Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1173 E. 2022/489 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirket yetkilisi ……………. 17/07/2013 tarihinde……………… ile birlikte ……………… Tic. Ltd. Şti.’nin tüm hisselerini devraldığını, Diyarbakır ……….Noterliğin 17.07.2013 tarih ………… yevmiye numarası ile taraflar arasında addedilen limited şirket hisse devri sözleşmesi uyarınca mezkur şirketin tüm hisseleri eski yetkili müdür olan davalı ………….. tarafından aktif ve pasifi ile devredildiğini, ancak şirketin önceki yetkilisi ………….. ile yine iş bu şirketin eski avukatı …………..ın, devir tarihi olan 17/07/2013 tarihinden sonra şirket tüzel kişiliğinin aktifi olan alacakları şirket tüzel kişiliğine aktarmadığını, iş bu aktifler davalıların uhdesinde kaldığını, müvekkilinin bu durumu yaptığı araştırmalar sonrasında öğrendiğini, iş bu sözleşmeler, faturalar ve dosyalar celp edildiğinde iddialarının açığa kavuşacağını, davalı …………..’ın, şirket tüzel kişiliğine karşı sorumluluğu bulunduğunu, sözleşme gereği şirketin tüm aktif ve pasifi ile devredildiğini, bu nedenle bu durumda gelen paranın şirketin parası olduğunu, şirket tüzel kişiliğinin hesabına aktarılması gerektiğini, bu nedenle davalılar müşterek ve müteselsilen müvekkile karşı sorumlu olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik tespit edebildiğimiz 110.000,00 TL alacağın işbu icra dosyasından bulunan meblağların davalılar nezdine geçtiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve yargılama giderleri ile karşı vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin olup, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava ticari dava niteliğindedir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. Maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/a. maddesinde; “bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile aynı kanunun 6325 sayılı kanunda değişiklik yapan 23. Maddesinde “(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın , dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi içeren ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu ve başvuru sonucunda düzenlenen son tutanağın dava dilekesine eklenmesinin zorunlu olduğu, son tutanak eklenmediği takdirde 1 haftalık kesin süre verilerek son tutanağın mahkemeye sunulmasının istenilebileceği, arabulucuya başvuru yapılmadan dava açıldığının anlaşılması halinde ise herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği öngörülmüştür.
Eldeki davada; davacı vekili tarafından dava açılırken arabuluculuk son tutanağı sunulmadığı gibi dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair bir ibareye yer verilmediği, davacı asilin arabuluculuğa başvurmadığını belirttiği bu durumda aralubulucuya başvuru yapılmadan davanın açıldığı anlaşılmakla 6325 sayılı Kanun’un 18/A-2 maddesi gereğince kesin süre verilmesine gerek görülmeyerek davanın HMK. 114 ve 115. Maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan harçların üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
6- Davalılar tarafından yapılan masraf olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Talep halinde artan avansın iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı asil ve vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karara karşı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2022

Katip Hakim