Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/570 E. 2022/337 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TÜRK MİLLETİ ADINADİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN:
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/01/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili Mahkememize sunmuş olduğu dilekçesinde; Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …..Es. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılmış olan itirazın haksız olup iptali gerektiğini, dava öncesi 6102 Sayılı TTK.’nın 4. maddesi uyarınca ticari sayılması ve 5/A maddesinde yer alan zorunlu arabuluculuk kapsamında olması nedeni ile dava öncesi arabuluculuk müessesine başvurulduğunu, ancak arabulucu tarafından yapılan usulüne uygun davete rağmen anlaşma sağlanılamaması nedeniyle arabuluculukbaşvurusu olumsuz olarak sonuçlanmış ve son oturuma ait arabuluculuk tutanağının sureti ekte sunul başvurusu olumsuz olarak sonuçlanmış ve son oturuma ait arabuluculuk tutanağının sureti ekte sunulduğunu, müvekkil sigorta şirketine 02.10.2018 başlangıç, 02.10.2019 bitiş tarihli …… numaralı Mühendislik Poliçesi ile … ‘ın taşınmazında bulunan … Duvar Tipi …. Klima ile ….. Kombinin şebeke hattında yaşanan voltaj düzensizliği nedeniyle hasar gördüğünü, olay sonrası tutulan ekspertiz raporuna göre müvekkil şirket tarafından dava dışı sigortalısına yapılan ödemenin tahsili için davalı tarafa müracaatta bulunulmuş ise de, davalı tarafça ödeme yapılmadığı gibi Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …… Es. sayılı dosyası ile 2.047,00 TL asıl alacak, 48,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.095,00 TL üzerinden başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini, söz konusu itirazın iptal edilerek takibin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini, Müvekkil şirket tarafından T.T.K. 1481 Maddesi gereğince davalıdan yapılan ödemenin rücuen tahsili talep edildiğini, Türk Ticaret Kanunun 1401. Maddesinde, (1) Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” denildiğini, aynı kanunun Halefiyet başlıklı 1481. maddesinde ise, “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. (2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.(3) Sigortalı veya zarar gören, birinci fıkra gereğince sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur.” hükmünün amir olduğunu belirtmiş, bu nedenle fazlaya ilişkin olan talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 2.047,00 TL asıl alacak, 48,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.095,00 TL alacakla ilgili olarak, davalı tarafından Diyarbakır İcra Müdürlüğünün ….Es. sayılı dosyasına yapılmış olan İTİRAZIN İPTALİ ile söz konusu icra takibinin kaldığı yerden DEVAMINA, haksız itirazından mütevellit % 20 İCRA İNKAR TAZMİNATI ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Mahkememizden talep etmiştir.
GEREKÇE :
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Hmk gereğince dava dilekçesi ve eklerinin karşı tarafa tebliğ edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin tebliğini belirten Hmk nın 122.Maddesinde, dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir, hükmünün bulunduğunu, ancak dava dilekçesinin eklerinin tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinde ekspertiz raporunun olduğu belirtilmiş olup yokluklarında, kendilerinin haberdar edilmeksizin yapılan bu işlemi kabul etmediklerini, kural olarak, delil tespiti karşı taraf da hazır olmak üzere ( her iki tarafın huzurunda ) yapılabileceğini, fakat, karşı taraf, usulüne uygun biçimde davet edildiği halde, gelmezse delil tespiti gıyabında yapılacağını, mahkemenin, delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmasına da karar verebileceğini, delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmış olması halinde, mahkemenin, dilekçeyi ve delil tespiti tutanağı ile varsa bilirkişi raporunun bir suretini derhal karşı tarafa tebliğ etmek zorunda olduğunu, 8 Mayıs 2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin Tanımlar ve Kısaltmalar başlıklı 4. maddesinin “h” bendine göre; “h) Dağıtım tesisi: İletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç, elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhiz edilen ya da devralınan sayaçları,” ifade ettiğini, yangının-arızanın, kullanıcının mülkiyetinde olan yapı bağlantı hattı ile sayaç arasındaki hattan veya bina içi tesisat arızasından kaynaklanmasının mümkün olabileceği, bu kısım tesisatlarının ise şirketimiz sorumluğunda değil de abone sahibine ait olduğu yukarıda yer alan yönetmelik maddesinde belirtildiğini, Elektrik Kuvvetli Akım tesisleri yönetmeliği, İç tesisat yönetmeliği ve Elektrik piyasası kanun ve diğer mevzuat gereğince; kendi özel fideri ile müşterilerine enerji sağlayan diğer davalı Organize Sanayi Bölgesi, motorlardan çekilen güç sebebiyle düşük gerilim rölelerini, motor koruma rölelerini, kontaktörü, aşırı akım koruma rölelerini ve termik rölelerini bulundurmak zorunda olduğunu, yine regülatör kurması ve reaktif güç kayıplarını önlemeye yarayan kompanizasyon sistemini kurması gerektiğini, müvekkili aleyhine ikame edilen iş bu davayı ve davacı iddialarını kabul etmemekle ve davaya konu arızaya sebebiyet verdiği belirtilen elektrik hatlarının müvekkile ait olmadığının ve müvekkil ile hiçbir ilgisinin olmadığının önemle altını çizmekle birlikte; müvekkil …..’ın kendi elektrik tesislerini bilimsel esaslara ve kuvvetli akım tesisleri yönetmeliğinde öngörülen standartlara uygun olarak yaptığını, mevzuat hükümleri doğrultusunda elektrik enerjisini kendi abonelerine düzenli olarak verdiğini, ancak davacının müvekkil …. abonesi olmadığını, müvekkil … ‘ın davacı tarafa karşı herhangi bir sorumluluğu ve yükümlülüğü olmadığını belirtmiştir.
İhbar olunan şirket vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin tetkikinde; davalı kurumun kusuru neticesinde söz konusu iş yerinde voltaj dalgalanmasından kaynaklı zarar meydana geldiği iddia edilmekte ise de, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, tahminlere dayalı olgulardan oluşmaktadır. Şöyle ki; Elektrik hattında voltaj dalgalanmasına sebebiyet verecek bir arızanın bulunması halinde mutlaka elektrik sisteminin etkileneceği ve sağlıklı bir hizmet verilemeyeceği tartışmasız olduğunu, … arıza kayıtlarının tetkikinde, yangın gün ve saatinde herhangi bir elektrik arıza kaydı bulunmadığını, bu sebeple, zararın elektrik hattından kaynaklandığı iddiası son derece haksız olmakla, hattın etkilenmeden voltaj dalgalanmasına sebebiyet vermesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi elektrik sistematiği ve bilimine de aykırı bir durum olduğunu, nitekim, … arıza ihbar kayıtlarının tetkiki ve tanıklarının dinlenmesi akabinde görülecektir ki, olay tarihine ilişkin herhangi bir arıza ihbarı bulunmadığını, meydana gelen zararın davalı şirketin kusurundan kaynaklandığına dair herhangi bir somut emare bulunmadığını, davacı tarafın, yüksek voltaj sebebiyle zararın meydana geldiği iddiasında bulunmakta ise de yüksek voltaj yaşandığına ilişkin herhangi bir delil/emare bulunmadığını, nitekim herhangi bir sebeple (aşırı kullanım, elektrik iç tesisastının usulüne uygun olmaması, cihazların standartlara uygun olmaması vs.) zararın meydana gelme ihtimali değerlendirilmeden yüksek voltaj sebebiyle cihazların zarar gördüğü iddiası haksız ve mesnetsiz olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; 21/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde davalı vekili zamanaşımı, hak düşürücü süre,görev ve yetki itirazında bulunduğunu, müvekkilin dava konusu olayda müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını davanın reddini talep etmiş olup, itirazlarının reddedilmesi gerektiğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 73.maddesinde “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” hükmü bulunduğunu, bununla birlikte Borçlar Kanununun 154/2 maddesine göre alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa zamanaşımının kesileceği kabul edildiğini, dava konusu olay kazasının 07/03/2019 tarihinde meydana gelmiş olup 08/07/2019 tarihinde davalı şirkete karşı Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı için zamanaşımı süresi kesildiğini, zamanaşımı süresinin kesilmesi durumunda o tarihten itibaren süre yeniden işlemeye başlayacağını, dava konusu olaya ilişkin icra takibi 08/07/2019 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle 2 yıllık sürenin söz konusu tarihten itibaren işleyeceği ve davanın 09/01/2021 tarihinde açıldığı gözönünde bulunduğundan işbu dava süresinde açıldığından davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren işlemeye başladığını, davalı vekili her ne kadar hak düşürücü süre itirazında bulunmuşsa da, borca itiraz dilekçesi taraflarına tebliğ edilmediğinden dolayı hak düşürücü süre işlemeye başladığını, bu nedenle davalı vekilince ileri sürülen yetki itirazının REDDİNE, Mahkememizde görülmekte olan işbu dava süresinde açılmış olması nedeniyle davalı vekilince ileri sürülen zamanaşımı itirazının REDDİNE, esasa ilişkin itirazların REDDİ ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Dava dilekçesi, icra dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, cevap dilekçeleri, cevaba cevap dilekçesi, arabuluculuk son tutanağı, sigorta poliçesi, vs…
KABUL VE GEREKÇE :
Diyarbakır 4.Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas …. Karar sayılı ilamı ile Hakimler ve Savcılar Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 kararına istinaden dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen tazminatınrücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunlu olmakla birlikte, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.(Yargıtay 17. H.D. 2016/12639 e, 2017/5840 K. )
Davacı sigorta şirketine sigortalı dava dışı gerçek kişiye ait taşınmazda bulunan kombi ve klimanın voltaj düzensizliği nedeniyle uğradığı hasarı için yapılan ödemeden dolayırücuen tazmin için yapılan takibe yönelik itirazın iptali içinişbu dava açılmışşsa da; davacı şirket nezdinde sigortalının gerçek kişi olduğu, konut paket sigorta poliçesi ile sigortalandığı, dava dışı gerçek kişinintacir olmadığı, esasen bu yönde bir iddianın da bulunmadığı, yukarıdaki açıklama doğrultusunda sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmamış olsaydı sigortalı gerçek kişinin açacağı davanın asliye hukuk mahkemelerinde görüleceği, bu durumda da işbu davanın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nın 114 ve 115 mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim

İşbu evrak DYS ortamında E-İMZA ile imzalanmıştır