Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1020 E. 2022/2232 K. 01.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/08/2022
KARAR TARİHİ : 01/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İleride asgari ücret değişikliğinden kaynaklanacak fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla müvekkil …’İN …. tarihli kaza sonucunda oluşan maddi zararının henüz dava konusu edilmemiş olan 122.300,00 TL’lik kısmının olay tarihi olan ….. tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte …… no’lu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesindeki limitler dahilinde davalıdan alınarak taraflarına verilmesi ve tensiple birlikte mevcut bu ek davamızın Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. esasında kayıtlı kısmi dava (asıl dava) dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK m. 166(1) hükmü uyarınca; aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
Kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere; 6100 sayılı HMK m. 166(1) hükmünde “aynı düzey ve sıfattaki” hukuk mahkemelerinde açılan davaların birleştirileceği düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesinde bu hükme ilişkin olarak açılan iptal davasında; itiraz konusu kuralla, hukuk mahkemelerinde açılan ve aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilebilmeleri için bir koşul getirildiği ve bu davaların görüldüğü mahkemelerin aynı düzey ve sıfatta olması gerektiğinin öngörüldüğü, kanun koyucunun farklı nitelikteki ve buna bağlı olarak farklı mahkemelerin görev alanına giren davaların birleştirilmesini uygun görmediği, aynı nitelikte olan ve aynı mahkemenin görev alanına giren davaların birleştirilmesinin, birleştirme kurumunun takip ettiği amaca ve usul ekonomisine daha uygun olduğu, zira farklı nitelikteki, buna bağlı olarak farklı mahkemelerin görev alanına giren davaların birleştirilmesinin, bu davalarda uygulanacak yargılama usulünün de bazı hâllerde farklı olması nedeniyle güçlükler yaratacağı, davaların birleştirilmesiyle takip edilen amaca uygun olmayan sonuçlar ortaya çıkarabileceği, bu bağlamda söz konusu güçlükleri gidermeye yönelik itiraz konusu kuralın usul ekonomisine aykırı olduğunun söylenemeyeceği, öte yandan, davaların birleştirilmesine yönelik bir belirleme yapan itiraz konusu kuralda tarafların davasını tüm yönleriyle mahkeme önüne getirmesine engel bir durum da bulunmadığı, dolayısıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında, davaların birleştirilmesi hakkında esasa etkili olmayan bir usul hükmü niteliğindeki itiraz konusu kuralda Anayasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK m. 166(1) hükmünün birinci cümlesinde yer alan “aynı düzey ve sıfattaki” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiştir (Bkz. Anayasa Mahkemesinin 27/03/2014 tarihli ve 2013/127 E., 2014/64 K. sayılı kararı, RG -12/12/2014-29203).
6100 sayılı HMK m. 166(1) hükmü ve Anayasa Mahkemesinin zikredilen kararı uyarınca, “aynı düzey ve sıfatta” olmayan hukuk mahkemelerinde açılmış davaların birleştirilmesi mümkün olmadığından, bir asliye hukuk mahkemesi ile bir asliye ticaret mahkemesinde açılan davaların birleştirilmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak, yukarıda anılan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin uyuşmazlığın giderilmesi kararından sonra benimsenen uygulama gereğince, davanın ilk açıldığı asliye hukuk mahkemesi, daha önce açılan ve ticaret mahkemesinin faaliyete geçtiği esnada derdest olan davaya “asliye ticaret mahkemesi” sıfatıyla bakmaya devam edecektir. Bu nedenle, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve asliye hukuk mahkemesinde “ticaret mahkemesi sıfatıyla” görülmeye devam edilecek ticarî davalar ile asliye ticaret mahkemesinde açılan davalar yönünden, her iki mahkemenin “aynı düzey ve sıfattaki” hukuk mahkemeleri olarak kabul edilmesi gerekir.
Bu gerekçelerle, eldeki dava dosyası ile Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyasının aynı kazaya ilişkin, aynı davalı sigorta şirketinden maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; dava dosyalarının somut kaza olayı ve davalının aynı olduğu dolayısı ile alınacak tek bilirkişi raporu ile dosyanın çözümlenebileceği, usul ekonomisi ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle eldeki dava dosyasının Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/193 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (bakınız aynı yönde karar için: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/3490 E., 2022/755K.).
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin iş bu dava dosyası ile Mahkememizin …. Esas sayılı dava dosyasının HMK.nun 166 ncı maddesi uyarınca davaların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamaya Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. Esas sayılı dava dosyası üzerinden devamına,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin esas hükümle birlikte karar altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, esas hükümle birlikte Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim