Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1884 E. 2023/744 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı …’ın, … tarihinde davacı … … A.Ş. … … Şubesinde bulunan … hesap numaralı vadeli döviz hesabına … USD yatırmış olduğunu, bu paranın iadesini talep ettiğini, Davalı tarafça uzunca süre pasif bırakılan hesabından yatırmış olduğu döviz tutarını talep etmesinin akabinde davacı banka tarafından her ne kadar paranın TMSF’ ye aktarıldığı beyan edilmiş ise de, TMSF’nin cevaplarında davalı …’a ait herhangi bir kıymet bilgisinin bulunmadığına dair kayıtları paylaştığını, … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dosyanın bilirkişiye tevdii üzerine hazırlanan bilirkişi raporunda, tamamen soyut, gerçek dışı ve söz konusu işlem kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan değerlendirmeler yapıldığını, bilirkişi marifeti ile araştırılması gereken hususların eksik bırakıldığını, … tarihli bilirkişi raporunda … numaralı hesap kaydının davalı …’a ait olduğu gerçeği hem davalı hem davacı tarafça bilinirken, bilirkişi tarafından tespiti dahi yapılamadığını, 6.Asliye Hukuk Mahkemesi … tarih, … esas, … Karar sayılı kararıyla; … tarihi itibari ile … Tüketici Mahkemesinin faaliyete geçirildiği, dolayısıyla dosyanın … Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, … 2. Tüketici Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararıyla haksız ve hukuka aykırı olarak davanın kabulüne karar verdiğini ve dava karşılığı olan …. TL’ nin yasal faiziyle birlikte davalı …’a ödenmesi yönünde hüküm kurulduğunu, iş bu karara ilişkin … tarihinde davacı tarafça Temyiz başvurusunda bulunulduğunu, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, …tarih,… E. ve .. K. Sayılı karar ile Yerel Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirken, esas yönünden inceleyerek hüküm tesis etmesinden bahisle dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesinde Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla bakılması gerektiğini vurgulayarak kararın bozulduğunu, Yargıtay’ın Bozma İlamına rağmen, davacı banka aleyhine tahsis edilen … 3. İcra Dairesi … Esas numaralı ilamlı icra takibine binaen bankaca yatırılan … TL teminat tutarının … Bankası T.A.O … Şubesi tarafından nakde çevrilmek suretiyle …’a ödendiğini, …’ın … 3. İcra Dairesinin 2… Esas sayılı dosyası kapsamında bankaca yatırılan … TL teminat tutarını Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararını göz ardı ederek nakde çevirip tahsil ettiğini, Yargıtay İlamı doğrultusunda … 2. Tüketici Mahkemesinin … tarihli kararı ile davanın görev yönünden reddi ile mahkemesinin görevsiz olduğunu, dolayısıyla dosyanın talep edildiği takdirde Asliye Hukuk Mahkemesine( Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesini, … tarafından talep edilmemesi durumunda ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğini bildirdiğini, … Mahkeme kararı doğrultusunda herhangi bir talepte bulunmadığından dolayı … 2. Tüketici Mahkemesi … tarihli kararında, dosyaya yasal süresi içerisinde yenileme talebi gönderilinceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verdiğini, … 2. Tüketici Mahkemesinin … tarih, 2…. Esas, … Karar sayılı ek kararı ile yasal süresi içerisinde başvurunun yapılmaması gerekçesine dayanarak davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurulduğunu, kurulan hüküm akabinde …’ın kararı Temyiz etmemesi üzerine, … tarihinde kararın kesinleştiğini, her ne kadar ….1 tarihinde Bankaca arabuluculuk başvurusu yapılmış