Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1458 E. 2021/267 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı tarafın iddialarının özeti ve Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin idareden kaynaklanan sebeplerle gecikmeli olarak 16/05/2019 tarihinde imzalandığını, yer teslimi işleminin de, ihalenin kesinleşmesinden tam 5 ay 6 gün sonra yani 31/05/2019 tarihinde yapıldığını, yapım işine davalı idare kaynaklı nedenlerle yaklaşık 5 ay gecikmeli başlayan müvekkilin bu kez ödenek yetersizliği sorunuyla karşılaştığını, taraflarca imzalanan sözleşmenin 11/2. maddesinde, 2018 yılı için % 20, 2019 yılı için de % 80 ödenek tahsis edileceği, yani 2019 sonu itibariyle tüm ödeneğin tahsis edileceği taahhüt edilmesine rağmen, davalı kurum tarafından müvekkile gönderilen 15/05/2019 tarih ve ……… sayı yazıda, 2019 yılı için sadece KDV dahil 1.422.457,00 TL (% 44,45) ödenek ayrılabildiği ifade edilerek, imalatların buna göre yapılmasının talep edildiği, müvekkilin yer tesliminin ardından inşaat ruhsatı için ……… ……….. Başkanlığı’na başvurduğunda ise, inşaatın yapılacağı arsayla ilgili mülkiyet sorununun bulunduğunu öğrendiğini, ruhsat başvurusunun arsayla ilgili Diyarbakır … İdare Mahkemesi’nin …………… esas ve ……………. tarihli yürütmeyi durdurma kararı gerekçesiyle 24/07/2019 tarihinde reddedildiğini, yürütmeyi durdurma kararının 09/09/2019 tarihinde kalkması üzerine 28/10/2019 tarihinde ikinci ruhsat başvurusunun onaylandığını, yer tesliminden kaynaklı 5 ay 6 gün, inşaat ruhsatından kaynaklı 3 ay gecikme yaşayan, üstelik ödenek yetersizliği nedeniyle düşük performansla çalışılması istenen müvekkilin taahhüdünün belirlenen sürede sona erdirilemeyeceğinden hareketle 10/02/2020 tarihinde davalı idareye başvurarak süre uzatımı talebinde bulunduğunu, davalı idarenin 18/02/2020 tarih ve …. sayılı yazıyla, “İşin bitim tarihi olan 24/02/2020 tarihinden itibaren 75 günlük sürenin fiyat farkı verilmeksizin süre uzatımı olarak verildiğini” bildirdiğini, 75 gün süre uzatımı alan müvekkilin bu kez de Covid-19 kaynaklı engellerle karşılaştığını, salgın nedeniyle faaliyetleri sekteye uğrayan müvekkilin salgın kapsamında yayımlanan ………….. Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ne istinaden 03/04/2020 tarihinde ikinci kez süre uzatımı talebinde bulunduğunu, davalı idarenin 07/05/2020 tarihli yazıyla müvekkilin başvurusuna olumlu yanıt vermediğini, müvekkilin bunun üzerine işin bitirilmesi gereken gün olan 09/05/2020 itibariyle geçici kabul başvurusunda bulunduğunu, buna istinaden oluşturulan kabul heyetinin 19/06/2020 tarihinde yerinde inceleme yaptığını, tespit edilen eksiklerin giderilmesi için müvekkile 35 gün ek süre verdiğini, verilen sürenin sonunda eksiklerin giderilmesiyle 10/08/2020 tarihinde geçici kabul tutanağının onaylandığını, idarenin kusuru nedeniyle süre uzatımı alan ancak buna istinaden fiyat farkı talebi reddedilen müvekkilin düzenlenen 456.395,76 TL’lik 7. ve son hakedişe “Evrak kayıt 08/05/2020 tarihli ……….. sayılı yazım. Fiyat farkı hakkım saklı kalmak kaydıyla imzaladım” ihtirazi kaydını düştüğünü, idareye ayrıca sunduğu 08/05/2020 tarih ve ………….. sayılı yazıda, ihtirazi kaydın gerekçelerini ortaya koyduğunu, sözleşmenin açık hükmüne rağmen süre uzatımıyla birlikte fiyat farkının ödenmemesi gerektiği yönündeki temel hükmün ihlal edildiğini, dava konusu uyuşmazlıkta, davalı idarenin kusuru nedeniyle süre uzatımı verildiği konusunda şüphe bulunmadığını, her ne kadar süre uzatımı hesabında hatalı bir değerlendirme yapılmış, dolayısıyla daha az bir süre uzatımı hesaplanmış ise de ek sürenin 75 gün olması gerektiği kabulünde bile, sözleşmenin 14/2 maddesi uyarınca fiyat farkının ödenmesi gerektiğini, Yapım İşleri genel Şartnamesi’nin “Geçici Hakediş Raporları” başlıklı 39. Maddesinin, 4. Fıkrasının e bendinde, yüklenicilerin geçici hakkedişlere itirazının bulunması halinde, gerekçelerini idareye bildirmek kaydıyla hakkedişlere ihtirazi kayıt koyması gerektiği düzenlediğini, müvekkilin bu düzenleme doğrultusunda 456.395,76 TL’lik 7. ve son hakkedişe “Evrak kayıt 08/05/2020 tarihli ………. sayılı yazım. Fiyat farkı hakkım saklı kalmak kaydıyla imzaladım” ihtirazi kaydını düştüğünü, bunun gerekçelerini 08/05/2020 tarih ve …………. sayılı yazıda idareye sunduğunu, müvekkilin usulüne uygun biçimde hakkedişe koyduğu bu şerhle fiyat farkı hakkını elde ettiğini, müvekkil lehine fiyat farkı ödemesi yapılması gerektiğini, davalı idare tarafından yapılan hesaplamad süre uzatımı için tespit edilen 150 günden, anlaşılmaz bir biçimde 75 günün düşülmesi, sonuç olarak süre uzatımın 75 olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, davalı idarenin