüj çalışması yapılan yolda çalışmanın yapıldığına ilişkin yeterli levhalar ile yolun aniden üç şeritten iki şeride indiğine ilişkin uyarıcı herhangi bir ikaz ve levhanın bulunmayışının kazaya neden olduğu, bunun yanında sürücünün de kusurunun bulunduğunun belirtilmiş olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla …- TL maddi zararın, ödeme tarihinden (….) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazminini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu anlaşıldı.
Davalı İdare vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkil idarenin hizmet kusuru olduğunu iddia etmiş olduğunu, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan davalarda görevli yargı yeri idari yargı olup bu nedenle açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın kazayla ilgili olarak sigorta şirketince aldırılan ekspertiz raporuna göre idarenin kusurlu bulunduğunu iddia etmiş olduğunu, söz konusu ekspertiz raporu müvekkil idarece kabul edilmediği gibi, müvekkil idareye bu raporda sunulmamış olduğunu, bu itibarla sigorta şirketince yaptırılan yanlı tespitlere itiraz ettiğini ve kusur tespitinin yeniden yapılması gerektiğini, idarelerinin sorumluluk alanı olan yerlerde tüm trafik levha ve işaretlemelerinin yapıldığı, idarece yayaların ve araçların güvenle seyredebilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılmış olduğunu, davacı tarafça talep edilen bu miktarların da kabulünün mümkün olmayıp bu miktarın mahkemece araştırılarak tespit edilmesi gerekmektiğini, ayrıca davacı tarafın talep ettiği ödeme tarihinden itibaren faiz talebi yasal olmayıp, müvekkil idare yönünden dava tarihi itibari ile yasal faiz talep edilebileceğinden işbu talebin de reddi gerektiğini, arz ve izah edilen gerekçeler resen gözetilecek hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı Belediye’nin refüj çalışması sırasında davacı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi düzenlenen dava dışı sigortalıya ait aracın hasarlanması nedeniyle sigortacı tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin zarara sebebiyet verdiği ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. TTK m. 1472(1) hükmünde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete ilişkin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (Yargıtay HGK, 05.02.2019, E. 2017/17-1088, K. 2019/65 tarih ve sayılı kararı).
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. (Yar. 17. HD., 09.06.2020 tarih, 2019/1635E.- 2020/3293 K.)
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde, “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacının sigortalısına ait aracın davalının refüj çalışmaları sonucu meydana gelen trafik kazasından dolayı oluşan hasar nedeniyle, davacı sigortacı, sigortalısına ödeme yapmış; yaptığı ödeme ile sigortalısının haklarına halef olmuştur. Davacı sigortacı, sigortalısına yaptığı ödemeyle kazandığı halefiyet hakkına dayalı olarak hizmet kusurundan dolayı davalıya rücu amacıyla eldeki davayı açmıştır. Bu durum karşısında; davaya konu istemin, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki haksız fiil ilişkisine dayandığı açıktır. Bu durumda, davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı, davacının sigortacısı ile davalı Belediye arasında sigorta ilişkisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olacağı kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114. ve 115. mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair davacı vekilin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda vekilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim