Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/645 E. 2022/111 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/12/2015
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde: müvekkillerinin …. A.Ş.’nin hissedarı olduklarını, hissedar oldukları şirketin …. Vakfı’ndan irtifak hakkı tesis ettiğini, irtifak hakkı tesis edilen arazinin üzerine şirket tarafından okul yapıldığını, yapılan okulun kira gelirinin aylık ortalama 80 bin TL civarında olduğunu, şirketin eğitim faaliyetine geçtiğini, davalılardan …. ve ….’in eş olduklarını diğer davalı ….’in ….’in babası ve ….’in de dayısı olduğunu, 09/08/2011 tarihli kararla ….’in yönetim kurulu başkanı seçildiğini, … ve …’in de yönetim kurulu üyeleri olduklarını, …’in 11/08/2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla okul üzerinde her türlü tasarrufta bulunmaya yetkili kılındığını, alınan kararda ….’in imzasının bulunmadığını, 18/11/2011 tarihli kararla okulun 1.500 TL bedel karşılığında davalılardan …. Ltd. Şirketine devredildiğini, bu kararda da ….’in imzasının bulunmadığını, devralan şirketin ortaklarının …. ve … olduklarını, ….’in devralan şirketin müdürü olarak devir sözleşmesini düzenlediğini, okulun daha sonra 18/09/2013 tarihinde davalılardan … Ltd. Şti.’ne devredildiğini, bu şirketin sahibinin de …. olduğunu, yapılan muvazaalı işlemlerle devir işleminin gerçekleştirilmiş olması ve yine devir kararının alındığı yönetim kurulu toplantısında karar nisabının bulunmaması sonucu gerçekleştirilmiş olan devir işleminin yok hükmünde olduğunu, birçok usulsüz işlemler yapılarak şirketin zarara uğratıldığını belirterek; ….’in kurucu temsilci ve devretme yetkisine ilişkin olan bütün dayanak ve sonraki devirlere ilişkin kararların yok hükmünde olduklarının tespitine, davalıların fiili muvazaaları karşısında … Koleji tarafından vaki işgalin men’ine, davacı …. için 1.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya veya hissedarı olduğu şirkete verilmesine, 80.000 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı … için 1.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya veya hissedarı olduğu şirkete verilmesine, 20.000 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, haksız işgal sonucu oluşan ecri misil zararlarına karşılık şimdilik 1.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya veya hissedarı olduğu şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde: …’in 08/11/2012 tarihinde ilk kez şirket hissedarı olduğunu ve halihazırda şirketteki sermayesinin 25.000,00 TL olduğunu, ….’nin ise 13/09/2012 tarihinde ilk kez şirket hissedarı olduğunu ve halihazırda şirketteki sermayesinin 91.600,00 TL olduğunu, davaya konu şirketin 8 hissedarı olduğunu, bunlardan 2’sinin mevcut davayı açtıklarını, dava açanların şirketteki hisse oranlarının toplamının ise % 23,32 olduğunu, davacılar şirkete ortak olmadan evvel yapılmış olan bir tasarruf işlemini dava konusu ettiklerini, davacıların dava açma ehliyetleri bulunmadığını, …. A.Ş’ ye 13/09/2012’de ortak olan … ile 08/11/2012’de ortak olan ….’in ortak olduklarından 15 ay önce alınan karara itiraz etmelerinin yersiz olduğunu, davacıların da hissedarı oldukları …. Anonim Şirketinin müvekkillerden … ve …. tarafından … veya …’in ortağı olduğu şirketlere işlettirilmesi, hak ve alacakların … ve şirketlerine aktarılmasının ve borçların ise davalıların hissedarı olduğu şirkete yüklenmesinin söz konusu olmadığını, böyle bir işlemin yapılmasının kanunen mümkün olmadığını, iddia edildiği bir işlettirme durumu söz konusu olmadığından taraflar arasında bir sözleşmesel ilişkinin olmadığını, …İ’nin şirketteki ortaklığı şirketin elektirik işlerini yapan …’ın … A.Ş den alacağı olan 97.500 TL’yi üstlenmesi sonucu gerçekleştiğini, …., …’ın alacağını üstlenerek bunun karşılığında senet verdiğini, ancak senetlerin vadesi gelince ödeme yapmayınca …. hisselerini icra yoluyla satışa çıkardığını ve satış işlemlerinin de daha devam ettiğini, davacıların, şirkete ait demirbaş bedelleri, kiralanan taşınmazın emsal kira miktarı, inşa edilen taşınmazın değeri vs konularda oldukça abartılı rakam telafuz ettiklerini, toplam sermaye miktarının 500,000.00 TL olan bir şirketin 4.000.000,00 TL değerinde dört katlı bina inşa etmesini, inşa edilen binaya 400.000,00 TL değerinde okul araç ve gereçleri ile demirbaş malzeme bırakmasını beklemek ve söz konusu binanın aylık kirasının 80.000,00 TL olduğunu iddialarının yersiz olduğunu, … okulu ilk başta … ,A.Ş. tarafından işletildiğini, …. A.Ş. Diken isminin işletme hakkının 2010 tarihinde ……’den 5.000.00 TL karşılığında satın aldığını, … okulunun işletme hakkının … A.Ş. tarafından 2010 yılında alınmasından sonra bu okul …. A.Ş. tarafından sadece 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında işletildiğini, 2010/2011 öğretim yılında bu okulda yaklaşık 200 öğrenci eğitim gördüğünü , …. A.Ş.’nin Milli Eğitim’den aldığı ruhsata bakıldığında okulun kontenjan limitinin 397 kişi olduğu, ……. A.Ş. 2010/2011 eğitim ve öğretim faaliyetlerini ruhsat almadan inşa ettiği binada gerçekleştirdiğini, davacıların dilekçelerinde belirtmiş oldukları binada bu faaliyetin yapıldığını, müvekkillerinin kaçak bina veya kaçak kat yapmaları söz konusu olmadığını, …. A.Ş. İçerisine girdiği ekonomik sıkıntılar, okul personelinin maaşlarını ödeyememesi başka bir deyişle işletmecilik faailyetini yapamaması nedeniyle …. okulunun işletme hakkını 2011 yılında müvekkillerden …. Şti’ye devrettiklerini, söz konusu devir işlemi yapılırken …. A.Ş.’nin yöneticileri/ortakları (davalılar ve müvekkiller) defalarca toplantılar gerçekleştirdiğini, şirketin ekonomik durumu çok ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ortaklar işletme faaliyetini sürdüremeyecekleri yönünde ortak kanaate vardıktan sonra bu işletme … Şti’ye devredildiğini, müvekkil … Şti …. okulunun işletme hakkını aldıktan sonra bu hakkını bilahare … Şti’ye sattığını, …. Şti de özellikle …. isminin öğrenci ve veliler nezdindeki olumsuz imajın bertaraf etmek ve sair nedenlerden ötürü okulun isimini …. Okulu olarak değiştirildiğini, davacıların aradan 4 yıldan fazla bir zaman geçmesinden sonra ortak olarak karar verdikleri okulun devir işlemini tartışma konusu yapmaları hukuken kabul edilemeyeceğini, müvekkil … ve … Şti söz konusu okulun işletme hakkını devraldıktan sonra okula çok ciddi masraflar yapıldığını, binanın kaba inşaatına dokunmadan ancak binanın eğitim ve öğretime uygun hale getirilmesi için çok ciddi masraf ve yatırımlar yapıldığını, müvekkillerin okulun işletme hakkını aldıktan sonra okulun kontenjanını da 770’e çıkardıklarını, … A.Ş. … Vakfı’ndan …. ada …. parselde kayıtlı taşınmazı 40 yıllığına kiraladığını ve bu parselde okul inşaatı yapıldığını, ancak …. A.Ş. Söz konusu inşaatı yaparken imar mevzuatına aykırılıktan dolayı belediye tarafından cezai müeyyide ile karşılaştığını, …. Belediyesinin kesmiş olduğu 25.000 TL o dönem ödendiğini, söz konusu parsel belediye tarafından konut alanı olarak planlanan bir alan olduğunu, yine söz konusu parsele ilişkin olarak komşu parsel maliklerinin açtıkları davalar nedeniyle uzun süre belediye nezdinde … A.Ş. tarafından ruhsat işlemleri başlatılamadığını, komşu parsel maliklerinin koydurdukları tedbirin 2014 yılında kalkması ve 2015 yılında da ifraz işlemlerinin tamamlanmasını müteakiben belediyeye ruhsat talebinde bulunulduğunu, ancak belediye bu arada yapılan inşaatın ruhsatsız yapıldığından bahisle …. A.Ş.’ye idari para cezası kesildiğini, kesilen para cezası davacıların iddia ettiği gibi müvekkillerin kaçak kat çıkması veya söz konusu inşaatı kendilerinin yapmasından kaynaklı bir ceza olmadığını, aksine söz konusu ceza …. A.Ş.nin ruhsat almadan inşaat yapması nedeniyle kesildiğini, …. A.Ş.nin binayı müvekkil-şirkete kiralamasından sonra binaya herhangi bir ek veya kaçak kat yapma durumu olmadığından müvekkil şirketin eyleminden kaynaklı bir ceza durumu yaşanmadığını, cezanın muhatabı olan …. A.Ş. Belediye tarafından kesilen cezanın iptali için idare mahkemesinde dava açıldığını, …. Anonim Şirketinin yönetim kurulu başkanı …., başkan vekili …. üye ise … olup yönetim kurulu toplam 3 kişiden oluştuğunu, bu üç kişi 2011 yılından bu yana görev yaptıklarını, ….’in hissedarı ve müdürü olduğu …. …. Limited Şirketinin 29/04/2010 tarihinde kurulmuş ve 21/07/2011 tarihinde de faaliyet konusunu değiştirdiğini, …. Limited Şirketi ise tek kişilik şirket olup …. bu şirketin tüm hisselerini 09/09/2013 tarihinde satın aldıklarını, …’in bu şirketin tek hissedarı ve müdürü olduğunu, ….’in … Şirketi aleyhine olacak şekilde haksız rekabet yaptığını gösterir herhangi bir kanuni dayanak bulunmadığını, …’in …. A.Ş.’nın yönetim kurulu üyesi olmaması nedeniyle bu hususun herhangi bir dayanağının olmadığını, rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi durumunda bile bu hususta menfaati zedelenen hissedarların hakları 3 ay ve her halükarda 1 yıl içinde zamanaşımına uğradığını, davacılar ihlal edildiğini öne sürdükleri haklarının tüm müvekkiler yönünden rekabet yasağına aykırılığın gerçekleştiği kabul edilmesi durumunda bile bu husustaki hak ve taleplerinin zamanışımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, …. A.Ş.’ye ait okul işletmesinin devrine ilişkin alınan yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduklarının tespiti, devir nedeni ile oluşan maddi ve manevi zararların tazmini talebine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların davaya ilişkin beyan ve kabulleri, dava konusu şirketlere ait kayıt ve kararlar, bilirkişi raporları, ıslah dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte değerlendirilmiştir.
Dava konusu şirketin muvazalı işlemlerle devredilip devredilmediği yönetim kurulu toplantıların ve alınan kararların usulüne uygun olup olmadığı Başkanlık ve Üye seçimine ilişkin kararların yasal mevzuat çerçevesinde iddia edildiği gibi yok hükmünde olup olmadığı ve davacı tarafça talep edilen tüm kalemlerin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi adına İstanbul …. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan 06.06.2017 tarihli raporda:
“a)Davacıların hissedar oldukları … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi başkanı ….’in diğer yönetim kurulu üyesi ….’in babası, ….’in de dayısı olduğu ve yine … A.Ş.’ye ait olan okulun devredildiği …. Şirketi’nin bütün hissedarlarının … ve …’den oluştuğu,
b) Bu hususlar dikkate alındığında, eTK. m. 332 hükmü nedeniyle, ….’in okul üzerinde her türlü tasarrufta bulunmaya yetkili kılındığı 11.08.2011 ve yine okulun 1.500-TL bedel karşılığında davalılardan … Şirketi’ne devredildiğine ilişkin 18.11.2011 tarihli dava konusu yönetim kurulı ararlarına, gerek …’in gerekse de ….’in katılmasının mümkün olmadığı,
c) Yönetim kurulu kararına katılması yasak olan …. ve …’in oylarıyla alınan dava konusu kararlarda karar nisabının oluşmadığı, bu nedenle alınan yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde oldukları,
d) Yönetim kurulunun şirketin önemli aktifleri üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için genel kuruldan yetki alması gerektiği, dava konusu okul işletmesinin davacıların ortak olduğu şirketin en önemli aktifini oluşturduğu, yönetim kurulunun okul üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için genel kurul tarafından yetkilendirilmesi gerekirken böyle bir yetkilendirmenin somut olayda olmadığı, bu nedenle de dava konusu yönetim kurulu kararlarının geçersiz (batıl) oldukları,
e) Devir işlemleri yönetim kurulu kararlarıyla gerçekleştiğinden, oluşan zarar nedeniyle, devir işleminin tarafı olan yönetim kurulu Üyelerinin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hükümlerine göre, diğer davalıların ise genel hükümlere göre sorumluluğunun sözkonusu olabileceği,
f) Her iki durumda da oluşan zararın ve kusurun ispatlanması gerektiği,
g) Davalıların somut bir zarara yol açıp açmadıkları, açmışlarsa miktarı ve kusur durumunun tespiti ancak bir finans Uzmanı veya mali müşavir tarafından şirketlerin ticari defterleri üzerinde yapılacak bir incelemeyle belirlenebileceği, bu tespitin uzmanlık alanları dışında kaldığı,” sonuç ve kanaatine varıldığına dair rapor tanzim edilmiştir.