müvekkilin süre uzatımı talebini içeren 10/02/2020 tarihli dilekçesine olumlu yanıt verdiğini, hukuki denetime imkan vermeyecek bir hesaplama yaptığını, bahse konu işin Yapı Denetim Komisyonu elemanlarınca hazırlanan “Ödenek Yetersizliği nedeniyle Süre Uzatımı Teklif Belgesi”nde, işin bedeli olan 3.200.160,00 TL, 270 günlük sözleşme süresine bölündüğünü, böylelikle günlük imalat bedeli 11.852,44 TL bulunduğunu, işin kalan ödeneğinin 1.777.703,00 TL olduğunu, bunun günlük imalat bedeli olan 11.852,44 TL’ye bölünmesiyle, kalan ödeneğin harcanması için gereken gün sayısı 150 olarak tespit edildiğini, hesaplanan 150 günlük süreden, 75 gün çıkarılmış, dolayısıyla 75 gün üzerinden süre uzatımı teklif edilmiş, davalı idare de 75 günlük süre uzatımı verildiğini, Yapı Denetim Komisyonu’nun raporunda, hangi teknik gerekçeyle 150 günden 75 günün çıkarıldığına ilişkin bir bilgiye yer verilmediğini, bu işlemin teknik ve hukuki bir dayanağı bulunmadığından fiyat farkının 150 gün üzerinden hesaplanması gerektiğini, yer tesliminin yaklaşık 5 ay 6 gün gecikmesinin süre uzatımı hesabında dikkate alınmadığını, bu gecikmenin döviz kurlarındaki artış dikkate alındığında müvekkilin aleyhine sonuç doğurduğunun gözetilmediğini, izah edildiği üzere müvekkilin yer tesliminin 5 ay 6 gün gecikmesi arsadaki mülkiyet sorunu nedeniyle 3 ay ruhsat alamaması, yapım işinin gecikmesine sebep olan fiili engelller olarak orta yerde dururken, davalı idarenin bu iki hususu dikkate almamasının hukuka aykırı olduğunu, dosyadaki belgelerden sabit olan bu hususun süre uzatımı hesabında dikkate alınmamasının mümkün olmadığını, yüklenicinin 270 günlük süresinin yer tesliminden sonra başladığını, dolayısıyla yer teslimi işlemi ne kadar geç yapılırsa yapılsın, sürenin hiç başlamamış olmasından dolayı yüklenicinin süre kaybının olmadığının varsayılabileceğini, böyle bir kabulün müvekkilin 5 aylık gecikme nedeniyle ciddi bir ekonomik külfet altına girdiği gerçeğini ortadan kaldırmadığını, döviz kurlarındaki artış nedeniyle müvekkilin 5 ay öncesine göre en az %10 maliyet artışı külfetine katlandığını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın döviz satış verilerine bakıldığında, 31/12/2018 tarihinde 5.290 üzerinden işlem gören ABD dolarının, yer tesliminin yapıldığı gün 5.871 TL olduğu görüldüğünü, 5 aylık bu gecikmede dolar kurunda Yüzde 10.98’lik bir artış olduğu, bunların doğrudan malzeme fiyatlarına yansıdığı dikkate alındığında, müvekkilin maliyetinin idarenin kusuruyla en az %10 arttığı tartışma götürmediğini, davalı idare tarafından gözardı edilerek tüm külfeti müvekkil üzerine bırakılan 5 aylık dönemin fiyat farkı da TEFE-TÜFE rakamları üzerinden hesaplanarak davalı idareden tahsil edilmesi gerektiğini, fiyat farkı talebi nedeniyle her ne kadar davalı kurum ile zorunlu arabuluculuk kapsamında bir araya gelinmiş ise de, …….. dosya numarası kapsamında yapılan görüşmelerin 24/08/2021 tarihinde anlaşmazlıkla sonuçlandığını ve bu hususun e-imza yoluyla imzalanan anlaşamama tutanağıyla kayıt altına alındığını, davalı idarenin kusurundan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle hak edilen süre uzatımı miktarının bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını, tespit edilen süre uzatımı doğrultusunda, sözleşmenin 14/2 maddesi uyarınca hak kazanılan fiyat farkı alacağı ile işyeri tesliminin 5 ay 6 gün gecikmeli yapılması nedeniyle uğranılan zararının tazmini için, fazlaya ilişkin dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı idareden tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
(II) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Dava, davalı valiliğin kusurundan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle uğranılan zararların tazmini talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi (07/12/2016) itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, davalı ………. ………. fuar açma izni vermemesi üzerine davacının yaptığı masraflardan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalı ……… ve ………, tacir olmadığı gibi eldeki davada Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Sonuç olarak davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekmekte olduğundan mahkememizce görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ( bknz aynı yönde: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/746 E., 2019/787 K.)
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklanacağı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114 ve 115 mad. gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli DİYARBAKIR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.20/12/2021

Katip Hakim
☪e-imzalıdır ☪e-imzalıdır