Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/2189 E. 2022/560 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 28/02/2017
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirkete 16.07.2105-16.07.2016 tarihli poliçe süreli ve …. numaralı ….. Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan dava dişi …..SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ’ye ait Yukarı … Mahallesi Küme Evleri No:…. adresinde bulunan Lastik Deposunda 20.04.2016 tarih ve 03:00 sıralarında yangın meydana gelmiş ve müvekkili şirkete sigortalı lastik Deposu ve içerisinde bulunan emtialar yangın neticesinde tamamen zarar gördüğünü, 20.04.2016 tarihli meydana gelen yangına Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı ekiplerce müdahale edilmiş ve yoğun uğraşlar sonucu yangın kontrol altına alındığını, Müvekkili şirketin sigortalısı tarafından meydana gelen yangın hasar tarihi olan 20.04.2016 tarihinde müvekkil şirkete ihbar edildiğini, bu firma tarafından 18.07.2016 Tarihli rapor hazırlandığı ve hasarın meydana geliş sebebi ve hasar miktarına ilişkin ayrıntılı rapor tanzim edildiğini, bu raporda belirtilen şekilde belirlemelerde bulunulmuş olup Rücu ya yönelik bir kısım değerlendirme gerçekleştirilmediğini, müvekkil şirket sigortalısı tarafından yangının çıkış nedeni ve meydana gelen zararın tespiti amacıyla 25.04.2016 tarihinde Diyarbakır 2.Sulh Hukuk Mahkemesine Delil tespiti başvurusunda bulunulmuş olup bu delil tespiti mahkemenin …. D.İş sayılı dosyası ile kayıt almış ve 06.05.2016 tarihinde keşif icra edilerek bilirkişi raporu tanzim edildiğini, ayrıca müvekkil şirketin talebi üzerine yine 23.06.2010 tarihinde Delil Tespiti başvurusu gerçekleştirildiğini, açılan davanın kabulü ile müvekkili şirketin ödemiş olduğu 3.400 000 00-TL tazminatın şimdilik 400.000 00-TL’lik kısmının ,Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 21.07.2016 tarihinden itibaren işletilecek Reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davalı …. şirketinin adına kayıtlı araç ve gayrimenkullerin 3.Kişilere ve İcra Yolu ile satışının önlenmesi için Tedbir Kararı verilmesine ve UYAP sistemi üzerinden gerekli şerhin plaka ve tapu kayıtla siciline işlenmesine, Davalı …. (T.C.Kimlik No:…..) adına kayıtlı … İli,… ilçesi, …. Köyü …. parsel nolu gayrimenkulün kaydına 3.Kişilere ve İcra Yolu ile satışının önlenmesi için tedbir kararı verilmesine, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya bakmaya görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu ve davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, müvekkili ile dava dışı sigortalı … Otomotiv Ltd. Şti arasında 01/03/2014 tarihli İnşaat Yapım ve Kiralama sözleşmesi akdedildiğini, 01/03/2014 tarihi itibariyle kaba inşaatının yarısı dahi tamamlanmamış, üstü dahi kapatılmamış olan bir inşaat yığınının bulunduğunu, bu tarihte işbu arsa üzerinde ihtiyaç duyduğu bir lastik deposu inşa etmek isteyen dava dışı sigortalının, bahse konu kaba inşaatın kalan tüm kaba inşaat işleri ile ince inşaat işleri kendisi tarafından yapılıp, yine her türlü abonelik, ruhsat ve yasal izinleri kendisi tarafından karşılanıp, ikişer yıllık kira dönemleri halinde kiralandıktan sonra arsa sahibine devredilmek şartıyla bir depo inşa etmek hususunda müvekkili ile anlaştığını, depo inşaatının kalan ince işlerini de tamamlayan sigortalı şirketin bu arada yangına sebebiyet verdiği öne sürülen iç elektrik tesisatını da kendisi alıp döşediğini, deponun iç elektrik tesisatı için gerekli malzemelerin alımına ilişkin iki değişik elektrik firmasınca düzenlenmiş faturalar bulunduğunu ve bu faturaların müvekkili adına değil; dava dışı sigortalı …..Otomotiv Ltd. Şti. adına düzenlenmiş faturalar olduğunu, dolayısıyla müvekkiline sorumluluk atfedilemeyeceğini, dava dışı …Otomotiv Ltd.Şti.nin, kendisinin münhasıran yaptığı ve kullandığı bir elektrik tesisatının kusurlu olduğundan veya kendisi tarafından tamamlanan bir inşaatın yine kendisi tarafından alınması gereken yapı ruhsatının alınmadığından bahisle oluştuğunu iddia ettiği zararının müvekkili tarafından tazminini talep etmesinin hukuken mümkün ve haklı olmadığını, açıklanan nedenlerle: davanın öncelikle usulden reddine, işin esasına girildiği takdirde de davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……. Perakende Satış A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin bahse konu hasardan sorumlu tutulmasının usul ve yasa gereği mümkün olmadığını, müvekkili şirketin elektrik hizmeti satın alan abonelerle yapılmış olan perakende satış abonelik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerden kaynaklanan tüm hak, alacak ve borçlardan hukuken sorumlu ve yetkili olduğunu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nca alınan 12/09/2012 tarih ve 4019 sayılı karar (Karar) doğrultusunda Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verildiğini, iş bu 12.09.2012 tarihli kurul kararı mucibinde dağıtım ve perakende hizmeti ayrı ayrı tüzel kişiler nezdinde görülmeye başlandığını, . ….. A.Ş ile … Perakende Satış A.Ş’ nin ayrı ayrı tescillenmiş farklı şirketler olması ve elektrik dağıtım işini yüklenen şirketin ….Dağıtım A.Ş olması sebebi ile bu tür davalarda /taleplerde …. Dağıtım A.Ş’ nin muhattap alınması gerektiğini, esasa ilişkin olarak hasarın müvekkili şirketin dağıtım şebekesinin işletilmesinden kaynaklanmadığını, meydana gelen hasarda müvekkili şirket ile dağıtım şirketi ….’a yükletilebilecek bir kusurun bulunmadığını, uyuşmazlığa konu hasarın dağıtım şebekesinin işletilmesinden kaynaklandığının davacı şirket tarafından ispatının gerektiğini, dava konusu olayla ilgili olarak ne dava dışı sigortalı ne de davacı sigorta şirketi tarafından müvekkili şirket ile dağıtım şirketi dava dışı …..’a tazmin için bir başvuru yapılmadığını, söz konusu hasarın dağıtım şebekesinden kaynaklanmadığının tespit edildiğini, Davacının dilekçesinde her ne kadar ” yakın bölgede sık sık elektrik kesintisinin meydana geldiği, sigorta devrelerinin devre dışı kalmış olması ve voltaj dalgalanmasından söz edilmiş ise de bunu ispatlar nitelikte herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, iş yerinin elektrik kofra ve panosu ile depo içindeki kabloların sorumluluğunun davacı tarafta olduğunu, bu kısımlarda meydana gelen arıza ve yangın olaylarında müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle; haksız ve yersiz açılan davanın öncelikle husumetten aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın 20.04.2016 tarihli yangın raporunda yangının çıkış sebebinin elektrik kontağından meydana geldiği, çıkan yangında …. Otomotiv’e ait petlas marka lastik deposunda bulunan çok sayıda lastiğin yandığı, ayrıca yüksek ısıdan dolayı deponun çökmüş olduğu ve kullanılamaz hale geldiğinin bildirildiği görülmüştür.
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 29.04.2016 tarihli raporunda; 20.04.2016 tarihinde meydana gelen yangın olayı ile ilgili olay yerinden alındığı belirtilen yangın artığı üzerinde yapılan incelemede, inceleme konusu bulgu üzerinde herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde kalıntısına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nın 20.04.2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda yangının çıkış noktasının deponun ortasında bulunan elektrik kutusunun bulunduğu yer olduğu kanaatine varıldığı şeklinde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Yenişehir Belediye Başkanlığı’nın 18.12.2019 tarihli cevabi yazısı ile … İlçesi, … … Mah. … Evleri No:… üzerinde bulunan taşınmazın ruhsatının ve yapı kullanım izninin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Dağıtım A.Ş’nin 10.07.2020 tarihli cevabi yazısı ile mahkemenin 26.06.2020 tarihli müzekkeresinde istenilen hususlarda cevap verilerek bilgi ve belgelerin sunulduğu görülmüştür.
….Perakende Satış A.Ş’nin 20.07.2020 tarihli cevabi yazısı ekinde Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi, elektrik bağlantı bildirimi iş bitimi formu, sayaç değiştirme tutanağı, kira sözleşmesi, …. tarafından düzenlenen Dağıtım Sistemine Bağlantı Anlaşmasının sunulduğu görülmüştür.
Yenişehir Tapu Müdürlüğü’nün 03.11.2020 tarihli cevabi yazısı ile .. … mahallesi … parsel sayılı taşınmaza ait tapu kayıtlarının gönderildiği, ayrıca yangın sonrası fotoğraflar, tanık beyanları, sair bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenmiştir.
Mahkemece 05.03.2019 tarihli celse 3 no’lu ara karar uyarınca meydana gelen yangının hangi nedenlerden kaynaklandığı, olayda kimin hangi oranda kusur ve sorumluluğunun bulunduğu hususlarında rapor tanzim edilmek üzere Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış ve dosya bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan 28.05.2019 tarihli raporda söz konusu yangının çıkışı ile ilgili olarak: Yangının lastik deposunun elektik tesisatından ve/veya elektrik armatürlerinden (flouresan lamba) ve/veya elektrik panosundan çıkmış olabileceğine dair kanaatler bulunduğu, dosyadaki bilgiler ışığında yapılan genel inceleme sonucu; bilirkişi heyetince belirtilen belgelerin dava dosyasına eklendikten sonra, yangının lastik deposunun elektrik iç tesisatının ve elektrik panosunun ilgili yönetmeliklere ve şartnamelere uygun olarak tesis edilip edilmediği, belirtilen belgelere göre yerinde yapılacak keşiften sonra yangının çıkış nedeni ile ilgili kanaate varılabileceği, ancak dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre; Davalı …… Parekende Satış A.Ş.’nin ve Davalı …… ….R’un kusurunun olmadığı, yangın olayına maruz kalan depoyu inşa ettirerek kullanan …. Bayisi …. Otomotiv Ltd. Şti. ….”ın gerekli tedbirleri almadığından dolayı kusurlu olduğu, bu olayda başka herhangi bir kişi veya kurumun kusuru olmadığı şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve Gaziantep 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ek rapor alınmak üzere dosya tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan 14.09.2020 tarihli raporda: 28.05.2019 tarihli raporda belirtilen kanaatte herhangi bir değişiklik olmadığına ilişkin rapor tanzim edilmiştir.
Mahkemece 15.10.2020 tarihli celse 3 no’lu ara kararı uyarınca keşif icrasına karar verilmiş, 23.10.2020 tarihinde keşif yapılmıştır.
Keşfen inceleme neticesinde düzenlenen 24/11/2020 tarihli bilirkişi heyetinin sonuç olarak; ….. Dağıtım AŞ sorumlu olduğu çalışma sahasında elektrik dağıtım şebekesinin periyodik kontrollerini ve bakımlarını etkin ve Yönetmelikte belirtilen sürelere uygun bir şekilde yaparak elektrik dağıtım şebekesini can ve mal güvenliği açısından tehlike arz etmeyecek bir şekilde işletme ve muhafaza etmekle, kullanım yerlerine abonelik verirken gerekli incelemeleri yaparak eksikliklerin giderilmesini sağlamakla yükümlü olup meydana gelen olayda iş yerine ait elektrik tesisatının muayenesinin yeterli bir şekilde yapıldığını kontrol etmemiş, iş yeri çevresinde şebekede gereken denetim ve bakım çalışmalarını yerine getirmemiş ve yangının çıkmasına neden olmuştur. Meydana gelen olayda ….Dağıtım AŞ’nin “%80(yüzdeseksen)” oranında kusurunun olduğu, davalı…..’un kendi kullanımı altında olmayan yapımı ve işletilmesi … . Ürün. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan iş yerinde meydana gelen yangını önleme adına yapabileceği herhangi bir çalışmanın olmaması nedeni ile kusurunun olmadığı, …. San. Ve Tic, Ltd. Şti.’nin gerek yangın çıkmasına gerekse maddi hasarın artmasına engel olmak amacı ile iş yerinde elektrik dağıtım panosunda kaçak akım koruma rtölesi tesis ederek ve yangın koruma önleme tesisatı kurarark maddi hasarı azaltmak adına alması gereken tedbirleri almaması nedeni ile “%20(yüzdeyirmi)” oranında kusurunun olduğu şeklinde rapor tanzim ettiği görülmüştür.
Mahkemece bu kez 23.02.2021 tarihli celse’nin 2 no’lu ara kararı uyarınca Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verilmiş ve davacı şirketin davalılara rücu edebileceği gerçek zarar miktarının tespiti hususunda dosya bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan 05.08.2021 tarihli raporda: 20.04.2016 tarihinde gerçekleşen yangın ve eksper incelemesi sonrası oluşan ve Davacı ….. Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından 29.07.2016 tarihinde sigortalı …..Sanayii Ve Ticaret Limited Şirketi’nin hesabına yatırılan 3.400.000 TL bedelin %80’i olan 2.720.000 TL’ yi davalı …. Dağıtım A.Ş.’den, talep edebileceği, davacının diğer davalı …..’dan herhangi bir bedel talep edemeyeceği görüş ve kanaatine varıldığı şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı sigortalıya yapılan ödemenin davalılardan rücuen tazmini talebine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan dava dışı…..Ltd. Şti’ne ait lastik deposunda 20/04/2016 tarihinde çıkan yangın sebebiyle zarar oluştuğu, söz konusu yangın sebebiyle oluşturulan 18/07/2016 tarihli ekspertiz raporuna istinaden dava dışı şirketin emtia hasra miktarı olan 2.950.000,00 TL, bina hasar miktarı olarak 450.000,00 TL olmak üzere toplam 3.400.000,00 TL nin 29/07/2016 tarihinde dava dışı sigortalıya ödendiği, söz konusu yangının çıkmasında davalıların sorumluluğunun bulunduğu gerekçesi ile ödenen miktarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istenmiş, davalılardan ….. husumet ve usule ilişkin itirazda bulunmuş, davalı …. ise görev itirazında bulunmuş ayrıca dava dışı …… Ltd. Şti ile aralarında yapılan sözleşme gereği kendisinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalıların davacı sigorta şirketine oluşan yangın nedeniyle tazminat borçlarının bulunup bulunmadığı, bulunması halinde miktarının ne kadar olması gerektiği hususunda toplandığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle davalı …. vekili tarafından görev itirazında bulunulmuş ise de; Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 5. maddesinin 3. fıkrası; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK.’nin 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanıyor ise de; davacının sigortalısı …. Oto..Ltd. Şti ile davalı …. tacirdirler. Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticarethane, fabrika yada ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler ticari işlerdendir. Davada sigortalı ve davalı tacir olduğundan tüm fiil ve işlemleri ticari iş mahiyetindedir. Bu nedenle aradaki ilişkiye ticari hükümler uygulanacaktır. Davaya konu olay tacirler arası haksız eylemden kaynaklandığından, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğundan davalının görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava dışı ….. Ltd şirketinin yangın tarihini kapsar şekilde davacı şirket tarafından ….. poliçe no ile …. Mahallesi …. Evleri No:…. adresinde bulunan lastik deposunun sigortalandığı, çıkan yangın sebebiyle davacı tarafından 18/07/20106 tarihli ekspertiz raporuna istinaden dava dışı şirkete 29/07/2016 tarihinde ödeme yapıldığı konusunda taraflar arasında bir itilaf bulunmamakla tarafların sorumluluğu var ise kusur durumu ile zarar miktarı konusunda aldırılan;
-28.05.2019 tarihli raporda; Davalı …. Parekende Satış A.Ş.’nin ve Davalı Arsa Sahibi …..’un kusurunun olmadığı, yangın olayına maruz kalan depoyu inşa ettirerek kullanan …. Ltd. Şti. Sahibi ….”ın gerekli tedbirleri almadığından dolayı kusurlu olduğu,
– 14.09.2020 tarihli ek raporda: 28.05.2019 tarihli raporda belirtilen kanaatte herhangi bir değişiklik olmadığına,
– Keşfen inceleme neticesinde düzenlenen 24/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda: dava dışı …. Dağıtım AŞ’nin ”% 80(yüzdeseksen)” oranında kusurunun olduğu, davalı …..’un kusurunun olmadığı, dava dışı sigortalı … Ürün. San. Ve Tic, Ltd. Şti.’nin “%20(yüzdeyirmi)” oranında kusurunun olduğu değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesinde, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın doğan zararı gidermekle yükümlü tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “Kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “Kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebepler, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının, olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.
Davalı …. Parekende Satış A.ş yönünden yapılan değerlendirmede;
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veye kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. ( Kuru, Baki- Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder : a.g.e.,s. 231-232 ; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307)

Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 27.09.2012 tarih 28424 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 12.09.2012 tarihli 4019 sayılı kurul kararı ile Elektrik Piyasası Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü çerçevesinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin dağıtım şirketleri tarafından 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine ilişkin hazırlanan, “Dağıtım Ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar”ın kabul edilerek, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmiştir.
Tüm bu hususlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça davalı …. hakkında da dava açılmış ise de, mevzuat hükümlerine göre davalı …. tarafından perakende satış hizmetinin verildiği, bu kapsamda abonelik tahsilat işlemlerinin gerçekleştirildiği, elektrik tesisatının kurulumunun ve bakımının yapılması ile enerji sağlanması dava dışı …. Dağıtım A,ş ye ait olduğu, yangının sebebinin elektrik tesisatınından kaynaklı olduğu değerlendirilse dahi Mahkememize sunulan bilirkişi raporlarında aynı şekilde dava dilekçesi içeriğinde belirtilen ve dayanak gösterilen 01/07/2016 tarihli raporda da belirtildiği üzere söz konusu sorumluluğun dava dışı şirkete ait olduğu anlaşılmakla davalı ….’ın davada pasif husumet sıfatı bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalı ….. yönünden yapılan değerlendirmede;
Her ne kadar davacı tarafından davalı …’un kullanıcı abone olarak kendi elektrik panosu ve evin iç tesisatının bakım ve yenilenmesinde sorumlu olduğu gerekçesi ile kusur izafe edilerek dava açılmış ise de;
Dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira sözleşmesi imzalandığı sözleşme gereği elektrik ve ve su aboneliğinin kiracı olan dava dışı sigortalıya ait olduğu yine taraflar arasında imzalanan 01/03/2014 tarihli “inşaat yapım ve kiralama sözleşmesi” uyarınca dava konusu yerin kaba inşaat halinde olduğu, inşaatın dava dışı sigortalı tarafından yapılacağı, inşaata ilişkin inşaat ve yapı kullanım ruhsatlarının, elektrik ve su aboneliklerinin kiracı tarafından alınacağı kararlaştırılmıştır.
Dava konusu yerde bulunan elektrik aboneliğine ait bilgilerin istenilmesi üzerine sunulan 27/11/2017 yazı cevabı ve eklerinde görüldüğü üzere yangın tarihini kapsar şekilde 08/10/2015-21/06/2016 tarihleri arasında abonenin dava dışı sigortalı olduğu, yine olayın meydana geldiği adrese ilişkin iskan ruhsatı ve yapı kullanım izin belgeleri Yenişehir Belediye Başkanlığı’ndan istenilmiş olup 01/11/2019 tarihli yazı cevabı ile söz konusu adreste taşınmaz ruhsatı ve yapı kullanım izin belgesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu yere ait ….. tesisat numaralı aboneye ilişkin bilgiler …. ve …..’dan istenilmiş olup 20/07/2020 ve 10/07/2020 tarihli yazı cevaplarından;
-Dava dışı sigortalı ile dava dışı …. arasında dağıtım sistemine bağlantı anlaşması imzalandığı, yine taraflar arasında perakende satış sözleşmesinin imzalandığı,
-28/08/2015 tarihinde elektrik bağlantısının gerçekleştirildiği müşteri olarak dava dışı sigortalının gösterildiği,
-Elektrik tesisatı uygulama projesinde yapı sahibi olarak dava dışı sigortalının gösterildiği,
Bu suretle ilk aboneliği ilişkin tüm başvuru, abonelik ve tesisata ilişkin işlemlerin dava dışı sigortalı tarafından gerçekleştrildiği ve yapılan işlemlerin taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ile uyumlu olduğu görülmektedir.
Yukarıda yapılan tespitler uyarınca her ne kadar tapu maliki davalı ise de gerek dava dışı sigortalı ile davalı arasında gerekse dava dışı sigortalı ile ….. ve ….. arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca yapıya ilişkin inşaat, abonelik ve kullanım haklarının dava dışı sigortalı tarafından üstlenildiği, taşınmaz üzerinde davalının kullanım ve aboneliğe ilişkin hak ve yetkisinin bulunmadığı, yapılan bu değerlendirmenin aldırılan bilirkişi raporları ile de uyumlu olduğu, yapı malikinin kusursuz sorumluluğuna ilişkin yasal düzenlemenin zarar gören olan dava dışı sigortalının kusurundan kaynaklı olarak uygulanamayacağından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı ….. yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalı ….. yönünden açılan davanın reddine,
Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 80,70 TL harcın dava açılırken ve ıslah ile alınan 58.071,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 57.990,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı ….. kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ne göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….’a ödenmesine,
5-Davalı ….. kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ne göre belirlenen 122.625,00 TL nisbi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı …..’a ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı ….. vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan Üye Üye Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”