olsa da, … tarihinde yapılan … Dosya numaralı ve … Arabuluculuk numaralı son tutanakta davalı … ile davacı banka arasında uzlaşma sağlanmadığını, davacı bankanın hak kaybına uğramaması ve olası bir haksız kazanca sebebiyet vermemek adına, iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalarının kabulü ile davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tahsil edilen .. TL’nin davalıdan alınarak ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı bankanın açmış olduğu bu davada haksız olduğunu, davanın dayanağı olan hususlarda gerçeği ifade etmediğini, Davalı …’ın … … A.Ş nezdinde bulunan… hesap numaralı vadeli döviz hesabına … tarihinde vadeli olarak …. USD yatırdığını, ancak aradan geçen uzun zaman içerisinde hesabını pasif bıraktığını, davalının daha sonra bankaya müracaat ederek parasının ödenmesini istediğini, ancak bankanın … tarihinde paranın bakiyesi ile birlikte kapatılarak TMSF fonuna aktarıldığını bildirdiğini, bunun üzerine …’ın,. .. tarihli talebi ile TMSF fonundan, kanuna ve yönetmeliğe aykırı olarak aktarılan paranın iadesini istediğini, TMSF’nin .. tarihli bir yazı ile ilgili bankadan bilgi istendiğini …’ a cevabi yazısı ile bildirdiğini, ve bankanın .. tarih ve …4 referans sayılı yazı ile …’a ait hesabın kapatıldığını, bakiyenin çekildiğini, hesabın kapanış tarihi itibari ile zaman aşımına konu bir paranın olmadığını ve bu nedenle TMSF devredilmiş bir kıymet bilgisine rastlanmadığını bildirdiğini, diğer bir deyişle bankanın samimi olmayan bir beyanla bu paranın … tarafından çekildiğini iddia ettiğini, …’ın bu iddia üzerine bankaca haksız olarak el konulan döviz karşılığı olan … TL’ lik bir alacak davasını banka aleyhine ikame ettiğini, tüketici mahkemesi sıfatı ile davaya bakan … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi dava ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırdığını, bilirkişinin … tarihli raporunda, Bankanın Kanuna ve yönetmeliğe aykırı olarak işlem yaptığının, parayı TMSFye aktarmış gibi gösterip paraya haksız olarak el koyduğunun belirlendiğini, bilirkişinin paranın … ‘a ödendiğine dair bankanın iddiasına karşın bankanın bir ödeme makbuzu ibraz edemediğini de ayrıca belirttiğini, dava dosyasında mevcut kanıt niteliğini haiz belgelere dayanarak, davalı bankanın davacıya ait .. USD mevduatını usulsüz bir şekilde …’ın hesabından çektiği sonuç ve kanaatini belirttiğini, … Asliye Hukuk mahkemesi vermiş bulunduğu … esasına kayıtlı dava ile … Tüketici mahkemesinin .. . tarihi itibariyle kurulmuş olması gerekçesi ile dosyayı Tüketici mahkemesine gönderdiğini, davanın geldiği … 2. Tüketici mahkemesinin dosyada mevcut Bilirkişi raporu doğrultusunda … esas. … karar ve .. tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verdiğini, kararın davalı banka tarafından temyiz edildiğini ve temyiz aşamasında iken … tarafından iş bu kararın icra takibi konusu yapıldığını, … 3. İcra Müdürlüğü nezdinde ki .. esas sayılı takip dosasında borçlu … tarafından tehir-i icra kararı ibraz edilmediği için yatırılan teminat parasının …’a ödendiğini, …’ın icra vasıtası ile yasal yollardan tahsil ettiği paranın, bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere … A.Ş ‘nin kendisinden yasa dışı aldığı paranın kendi parası olduğunu ifade ederek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… 2. Tüketici Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası,
2-Arabuluculuk tutanağı,
3-Bankacı bilirkişi tarafından tanzim olunan … tarihli bilirkişi raporu,
4-Yemin delili.
Bankacı Bilirkişinin … Tarihli Raporunda Özetle; Bankaların, iç kontrol sistemi kapsamında, faaliyetlerinin mevzuata, iç düzenlemelerine ve bankacılık teamüllerine uygun olarak yürütülmesini, muhasebe ve raporlama sisteminin bütünlüğünü, güvenilirliğini ve bilgilerin zamanında elde edilebilirliğini her seviyedeki personeli tarafından uyulacak ve uygulanacak sürekli kontrol faaliyetleri ile sağlamak, görevlerin fonksiyonel ayrımlarını, yetki ve sorumlulukların paylaşımını, fon ödemelerini, banka işlemlerinin mutabakatını, varlıkların korunmasını ve yükümlülüklerin kontrol altında tutulmasını temin etmek, maruz kalınan her türlü riskin tanınması, değerlendirilmesi ve yönetimi için gerekli alt yapıyı hazırlamak ve yeterli iletişim ağını oluşturmak zorunda olduğunu, iç kontrol faaliyetleri yönetim kuruluna bağlı olarak çalışacak iç kontrol birimi ve personeli tarafından yürütüleceğini, Bankacılık Kanunu madde 7′ ye göre Türkiye’de Bankalar Anonim Şirket şeklinde kurulması gerektiğini, dolayısıyla tüzel kişiliğinin haiz olduğunu ve Türk Ticaret Kanunu madde 16′ ya göre tacir olduklarını, tacir olmanın hükümleri bankalar için de geçerli olduğunu, TTK madde 18/2 ye göre, “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü güvene dayalı müessese olan bankalar için de geçerli olduğunu, fiilî ve hukukî işlemlerde maksimum dikkati göstermeli, tüm tedbirleri alarak objektif özen olması gerektiğini, davacı banka dava konusu alacağın konusu olan mevduatın ne kadar süre ile pasifte kaldığını belirtmeyerek objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğunu, Bankacılık Kanunu 1. Maddede belirtildiği üzere, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemek Bankacılık Kanununun amacı olduğunu,
Bankacılık Kanunu madde 7/e’ye göre bankaların öngörülen faaliyet konularının plânlanan malî, yönetim ve organizasyon yapısı ile uyumlu olması kuruluş şartlarından olduğunu, bankaların organizasyon yapısı teknolojik gelişmeler neticesinde oldukça ileri seviyede olduğunu, hangi kanaldan yapılırsa yapılsın (cep telefonları, internet bankacılığı, şube, ATM…) gerek parasal gerek parasal olmayan tüm işlemler mutlak surette kayıt altına alınacağını ve ne zaman gereksinim duyulursa bu kayıtlara bakılacağını, böyle bir sistemde bir hesabın akıbeti hakkında yanlış bilgi vermenin bankacılık teamül ve uygulamalarına uygun olmadığı kanaati oluştuğunu, dava konusu alacağın bağlı olduğu hesabın sahibi olan davalı …’ın banka müşteri numarası veya TC Kimlik numarası altındaki açık veya kapalı olan tüm hesaplarına ulaşmanın mümkün olduğunu, dava konusu olayda önce hesap bakiyesinin 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle TMSF’ye aktarıldığı bilgisinin verilmesi, akabinde TMSF’den böyle bir aktarım gerçekleşmediği bilgisinin gelmesi üzerine hesabın … tarihinde faizli bakiyesi ile kapatıldığı bilgisinin verilmesi Bankacılık Kanununun tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacına aykırı düştüğünü, böyle bir belirsizliğin yine bankacılık teamül ve uygulamalarına ters düştüğünü, davacı banka tarafından düzenlenen 31/03/2002 tarihli davalıya ait … nolu USD vadesiz mevduat hesabına ait ..-././. tarihlerine ait Hesap ekstresi fotokopisinde banka yetkililerinin imzası olmadığını, … tarihli ikinci hesap hareketi açıklamasının, “tarafına ödenen tarihli talimatınız ile ödenen” şeklinde olduğunu, hangi tarihli talimat olduğu belirtilmediğini, davalıya ait olduğu belirtilen imza kartonunda herhangi bir tarih bulunmadığını, bu durumların da bankacılık teamül ve uygulamalarına ters düştüğünü, fotokopiler davacı bankada mevcutsa asıllarında mevcut olduğunu ve mahkemeye ibraz edilebilir olduğu kanaati oluştuğunu, zira bankacılık Kanunu madde 42 Belgelerin saklanması başlığını taşımakta ve; “Alınan yazılar ve faaliyetler ile ilgili belgelerin asılları veya bunun mümkün olmadığı hâllerde sıhhatlerinden şüpheye mahal vermeyecek kopyaları ve yazılan yazıların makine ile alınmış, tarih ve numara sırası verilerek düzenlenecek suretleri, usûlleri çerçevesinde ilgili banka nezdinde on yıl süreyle saklanacağını, bu belgelerin mikrofilm, mikrofiş şeklinde veya elektronik, manyetik veya benzeri ortamlarda saklanmaları mümkündür.” hükmünü içerdiğini, davacı bankanın iddia ettiği şekilde son işlem tarihi … olarak görüldüğünü, … tarihinde davalı …’a … USD tutarında mevduat hesap bakiyesini ödediklerini iddia eden davacı bankanın iddiasını kanıtlamak üzere mahkemeye sunduğu imza kartonu, hesap ekstresi ve ödeme dekontunun fotokopi olması, asıllarını mahkemeye sunamaması, fotokopiler üzerinde banka yetkililerinin imzasının olmaması, davacı bankanın dava konusu hesap bakiyesinin akibeti ile ilgili çelişkili açıklamalarda bulunması, önce TMSF’ye devredildiğini bildirmesi, TMSF’ye yapılan başvuru üzerine beyanını değiştirerek bakiyenin davalıya ödendiğini söylemesi ve böylelikle finans kuruluşu fonksiyonuna aykırı hareket etmesi, konu ile ilgili dosyada herhangi davalı …’ın … 2. Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı, … karar sayılı … karar tarihli kararı ile davacı bankaya karşı başlattığı icra takibi kapsamında … USD tutarında alacağı karşılığı olan tutarı tahsil ettiği görülmekle, davalının davacı bankadan talep edebileceği tutar olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak davasıdır.
Davalı tarafından davacı banka şubesine vadeli olarak … USD yatırıldığı, akabinde hesabın davalı tarafından pasif bırakıldığı, daha sonra davalı parasını almak istediğinde paranın bakiyesi ile birlikte fona aktarıldığının davacı tarafından bildirildiği, bunun üzerine davalı tarafından fondan paranın iadesinin talep edildiği, fon tarafından verilen cevabi yazıda, davacı bankanın 2002 yılından 2012 yılına kadar banka tarafından davalı adına TMSF’ye devredilmiş kıymet bilgisine rastlanılmadığının bildirildiği, akabinde davalı tarafından anılan tutarın tahsili talebiyle davacı tarafa karşı dava açıldığı, … 2. Tüketici Mahkemesinin … Esas, … Karar ve … tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın banka tarafından temyiz edildiği ve temyiz aşamasında iken … tarafından iş bu kararın icra takibi konusu yapıldığı, … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında borçlu … tarafından tehir-i icra kararı ibraz edilmediği için yatırılan teminat parasının …’a ödendiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … Esas sayılı kararı ile davanın kabulüne dair kararın bozulduğu, akabinde dosyayı yeniden gören … 2. Tüketici Mahkemesinin …. tarih, …. Esas, … Karar sayılı ek kararı ile yasal süresi içerisinde başvurunun yapılmaması gerekçesine dayanarak davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Bu defa banka tarafından ödenen paranın iadesi amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
… tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, eldeki dosyada davacının banka olduğu ve dava konusunun tüketici işlemi olmadığı değerlendirilmekle Mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Somut olay hakkında … tarafından … … A.Ş. aleyhine Mahkememizin …. Esas sayılı dosyasında, “… tarafından bu paranın İcra dan tahsil edildiği ve halen uhdesine olduğu için Bankaca açılan ve … Asliye Hukuk Ticaret mahkemesindeki …. esasında kayıtlı dava ile oluşan Çekişmenin Yani MUARAZA nın giderilmesine KARAR VERİLMESİ” talepli açılan davanın eldeki davayla birleştirildiği, birleşen dava hakkında Mahkememizin ././.. tarihli celsesinde “Birleşen dava yönünden takip edilmeyen dosyanın tefriki ile AÇILMAMIŞ SAYILMASINA Kararı verilmesine,” şeklinde karar verildiği ve akabinde birleşen davanın eldeki dosyadan tefrik edilerek, birleşen dava hakkında Mahkememizin ./.. Esas, ../. sayılı kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Burada vakıayı hangi tarafın ileri sürdüğü değil, o vakıadan hangi tarafın lehine hak çıkardığı önemlidir. İspat yükü üzerinde olan tarafın iddiasının doğru olduğuna hakimi inandırmak için başvurduğu ispat araçlarına delil denir. İleri sürdüğü vakıların doğruluğunu iddia eden taraf delil göstererek bunu ispata çalışacaktır.
Eldeki davanın niteliği ve miktarı dikkate alındığında davacının iddiasını ispat etmesi gerekmektedir.
Yemin delili, 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 E. 2015/2838 K.)
İspat yükü kendisine düşen taraf, yemin deliline dayandığını delillerinde açıkça bildirmelidir.
Neticeten Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davacı banka tarafından, davalı tarafça bankaya yatırılan parasının usulünce iade edildiği iddiasının yazılı delil, taraflar arasındaki yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge ve bunu doğrulayacak deliller ile ispat edemediğinin dosyaya sunulan bilirkişi raporu ışığında da anlaşıldığı ve bu sebeple Mahkememizce, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılması nedeniyle davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, bunun üzerine davacı vekili tarafından “Davalı …’a, davacı müvekkil … … A.Ş. Tarafından … tarihinde … USD tutarında mevduat hesap bakiyesinin kendisine ödenmediğine ilişkin namusu, şerefı ve kutsal saydığı bütün ınanç ve değerler üzerine yemin edasının yaptırılmasını talep ederiz.” şeklinde yemin metninin sunulduğu, Mahkememizce yemin metni uygun görülmekle davalı asile HMK’nın 225 ve devamı maddelerindeki usule uygun olarak yemin metni ekli duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye çıkartıldığı, anılan davetiyeye “Yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrünüz olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediğiniz veya gelip de yemini iade etmediğiniz yahut yemini eda etmekten kaçındığınız takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağınız ihtar olunur. HMK 228. Madde” meşruhatının eklendiği, anılan ihtaratlı davetiyenin …3 tarihinde davalı asil tarafından tebellüğ edildiği, davalı vekilince anılan hususun sunulan beyan dilekçesinde açıkça ifade edildiği ancak davalı vekili tarafından davalının, ….’de yazlıkta olduğu, emekli ve yaşlı bir insan olduğu, duruşma tarihinde gelmesinin maddi ve manevi olarak mümkün olmadığı, duruşma Ekim ayına verilirse gelebileceği yönünde mazeret sunulduğu, Mahkememizce anılan mazeretin derkenar ile reddolunmasına rağmen davalının duruşmaya iştirak etmediği görülmekle, davalı tarafa verilen ihtara binaen davacının iddiasını yemin kesin delili ile ispatladığı görülmekle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM-Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:

1-Davanın Kabulü ile; … TL’nin ödeme tarihi olan … tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken …-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan ..-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan …-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvurma harcı, …-TL peşin harç, . TL vekalet harcı, …-TL bilirkişi ücreti, posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam … TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki taraf için iki saatlik ücret tutarı karşılığı olan ..-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7- HMK.’nın 333. maddesi ve HMKY’nin 47. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının yazı işleri müdürü tarafından ilgilisi hesap numarası bildirilmiş ise hesabına aktarılmasına, aksi halde masrafın gider avansından karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilerek iadesinin sağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim