Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/245 E. 2021/6 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/245 Esas
KARAR NO : 2021/6

BAŞKAN : ///
KATİP : ///

DAVACI : ////
VEKİLİ : /////
DAVALI : ////
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : /////

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde; Müvekkili adına kayıtlı olan …….///// plakalı …//// sevk ve idaresindeki traktör 31.08.2018 tarihinde ../// Köyü karayolunda şaranpole yuvarlandığını ve araçta hasar meydana geldiğini, tek taraflı kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından 27/06/2018 ile 27/06/2019 tarihleri arasında genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığını, primler müvekkili tarafından ödendiğini, davalı sigorta firmasına yapılan başvurudan (başvuru dosya no …///// , poliçe/yenileme no …/// ) sonuç alınamadığını, daha sonra Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/109 D. İş sayılı dosyası ile zarar tespiti yapıldığını, araçta meydana gelen zarar miktarı bilirkişi marifetiyle 29.898,84 TL olarak tespit edildiğini, davalı yapılan başvuruya rağmen kazadan doğan zararı tazmine yanaşmadığını belirtmiş, bu nedenle davacı müvekkiline ait …./// plakalı traktörde meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan zarar olan şimdilik 29898,84 TL’nin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; görülen davada davacı tarafın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, başvuru konusunu oluşturan tazminat alacağının konusunun dayanağı olan poliçede Dain ve Mürtehin sıfatıyla ../// Bankası A.ş. – ../// ‘a kayıtlı olup davaya konu bu poliçeye dayalı talep ve dava hakkı öncelikli alacaklı konumunda bulunan bankaya ait olduğunu, gerçekten de 6102 sayılı TTK’nun 1456.maddesi uyarınca sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceğini, bu durumda sigortalı durumunda olan rehin hakkı sahibi olduğundan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona ait olduğunu, yine bu düzenlemeye paralel bir hüküm 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesinde sevk edilmiş olup, sigorta tazminatını talep etme hakkı öncelikle rehin hakkı sahibine ait olduğunu, sigortalının talepte bulunabilmesi için öncelikle Dain ve Mürtehin sıfatını taşıyan bankanın açık muvafakatini alması zorunlu olup, bu muvafakat alınmadan talepte bulunulması mümkün olmadığını, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114. maddesi açıkça taraf ehliyetini dava şartlarından sayıldığını ve aynı Kanunun 115. maddesi ile de dava şartları noksanlığının her aşamada resen araştırılacağını ve dava şartlarının noksan olması durumunda davanın usulden reddedilmesi gerektiğini belirtmiş, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve dava tarihinden önce 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacının gerçek kişi olduğu, kazaya karışan adına kayıtlı olan …//// plakalı traktörün tescil bilgilerinde kullanım şeklinin hususi olduğu, aracın davalı sigorta şirketi tarafından 27/06/2018 ile 27/06/2019 tarihleri arasında ….//// kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğu, bu tespit doğrultusunda davacının tüketici konumunda olduğu anlaşıldığından, davanın mutlak ve nispi ticari dava sıfatı bulunduğu davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevlidir.
HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMKnun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile HMK nın 114/c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine,
Tarafların görevsizlik kararı kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/09/2021

Katip Başkan