Davalılar vekili tarafından 11.07.2017 tarihinde bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, mahkemece yapılan 17.10.2017 tarihli celsede dava ve cevap dilekçelerinde belirtilen eylemler nedeniyle somut bir zarar yol açıp açmadıklarının, açmışlar ise zarar miktarının ve davalıların kusur durumlarının (oranlarının) tespiti amacıya dosyanın bilirkişilere tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan 31.01.2018 tarihli raporda;
“Dava Dosyası içeriği ve dosyaya sunulan belgelerin tamamı dikkate alındığında, ticaret hukuku uzmanı bilirkişi tarafından yukarıda açıklanan hukuki nedenlerden dolayı alınan kararların geçersiz olduğu anlaşılmak ile dava konusu yerin hukuksuz işgal edildiği;
Davacıların dava dilekçelerinde belirtmiş olduğu ve kayyum raporunda belirtilen Şirket’e ait Şahıs kurum ve kamu borçları ile ilgili güncel bilgilere ulaşılmadığından dolayı hesaplamalar yapılırken dikkate alınamadığı,
Rapor tarihi 31.01.2018 itibari ile toplam zararın 10.465.836,92 TL ve davacıların hisse oranlarına göre; davacı …’ nin 1.917.341,32 TL, davacı …’in 523.291,85 TL toplam zararın 2.440,633,16 TL olduğu. dava tarihi 24.12.2015 tarihi itibari ile toplam zararın 6.761.486,42 TL ve davacıların hisse oranlarına göre, davacı ….’nin 1.238.704,31 TL, davacı … 33 8.074,32 TL toplam zararın 1.576.778,63 TL olacağı sonucuna varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Davacılar vekili tarafından 31.01.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı 22.02.2018 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, mahkemece yapılan 05.06.2018 tarihli celsede davalılar vekilinin itirazlarını karşılar şekilde ve 24/12/2015 dava tarihinden geriye doğru iki yıllık şirket zararını hesaplayarak bilirkişilerden ek rapor sunulmasının istenilmesine karar verildiği, bilirkişiler tarafından sunulan 25.06.2018 tarihli ek raporda;
“Dava Tarihi 24.12.2015 tarihi itibari ile 2 (iki) yıl geriye doğru yapılan hesaplamada;
Toplam zararın 4.374.641,61 TL olduğu,
Davacıların hisse oranlarına göre;
Davacı …….’ nin …………801.434,34 TL olduğu,
Davacı …….” in ………218.732,80 TL olduğu,
Toplam zararın 1.020.167,14 TL olacağı sonucuna varılmıştır.
Kurumlara ait borçların toplamı 825.446,95 TL olup davacıların hisselerine düşen ……. 151.221,81 TL, … 41.272,34 TL olduğu bu tutarların davacıların zararlarına eklenip eklenmeyeceği hususu sayın mahkemenin taktirine bırakıldığı” şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Davacılar vekili 15/05/2018 tarihli dilekçesinde, Kayyum ….’in ve ….’nın HMK.nın 124. maddesindeki dürüstlük kuralı gereği yargılamaya davacı olarak dahil edilmesini, dava konusunun mahiyeti gereği dosyadaki bilirkişi raporları ve kayyım atanmanın boşa çıkarılması ve iş bu verilecek kararın infazının hükümsüz bırakılmaması açısından davalıların üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmazlara tedbir konulmasına, …’in kurucu temsilci atanma ve devretme yetkisine ilişkin bütün dayanak ve sonraki devirlere ilişkin kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ile bütün davalıların ….. ili … ilçesi …/….. ada iken ifraz sonucu ….. ada …. ve …. nolu parsellerden men’ine ve tahliyesine, manevi tazminat açısından ilk dava dilekçesinde davacılara ait taleplerinin baki olmak kaydı ile yine ilk dava dilekçesinde davacılar açısından 3.000,00 maddi zarar açısından harcın yatırıldığı dikkate alınarak TTK 553 maddesi ve kayyum dava dahil edilmesi dikkate alınarak dikkate alınarak, maddi zarar açısından 13.948.474,12 TL’nin (onüç milyon dokuzyüz kırk sekizbin dörtyüz yetmiş dört lira on iki kuruş’un) Yargıtay uygulamaları gereği bilirkişi raporunca hesaplanan yıllara göre zarar tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hissedarı olduğu şirkete verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili bu dilekçesi ile davayı ıslah ederek dava değerini 13.948.474,12 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …’in kurucu temsilci ve devretme yetkisine ilişkin kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin talep yönünden;
