Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1327 E. 2021/180 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 24/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı tarafın iddialarının özeti ve Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkil ….’nin….. Bankası ….. Şubesinin ……. iban numaralı müşterisi olduğunu, 03/07/2020 tarihinde kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından …… şube nolu ……./Diyarbakır Şubesinde müvekkil adına 7.500,00 TL miktarında kredi kullandırıldığını, müvekkilin bankadan böyle bir kredi kullanma başvurusu veya talebi bulunmadığı gibi sözkonusu parayı da çekmediğini, müvekkilin ne dijital ortamda ne de fiziki olarak herhangi bir imzası, talebi ve sözleşmesi olmadığını, müvekkilin öğretmen olup görevi ve konumu gereği kullanılan bu miktardaki bir krediyi almasının bir anlamı bulunmadığını, müvekkilin çekilen dava konusu bu krediden ve borçtan, başka bir bankada kredi işlemleri yaptığı esnada haberinin olduğunu, müvekkilin çekmediği bir kredi borcu yüzünden ticari sicilinin bozulup mağdur olduğunu, davalı tarafın müvekkilin bilgisi dışında adına kullandırılan 7.500,00 TL’lik kredi alacağının ve bu krediye bağlı olan tüm fer’ilerinin (Faiz, masraf vs) borçlusu olmadığının tespit ve yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı Tarafın İddialarının Özeti:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı …….’nin 29/04/2020 tarihinde saat 04:22:45 – Müvekkil Bankanın Web Sitesi üzerinden ……. nolu telefon Numarası: ve …….. nolu IP Adresinden 10.000 TL Bireysel Temel İhtiyaç Destek Kredisi başvurusu yaptığını, Davacı/borçlu daha sonra müvekkil bankanın diyarbakır/kayapınar şubesine 02.07.2020 tarihinde saat 16.16:29 da gelerek ……. – işlemi ile şubede mevcut kayıtlı …….. nolu müşteri numarasını ……. numara ile değiştirdiğini, müşterinin bizzat başvurusu olmadan iletişim bilgilerinin şubece değiştirilmesinin mümkün olmadığını, bu işlemin müşterinin bizzat şube gelip talebi üzerine yapıldığını, davacının online yapmış olduğu talebi üzerine müşteriye 03.07.2020 tarih ve 00:39:44 – saatinde Web Sitesi üzerinden müşteri bilgilerine tanımlı – ……. – nolu telefon üzerinden ve…… – nolu IP adresi üzerinden 7.500 TL kredi kullandırıldığını, davacı/borçluya kullandırılan bu kredi 03.07.2020 tarihinde 14:49:02’de 4.000 TL ve yine aynı gün 14:50:31’de 3.410 TL – olarak Müvekill bankanın ……/Diyarbakır Şubesi Önünde yer alan …….nolu atmsinden …….. nolu telefona gönderilen SMS onayı ile kartsız olarak çekildiğini, bunlardan önce dava konusu işlemler davacının müvekkil banka sistemlerinde kayıtlı cep telefonuna gönderilen SMS (doğrulama ve onay kodlarının yer aldığı SMS’ler) ile gerçekleştirildiğini, davacının 02.07.2020 tarihinde saat ……. şubeye gelerek sistemde kayıtlı numarasını ……. numara ile değiştirdiğini, bu işlem davacının talebi üzerine yapılmış olup davacının kredi başvurusuna ilişkin ve daha sonra kullandırılan kredinin çekim işlemide bu numaraya gönderilen onay smsleri üzerinden gerçekleştirildiğini, LOG kayıtlarından da açıkça görüldüğü üzere, internet bankacılığına giriş ve işleme onay verme şifreleri davacının bu cep telefonuna başarılı bir şekilde gönderildiğini, davacı tarafından internet bankacılığına giriş için gerekli güvenlik adımlarına doğru cevaplar verilerek ve son adımda bankamız sistemde kayıtlı cep telefonuna gönderilen tek kullanımlık SMS’ler kullanılarak internet bankacılığına başarılı şekilde giriş yapıldığını, sonuç olarak bu 2 katmanlı doğrulama yönteminde sadece bir katmana ait müşteri bilgisinin/parolasının üçüncü kişilerce ele geçirilse bile, bu bilgi kullanılarak internet/mobil bankacılığına giriş yapılmasının mümkün olmadığını, örneğin, tek başına müşteri bilgisinin (müşterinin