Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/279 E. 2021/139 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
TÜRK MİLLETİ ADINA
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkili kurumun, 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsü olup; bina ve eklentilerinin güvenliğinin sağlanmasının ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın alındığını, özel güvenlik hizmetinde ihale edilen her bir yüklenici firma ihale konusu hizmeti yürütmek üzere çalıştıracağı işçileri kendileri belirlemekte söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumluluğun bu firmalara ait olduğunu, ihale makamı olan müvekkilinin hizmet alımı için ihaleye çıkarak güvenlik işini ihale usulü gereği en uygun teklifi veren firmaya bıraktığını, bu firmanın da kendi çalıştırdığı işçileri ile bu hizmeti verdiğini, kendi işçileri açısından doğacak sorumlulukların da bu firma tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, dava dışı özel güvenlik işçisinin de müvekkili kurumun özel güvenlik işlerini üstlenen davalı şirketlerin bünyesinde 01.01.2012-05.07.2017 tarihleri arasında muhtelif zamanlarda (…) İl müdürlüğü işyerinde çalıştığını, işyeri depolarının tasfiye edilmesinden dolayı yüklenici firmaya iadesinin yapıldığını, çalışmış olduğu 4 yıl 9 ay 16 günlük hizmetinin karşılığı olarak brüt toplam 11.066,57 TL kıdem tazminatının kendisine müvekkilce ödendiğini, davalı şirketler ile müvekkil arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerin ilgili maddeleri, İş Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun uyarınca müvekkil tarafından ödenen bedelin davalı şirketler tarafından müteselsilen ve müştereken müvekkil Kuruma ödenmesinin gerektiğini, dava dışı (…)’ın 01.01.2016-15.01.2007 (…) Ltd.Şti,- (…) Güvenlik Ltd.Şti bünyesinde 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında 15.01.2007-31.12.2009 (…) Güvenlik Ltd.Şti.01.01.2010-31.12.2011 (…) Güvenlik Ltd.Şti- 01.01.2012-31.12.2013-bünyesinde (…) Özel Güvenlik Ltd.Şti- (…) Ltd. Şti – (…) Özel Güvenlik Ltd.Şti İş ortaklıkları bünyesinde01.01.2014-31.08.2017 tarihleri arasında davalılar ile müvekkil arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında çalıştığını, sözleşmelerin ilgili maddelerinde yüklenicinin çalışma hayatını düzenleyen mevzuatın işverene yüklediği tüm yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğinin belirtildiğini, yine sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından firmanın, mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten sorumlu olacağının belirtildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili tarafından ödenen 11.066,57 TL’nin 25.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketlerden müteselsilin ve müştereken tahsilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekilinin cevap dilekçesi özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmelerde iş ortaklığına, işçilik alacaklarının rücu edileceğine dair bir düzenlemenin bulunmadığını, 6552 sayılı kanunun 4857 sayılı iş kanunun 112 maddesinde eklenen fıkralar uyarınca da rücu olanağının bulunmadığını, yargı içtihatlarında da hüküm bulunması halinde rücu hakkının varlığının kabul edildiğini, işçilik alacaklarının mahkeme kararı ile ödenmiş olması gerektiğini, iş yeri devir nedeniyle sorumluluğun iki yıl ile sınırlı olduğunu, özetle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER :
Dava dilekçesi, kurum yazı cevapları, SGK kayıtları Sözleşmeler ve Teknik Şartnamaler, bilirkişi raporu, vs.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NİTELENDİRME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen ihale kapsamında çalıştırılan dava dışı şahsa ödenen miktarın davalı şirketlere rücu edilip edilemeyeceği, rücu oranı ve miktarına ilişkindir.
Davacının hizmet alım ihalesinin 01/01/2012-31/08/2017 tarihleri arasında davalı iş ortaklıkları tarafından üstlenildiği, ihale şartnamesine göre, davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin iş hukukundan doğan her türlü işçilik hakları ile ilgili ücret ve tazminatlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup, dava dışı işçinin, işin sona ermesi nedeniyle 10.982,57 TL kıdem tazminatı ile damga vergisi toplamı olan 11.066,57 TL’nin davacı tarafından 25/07/2017 tarihinde ödendiği, dava dışı işçinin SGK kayıtlarına göre hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı iş yerinde çalıştığı ve işine son verildiği ihtilafsızdır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleriyle düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; 4857 sayılı yasanın 112. maddesinde 6552 sayılı yasanın 8. maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca işçinin kıdem tazminatlarından işçinin son çalıştığı asıl işverenin sorumlu olduğu düzenlenmiş ise de yasanın bu hükmü işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte bir hüküm değildir. Bu hükmün aksi yönünde taraflar her zaman sözleşme düzenleyebilirler. Nitekim taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin incelenmesi neticesinde;
Hizmet alımlarına ait sözleşmesinin “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ” başlıklı 22 maddesinde ” Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 6. bölüm 38/7. maddesi “Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır.” şeklindedir.
Özel Güvenlik Hizmeti Satın Alımı İhalesine Ait Teknik Şartnamenin 15 maddesinin 5. Bendinde ” İş ve sosyal güvenlik ve diğer mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen hizmet personelinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm personelin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirilecektir” şeklinde yüklenicinin çalıştırdığı işçilere ilişkin iş yasalarından doğan yükümlülükleri yerine getirmekle sorumlu olacağını gösterir hükümlerin bulunduğu görülmüştür.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme ve şartnamede hüküm bulunmadığı takdirde davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve fer’ilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Ancak, istinaf kaldırma kararı doğrultusunda alınan rapor ve yapılan değerlendirmede01.01.2016 tarihinden itibaren olan sözleşmeler yönünden;
-Teknik şartnamenin 14/6. maddesi gereğince hizmet personelinin (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) maaşları, yol, yemek, ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer tüm sosyal hakları ile iş hukuku mevzuatında belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.
-Yine teknik şartnamenin 17/5. maddesi gereğince yüklenici yürürlükteki iş ve soayal güvenlik hukuku mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluk yükleniciye aittir.
Bu durumda, 01.01.2016 tarihinden itibaren olan sözleşmeler yönünden teknik şartnamenin 17/5 maddesi ile 14/6 maddeleri gereğince davalının kıdem tazminatından sorumlu tutulamayacağı anlaşılmaktadır.
30/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda alternatifli hesaplama yapılarak, davacının toplam 7.461,1 TL talep edebileceğinin tespit edildiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
1-Talep edilen 11.066,57 TL alacaktan;
A)4.494,04 TL’nin ödeme tarihi olan 25.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar (…) Özel Güvenlik Hiz. Ltd. Şti. ve (…) Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
B)2.971,06 TL’nin ödeme tarihi olan 25.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar (…) Özel Güvenlik Hiz. Ltd. Şti., (…) Ltd. Şti. ve (…) Özel Güv. Ltd. Şti. ’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
C)Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının dava açarken toplamda 224,89 TL harç yatırdığı anlaşıldığından başvuru harcının mahsubu ile bakiye kalan 144.19 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen toplamda 764,00 TL’nin kabul ve red oranı gereği 252,12 TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, 511,87 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Yatırılması gereken toplamda 509,94 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği 5.100 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini birer vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği 3.601,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken ve müteselsilen verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının bakiye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim

İşbu evrak DYS ortamında E-İMZA ile imzalanmıştır