Bilindiği üzere yeter sayı; bir kurulun toplanabilmesi veya karar alabilmesi için kanunun veya ana sözleşmenin aradığı asgari sayıdır. Dava konusu yönetim kurulu kararlarının alındığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 330. maddesinin 1. fıkrası “Esas mukavelede aksine hüküm olmadıkça idare meclisinin bir karar verebilmesi için, azaların en az yarısından bir fazlasının hazır olması şarttır. Kararlar, mevcut azaların ekseriyetiyle verilir.” hükmünü amirdir. Anılan hüküm toplantı yeter sayısı bakımından emredici nitelikte olup davalı şirketin ana sözleşmesinde de aksine herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Dava dışı …. Rehabilitasyon…A.Ş’nin yönetim kurulu üye tam sayısının üç kişiden ibaret olduğu tartışmasızdır. Bu durumda yukarıda sayılan yasa hükmü uyarınca yönetim kurulunun toplantı nisabının üç üyeyle karar nisabının iki üyeyle gerçekleşeceği de aşikardır. Dava konusu 11/08/2011 tarihli davalı ….’e …. ilköğretim Okulu’nun kurucu temsilciliği, kurum açma kapatma, devir ve benzeri işlemleri yürütme yetkisi verilmesine dair yönetim kurulu kararının gerekli toplantı çoğunluğu sağlanmadan alındığı anlaşılmış, her ne kadar davalılar karar tarihinde şirket ortağı değil iseler de söz konusu alınan karar ileriye dönük olarak yapılacak işlemlere dayanak teşkil edeceğinden dava açmakta hukuki menfaatleri bulunduğu gözetilerek söz konusu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine dair karar vermek gerekmiştir.
Müdahalenin menni, maddi ve manevi tazminat ve ecrimisil talepleri yönünden;
Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Bu tür davalarda, hükmolunacak tazminatın da şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur.
Uyuşmazlık konusu olayda yönetim kurulu üyelerinin dava dışı anonim şirketi zararlandırıcı eylemleri iddia edilmekte olup, açıklanan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacıların ise dolaylı zararı kapsamındadır.
Dolayısıyla zarar gören şahıs sıfatıyla dava açan ortakların bu sıfatları, gerek zararın doğumu gerekse dava açıldığı sırada bulunmalıdır (…., Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu 2. Bası, … Kitapçılık, İstanbul, 2007, s. 131).
Ancak, davacılar dava tarihi itibariyle şirkette ortaklık sıfatını haiz iseler de; davalı …’in kurucu temsilci olarak atanması ve kurum açma kapatma devir yetkisi verilmesine ilişkin 11/08/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının alındığı tarihte ve dava dışı …. Rehabilitasyon … A.Ş tarafından davalı …l Eğitim …… Tic. Ltd. Şti’ne devrine ilişkin 18/11/2011 tarihli …. Eğitim Kurumları İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi sırasında ortaklık sıfatını haiz olmadıkları, dolayısıyla bu ve bundan sonra gerçekleştirilen …. Özel Eğitim…Ltd. Şti ile …. Kültür…Ltd. Şti arasında gerçekleştirilen Diyarbakır …. Noterliği’nin … tarih …… yevmiye nolu işletme devir sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunun tespiti, maddi-manevi tazminat, meni müdahale ve ecrimisil talepleri açısından davalılara karşı aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı …’in kurucu temsilci olarak atanması ve kurum açma kapatma devir yetkisi verilmesine ilişkin 11/08/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE,
-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 80,70 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 239.887,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
-Davacılar kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T (madde -7) göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine,
-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 6.600,00 TL bilirkişi ücreti, 816,55 TL posta, tebligat, müzekkere ücreti olmak üzere toplam 7.475,85 TL yargılama giderinin kabul red durumu dikkate alınarak 3.728,92 TL nin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
2-…. İlköğretim Okulu’nun devrine ilişkin, dava dışı … Özel Rehabilitasyon …. A.Ş tarafından davalı …. Tic. Ltd. Şti’ne devrine ilişkin 18/11/2011 tarihli …. Kurumları İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile davalı …. … Hizm. San. Tic. Ltd.Şti tarafından yine davalı … Tic. Ltd. Şti’ne devrine ilişkin 18/09/2013 tarihli … Kurumları İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından REDDİNE,
3-Davacıların maddi tazminat taleplerinin aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından REDDİNE,
4- Davacıların manevi tazminat taleplerinin aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından REDDİNE,
5- Davacıların men-i müdahale taleplerinin aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından REDDİNE,
6-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T (madde -7) göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine,
8-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”