Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1553 E. 2022/473 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin…. Küme Evleri … … adresinde ikamet etmekte olduğu burada çiftçilik işiyle iştigal ettiklerini, müvekkillerinin uzaktan akrabası olan davalının ise tefecilik yaptığını, davalı, müvekkillerinin takip konusu senet bonoyu ödemelerine rağmen, ödedikleri bono üzerinde eklemeler ve tahrifatlar yaparak, Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile Kambiyo Senetlerine Mahsus icra takibi yapıldığını, bonodaki eklemeler ve tahrifatların; senedin “TÜRK LİRASI” bölümünde rakamın karalanmış ve 201.000-TL bölmüne sıfır yada sıfırlar eklendiğini, müvekkillerine ait hiçbir yazı ve parafın olmadığını,
Senedin “KURUŞ” bölümünde YAZININ ÜSTÜ karalanmış ve İKİ YÜZ BİR BİN yazısı eklendiğini, müvekkillerine ait hiçbir yazı ve parafın olmadığını, senedin “….” başlayan bölümündeki adın önüne “M” sonradan harfi eklendiği ve böylelike şüphelinin adı olan …. görünmesinin sağlandığını, müvekkillerine ait hiçbir yazı ve parafın olmadığını, senedin “İHTİLAF VUKUNDA” başlayan bölümüne adın “….” kelimesi eklendiğini, müvekkillerine ait hiçbir yazı ve parafın olmadığını, senedin “DÜZENLEME TARİHİ” başlayan bölümüne adın “15.09.2019” rakamları eklendiğini, yine hemen onun altına da “….” kelimesi eklendiğini, böylelikle düzenleme yeri olmadığı için geçersiz olan senet, geçerli hale getirilmeye çalışıldığını,müvekkillerine ait hiçbir yazı ve parafın olmadığını, belirlenen ekleme ve tahrifatların hepsi, takip konusu bonunun geçerliliğine etki edecek nitelikte olduğunu, özellikle de miktar, düzenleme tarihi ve yerine dair yapılan eklemelerin müvekkilleri tarafından yapılmadığını bu eklemeler olmadığı takdirde takip konusu bono, kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, yani senetin hükümsüz hale geldiğini, bono incelendiğinde borç miktarı da, yazıyla yazılmamış olup, anılan bölümde boş olduğunu, bu durumun dahi iddialarını desteklediğini, müvekkillerinin, iddialarının açıklığa kavuşması bakımından yönetiminde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, senet metnindeki eklemeler ve tahrifatlardan müvekkillerinin bilgisi, onayı ve paraflarının olmadığını, Diyarbakır İcra Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasıyla açtıkları borca itiraz davasının mahkemece reddedildiğini, haksız ve hukuka aykırı karara karşı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf dilekçesi sunduklarını, istinaf dilekçelerinde, davalı alacaklı hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosyası ile Tefecilik ve Bedelsiz Senedi Kullanma suçundan dolayı suç duyurusunda bulunduklarını belirtilmiş ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosyası kapsamında davalının ifadesi ve tanık beyanları alındığını, ayrıca da kriminal inceleme yapılması amacıyla da dayanak bono İcra Müdürlüğü’nden celbedilerek, grafoloji incelemesine gönderildiğini, soruşturma kapsamında davalı ……….’nın alınan şüpheli ifadesinde tefecilik yaptığını örtülü olarak kabul ettiğini, yine kardeşi …….., kuzenleri ….ve … müvekkillerinin takip dayanağı bonoya dair ödeme yaptıkları ve yaptıkları ödemeyi de bizzat davalıya verdiklerini beyan ettiklerini, davalı alacaklı borçlu hakkında tefecilik yapmak ve bedelsiz bonoyu kullanma suçlarından dolayı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. soruşturma numarası ile yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan ve halihazırda devam eden tefecilik soruşturma kapsamında dava açılması halinde takip konusu bononun “KESİN HÜKÜMSÜZLÜK” yaptırımı ile karşılaşması ihtimali olduğunu ve buna ek olarak TBK Madde 27.maddesi hükmü uyarınca da; Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüzdür , kesin hükümsüz işlem sonradan geçerli hale gelmez, butlan sebebinin ortadan kalkması ile vs geçerli hale gelmez denilmesine rağmen İcra Hakimince dosya içerisinde bulunan suç duyurusu müşteki beyanları sanık beyanları dikkate alınmadan taleplerinin reddetmiş olması yasaya ve hukuka aykırı olduğunun tartışmasız olduğunu, tam ıslah yapılmak suretiyle sunulan dava dilekçesi, anlaşılmaz ve yasal mesnedi olmayan bir gerekçeyle İcra Mahkemesince reddedildiğini, vaka olarak sundukları soruşturma dosyası dahi incelenmeden hüküm verildiğini, oysaki YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 5.5.2020 T E. 2020/3163 K. 2020/2997 sayılı içtihadında ” Dosya kapsamına göre, borçlu sanık …’nun hakkındaki takibe ve taahhüde konu … İcra Dairesinin …. esasına kayıtlı dosya borcunun yağma suretiyle tefecilik suçundan elde edildiği iddiası ile anılan dosya alacaklısı … hakkında şikayetçi olması üzerine, adı geçen takip alacaklısı yönünden tefecilik ve mağdurun bir senedi vermeye mecbur edilmesi suretiyle yağma suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığınca 02/04/2018 tarihli ve ….. soruşturma, … esas, …. sayılı iddianame tanzim edildiği ve halen yargılamanın … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … esasına kayden derdest olduğu, söz konusu dosya sanığı …’ın tefecilik yaptığı kanaatine varılması halinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun …… Karar tarihli ve …. Esas, … karar sayılı ilamında ” ..ceza davası sonunda tefeciliğe ilişkin maddi vakıanın varlığı veya yokluğu netleşeceğinden, taraflar arasındaki borç ilişkisinin de kesin hükümsüzlük yaptırımı ile karşılaşıp karşılaşmadığı belirginleşecektir.” şeklinde belirtildiği üzere taraflar arasındaki borç ve taahhüt ilişkisinin geçerli olup olmayacağı söz konusu ceza yargılaması sonucuyla doğrudan ilintili olduğunun anlaşılması karşısında; anılan ceza yargılamasının sonucunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 218/1. maddesi gereği “bekletici sorun” yapılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, müvekkillerin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. soruşturma numarası ile yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonucunun beklenmesine yönelik bekletici sorun yapılması talebinin haklı bir yasal dayanağının olduğunu, mahkemece, tam ıslah dilekçelerinin hatalı olarak kabul edilmediği ve dosyanın yeterince incelenmeden yanlış hüküm verildiğinin de kanıtı olduğunu, akabinde 26.06.2020 tarihinde borca itiraz davası sürmekte iken Kıymet takdiri talebinde bulunulduğunu, kıymet takdir işleminin talep edildiği 26.06.2020 tarih ve 07.08.2020 tarihinde icra edilen keşif tarihi ve kıymet takdiri raporunun dosyaya sunulduğu 19.08.2020 tarih itibariyle müvekkillerin açmış olduğu Diyarbakır İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı Borca itiraz Davasının derdest olduğunu,müvekkillerine karşı gerçekleştirilen takip dosyasındaki borç miktarı 260.000-TL olup icra müdürünce gerçekleştirilen haciz işlemi sonucunda üzerine haciz konulan malların toplam değerinin 2.246.816,08-TL olduğunu, borç miktarının on katı gibi bir meblağa ulaştığını, taşınmazların kıymet takdir tutarlarını ve dosya borcu tutarına rağmen alacaklı vekilinin yasaya aykırı talebi kabul edilerek borcun on katı tutarında müvekkilinin malları hakkında satış kararı verildiğini ve 23.10.2020 tarihinde satış ilanı taraflarına tebliğ edildiğini, taşınmazların satışının talep edilmesi üzerine 24/12/2020 günü satış yapılacağını, Diyarbakır icra Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası “taşkın haciz” şikayetinde bulunulduğunu, mahkemece bir kısım taşınmazların satışının durdurulmasına, diğer taşınmazlar yönünden satışın devamına karar verildiğini, davalının söz konusu eylemi ve başlatılan icra takibi sebebiyle müvekkiller icra tehdidi altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, bu nedenle tedbiren takibin durdurulması gerektiğini, çünkü müvekkillerin çiftçi olmaları hasebiyle geçim kaynakları olan taşınmazların satışı halinde telafisi güç zararlara uğramaları söz konusu olduğunu, dosya güncel borcunun tamamı ile ve %15 oranında teminat yatırmaları halinde dosyadaki satış işlemlerinin durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını, dava sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı aleyhine, borçlunun talebi üzerine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/01/2021 tarihli dilekçesiyle davasını istirdat davası olarak ıslah etmiştir.
DELİLLER:
1-Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının …. ve …. sayılı soruşturma dosyaları,
2-Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit ve istirdat davasıdır.
Dava dosyasının HSK’nın 08/07/2021 tarihli kararı ile faaliyete geçen karar doğrultusunda devir ile mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalının tefecilik yaptığı, senette tahrifat yaptığı belirtilerek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayetçi olunduğu,
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 13/02/2021 tarih, …. soruşturma sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararla “Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması” suçundan davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği,
Yine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2021 tarih, … soruşturma sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararla “Resmi Belgede Sahtecilik, Bedelsiz Senedi Kullanma, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan, Tefecilik, Dolandırıcılık” suçundan davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği, anılan karara davacı tarafından itiraz edilmemekle kesinleştiği,
Davacı vekilinin, Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasında açtığı davanın da reddolunduğu, anılan kararın Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin …. Esas sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Dava dilekçesinin incelenmesinde tanık ya da yemin deliline dayanmadığı görülmüş, dayandığı tüm deliller toplanmıştır.
Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir. Borçlunun tefecilik ve resmi belgede sahtecilik iddiaları hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2021 tarih, …. soruşturma sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği, ceza yargılamasında verilen takipsizlik kararının hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olmadığı değerlendirilmekle yargılamaya devam olunmuştur.
Kambiyo senedi niteliğindeki bononun tefecilik sebebiyle düzenlenip, karşı tarafa verildiğini ispat edebilmek için, yasal deliller (ikrar, yazılı delil), bulunmalı veya 18/03/1959 gün ve …. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki şartlar dairesinde diğer bir ifade ile; ancak, yazılı sözleşmeye veya duruşma tutanağındaki ikrar ile anlaşılabilen açık bir muvafakat bulunması halinde dinlenebilen belli tanık beyanları veya eldeki davada bunların da mevcut olmaması halinde tefecilik yaptığı iddia olunan kişi hakkında açılmış ve mahkumiyetiyle sonuçlanmış bir ceza mahkemesi kararı bulunmalıdır. Aksi takdirde, senedin (bononun) gayri ahlaki amaçla verildiği yönündeki iddianın tanıkla ispatı halinde, bono emniyeti kalmaz. Her bononun, tefecilik ilişkisi nedeniyle verildiği yalancı tanıklarla ispat edilerek iptali sağlanabilir. Bu ise, hem HUMK.’nun 290. maddesi hükmüne hem de bono emniyetine aykırı düşer.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 236. maddesinde (HMK 188. madde), taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gereklidir. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrar söz konusu olabilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. İçeriği itibariyle de ikrar, basit (adi), vasıflı (gerekçeli) veya bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Vasıflı ikrarda, (gerekçeli inkarda) karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir.
Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu karşı tarafca kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre de bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. (HGK. E. 2004/4-362, K.2004/347 T.9.6.2004, HGK.E.2003/3-118, K.2003/158 T.12.3.2003) Az yukarda belirtilen açıklamaların ışığı altında, somut olaya bakacak olursak; davalının kollukta verdiği beyanlarının içeriğine göre ispat yükü yer değiştirmemiş olup, halen davacıda bulunduğu değerlendirilmiştir.
Mevcut durum itibariyle davacının iddiasını ispatlayacak başka bir yazılı delili bulunmadığının tespit edildiği, HMK m. 200’e göre davacının borcu olmadığı iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, buna ilişkin yazılı belgesinin bulunmadığının belirlendiği, mevcut delil durumuna göre davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5282 Esas, 2021/1562 Karar sayılı kararı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile artan 3.461,28 TL peşin harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince 22.996,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansının artan kısmının dosya kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim