Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1395 E. 2022/430 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası olan müteveffa ….’ın dava dışı şahıs ile davalı banka arasında 25/01/2011 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile gösterildiğini, teminat olarak … Tapu Sicil Müdürlüğünün 17/01/2011 tarih ….yevmiye nolu resmi senedinin düzenlendiğini, …. Mah. …. pafta, …. ada, …. parselde kayıtlı, 2737.00 m2 büyüklüğündeki dört bloklu kargir apartman olan taşınmazda, ….. arsa paylı, …. blok …. kat, …. nolu mesken üzerinde dava dışı üçüncü şahıs lehine ipotek tesisi yapıldığını, müteveffa ….’ın okuma-yazma bilmediğinden ilgili resmi senette imzası yerine parmak izninin …. ve …. isimli şahitler huzurunda alındığını, 17/01/2011 tarihli ipotek tesisi işleminde şahitler huzurunda imzası alınan ….’ın, dava dışı şahıs ile davalı banka arasında 25/01/2011 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinde bu defa kendi el yazısı ile ‘okudum’ beyanı ile ıslak imzasının alındığını, davalı banka tarafından, ipotek tesisi işlemi sürecinde müteveffanın okuma-yazmasının olmadığının bilinmesine rağmen kredi sözleşmesinde kanunun öngördüğü geçerlilik şekline kuşkuya yer bırakılmayacak şekilde riayet edilmediğini, 25/01/2011 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde müteveffa ….’ın ismini ve “okudum” beyanının bile yazamadığının net bir şekilde anlaşıldığını, hatta adresinin bile bir başkası tarafından yazıldığını, müteveffa ….’ın imzalamış olduğu belirtilen genel kredi sözleşmesi geçersiz olduğundan yasal mirasçısı olan müvekkilinin de borçlu olamayacağını, davalının dava dışı borçluya kullandırılan kredi borcuna istinaden 26/11/2013 tarihinde vefat eden ….’ın yasal mirasçısı olan müvekkili ve diğerleri aleyhinde Diyarbakır 6. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile de ilamsız icra takibine başladığını, müvekkili aleyhinde takibe geçilmesinin yasalara aykırılık teşkil ettiğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı aleyhine % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev ve husumet itirazında bulunarak, …Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen 17/01/2011 tarih ve ….yevmiye nolu resmi senedin her sayfasının tarafları …. ve …. tarafından okundu şerhi konulmak suretiyle imzalandığını, bu işlemin de …. ve …. isimli şahitlerin görgüsü ile gerçekleştiğini, davacı tarafından iddia edildiği gibi muris ….’ın okuma yazma bilmediği ve imza atamadığının doğru olmadığını, dava dışı asıl borçlu …. ile müvekkili banka arasında akdedilen 25/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde yine davacı murisi …. ile dava dışı ….. tarafından, akdedilen kredi sözleşmesi çerçevesinde dava dışı asıl borçlu …. lehine müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla kefalet şerhi konulduğunu, söz konusu kişilerin kefil olduklarını, davacı tarafından iddia edildiğinin aksine muris ….’ın kendi el yazısıyla akdedilen sözleşmeyi imzaladıklarını, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi ile … Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senedin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 14. vd. maddeleri ile mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 297. maddelerindeki düzenlemelerin imza atamayanlar için öngörüldüğünü, ancak dava konusu somut olayda davacı murisi ….’ın, mülga 818 sayılı Borçlar kanunun 14/1. maddesine uygun şekilde kendi el yazısı ile hem resmi senedi hem de kefalet akdini imzalandığını, ….’ın zaten kendi el yazısı ile resmi makamlar ve şahitler huzurunda müstenit belgeleri imzalandığından davacı tarafından usul şartlarına uyulmadan muris ….’ın parmak izi kullandığı iddiasının yersiz olduğunu belirterek davacının taleplerinin reddine, başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğinden davacı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava dosyasının HSK’nın 08/07/2021 tarihli kararı ile faaliyete geçen karar doğrultusunda devir ile mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Devirden önce Mahkemesince, “…davacılar vekili davacıların miras bırakanın ….’ın …. Tapu Sicil Müdürlüğünün 17/01/2011 tarih ….yevmiye nolu resmi senedinde şahitler huzurunda parmak izinin alındığını, okuma-yazmasının olmadığının bilinmesine rağmen 25/01/2011 tarihli kredi sözleşmesinde bu defa imzasının alındığını, müteveffa ….’ın imzalamış olduğu kredi sözleşmesi geçersiz olduğundan yasal mirasçısı olan davacıların da borçlu olmadığını iddia etmektedir. … Tapu Sicil Müdürlüğünün 17/01/2011 tarih ….yevmiye nolu resmi senedinin incelenmesinde, iddianın aksine, miras bırakan ….’ın resmi senedin her sayfasını imzaladığı, herhangi bir bölümünde parmak izinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Aynı şekilde ihtilaf konusu olmadığı gibi, 25/01/2011 tarihli kredi sözleşmesinin her sayfasını imzaladığı ve parmak izinin bulunmadığı görülmektedir. Muris ….’ın imzasına itiraz olmadığına, dosyada murisin okuma yazma bilmediğine dair delil bulunmadığına göre murisin imzalayarak geçekleştirdiği tasarruflar davacı mirasçılarını …. Bu durumda davacıların borçlu olmadıklarına yönelik iddiaları yerinde görülmediğinden Davanın reddine” karar verilmiştir. Anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin …. Esas, …. Karar sayılı ilamıyla;
“Davacı …., miras bırakanı ….’ın mirasçısı sıfatı ile dava açmıştır. Müteveffa ….’ın davacı ….’tan başka mirasçıları olduğu anlaşıldığından, diğer mirasçılar …., …., …., …., …., …., …., …. davaya dahil edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmiştir.
Yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, karar başlığında davacı taraf olarak sadece …., …., …. ve …. gösterilmiş, diğer mirasçılar …., …., …., …., …. gösterilmemiştir.
Hükmün kapsamı başlıklı HMK’nın 297. maddesinde “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almıştır.
Ancak; karar da davaya dahil edilen …., …., …. ve …. dışındaki diğer mirasçılar …., …., …., …., …. davacı taraf olarak gösterilmemiştir. Ayrıca …. dışındaki, vekaleti ve yetki belgesi olan diğer davacıların vekili de gösterilmemiştir. Karar HMK 297. maddesine uygun değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacıların miras bırakanı ….’ın okuma yazma bilmemesi iddiası ile dava dışı 3. şahıs lehine davalı bankaya verilen ipoteğin ve ayrıca dava dışı 3. şahıs lehine davalı banka ile düzenlenen genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmasının geçersiz olmasına dayalı, ….’ın mirasçılarının borçlu olmadığının tespiti, icra takiplerinin iptali ve tazminata hükmedilmesi taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce kaldırma ilamı ışığında taraf teşkili usulünce sağlanmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava dilekçesinin incelenmesinden davacıların miras bırakanının okuma yazma bilmemesinden eldeki kredi sözleşmesinin geçersiz olduğunun iddia edildiği, başkaca bir hata, hile, gabin ya da sahtecilik iddiasının bulunmadığı görülmüştür. Somut uyuşmazlık hakkında bir ceza soruşturması ya da kovuşturması da bulunmamaktadır.
Yine dava dilekçesinin incelenmesinden davacı vekilinin bildirdiği tüm delillerin toplandığı, ayrıca davacının tanık ya da yemin deliline dayanmadığı anlaşılmıştır.
… Tapu Sicil Müdürlüğünün 17/01/2011 tarih ….yevmiye nolu resmi senedinin incelenmesinde, iddianın aksine, miras bırakan ….’ın resmi senedin her sayfasını imzaladığı, herhangi bir bölümünde parmak izinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Aynı şekilde ihtilaf konusu olmadığı gibi, 25/01/2011 tarihli kredi sözleşmesinin her sayfasını imzaladığı ve parmak izinin bulunmadığı görülmektedir. Muris ….’ın imzasına kendisinden sadır olmadığına ilişkin itiraz bulunmamaktadır. İtiraz imza yerine usulünce tasdik edilmiş parmak izi alınması gerektiğine yöneliktir.
Bu durumda Mahkememizce yapılan değerlendirmede; murisin hür iradesiyle imza attığının anlaşıldığı, aksini ispatlar delil ya da iddia bulunmadığı, bu durumda murisin imzalayarak geçekleştirdiği tasarrufların davacı mirasçılarını bağlayacağı sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki, 4721 sayılı TMK’nin 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesinde, davacılar murislerinin, okuma-yazma bilmediğini iddia etmiş ise de, hem bankada hem de tapu müdürlüğünde muris imza atmıştır. Davacıların murisinin yetkili memur olan tapu müdürü huzurunda attığı imza ve kabulünün kendisini bağlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin yatan harç ve tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 7.383,68 TL’nin davacılara iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen harçların davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap edilen 38.810,30 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim