Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/665 E. 2022/361 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Trafik Kazası (Maddi Hasarlı) Nedenli)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Kazası (Maddi Hasarlı) Nedenli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …………. tarihinde saat 12:54 civarında …………. Diyarbakır …………… …………. mah …………. cadde de kendim sevk ve idaresinde olan………… plakalı aracı ile seyir halindeyken belirtmiş olduğu yer ve saatte sol tarafından gelen ………… plakalı kamyonet, davacının yolu bitirmesine yakın sol tarafına vurmuş olduğunu, fakat kamyonetin davacıya çarpması ile davacının savrulduğunu, Sigorta şirketine konu ile alakalı zararın ve kusurun tespiti için yaptığı başvuru da sigorta şirketinin kendisini haklı bulup karşı tarafı kusurlu bulduğunu, sigorta şirketinin zararının karşılanmasıyla ilgili red kararı vermiş olduğunu, ayrıca sigorta şirketinin aracının bazı parçalarının masraflarının da ödenmeyeceği konusunda da davacıya bilgilendirme mesajı göndermiş olduğunu, davaya konusu kaza sebebi ile aracında yüksek miktarda maddi hasar meydana gelmiş olduğunu, karşı tarafında kaza sonrasında da kusurun kendisinde olduğunu beyan ettiğini, kusurlu olmadığı halde tarafına red verilmesi ve zararının karşılanmamasının hukuken muhafaza edilemez. Trafik kazası sebebiyle kusursuzluğunun tespitine karar verilmesini ve zararının giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı sigorta şirketine karşı açılan araç onarım bedeli tazmini istemine ilişkin olup, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava ticari dava niteliğindedir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. Maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/a. maddesinde; “bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile aynı kanunun 6325 sayılı kanunda değişiklik yapan 23. Maddesinde “(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın , dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi içeren ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu ve başvuru sonucunda düzenlenen son tutanağın dava dilekesine eklenmesinin zorunlu olduğu, son tutanak eklenmediği takdirde 1 haftalık kesin süre verilerek son tutanağın mahkemeye sunulmasının istenilebileceği, arabulucuya başvuru yapılmadan dava açıldığının anlaşılması halinde ise herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği öngörülmüştür.
Eldeki davada; davacı vekili tarafından dava açılırken arabuluculuk son tutanağı sunulmadığı gibi dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair bir ibareye yer verilmediği, davacı asilin arabuluculuğa başvurmadığını belirttiği bu durumda aralubulucuya başvuru yapılmadan davanın açıldığı anlaşılmakla 6325 sayılı Kanun’un 18/A-2 maddesi gereğince kesin süre verilmesine gerek görülmeyerek davanın HMK. 114 ve 115. Maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Her ne kadar dair kısmında davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı hükmün verildiği yazılmış ise de sehven yazılan bu husus kısa karar gerekçeli karar arasında çelişkiye mahal vermeyeceğinden gerekçeli kararda bu husus düzeltilmiştir.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan harçların üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan masraf olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Talep halinde artan avansın iadesine,
Dair davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2022

Katip Hakim