Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/144 E. 2022/593 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
8-
9-
10-
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Davacı adına açılan Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğünün ……….. sayılı icra takibine konu senet altında bulunan imza keşideci olduğu iddia edilen Müvekkil Davacıya ait olmadığını, Müvekkilin daha önce kendisine bir tebligat yapılmadığı için senetten haberdar olmadığını, müvekkil davacı tefeci olan ölü Davalı……….. tarafından evinden kovulduğu için yaklaşık 10 yıldır……….ilinde saklanarak yaşamış olduğunu, ölü Davalı öldükten sonra ancak …………. iline geldiğini ve senet metninin inceleye bildiğini, Ölü…………’nın tefecilik suretiyle Müvekkil davacıyı adeta sömürdüğünü, Ölü Davalı ………….’nın tefecilik suretiyle Müvekkil davacıyı adeta sömürdüğünü, Müvekkil davacının tüm mal varlıklarına el koyduğunu, Müvekkil Davacıyı evinden de kovduğunu, müvekkil davacı gittikten sonra hakkında bu icra takibini başlatığını ve evine tebligat göndermek suretiyle kesinleştiğini, müvekkil Davacının icraya konu senet yönünden bir borcu olmadığı gibi tefecilik suretiyle verilen parayı da fazlası onlarca kat ödememiş olduğunu, Davalı ……….. öldükten sonra’ mirasçıları da bu haksız icra takibini sürdürmüş olduklarını, Müvekkil Davacı Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabileceğini, bu anlamda, borçlunun alacaklının takip konusu yaptığı senedin sahte olduğunun tesbiti için açtığı dava İİK.nun 72. maddesinde yer alan bir menfi tesbit davası olduğunu, diğer yandan ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun da; borçlu olmadığının tesbiti için menfi tesbit davası açabileceğini, bir başka anlatımla icra takibine borçlunun itiraz etmemesi suretiyle icra takibinin kesinleşmesi menfi tesbit davasının açılmasına engel teşkil etmediğini, bu durumda mahkemece, davacının sahtecilik iddiasına yönelik delilleri toplanıp HUMK .nun 308 ve devamı maddeleri uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesini sağlamak amacıyla iş bu talepte bulunulduğu, Tensip ara kararıyla Müvekkil hakkında yapılan Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğünün ………… sayılı takibinde icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesini, Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğünün……….. sayılı icra takibi konu 15.10.2003 vade 32.000TL bedelli senet nedeniyle davalılara Müvekkil davacının borçlu olmadığının tespitini ve vekalet ücretiyle dava masraflarının davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
– Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğünün ……….. E. Sayılı dosyası,
– 15.01.2002 düzenleme tarihli, 15.10.2003 ödeme tarihli 32.000.000.000 TL bedelli senet aslı,
– 30/10/2018 tarihli, SGK Tahsis talep ve Beyan Taahhüt belgesi,
– 22/09/2016 tarihli,………….. yevmiye nolu vekaletname fotokopisi,
– 19/03/1987 tarihli, tescil istem belgesi,
– Davacı asilin mahkememizce alınan imza ve yazı örnekleri,
– Silvan CBS ……….. E. Sayılı soruşturma dosyası,
– 10/08/2021 T. ATK Raporu.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Dava, davalı tarafça Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğünün …………… sayılı dosyasına konu edilen senetteki imzanın davacıya ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespiti isteminden oluşmaktadır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (T.M.K. m. 6). Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaracak tarafa aittir (6100 sayılı H.M.K. m.190/1).
Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer (Prof. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1968 sh.372; Prof. İ. Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970 sh.464; Prof. N. Bilge. Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967 sh.449; …………. Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1957 sh.248-249; Prof. Saim Üstündağ, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1973 sh.378; H.G.K.nun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.1974 gün ve 1972/84 Sayılı kararları). İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir (Prof. Saim Üstündağ, age. 1973 sh.397).
Yerleşik Yargıtay uygulamalarında belirtildiği üzere, kural olarak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK.’nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 Esas, 2006/231 Karar sayılı kararı).
İmza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip, ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden davacının icra takibine konu olan 15/01/2002 düzenleme tarihli senetteki imza incelemesi yapılması için davacının bu tarihe yakın tarihteki mukayeseye elverişli yazı ve imzalarının bulunduğu belge asılları dosya arasına celp edilmiş ; senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda ATK’dan 3 lü bilirkişi heyetinden rapor alınmış, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre senette borçlu adına atılan imzanın davacıya ait olduğu tespit edilmiştir. Oluş ve kabule göre ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin yatan harçtan mahsubu ile bakiye 465,78 TL’nin davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen harçların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap edilen 30.850,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilininyüzüne karşı verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip Hakim