kendisinin belirlediği parola veya Banka tarafından kendisine bildirilen müşteri numarası vs.) üçüncü kişilerce ele geçirilmesi müşterinin hesaplarına giriş yapılabilmesi için yeterli olmadığı gibi, tek başına giriş/onay SMS şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesi de müşteri hesaplarında işlem yapılabilmesi için yeterli olmadığını, dava konusu işlemlerde herhangi bir usulsüzlük veya dolandırıcılık unsuru (yukarıda izah edildiği üzere hayatın olağan akışına aykırı) görülmemekle birlikte, bu işlemler herhangi bir sahte bilgi ya da belge kullanılmadan, davacının kendisine verilen/gönderilen bilgiler kullanılmak suretiyle davacı tarafından gerçekleştirildiğini, dava konusu işlemler, üçüncü kişilerle paylaşılmaması gereken bilgilerin davacı tarafından üçüncü kişilerle paylaşılması veya davacının dolandırılarak üçüncü kişilerce ele geçirilmesi suretiyle gerçekleştirilmiş olması halinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.01.2013 tarih 2012/11-659 E. 2013/71 K. sayılı ilamında yer alan; “….Hiç kuşkusuz, müşterilerin de kullanılmak üzere kendilerine verilen kullanıcı adı, şifresi ve diğer bilgileri üçüncü kişilerin eline geçmesini önleyecek gerekli tedbirleri almaları ve bu konuda azami özeni göstermeleri gereklidir.” şeklinde hükmü uyarınca işlemlerin gerçekleştirilmesinde davacının ağır kusur bulunduğundan ayrıca ilk işlem tarihinden son işlem tarihine kadar 55 günlük süre içinde davacı tarafından müvekkil bankaya herhangi bildirimde/itirazda bulunulmadığından müvekkil bankaya atfedilecek bir kusur bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
(II) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Taraflar arasındaki ilişkinin hukuki dayanağı bankacılık sözleşmesidir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Aynı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re’sen nazara alınması zorunludur.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda davacı, davalı ile yaptığı iddia olunan bireysel kredi sözleşmesindeki imzaların kendisine ait olmadığını, böyle bir sözleşmenin tarafınca yapılmadığını iddia etmektedir. Davacının bireysel kredi sözleşmesi tarafı olduğu ve tüketici sıfatı ile hareket ettiği, davacının tacir olmaması, işlemin boyutu dikkate alındığında davacı hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğundan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. (Benzer hususta karar için bknz.: Yargıtay 3.HD. 2020/7424 E., 2021/1262 K.) 6502 sayılı kanunun 83/(2) maddesi gereği taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez. Buna göre sözleşmenin bir tarafı tüketici bulunduğundan ve davaya Tüketici Mahkemesinde bakılması gerekeceğinden görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Dava konusu uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından 6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. ve 5. maddeleri ile 6100 Sayılı H.M.K.’nun 1. maddesi gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE HMK’nun 114/1-c MADDESİ GEREĞİNCE DAVA ŞARTLARININ BULUNMAMASI NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya DİYARBAKIR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMELERİ’nin görevli ve yetkili olduğuna,
3-Kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmek üzere tevzii bürosuna tevdiine,
4-H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama, harç, masraf ve giderlerinin görevsizlik kararından sonra dosyanın gönderildiği mahkemede davaya devam edilmesi halinde davanın gönderildiği mahkemece devam edilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilmemiş ise talep halinde mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile gerekli kararın verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.20/12/2021

Katip Hakim