Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/2040 E. 2022/56 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :
DAVA TARİHİ : 22/12/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde; Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün ………. Sıra Nolu Olağanüstü Hal KHK uyarınca kapatılan Kurum ve Kuruluşlar hakkında yapılacak iş ve işlemlere ilişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Genelgenin 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince , …….. (………) hakkında 19/03/2020 tarih ve 2020-A-3519/13 sayılı görüş ve önerileri doğrultusunda rapor düzenlendiğini, görüş ve öneri rapoırun göre ……’e (………) ait senetlerin takip ve tahsiline karar verildiğini, neticede adı geçen borçlu hakkında da bahse konu sened takibe konulduğunu, Diyarbakır İcra Müdürlüğü nezdinde …….. Esasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlu vekili tarafından icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi ile söz konusu icra takibine itiraz ettiğini, itiraz üzerine takip durduğunu, borçlunun itirazında haksız olduğunu, borçlu itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu, icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyası uyap üzerinden istenilmiş olup, gelen yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Dosya kapsamında toplanması gereken deliller ilgili kurumlardan istenilmiş olup gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
GEREKÇE:
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 23/12/2021 tarih, ……… Esas sayılı kararında açıklandığı ve Mahkememizce de atıf yapılmak suretiyle iştirak edildiği üzere;
TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir.
Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Öte yandan, 28/11/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde; (k) bendinde ise tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; eldeki davanın hiç bir grup ticari dava kategorisine girmediği, eldeki takibin ilamsız takip olduğu, davalının KPSS’ye hazırlanmak için……./ ……… ile anlaştığını iddia ettiği, bu durumda hakkında yargılama yapılması gereken ilişkinin tüketici işlemine yönelik olduğu, tarafların dilekçelerine göre edimlere yönelik yargılamanın ticari nitelikte bir davaya konu olmayacağı değerlendirilmekle davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevlidir.
HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMKnun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile HMK nın 114/c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararı kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/01/2022

Katip Hakim