Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/13 E. 2022/1266 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, bina ve eklentilerinin güvenliğinin sağlanması ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın aldığını, Dava dışı ….. (TC …..) adlı özel güvenlik işçisi, müvekkili kurumun özel güvenlik işlerini üstlenen davalı şirketlerin bünyesinde 09/09/2014-31/05/2020 tarihleri arasında çaışmakta iken çalışmış olduğu işyerinin tasfiye edilmesinden dolayı yüklenici firmaya iadesinin yapıldığını, ve yüklenici firma tarafından da iş akdinin sona erdiğini, ….’a tüm işçilik alacaklarına karşılık 6.448,32 TL ödeme yapıldığını, kurumun ihale makamı olduğunu, dava dışı özel güvenlik görevlisi doğrudan davalı şirketler bünyesinde çalışan işçi olduğunu, söz konusu şirketler ile müvekkili kurum arasında imzalanan hizmet işleri genel şartnamesi, sözleşme ve teknik şartnamelerin ilgili maddeleri uyarınca, müvekkili kurum tarafından davalı alt işverenler işçisine ödenen bedelin davalı şirketler tarafından müvekkil kuruma ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle davalıların işçisi olan dava dışı kişiye ödenen miktarın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Tic. Ltd. Şti. …… Tic. A.Ş. Vekili Av. ….. cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazının bulunduğunu, davaya bakmakla yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davaya bakmakla yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olması sebebiyle yapılacak inceleme sonucunda yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş olduğu, davacının faiz başlangıç tarihi olarak dava dışı işçiye yapılan ödeme tarihinin dikkate alınması yönündeki talebi hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesini ve faizin bu tarih itibariyle dikkate alınması gerektiğini, dava dışı …..’un davacı nezdinde çalışmış olduğunu, emir ve talimatlarını davacıdan almış olup, dava dışı işçinin alacaklarından müvekkil şirketlerin sorumlu olmaması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, müvekkil Şirketlerin güvenlik hizmeti alımına ilişkin ihaleyi kazanmasının akabinde …..’un bordrosunun müvekkil şirketlere geçmiş olduğunu, …..’uın müvekkil şirketlerin ihaleyi kazanmasının ardından davacı’nın işyerinde ifa edilecek güvenlik hizmetine ilişkin olarak görevlendirilmemiş olduğunu, şahsın müvekkil şirketlerden önceki yüklenicilerin bordrosunda güvenlik görevlisi olarak çalışmış olduğunu, davacının asıl işvereninin her zaman davacı taraf olduğunu, Müvekkil Şirketlerin ihaleyi kazanmasının ardından işyeri devri müessesine dayanarak ……tun bordrosunun müvekkil şirketlere geçmiş olduğunu, bu sebeple Davacı’nın iddiasının aksine, işyerinin tasfiyesinin ardından dava dışı işçinin müvekkil şirketlere iadesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, işyerinin tasfiyesi sebebiyle davacının ihale kapsamındaki projesinin sona ermiş olması sebebi ile davacının sözleşmesinin de bu sebeple konusuz kalmış olduğunu, davalı şirketlerin ödemelerden taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi gereğince sorumlu olduğu iddia edilmekte ise de, davacı ile müvekkil şirketler arasında akdedilen sözleşmede dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağı ödemelerinden müvekkil şirketlerin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığını, davacı yan ile müvekkil şirketler arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesinin Yüklenicinin sorumlulukları başlıklı maddesinin 7. Bendinde açıkça “kıdem tazminatı hariç olmak üzere” şeklinde hüküm bulunduğundan, dava dışı işçilerin maaş ödemelerinden başka müvekkil şirketlerin herhangi bir sözleşmesel yükümlülüğü bulunmadığından iş bu haksız ve kötü niyetli davanın reddinin gerekmekte olduğunu, müvekkil şirketler tarafından imzalanmış herhangi bir toplu iş sözleşmesinin bulunmadığını, bu nedenle dava dışı işçiye ödenen toplu iş sözleşmesi ödemelerinden davalı şirketlerin sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketler ile davacı arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde kıdem tazminatından müvekkil şirketlerin sorumlu olduğu yönünde hüküm bulunmadığından haksız davanın reddini, kıdem tazminatından, TİS fark alacaklarından ve de damga vergisi ödemesinden şirketlerin bir sorumluluğu olmadığının kabulü ile hukuka aykırı davanın reddini talep ettiğini belirtmiştir.
Davalı ….. limited şirketi vekili Av. …. cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirketin davacı ….. Ofisi’ne 17.06.2021 tarihinde gönderdiği yazıda davacı …. Toplu İş Sözleşmesi ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının 30.10.2021 tarih ve ….. sayılı yazısı doğrultusunda şube müdürlüğü destek hizmetleri şefliğinden alınan bilgiler doğrultusunda TİS farkları hesaplanıp akabinde Şube Müdürlüğü Destek Hizmetleri Şefliğinden onay istenmiş olup; Aylık Sendikal Farklar Ücret Bordrosunda hesaplandığı üzere diyarbakir.destek……gov.tr e-posta adresinden müvekkile verilen onay doğrultusunda tahakkuka bağlanarak personellerin banka hesaplarına ödenmiş olduğunu, aıl işverenin talimatı doğrultusunda söz konusu tis farkları davadışı işçiye ödenmiş olup, davacının müvekkil şirketten böyle bir alacağının bulunmadığını, yasa koyucu alt işverenlerin ve işçilerin haklı taleplerini nazara alarak bu tür işlerde çalışanların kıdem tazminatlarından doğan sorumluluğun asıl işveren konumundaki kamu kurum ve kuruluşlarında olduğunu çok açık bir biçimde yasalaştırmış olduğunu, yasa ve gerekçesi açık olmasına rağmen bu davaların açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu davada talep edilen söz konusu alacaklar ve diğer giderler için işçilik kalemleri üzerinden ödenecek %3’lük tutarın iddia konusu düzenlemeden kaynaklanacak parasal tutarı karşılamayacağı izahtan yoksun bir mesele olduğunu, 4734 Sayılı K.İ.K. gereği teklif fiyatın içerisine kıdem tazminatının konulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının hem 6552 sayılı yasayla getirilen değişiklik başta olmak üzere tüm yasal düzenlemeler sebebiyle hem de müvekkil ile imzalamış oldukları sözleşme ve eki ihale dokümanları gereğince kıdem tazminatı için rücu hakkı bulunmadığını, bu sebeple haksız davanın reddini talep ettiğini belirtmiştir.
…… Tic. Ltd. Şti, ….Güvenlik, …. Güvenlik Vekili Av. …… cevap dilekçesinde özetle; asıl işverenin alt işverene rücu etmesine imkan veren bir kanun maddesinin olmadığını, alacaklının zararını tanzim eden davacının, tarafların rücu etmiş herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunulmadığını, bu durumun dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davacının dava dışı işçiye ödemeyi ne için, nasıl ne miktarda yaptığı taraflarınca bilinmediğini, müvekkil şirketin davacıdan ihale ile iş almakta olduğunu ancak davacının, ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürmekte olduğunu, davacı tarafın deponun kapayacağını kendilerine bir gün önceden bildirerek işçilere bilgi verme, tutanak tutma, ihbar önelleri v.s için müvekkilim şirketin zamanında kalmadığını, ilk başta ihale ettikleri sayıyı depoları kapatarak azaltmaları sonucu, işçileri size iade ettik işten çıkartmadık, yönünde ki beyanlarının hakkın kötüye kullanılması durumu oluşturduğunu, taraflarına hiç bir ihtarda bulunmayan davacının davası dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeni ile reddi gerekmekte olduğunu, İhale makamının kıdem tazminatı yönünden müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle söz konusu alacağın ihale makamı olan davacı tarafından ödenmesi gerektiğini, davacının ödediği verginın müvekkil şirketi ilgilendirmediğini, ödenen verginin iadesinin talep edileceği görevli mahkemenin de huzurda ki mahkeme olmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, talep ettiğini belirtmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde ödemeye ilişkin belgeler, davalı şirketler ile davacı idare arasında imzalanan sözleşme ve şartnameler, davalı şirket kayıtları, …. Genel Müdürlüğü kayıtları sunulmuştur.
Sosyal Güvenlik Kurumundan dava dışı işçinin davalı şirketler nezdinde çalıştığı dönemlere ilişkin ilgili kayıtlar celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Hesap bilirkişinden 03/01/2022 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi gereğince, dava dışı ……’a ödenen kıdem tazminatı fark ödemesi ve damga vergisi toplamının davalı şirketlerden rücuen tahsili talebidir.
Davacı ile davalı şirketler arasında özel güvenlik hizmeti işinin gördürülmesine ilişkin hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, hizmet alan davacı tarafından hizmet alım sözleşmesine istinaden istihdam edilen dava dışı ……’a kıdem tazminatı ve damga vergisi olmak üzere ödemeler yapıldığı, davacı tarafından akid tarafı davalılara rücu talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda somut olayda uyuşmazlığın, davacının, dava dışı çalışana ödediği kıdem tazminatı bedeli için davalılara rucü şartlarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalıların kıdem tazminatı ödemesinden sorumlu olup olmadıkları, sorumlu ise miktar noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleriyle düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Davalı şirketler vekili zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de; davaya konu sözleşmeler 6098 sayılı TBK’nun yürürlükte olduğu dönem içinde düzenlenmiş olup TBK m.146’ya göre sözleşmeden kaynaklanan alacak davaları on yıllık zamanaşımına tabidir. Eldeki davada alacak talebi sözleşmeye dayandığına ve dava ödeme tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığına göre, zamanaşımı def’i yerinde değildir. TBK’nun 73. maddesi “haksız fiillerden doğan borç ilişkileri” başlıklı “ikinci ayrım” içinde düzenlenmiş olup haksız fillere ilişkindir ve sözleşmeden kaynaklanan davalarda uygulanma imkanı olmayacaktır.
Dosya ekinde bulunan sözleşmeler ve diğer bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı kurum ile davalı şirketler …… Tic. Ltd Şti – arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri incelendiğinde; 09/09/2014-31/12/2015 tarihleri arasında imzalanan sözleşme ve teknik şartnamede, hizmet alımı kapsamında çalıştırılacak işçi ücret ve tazminatlarından hangi tarafın sorumlu olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığı anlaşılmıştır. 2016/2020 tarihlerinde imzalanan teknik şartnamenin 8.E.6 son paragrafı ile 14. Madde 6. Fıkra 3. Paragrafında “..Hizmet personelinin (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) maaşları, yol yemek, ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer sosyal hakları ile iş hukuku mevzuatında belirtilen her türlü sorumluluk, vergi harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır. …” şeklindeki hüküm ile kıdem tazminatı dışında hizmet personelinin tüm sorumluluğu alt işveren yüklenicide olduğuna dair hüküm olduğu anlaşılmıştır.
05/10/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı ve 19/09/2019 tarihli kararı ile; 7166 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen 6. fıkranın ve 12. maddesiyle 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. maddenin 1. cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu tespit edilerek, bu maddelerin iptaline karar verildiğinden somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığı, her ne kadar bilirkişi tarafından 01/01/2016 tarihinden sonraki döneme ilişkin teknik şartnamelerde hizmet personelinin “kıdem tazminatı hariç olmak üzere ” diğer türlü ücret , tazminat ve diğer sosyal haklar ile İş Hukuku mevzuatında belirtilen her türlü yükümlülükten yüklenicinin sorumlu olduğuna ilişkin düzenleme uyarınca davacının 01/01/2016 tarihinden sonraki döneme ilişkin dava dışı işçiye ödediği kıdem tazminatı yönünden davalılara rücu edemeyeceği şeklinde seçenekli olarak hazırladığı bilirkişi raporunun 1. seçeneğinde belirtilmiş ise de; 2016 yılı teknik şartnamesinin 14/5 maddesinde “iş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen özel güvenlik görevlisinin işverini olarak kabul edecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük , yıllık ücretli izin haklarıyla, ilgili kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler yüklenici tarafından yerine getirilecektir. ” hükmünün yer aldığı, yine taraflar arasında imzalanan Satın Alım İhalesine Ait Teknik Şartname’nin 5. Maddesine göre iş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici, istihdam edilen özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izne ilişkin hakları ile ilgili kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirileceğinin hükme bağlandığı, yine aynı şartnamenin 17. Maddesine göre ise yüklenici yürürlükteki iş ve sosyal güvenlik hukuku mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluğun yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı, halihazırda Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 38/6 maddesi ile Satın Alım İhalesine ait Teknik Şartname’nin 17. Maddesinin birbiri ile çeliştiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan Hizmet Alımına İlişkin Sözleşme’nin Sözleşmenin Ekleri başlıklı 8.1 maddesine göre, ihale dökümanı, bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup, idareyi ve yükleniciyi bağlar. Ancak sözleşme hükümleri ile ihale dökümanını oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki veya farklılık olması halinde ihale dökümanında yer alan hükümler esas alınır. 8.2 maddesinde: ihale dökümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sırası aşağıdaki gibidir:
1-Hizmet İşleri Genel Şartnamesi
2-İdari Şartname
3-Sözleşme tasarısı
4-birim fiyat tarifeleri
5-Özel teknik şartname
6-Teknik şartname
7-Açıklamalar şeklinde belirtildiği anlaşılmıştır.
Somut olaya bakıldığında taraflar arasında imzalanan Hizmet Alımına İlişkin Sözleşme’nin 8.2 maddesine göre ihale dökümanları arasında çelişki veya farklılık olması halinde Hizmet İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin 1. Sırada uygulanmasının gerektiğinin belirtildiği, taraflar arasında imzalanan Hizmet İşleri Genel Şartnamesine göre, yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup bunların ücretlerinin ödenmesinden doğrudan doğruya yüklenicinin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmede işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin (alt işveren davalıların) sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacağından, alacaklardan davalı alt işverenlerin kendi dönemlerine isabet eden miktarlar üzerinden tam sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Dolayısı ile de buna göre davacının 01/01/2016 tarihinden sonraki döneme ilişkin de kıdem tazminatı yönünden de davalılara rücu hakkının bulunduğuna kanaat getirilmiştir. (Aynı yönde bknz. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/2521Esas 2018/330Karar sayılı ilamı, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/706 E., 2022/20 K. )
Davalı şirketlerin sorumluluk miktarlarının belirlenmesi yönünden alınan bilirkişi raporunun 2. Seçenek kısmında belirtilen raporun SGK hizmet sürelerinin gözetilerek dönemsel olarak hazırlandığı anlaşılmakla denetime elverişli , somut olaya uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Davalıların ödeme tarihi itibariyle temerrüte düştükleri değerlendirilmiş, davada gösterilen bedel üzerinden ödeme tarihinden itibaren, ıslahla artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmiştir. Davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nazara alınmış, davalılar hakkında hüküm altına alınan tutar dikkate alınarak ayrı ayrı davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarda açıklandığı üzere;
1- Davanın kabulü ile 6.448,32 TL alacağın;
A- 229,85 TL alacağın; bu alacağın 100,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 129,85TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı …. LTD ŞTİ’den alınarak davacıya verilmesine,
B- 3.289,39 TL alacağın; bu alacağın 500,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 2.789,39TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecekticari faiziyle birlikte davalılar ……. LTD ŞTİ ve ……LTD.ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
C- 947,37 TL alacağın; bu alacağın 100,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 847,37TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar …. LTD ŞTİ ve ….. LTD. ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
D- 1.133,74 TL alacağın; bu alacağın 150,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 983,74TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı … ve …. Tic.Ltd.Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
E- 93,18 TL alacağın; bu alacağın 50,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 43,18TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı … ve … Ticaret Anonim Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
F- 754,79 TL alacağın; bu alacağın 100,00TL’lik kısmına ödeme tarihi 14/12/2020 tarihinden itibaren, kalan 654,79TL lik kısmına ise ıslah tarihi 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı …. ve …. Limited Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 440,48-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 381,18‬-TL’nin aşağıda belirtilen miktarlar üzerinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
i-13,58-TL’nin davalı davalı …. Cihazları LTD ŞTİ”den. alınarak,
ii-194,47-TL’nin davalılar ….. LTD ŞTİ ve …. Hiz.LTD.ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak,
iii- 56,05-TL’nin davalılar ….. LTD ŞTİ ve …. Tic. LTD. ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak,
iv-67,10-TL’nin davalı ….. Tic.Ltd.Şti.’den alınarak,
v-5.50-TL’nin davalı ….. Ticaret Anonim Şirketinden alınarak,
vi- 44,63-TL’nin davalı ….. Limited Şirketinden alınarak,
3-Davacı tarafından yapılan 500,00TL bilirkişi ücreti, 190,50-TL posta ve tebligat masrafı, 59,30 TL peşin harç, 94,00-TL ıslah harcı, 8,50 vekalet harcı olmak üzere toplam 852,30-TL’nin aşağıda belirtilen miktarlar üzerinden alınarak davacıya verilmesine,
i-30,38-TL’nin davalı davalı …. LTD ŞTİ”den. alınarak,
ii-434,84-TL’nin davalılar ……. LTD ŞTİ ve ….. LTD.ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak,
iii-125,33TL’nin davalılar …… LTD ŞTİ ve ….. LTD. ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak,
iv-150,05-TL’nin davalı ….. ve ….. Tic.Ltd.Şti.’den alınarak,
v-12,31-TL’nin davalı ….. ve ….. Ticaret Anonim Şirketinden alınarak,
vi- 99,80-TL’nin davalı …. ve …. Limited Şirketinden alınarak,
4- i-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 229,85-TL vekalet ücretinin davalı …. LTD ŞTİ”den alınarak davacıya ödenmesine
ii-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 3.289,39-TL vekalet ücretinin davalılar ….. LTD ŞTİ ve ……LTD.ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
iii-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 947,37-TL vekalet ücretinin davalılar …… LTD ŞTİ ve …..Tic. LTD. ŞTİ’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
iv-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 1.133,74-TL vekalet ücretinin davalı ….. ve …..Ltd.Şti.’den alınarak davacıya ödenmesine,
v-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 93,18 -TL vekalet ücretinin davalı ….. ve …. Ticaret Anonim Şirketinden alınarak davacıya ödenmesine ,
vi- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 754,79-TL vekalet ücretinin davalı ….. Limited Şirketinden alınarak davacıya ödenmesine ,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerilerinde bırakılmasına,
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekillerinin yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim