Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1079 E. 2022/500 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili 01/11/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir kısım spor malzemelerinin alımına ilişkin görüşme yapıldığını, ancak davalı şirketin müvekkili şirketin mal kriterlerini karşılamayacağı mal alımı veya satımı yönünde karar almadıklarını, ancak davalı şirketin, müvekkili şirketin talebi olmadığı halde şirkete davaya konu faturaları gönderdiğini, müvekkili şirketin muhasebecisinin de söz konusu faturaları sehven şirket kayıtlarına işlediğini, ancak bu yönde bir anlaşma (sözleşme) ve mal tesliminin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin …. Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında, resmi kriterlere uygun biçimde mal alımı yaptığını, ayrıca müvekkili şirketin satın almış olduğu tüm malların Yatırım Teşvik projesi kapsamında …. Bakanlığından kaydının yapıldığını, müvekkili şirketin mal alımına ilişkin tüm ticari işlemlerinin Yatırım Teşvik projesi kapsamında olması nedeni ile müvekkili şirketin KDV’li mal almasının mümkün olmadığını, Diyarbakır 6. İcra Dairesinin ….. esas sayılı dosyasına konu edilen faturaların, kapalı fatura niteliğinin haiz olduğunu, faturaların alt ve orta kısmında davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğunu, söz konusu fatura bedelleri, bir mal alım-satım olmadığı halde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ödendiğini, bu durumda müvekkili şirketin, davalı şirketten alacaklı durumda olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirket hakkında yapmış olduğu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibine ilişkin ödeme emrinin müvekkili şirkete usulsüz biçimde tebliğ edildiğini, usulsüz tebligata ilişkin Diyarbakır İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunduklarını, şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bu nedenle İİK m. 72/3 maddesi uyarınca, davaya konu Diyarbakır 6. İcra Dairesini …… esas sayılı dosyasıyla ilgili icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkili şirketin ilgili icra dosyası (faturalar) kapsamında davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine ve davalı tarafın kötü niyetli ve haksız icra takibi nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili 23/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı ile birlikte Diyarbakır’da spor alanında faaliyet yürüten iki ticari firma olduğunu, iki firma arasında spor malzemelerine binaen müvekkili şirket tarafından dava konusu 4 adet fatura kesildiğini, bu faturaların davacı şirket kayıtlarına işlendiğini, bir ticari firmanın, sadece görüşme yaptığı şirkete farklı aylara ait 4 adet fatura kesmesi ve karşıdaki firmanın da bu faturaları farklı tarihlerde kayıtlarına sehven işlemek suretiyle muhasebeleştirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin, mal alımlarına ilişkin tüm işlemlerinin teşvik kapsamında olduğu yönündeki beyanı ile KDV’li mal alımlarının olmadığı yönündeki beyanının doğru olmadığını, teşvik belgeli projelerde KDV muafiyetinden yararlanmanın yatırımcının inisiyatifinde olduğunu, KDV muafiyetinin her mal alımı için geçerli olmadığını, teşvik kapsamında olan firmanın, kendisine fatura kesecek firmaya bu konuya ilişkin gerekli resmi belgelerini sunup, faturaların kesileceği şekli kendisine bildirilmesi gerektiğini, dava konusu faturalarda davacı şirketin bu konudaki yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi, KDV’li olmaması gerektiği iddia edilen faturaları kayıtlarına işlediklerini, bu nedenle Diyarbakır 6.İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası kapsamındaki “icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi” yönündeki tedbir kararının kaldırılmasını, davacının haksız, hukuka aykırı ve dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini ve kötü niyetli ve haksız bir şekilde, müvekkilinin alacağına geç kavuşmasına sebebiyet veren davacı şirketin %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.
TOPLANAN DELİLLER :
Diyarbakır 6. İcra Dairesine müzekkere yazılmış; ….. esas sayılı dosyası fiziki olarak celb edilip incelenmiştir.
Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılmış; ….. esas sayılı doyasının uyap çıktılarının dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.
Taraf vekillleri tarafından 2016 yılına ait ticari defterlerin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Dosyanın Mali Müşavir ….’e tevdii edildiği, bilirkişi tarafından 02/04/2018 havale tarihli rapor ve 03/08/2018 tarihli ek rapor ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde takibe konu edilen faturaların, yatırım teşvik belgesinin, mal kayıp listesini, davacı şirketin daha önce satın almış olduğu mallara ilişkin fatura örneklerinin sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 02/11/2017 havale tarihli dilekçe ile icra takibi sırasında haciz baskısı altında ödenen 76.993,26 TL yönünden davaya istirdat davası olarak devam edileceği, bakiye 5.433,56 TL yönünden menfi tespit taleplerinin devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından … ve ….bank’ın hesap hareketlerini içeren dökümlerin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinde bulunması üzerine 14/11/2018 tarihli gerekçeli ara karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
25/01/2019 tarihli celsede davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davalı vekili aynı celsede davacı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini, yemin deliline başvurmayacaklarını, dosyadaki mevcut duruma göre karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 11/07/2018 tarihli celsede; “daha önce ayrıntılı itiraz dilekçesi sunulmuştur, dilekçemizde sehven davaya konu faturaların müvekkil şirket muhusebecileri tarafından mal alımı olmamasına rağmen kayıtlara işlendiği belirtilmiş ise de; bu husus tarafımızca sehven dilekçede belirtilmiş olup, böyle bir durum söz konusu değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

GEREKÇE :
Dava, faturalara dayalı olarak davalı şirket tarafından Diyarbakır 6.İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibindeki borç nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası ve icra tehdidi altında davacı tarafça ödenen miktar yönünden istirdat davasıdır.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin …. K. sayılı kaldırma ilamı uyarınca eksik harç ikmal ettirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili tarafından Diyarbakır 6.İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında takibe konu edilen faturalar kapsamında davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti istemi ile mahkememizde 01/11/2017 tarihinde menfi tespit davası açılmış olup, ilgili icra dosyasında davacı tarafça 31/10/2017 tarihinde davalı tarafa 76.993,26 TL ödenmiş olup, dava bu miktar yönünden istirdat davası olarak, bakiye 5.433,56 TL yönünden ise menfi tespit davası olarak görülmüştür.
İcra İflas Kanununun menfi tespit ve istirdat davalarını düzenleyen 72/1. Maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Kanununun 72/6. Maddesinde; “Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” düzenlemesi yer almaktadır ve yine aynı Kanununun 72/7. Maddesinde; “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Yukarıda anılı yasa maddelerinden de anlaşılacağı üzere borçlu icra takibinden önce veya sonra borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Borçlu takibe itiraz etmemiş ve bu nedenle borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalmış ise, ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde paranın iadesini isteyebilir. Davacı istirdat davasında yalnızca paranın verilmesi lazımgelmediğini ispat yükü altındadır.
Davacı vekili müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir kısım spor malzemeleri alımına ilişkin görüşme gerçekleştirilmesine rağmen davalının müvekkilinin mal kriterlerini karşılayamaması nedeni ile mal alımı veya satımının kararlaştırılmadığını, ancak davalı şirketin müvekkilinin talebi olmadığı halde davaya konu faturaları gönderdiğini, müvekkiline gerçekte bir mal tesliminin yapılmadığını beyanla menfi tespit ve istirdat davası açmış olup, davalı vekili ise; davacının iddialarının doğru olmadığını, bir ticari firmanın sadece görüşme yaptığı bir şirkete farklı aylara ait 4 adet fatura kesmesinin ve kayıtlarına sehven işlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip konusu faturaların davacı tarafça kayıtlarına işlendiğini, teşvik belgeli projelerde KDV muafiyetinden yararlanmanın yatırımcının insiyatifinde olduğunu, davacının faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davalının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davalının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2018 tarih, 2017/19-915 esas, 2018/1338 karar sayılı ilamı ile 12/10/2011 tarih, 2011/15-472 esas, 2011/608 karar sayılı ilamları; “TTK’nın 21/2. Maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişki bulunmasının gerekli olduğunu, faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesinin karşı tarafa tebliğinden itibaren 8 gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması şartına bağlı olduğunu, bunun için de öncelikle taraflar arasında sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olmasının gerektiğini, davacının sözleşmesel ilişkiyi inkar etmesi durumunda davalının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerektiğini, faturaya tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması halinin sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden münderecatını kabul anlamanı taşıyacağını, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmesi olduğu anlamına gelmeyeceğini, satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesinin zorunlu olduğunu, faturanın sözleşmenin yapılması ile ilgili değil taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olduğunu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belgenin fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacağını, bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nın 21/2. Maddesi anlamında sonuç doğurmayacağını” hüküm altına almıştır.
Dava, fatura alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davası olup, iş bu davada davalı alacaklı sattığı malın miktarını ve davacı alıcıya teslimini, davacı borçlu ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, davacı borçlu sözleşmesel ilişkiyi, dava konusu faturalara konu olan malın kendisine teslim edildiğini ve borcu inkar etmektedir. Bu durumda sözleşmesel ilişkiyi, dava konusu faturalara konu malların alıcı olan davacıya teslim edildiğini ve faturaların da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davalı alacaklı tarafa aittir. Davalı alacaklı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına ve niteliğine göre 6100 sayılı HMK’nın 200. Maddesi uyarınca yazılı deliller ile kanıtlamalıdır.
Tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu asıl rapor ve ek raporlarında tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapılmış olduğunu, dava konusu 09/05/2016 tarih- …. numaralı- 1.750,00 TL bedelli, 29/06/2016 tarih- …. numaralı- 733,96 TL bedelli, 19/09/2016 tarih- … numaralı- 20.000,00 TL bedelli ve 20/09/2016 tarih- .. numaralı- 40.000,92 TL bedelli faturaların davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerinde ise yalnızca 09/05/2016 tarih- … numaralı- 1.750,00 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu, dava konusu diğer faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının ticari defterlerinde uyumsuzluk olduğu, ticari defterlere göre davalının davacıdan 60.000,02 TL alacaklı olduğu, davacının ticari defterlerindeki kayıtların dava konusu işlemler ile alakalı dönem sonu itibari ile kapanış maddesi ile uyumsuz olduğu ve 2016 dönemi sonu itibari ile davacının davalıya 56.484,88 TL borçlu göründüğü, dayanak teşkil edecek faturalar olmamasına rağmen defter kayıtlarında davalıya karşı borçlu görünmesi ticari defterin davacı lehine delil olma niteliğinde olmadığını beyan etmiştir.
Davacının, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi, malın kendisine teslim edildiğini ve borcu inkar ettiği, bu nedenle davalı alacaklının sözleşmesel ilişkiyi, malların davacı alıcıya teslim edildiğini ve dava konusu faturaların da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü altında olduğu, davalının bu hususları uyuşmazlığın miktarına ve niteliğine göre yazılı deliller ile kanıtlaması gerekirken sözleşmesel ilişkinin ve malın davacıya teslim edildiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı, sözleşmenin varlığına ve malın davacıya teslimine ilişkin dosyaya herhangi bir yazılı belge ve delil sunulmadığı, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede de dava konusu edilen faturalardan 3 tanesinin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, kaldı ki bahsi geçen 3 adet faturanın (29/06/2016 tarih- …. numaralı- 733,96 TL bedelli, 19/09/2016 tarih- … numaralı- 20.000,00 TL bedelli ve 20/09/2016 tarih- …. numaralı- 40.000,92 TL bedelli) davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu kabul edilse dahi faturaların kapalı fatura olarak düzenlenmesi nedeni ile bedellerinin ödendiğinin karine olarak kabul edilmesi karşısında ispat yükünün yer değiştirmiş olacağından yine davalı alacaklı üzerinde olduğu, davalı alacaklının karinenin aksini yani faturanın kapalı olarak düzenlenmesine rağmen bedelinin ödenmediğini ispat etmesi gerektiği, dava konusu olan 1 adet faturanın (09/05/2016 tarih- …. numaralı- 1.750,00 TL bedelli) davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bilirkişi incelemesinden anlaşılmış ise de bu faturanın da kapalı fatura olarak düzenlendiği, bu durumda bu fatura yönünden de ispat yükünün yine davalı alacaklı üzerinde olduğu, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı, davalının yemin deliline dayandığı hususu da nazara alınarak kendisine 25/01/2019 tarihli celsede karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatıldığı, davalı vekilince aynı celsede karşı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettiği anlaşılmış olup, davalı alacaklı tarafça sözleşmesel ilişki ve dava konusu faturalardaki malların davacı borçlu olan alıcıya teslim edildiğinin ve yine faturalar kapalı olarak düzenlenmesine rağmen bedelinin ödenmediğinin usulüne uygun yazılı deliller ile ispatlanamadığı gibi davalının yemin deliline de başvurmayacağını beyan ettiği, bu nedenle davacının davasında haklı olduğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne, kapalı faturalara dayalı olarak takip başlatılmasının davalının kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği, davalının kötü niyetli olduğu davacı tarafça da başka delillerle ispatlanamadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı aleyhine açtığı menfi tespit davasının KABULÜ İLE; davacının, Diyarbakır 6. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında takibe konu borcun 5.433,56 TL’lik kısmı yönünden davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının davalı aleyhine açtığı istirdat davasının KABULÜ İLE; Diyarbakır 6.İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasında icra tehditi altında davalı tarafa ödenen 76.993,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyeti ispatlanamadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönündeki davacı tarafın talebinin REDDİNE,
4-Davacının dava açarken toplamda 1.065,04 TL harç yatırdığı anlaşıldığından bu harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Tebligat, posta ve bilirkişi gideri olarak harcanan toplamda 394,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kabulünü gereği yatırılması gereken 5.630,57 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince 11.515,49 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyaya yatırılan gider avansının bakiye kalan kısmının davacıya iadesine,
9-Davalı tarafça dosyaya yatırılan gider avansının bakiye kalan kısmının davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip Hakim

İşbu evrak DYS ortamında E-İMZA ile imzalanmıştır